CHP'li Öztrak: Hazine'nin ödediği faiz 32,5 milyar lirayı aştı
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Bu yılın ilk iki ayında Hazine'nin ödediği faiz, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 60 artarak, 32,5 milyar lirayı aştı." ifadelerini kullandı.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantı devam ederken açıklamada bulunan Öztrak, kadınların 8 Mart Dünya Kadınların Gününü kutladı.
Bir ülkenin ilerlemesi, kalkınması, çağdaş medeniyet seviyesini yakalamasının, kültürel, sosyal, ekonomik ve politik hayatta toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadınların her alanda hak ettiği konumu ve sorumluluğu almasıyla mümkün olduğunu dile getiren Öztrak, Türkiye'de kadın olmanın çok zor olduğunu söyledi.
92 yaşındaki bir kadının cinsel saldırıya uğrayıp, hunharca katledildiğini hatırlatan Öztrak, "Ama İçişleri Bakanlığı şimdi bu vahşi cinayeti bırakmış, failin elindeki üç hilal dövmesinin neden yayın organlarında gösterildiğinin derdine düşmüş. Bunlar için varsa yoksa kendi imajları, varsa yoksa kendi itibarları. Cumhur İttifakı ortakları imajlarını dert edindikleri kadar, kadına yönelik şiddeti dert edinmiyor." görüşünü savundu.
Öztrak, Samsun'da, kadına yönelik şiddetin en aşağılık, bayağı haliyle karşılaşıldığını, sosyal medyaya yansıyan görüntülerin Türkiye'de büyük bir infiale neden olduğunu ifade etti.
Sorunu çözmenin, sorunun varlığını kabul etmekle başladığını dile getiren Öztrak, "Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ülkemizin yüzleşmesi ve siyaset kurumunun çare üretmesi gereken çok büyük bir sorun." dedi.
Faik Öztrak, geçen yıl, 300 kadının cinayete kurban gittiğini, 171 kadının şüpheli biçimde hayatını kaybettiğini belirterek, 2021'in ilk iki ayında Türkiye'de 51 kadın cinayetinin işlendiğini aktardı.
Kadına yönelik şiddetin araştırılması için CHP olarak TBMM'ye "sayısız" araştırma önergesi verdiklerini belirten Öztrak, önergelerin AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildiğini söyledi.
Kadına şiddetin sadece "takipçisiyiz" mesajlarıyla durdurulamayacağını ifade eden Öztrak, şunları kaydetti:
"Devleti yönetenlerin sorumluluğu, kadına şiddeti engellemektir, yasaları uygulamaktır. Ama onun yerine saray ve AK Parti, bu yasalara temel teşkil eden ve TBMM'de oy birliğiyle kabul edilen İstanbul Sözleşmesi'ni 'Bize uymadı' deyip, tartışmaya açıyor. Artık daha fazla vakit ve can yitirmeyelim. Bu işin üstesinden gelemiyorsanız, o koltukları fuzuli yere işgal etmeyin. Gereğini yapın. Biz açık çağrı yapıyoruz. Bu meseleyi Erdoğan'ın şahsım hükümeti savsaklıyorsa, soruna TBMM vaziyet etmelidir. Yasaların neden uygulanmadığının hesabını yetkililerden sormalıdır."
Kadınların pek çok sorunu olduğunu dile getiren Öztrak, 15-29 yaş arasındaki her 100 kadından 40'ının okumadığını ve çalışmadığını aktardı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkelerinin tamamında bu oranın yüzde 15 civarında olduğunu belirten Öztrak, Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde en kötü konumdaki bulunduğunu iddia etti.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Kadınlara ne doğru dürüst eğitim verilebiliyor ne de doğru, dürüst iş verilebiliyor. Kadına her alanda eşit imkanlar sağlanmadan, özlediğimiz insani gelişmişlik seviyesine ulaşamayız. Tüm gençlerimize ama özellikle genç kadınlara iyi bir eğitim vermeden, onlara kaliteli iş ve istihdam imkanları sunmadan ne orta gelir tuzağından kurtulabiliriz ne zengin, müreffeh bir toplum olabiliriz. Ne gelir dağılımındaki adaletsizlikleri çözebiliriz ne de geleceğe güvenle bakabiliriz." değerlendirmesini yaptı.
CHP kadın milletvekillerinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile beraber TBMM'ye bir yasa teklifi verdiğini belirten Öztrak, "Kadınlara siyasette eşit fırsatlar sunmayı ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün, dünyanın diğer bazı ülkelerinde olduğu gibi tatil ilan edilmesini de içeren bu düzenlemeye herkesten tüm partilerden, toplumdan destek bekliyoruz." dedi.
"Dış ilişkiler Erdoğan'ın kişisel önceliklerine göre götürüldü"
Hükümetin metal yorgunu olduğunu, tükenmişlik sendromu yaşadığını ileri süren Öztrak, "Millete söyleyecek sözleri kalmadı. 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nden, kopyalanıp yapıştırılan ilke ve haklar, İnsan Hakları Eylem Planı denerek 232 yıl sonra, milletin önüne servis ediliyor." şeklinde konuştu.
"Acaba bu eylem planı içeriye değil de okyanus ötesine gönderilen ucu yakılmış bir mektup mu?" sorusunu yönelten Öztrak, şöyle devam etti:
"Beyaz Saray'dan beklenen o telefon bir türlü gelmeyince, Erdoğan şahsım hükümetinin aklına, acaba böyle bir çare mi geldi? Beyaz Saray'dan beklenen telefon gelmedi ama bir açıklama geldi. 'Biden, bir noktada Erdoğan'ı da arayacakmış.' Erdoğan şahsım hükümetinin milli olması gereken dış politikayı şahsileştirmesinin bedelini böyle ödüyoruz. 'Dostum Trump, dostum Putin' denerek işler yürür sanıldı. Dış ilişkiler milli çıkarlara göre değil, Erdoğan'ın kişisel öncelik ve beklentilerine göre götürüldü. 'Biden, bir noktada Erdoğan'ı da arayacak' ne demek? Bu lafları Erdoğan sineye çekebilir. Ama ne biz ne milletimiz sineye çekemiyoruz çekemeyeceğiz. Buna sessiz kalmak milletimizi üzüyor."
"Türkiye'yi önemli bir küresel aktör haline getirmekte kararlıyız"
CHP'nin Doğu Akdeniz'de uluslararası işbirliklerini önemsediğini, bu bölgeyi, bir refah ve zenginleşme alanı olarak gördüklerini anlatan Öztrak, "Türkiye'miz, bu yakın coğrafyanın en büyük ve gelişmiş ekonomisidir. Dolayısıyla bu bölgedeki işbirliklerinden en çok menfaat sağlayacak ekonomi Türk ekonomisidir. Bu nedenle, Körfez ülkelerinden başlayarak Doğu Akdeniz'e kadar uzanacak 'Refah Hilalinde', Türkiye'yi önemli bir küresel aktör haline getirmekte kararlıyız." şeklinde konuştu.
Öztrak, geçen hafta 2020 büyüme verilerinin açıklandığını, 2013'ten bu yana milli gelirin 241 milyar dolar düştüğünü belirtti.
2020'de işini kaybeden çalışan sayısının 1 milyon 272 bine ulaştığını, son iki yılda yaklaşık iki milyon çalışanın işini kaybettiğini savunan Öztrak, hükümetlerin ekonomik başarısının vatandaşlarına sağladıkları işle ölçüldüğünü söyledi.
Öztrak, "Büyümenin kalitesi kadar büyümenin veri kalitesi de sorunlu. 2020'de tüm hizmet sektörlerinde çalışan sayısı 807 bin kişi düşmüş ama aynı sektör binde 6 büyümüş. Bu nasıl oldu? Yerleşik ve yerleşik olmayan ailelerin hizmet tüketimi yüzde 11 düşerken, hizmet katma değerindeki artış nasıl oluyor?" diye konuştu.
Faik Öztrak, ekonominin eskisine göre çok daha kırılgan ve ailelerin, şirketlerin ciddi sıkıntıda olduğunu belirterek, 2020'de icralık olan tüketici kredisi dosyalarının sayısının 2 milyonu aştığını, icralık olan bireysel kredi kartlarının sayısının ise 1,5 milyona dayandığını aktardı.
Şubat ayı hazine nakit dengesinin açıklandığını hatırlatan Öztrak, "Sadece bu yılın ilk iki ayında Hazinenin ödediği faiz geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 60 artarak, 32,5 milyar lirayı aştı." dedi.
Yurtdışında ABD tahvillerinin cazibesinin arttığını, Türkiye'de ekonomiye güveni artıracak adımların hala atılamadığını iddia eden Öztrak, ekonomide risk ve belirsizlikleri artıracak pek çok hatalı adım atıldığını savundu.
Ekonomide risk ve belirsizliklerin arttığını dile getiren Öztrak, "Türkiye, yüzde 17 politika faiziyle dünyanın en yüksek faizine sahip 10 ülkeden biri. Ama buna rağmen faiz lobileri şimdi '100 baz puan daha artırın' demeye başladı faizi. Bir yandan da döviz kurları ve ülke risk primi yeniden durmuyor, yukarıya doğru gidiyor." şeklinde konuştu.
"Hani nerede kaldı Alman aşıları?"
Faik Öztrak, salgında kontrolün kaybedildiğini, günlük vaka sayılarının 11 binin üzerinde olduğunu belirterek, "Aşılama hızı yeniden düşmeye başladı. Ortada salgınla mücadele stratejisi veya bilimsel salgın yönetimi yok. Onun yerine çamura yatma var. Fatura millete yıkılmaya çalışılıyor. Valilerden vatandaşlara, 'Yeniden kapanma olabilir, kendinize dikkat edin' uyarıları ardı ardına geliyor." görüşünü savundu.
Öztrak, "Sağlık Bakanının millete 100 milyon doz aşı temini taahhüdü verdiğini, aşı programı riske girince sorumluluğu Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na yıkmaya, sorumluktan kaçmaya çalıştığını" ileri sürdü. CHP Sözcüsü Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hayırdır, Sinovac firması aşıları teslim etmiyor mu? Sağlık Bakanına küstü mü? Böyle gayrı ciddilik olmaz. Sayın Bakan, siz aşıda doğru dürüst kaynak çeşitlemesi yaptınız da biz mi elinizi tuttuk. Hani nerede kaldı Alman aşıları? 1-1,5 milyon doz Alman aşısı Ocak ayında gelecekti. Mart sonuna kadar ise 4,5 milyon doz aşı gelmiş olacaktı. Ocak bitti, şubat bitti. Martın ortasına geliyoruz. Ortada hala Alman aşısı yok. Dünyada pek çok ülke aşıda tedarik sıkıntıları yaşadı ama bunları öngörerek kaynak çeşitlemesi de yaptı, sözleşmelerini çoktan imzaladı. Erdoğan şahsım hükümeti, maalesef, salgın ve aşı yönetiminde de çuvalladı. Bunun bedelini de milletimiz sağlıyla, canıyla ödedi, ödüyor."
"Hakan Atilla neden istifa etti onu tabi biz bilemeyiz"
Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Amerikan düşünce kuruluşu Freedom House raporundaki Türkiye'ye ilişkin tespitlerin sorulması üzerine Öztrak, "Türkiye'de hukuk devletinin, bireysel özgürlüklerin, demokratik değerlerin hızla yıpranmakta olduğunu özellikle bu sürecin tek adam vesayet rejimi inşası ve şahsım hükümeti kurma projesinin düğmesine basılmasından sonra ortaya çıktığını biz de söylüyoruz." diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in, Diyarbakır annelerini ziyaretine ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine de Öztrak, "Biz baştan itibaren evlatlarının peşine düşen bu annelerin taleplerine kulak verilmesi gerektiğini, bu annelerin sorunlarının çözülmesi gerektiğini bunu da özellikle devletin bir an önce yapması gerektiğini söyleyip duruyoruz. Anlaşılan şimdi bizi Diyarbakır annelerine gitmemekle eleştirenler, Grup Başkanvekilimiz oraya gidince de 'niye gitti' diye eleştirmeye başlamışlar." dedi.
Öztrak, bir soru üzerine Borsa İstanbul Başkanı Hakan Atilla'nın istifasını da şöyle değerlendirdi:
"Sonuç itibarıyla Hakan Atilla bir memur, istifa da tek taraflı bir müessese. Onun için yani neden istifa etti onu tabi biz bilemeyiz. Hakan Atilla herhangi bir isim değil, bir dönemler büyük bir kahraman olarak ilan edildi sonra da Borsa İstanbul'un başına getirildi. Piyasadan gelen bazı duyumlar var, yazıyor basında. Hakan Atilla saraydan gelen baskıları artık taşıyamaz hale geldiğini, yeni Hazine ve Maliye Bakanını da bu sıkıntılardan haberdar ettiğini ama bir türlü buna bir çözüm bulunamadığını duyuyorduk, okuyorduk. Anlaşılan Hazine ve Maliye Bakanı ekonomi bürokrasisi üzerinde hala hakimiyet kuramamış vaziyette. TÜİK'in başına getirdiği başkanı 2 hafta sonra görevden aldı. Niye aldı? Neyi beğenmediniz?"
"Anayasa değişikliği için önce zihniyetin değişmesi lazım"
Faik Öztrak, bir gazetecinin, "TBMM Başkanı Mustafa Şentop bugün yaptığı açıklamada, anayasa tartışmasının yeni anayasa üzerinden yapılması gerektiğini ifade etti. Bu açıklama sizce sistem değişikliğine yönelik bir sinyal mi yoksa CHP'yi anayasa çalışmalarına katılmaya teşvik etmeye yönelik bir taktik mi? Bu sözleri siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Ben de şu soru ile başlayayım. Aynı derede kaç defa yıkanacağız? Erdoğan ne zaman 'anayasa değişikliği' dese kaybeden hep milletimiz, kazanan hep Erdoğan oldu. Erdoğan hep kendine göre anayasa elbisesi diktirdi." yanıtını verdi.
12 Eylül 2010'da ve 16 Nisan 2017'deki anayasa değişikliklerinde önerilerini yaptıklarını, eleştirini sıraladıklarını ancak dinlenilmediğini savunan Öztrak, "Yeniden döndüler dolaştılar bir kere daha anayasayı değiştirelim diyorlar. Önce bir çıkacaksınız milletin önünde samimi bir günah çıkaracaksın. Diyeceksiniz ki 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini getirmekle yanlış yaptık.' Milletten bir özür dileyeceksiniz. Bunlar yapıldı mı? Hayır. Bunlar olmadan anayasa değişikliği tartışılmaz. Anayasa değişikliği için önce zihniyetin değişmesi lazım." değerlendirmesini yaptı.
"Meclis Başkanı Şentop açıklamasında fezlekelere ilişkin olarak 'Bireysel başvurunun sonucunu beklemek mecburiyeti yok.' dedi. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Öztrak, şunları söyledi:
"Anayasa Mahkemesi'ne, yüksek mahkemelere yapılan kişisel başvurunun sonucu kesinleşmeden fezlekelerin okutulmasının ortaya çıkardığı sorunları Milletvekilimiz Enis Berberoğlu ile ilgili hadiselerde gördük. Milletin verdiği yetkinin milletvekilleri tarafından bir hakkın kullanılmamasına bu yaklaşım neden oldu. Milli iradeyi kısıtladı. Sonuç itibarıyla ortaya çıkan vahim neticeler bundan önce görüldü, tecrübe edildi. Meclis Başkanının bunları hatırlayıp, TBMM'ye verilen millet iradesinin yargı tarafından inkıtaya uğratılmaması için gerekli hassasiyeti göstermesini beklemek hakkımız."