Bomba kitaptan ince ayrıntı...
Ahmet Sever'in kitabındaki ayrıntı Cemaat'in kendini ilk nerede gösterdiğini anlatıyor.
Ahmet Sever'in, 12 yıllık danışmanlık sürecinin Türkiye'nin yakın dönem tarihiyle iç içe geçmiş anı kitabı, henüz dağıtıma çıkmadan önce gazete manşetleri ve televizyonlarda konuşulmaya başlanmıştı.
Kitap piyasaya çıkmadan Hürriyet gazetesine verdiği röportajla gündemi sarsan Cumhurbaşkanı Gül'ün Basın Başdanışmanı Ahmet Sever'in kitapta yazdığı ayrıntılar"bomba" etkisi yaratmaya devam edecek.
Ahmet Sever'in anıları 6 bölümden oluşuyor. 200 sayfayı bulan kitabın geniş bölümü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çankaya'da karşı karşıya kaldığı tarihi dönemeçlere ışık tutuyor.
27 Nisan 2007'deki muhtıranın bilinmeyen yönleri, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesine giden süreç ve Gül'ün adaylığına karşı hem AK Parti'de hem de MHP'de yaşananlar ilk bölümün can alıcı başlıkları olarak karşımıza çıkıyor.
Abdullah Gül'ün tıpkı Başbakanlık görev süresi kadar kısa süren "Başbakanlık yılları"başlıklı bölümün ardından, 3'üncü bölüm 1 Mart tezkeresinin Başbakanlık, AK Parti ve Dışişleri koridorlarındaki yansımalarıyla ilerliyor. Gül'ün Dışişleri Bakanlığı dönemindeki Kıbrıs açılımı karşısında askerin, Avrupa Birliği'nin, Dışişlerinin verdiği tepkiler kitaba konu olmuş.
Kitabın, Cumhurbaşkanlığı dönemini ayrıntılarıyla paylaşan sayfalarında özellikle Fethullah Gülen cemaati ile Hakan Fidan ve Abdullah Gül arasındaki gerilim dikkat çekiyor. Cemaatin ilk defa kendini gösterdiği olay, kitapta Hakan Fidan'ın 2012 Şubat'ında Savcılık tarafından ifadeye çağrılması sonrasında yaşanan olaylar ve Abdullah Gül'ün konuya ilişkin tavrı ile ilgili. Ahmet Sever kitabındaki "Fidan'a "sakın gitme" dedi" isimli bölümde MİT soruşturması olayına ilişkin ayrıntılar verdi.
CEMAAT KENDİNİ İLK KEZ ORADA GÖSTERDİ
Ahmet Sever'e göre cemaat, hükümet karşısında kendini ilk defa MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın 2012 Şubatı'nda İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadeye çağrılması olayında gösterdi.
ABDULLAH GÜL ÖNCEDEN DEVREYE GİRİYOR
Kitapta Abdullah Gül'ün MİT krizi başlamadan önce devreye girerek tedirginliğini ve ne yapılması gerektiğini açıkça Hakan Fidan'a iletmesi dikkat çekiyor. Ayrıca, cemaatin MİT ve HSYK üzerindeki ağırlığının Abdullah Gül tarafından önceden bilindiği ve cemaatin neler yapabileceğinin öngörüldüğü açıkça yazılıyor.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, Türkiye Gazetesi'ndeki haberin tam tersine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından savcılığa gitmeyerek ifade vermekten kaçınması yönünde uyarıldığı bilgisi ve ardından yaşananlar Ahmet Sever'in anılarında şu ayrıntıyla paylaşılıyor:
"MİT Müsteşarı Hakan Fidan, 2012 yılı başında İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından ifadeye çağrılmadan yaklaşık bir hafta önce, Cumhurbaşkanı'ndan randevu istedi ve Köşk'e geldi. Aldığı istihbaratı Gül ile paylaştı:
"Sayın Cumhurbaşkanım Oslo görüşmeleriyle ilgili olarak beni şüpheli sıfatıyla 7 Şubat'ta İstanbul'dan ifade vermeye çağırdılar."
Cumhurbaşkanı şaşkına döndü:
"Böyle bir şey nasıl olur, Sakın gideyim deme."
Hakan Fidan Gül'ün keşfettiği bir isimdi. Kimsenin tanımadığı dönemde, Cumhurbaşkanı, onu Başbakan olduğu sırada, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı'nın (TİKA) başına getirmiş, Dışişleri Bakanlığı sırasında da hep yakınında tutmuştu. TİKA'nın, Dışişleri Bakanlığı ile yakın çalışmasını sağlamıştı. Ayrıca, MİT müsteşarı olmasında da ciddi rol oynamıştı. Duyduğu haber canını sıkmıştı:
"Çok tatsız ve sonuçları ağır olacak bir durumla karşı karşıyayız. Bu olay şüyuu bulmadan çözülmeli. HSYK tarafından o dosya o savcıdan alınıp başka savcıya verilsin. Konu duyulmadan, sessizce kapansın."
Gerekli girişimler yapıldı. Ancak, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nda konu kilitlendi. O dosyanın başka bir savcıya verilmesine dair karar bir türlü çıkmadı. Cemaat kendini ilk defa orada göstermişti.
Fidan'ın 7 Şubat saat 14.00'te özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından ifadeye çağrıldığı gün ve saatte MİT Müsteşarı'nı Köşk'e çağırdı. Görüşmede kendisine bu olayda bir kasıt ve kötü niyet gördüğünü, asla ifade vermeye gitmemesi gerektiğini söyledi.
Hal böyleyken, aradan iki yıl geçtiği halde, bu asılsız iddia gündeme yeniden taşındı. Türkiye Gazetesi, 20 Şubat 2014 tarihinde, Cumhurbaşkanı Gül'ün, Hakan Fidan'a "ifade vermeye git, sorun çıkmaz" dediğini öne süren bir haberi manşetten yayımladı.
İnanılır gibi değildi. Gül'ün canı sıkıldı ve hemen bir yalanlama yayınlamamı istedi. Ben de süratle yayınladım:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a, "ifade verin, sorun çıkmaz" şeklinde cevap vermesi, asla ve kesinlikle söz konusu değildir. Tam aksine, kendisineifade vermeye gitmemesini kesin bir dille aktarmıştır."
Kimler hangi niyet ve amaçla bu asılsız iddiayı ısıtıp ısıtıp gündeme taşıyordu, anlaşılır gibi değildi.
Yazının tamamı için tıklayınız
İnternethaber