Binali Yıldırım projelerini açıkladı
AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, katıldığı bir televizyon programında önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhur İttifakı'nın İstanbul adayı Binali Yıldırım, NTV canlı yayınında Ahmed Arpat ve Simge Fıstıkoğlu'nun sorularını yanıtladı.
Simge Fıstıkoğlu: Sizin kariyerinizde siyaset öykünüze baktığımız sıra dışılıklar var. Parlamenter sistemin son başbakanısınız, ardından planlanandan kısa süre süren Meclis Başkanlığı, çünkü bir koltuğa talipsiniz. Aslında değişiklik siyasetçiler için biraz risk demektir. Ne hissediyorsunuz bu kısa süreli değişikliklerle ilgili.
Binali Yıldırım: Ben bunlara alışığım. 2002’den veri ilk İstanbul milletvekili seçildikten sonra hemen Ulaştırma Bakanlığına başladım. İlk seçimde İstanbul’dan Erzincan Milletvekilliğine gittim, daha sonra İzmir milletvekili adayı oldum. Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldum, sonrasında tekrar arar verdik 3 dönemden dolayı. Sonra tekrar İzmir milletvekili oldum. Başbakanlık görevi var, ulaştırma bakanlığından seçim öncesi istifa eden bakanlardan biri olarak 3 sefer istifa ettim 4 sefer döve geldim. Siyasi yaşamım 16 yıl içinde çok hareketli. Dolayısıyla alışığım böyle bir şey olunca hiç şaşırmadım ve yadırgamadım.
Ahmet Arpad: Sayın Cumhurbaşkanı ile de çok uzun süreye yayılmış bir yol arkadaşlığınız var.
Binali Yıldırım: O tarafı ayrı tabi. 70’li yılların sonunda yolumuz kesişiyor. Ondan sonra beraber çalışma 1994 sayın Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığı ile beraber İDO Genel Müdürü olarak başladım.
Ahmet Arpad: Genç bir siyasetçi için hayal kurulabilecek hemen her yere ulaşmışsınız. Herhalde bir Cumhurbaşkanlığı kaldı.
Binali Yıldırım: Herkes kendi işini yapsın hiç karıştırmayın. Cumhurbaşkanımız var başımızda Allah sağlık sıhhat versin.
Ahmet Arpad: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı geldiğinde bir tereddüt ettiniz mi? Buraya kadar gelmişken tekrar sahaya inmek o farklı bir mesai gerektiriyor çünkü.
Binali Yıldırım: Benim siyasi geçmişim ve meslek geçmişime baktığınızda ben hep icraatın içinde bulunan bir insanım. Yol, köprü, havalimanı, internet ağları, hızlı trenler yani sürekli insanımızın hayatını kolaylaştıran, yaşan kalitesini arttıran, doğu ile batı arasında altyapı farklılıklarını azaltan bir görev alanım olmuş. Tabii Meclis Başkanlığı işte Atatürk’ün koltuğu, Cumhurbaşkanından sonraki makam orası da çok onurlu bir yer. Milli iradenin tecelli ettiği yer. Kurtuluş Savaşımızı Gazi Mustafa Kemal oradan yönetti. Ama o görevi de kısa süreli olsa da yaptım. Onun hazzını da aldım. Burada bir ihtiyaç hasıl oldu. Bu da benim hoşuma gitti doğrusu. Sevdiğim alışık olduğum sürekli üreten, proje yapan mühendis olduğum için benim şeyime daha uygun geldi. Bir de tabi hanım ve çocuklar, torunlar da daha çok sevinde, onlarla daha fazla birlikte olma şansım olacak. O da işin tatlı tarafı. Kader çizgimizde ne varsa onu yaşayacağız.
Ahmet Arpad: Adaylığınız açıklanmadan önce bir konu vardı, “Bir protokol sorunu acaba yaşanır mı?” diye. Bu tartışmalara nasıl baktınız? Çünkü o dönem İstanbul’a ya da size özel bir düzenleme yapılabileceği haberleri de çıkıyordu.
Binali Yıldırım: O haberleri ben de gördüm gülümsedim geçtim. Protokol dediğiniz şey size bir yazı ile verilir, bir zarfla geri alınır. Önemli olan insanların gönlündeki protokolünüz. İnsanların gönlünde makamınız varsa o makam en üstün makamdır. Gerisi gelip geçicidir. Ama bizim devlet geleneği dikkate alınacaksa protokol büyükten başlar. O bakımdan ben bunları dert eden birisi değilim. Biz yaptığımız hizmetlerin insanlarımızın gönlüne dokunacak ne kadar çok iş yapmışsak bizim için en yüksek makam odur.
Simge Fıstıkoğlu: Başlangıcı Eyüp Sultan’dan yaptınız. Cumhuriyet Halk Partisi’nin il seçim bürosunu da ziyaret ettiniz. Hem orada nasıl karşılandığınızı sormak istiyorum hem de bir Cumhur İttifakı var. Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatı ile nasıl bir çalışma yürütülecek sizin tarafınızdan?
Binali Yıldırım: Önce Eyüp Sultan’a gittik orada şükür duamızı yaptık. Sonra oranın bir yaya yürüme caddesi var esnaflarla buluştuk o cadde üstünde. Yol üzerinde AK Parti seçim irtibat bürosuna uğradık. Yürürken baktım sağ tarafta Cumhuriyet Halk Partisi irtibat bürosu var oraya da girelim dedik. Planlı bir şey değildi. Girdik böyle bir şaşkınlık oldu kısa süre. Selamlaştık, tebrik ettik, başarılar diledik. Bu gayet normal bu niye yadırganır anlayabilmiş değilim. Savaşta değiliz, aramızda kan davası yok. İstanbul’un belediye başkanlığı için bir kampanya yürütüyoruz. Dolayısıyla ben bu kampanyanın olabildiğince sakin, bir gerginlik olmadan, İstanbul gündemine odaklı yapılmasını arzu ediyorum. Tabi ittifaklar var, ittifaklar arasında sert rüzgarlar esebiliyor bunlar genel siyasetin konuları. Ankara’nın işi. Ama bizim işimiz İstanbul. İstanbul’a yoğunlaşacağız, İstanbul’u anlatacağız, projelerimizi konuşacağız. İstanbulluların geleceğe yönelik beklentileri nedir, bunlara nasıl karşılık vereceğiz, ben kampanyanın, genel siyasetin gergin havasına kurban gitmesini istemiyorum. Bu yerel seçim çünkü. Yerel yöneticiler seçilecek. Gündemin mümkün olduğunda İstanbul ve İstanbul sorunlarıyla ilgili olmasını diliyorum. Bunun dışında tabiki parti liderleri ittifakın tarafları kendi kampanyalarını kendi söylemlerini icra edecekler.
Ahmet Arpad: Bu beka tartışmaları sizi rahatsız ediyor ben onu anladım.
Binali Yıldırım: Bekaya itirazı olan var mı? Beka dediğiniz Türkiye’nin bayrağı, toprağı ile bölünmez bütünlüğü, milleti, devleti yani dört temel ilke, üniter yapımız, Türkiye’nin 780 bin metrekare toprağı içerisinde tek devlet, tek millet, tek bayrak şeklinde bir yapı. Bu yapıya kim itiraz eder? Burada sorun HDP olabilir. Ama HDP’yi de Kürt seçmenle ayırmak lazım. HDP’nin belirli bir şekilde terör örgütünün etki alanından çıkamadığınız bugün herkes biliyor. Ama bütün Kürt vatandaşlarımızı, İstanbul’da yaşayan milyonlarca Kürt kardeşimizi HDP’nin kalıbı içerisine getirip sıkıştırmak onlara en büyük haksızlık olur. Biz nihayetinde İstanbul’un tamamını yönetmeye, bütün İstanbul'da 81 vilayetin her tarafından gelen, İstanbul’un zenginliğine zenginlik katan bütün hemşerilerimize hizmet edeceğiz. Onların hayatını kolaylaştıracağız, yaşan kalitesini yükselteceğiz, geleceğe yönelik gençlerimize, kadınlarımıza yerel inisiyatifte daha fazla fırsat tanıyacağız. Dolayısıyla bu açıdan baktığımız zaman bir beka sorunuyla ilgili ben bir endişe taşımıyorum.
Simge Fıstıkoğlu: HDP’den bahsetmişken İstanbul’da Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti’nin ortak adayı olarak Ekrem İmamoğlu rakibiniz, HDP’nin ise aday çıkartmaması stratejik bir hamle olarak yorumlanıyor: Bu hamleyi nasıl yorumluyorsunuz?
Binali Yıldırım: Burada doğrusunu konuşmak gerekirse hedef Kürt kökenli vatandaşlarımızdır. Oradaki oyları herkes kendi hanesine peşin peşin yazıyor. Ben bunu çok etik de bulmuyorum. Ben bütün İstanbullu kardeşlerime, ‘Biz bir genel seçim yapmıyoruz, milletvekilleri seçmiyoruz, Cumhurbaşkanı seçmiyoruz onları yaptık gitti. Şimdi İstanbul’u 5 yıllığına yönetecek sizin aradığınızda her an ulaşabileceğiniz, iç içe olacağınız yönetici seçeceksiniz’ diyorum. Dolayısıyla bir takım ideolojik kalıplarla, ön yargılarla hareket etmek bu şehrin geleceğine bir katkı sağlamaz. O yüzden adaylara bakın, adayların kapasitelerine bakın, tecrübelerine bakın, yapıp yapamayacaklarına bakın ona göre karar verin. Onun dışında geçmiş işte Cumhuriyet Halk Partisi-HDP arasındaki konuşmalar görüşmeler sanki şöyle bir hava oluşturuluyor, ‘HDP Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve İYİ Parti’nin birlikte olduğu Millet İttifakı’nın içerisinde ve orada yerini alacak ve bu şekilde Kürt vatandaşlarımızdan destek alacağını düşünüyor’. Hiç kimsenin oyu bir partinin cebinde değildir. Seçmen artık bilinçlendi. Bu bizim içinde geçerli. İletişim kanalları çoğaldı. Gençler şu anda bizim klasik siyasetle pek ilgilenmiyorlar. Onların elinde internet var, sosyal medya var. Bu internet üzerinden her şeyi takip ediyorlar, ilgisiz filan da değiller.
Ahmet Arpad: HDP seçime girmiyor evet ama HDP seçmeni de kendi partisi adayı olmadığı için diğer adayları daha dikkatle izleyecek. Bu noktada sizin HDP seçmenine yönelik onları ikna etme adına bir kampanyanız, çalışmanız olacak mı?
Binali Yıldırım: Özellikle HDP’ye yönelik bir çalışma yapmayı düşünmüyorum. Ben İstanbul'un bütününe hitap eden bir kampanya yürüteceğim. Yani yol, trafik sorunu HDP’ye oy verenin de sorunu, Cumhuriyet Halk Partisi’ne AK Parti’ye oy verenin de sorunu. Orada bir ayrım yapamazsınız. Hizmette siyaset olmaz. Benim bugüne kadar yaptığım işlerde bunu gördüm. Seçimde siyaset yaparsınız, kampanyanızda siyasetiniz, partinizin ilkeleri neyse bunları savunursunuz ama seçim gününden sonra artık siyaset bitmiştir, hizmet başlamıştır ve hizmette de siyaset olmaz. Herkesin ayağına hizmeti götüreceksiniz. Önemli olan sizden memnun olanlar değil onlar zaten size destek veriyor ve arkanızda duruyor. Gayrimemnun olanların sayısını ne kadar azaltabilirseniz süreç içinde o zaman toplumsal kucaklaşmayı o kadar başarmış olursunuz.
Simge Fıstıkoğlu: Seçimin ertesi sabahı siz herkesin belediye başkanı olacaksınız. Dolayısıyla zaten ekonomik olarak biraz zor günler geçirdik geçirmeye de devam ediyoruz. Acaba seçmenin de biraz daha barışçıl mesajlara, daha dingin vaatleri dinlemeye ihtiyaçları var mı sizce? Örneğin sanki gençler bunu daha çok talep ediyor.
Binali Yıldırım: Tabii, karamsar bir tutum, karamsar bir tablo ülkeye de İstanbul’a da hiç bir yararı yok. 2008’den beri dünyanın ayarı bozuldu. Bir küresel kriz başladı Amerika’da başladı hala devam ediyor. 10 yıldır dünyada ekonomi büyümüyor. Dünya ekonomisi 80 trilyon dolara çakıldı kaldı. Yüzde 3’ün altında büyümeler gerçekleşiyor. Yüzde 3’ün altında büyüme demek dünya küçülüyor. Enflasyonu, iş talepleri bunları dikkate aldığınızda büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Türkiye bu sorundan bağımsız değil. O bakımdan bizim mutlaka geleceğe yönelik daha toparlayıcı daha olumlu mesajlar vermek mecburiyetimiz var. Bu tabi bir hayal dünyasına sürüklemek anlamında demiyorum. Bu sıkıntıları biz geçmişte de yaşadık. Küresel krizden biz çok az etkilendik. Daha sonra 17-25 Aralık, Gezi olayları, 15 Temmuz’da düşünün hemen sonra biz yüzde 4 küçüldük ama çok hızlı toparladık ve 2017’yi yüzde 7.4 büyüme ile kapattık. 18’de bir sıkıntı yaşadık ve şimdi bir dengeleme sürecindeyiz. Bunu da atlatıp tekrar güzel günleri birlikte yaşayacağız.
Ahmet Arpad: Bugün, ‘İstanbul’u 25 yıldır biz yönetiyoruz, iyisiyle kötüsüyle sorumlusu biziz’ dediniz. İyisiniz mutlak yaptıklarınız çok anlatıyorsunuz ama ben kötüsünü almak isterim. Bir özeleştiri olarak 25 yılda yapamadık dediğiniz ne var?
Binali Yıldırım: Şimdi iyi şeyler bize ait iyi olmayanlar bize ait değil dersek kolaycılık olur. 2994’ten beri adı AK Parti değil ama AK Parti düşüncesi yerel yönetimlerde İstanbul’da İstanbul iktidar. Sayın Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığı ile başlıyor ve ondan sonra devam ediyor. Cumhurbaşkanımız da açıkladı İstanbul’da yapılaşmayı, imarı dengeli yapamadık. İstanbul’un dokusunun zaman zaman bozulduğu, dikey yapılaşma ile bu hep gündem oldu. Yeşil alan yapılaşma dengesi istediğimiz şekilde gelişmedi. Bunu tabi bir olumsuzluk olarak ele alacaksak bu var. Bir de 99 depreminden sonraki dönüşümde geç kaldık. Dolayısıyla bu iki konu özeleştiri olarak ele alabiliriz. Bunun için diyeceğim bir kere depremle ilgili dönüşümün vadesi yok. Çok riskli yapılarımız var. Hemen dönüştürülmesi lazım. Öncelikli işlerimizden birisi bu. Yine depremle ilgili biliyor musunuz büyük bir depremde insanları toplayacağımız emniyetli bir alan yok. Şu anda İstanbul’un içinde bulunan parkların tamamını kullansak yarısını anca topluyoruz insanların. Diğer yarısını toplayacağımız güvenli alan yok.
Simge Fıstıkoğlu: Şimdi dönüşümde geç kaldık itirafları geliyor sizden. Tabi vatandaş olmanın da bazı sorumlulukları var hangimiz toplanma alanımızı biliyoruz. Aslında orada biraz herkesin özeleştiri yapması gerekiyor. İstanbul’da olası bir deprem anında 30 bin binanın risk altında olduğu tahmin ediliyor.
Binali Yıldırım: 40-50 bin diyende var bunu.
Simge Fıstıkoğlu: Bir yandan İmar barışı hayata geçti. Riskli yapıların denetimi bu imar barışından sorna nasıl sağlanacak.
Binali Yıldırım: İmar kirliliğiyle ilgili orada ne yapacağız onu söyleyeyim önce. Bir Allah nasip eder İstanbullular bizi seçerse belediye başkanı olursak, benimle beraber seçilen mecliste plan tadilat dosyaları gündemin birinci maddesi olmayacak. İmar revizyon dosyaları meclise gündemlerinin ana konusu olmayacak. Bu çok önemli bir şey. Bu işi uzmanları ne söylediğimi çok iyi anlıyorlar. Yani ısmarlama sipariş üzerine imar planı yok. Şehirciliği esas alan ada bazında, mahalle bazında, ilçe bazında dönüşümden bahsediyorum. Bir binam var gayet güzel, etrafından yollar geçmiş değerlenmiş 3 katlı. Ben gideyim bunu 23 katlı yapayım diye imar plan değişikliği istiyor. Şehrin planlamasını bu bozuyor. 3 kattan 23 kata çıkıyorsun otopark ihtiyacı düşünülmemiş, altyapı ihtiyacı düşünülmemiş, yeşil alan ihtiyacı düşünülmemiş al başına bir sürü sorun. Görüntü kirliliği ve etrafındaki binalarında hakkının gasp edilmesi. Böyle kazık gibi çıktı etrafında bir sürü bina var onların görsel hakkı var onu da engellemiş oluyorsunuz. Çok kritik ve çok ileri bir taahhütte bulunuyorum, bu bahsettiğim imar yapılanmasındaki yatay mimariden ziyade dikey yapılaşmayı önleyecek konu bu. İmar barışında Türkiye’nin bir problemi var. İzmir’de binaların yüzde 62’si imar mevzuatına aykırı. Ya imarı yok ya eklentiler var işlenmemiş imar değişiklikleri var, veya çok sağlıksız, dayanıksız yapılar. İstanbul’da da var. Türkiye’nin her tarafında var. Bunlar 40 senedir devam eden hep ötelenmiş problemler. Sorunları torunlara havale ederek bu günlere gelinmiş. İmar barışıyla biz artık buraya bir çizgi çekiyoruz. Bu taraf sorunlu alan burada bir beyaz sayfamız var. Bu yanlışlığı biz kabul ediyoruz diyoruz. Aynen parlamenter sistem ile cumhurbaşkanlığı sistemi gibi. 82 Anayasası’nda parlamenter sistem kabul edilmiş evren paşa Cumhurbaşkanı olacağı için ona da bir ton yetki verilmiş sürekli çatışma. Biz onu düzelttik. Burada da diyoruz ki bu alan bu fiili durumu biz gördük artık kabul ediyoruz. Bundan sonra eğer hukuki hale getirmek istiyorsan bu binaları yenileyeceksen kurala göre yenileyeceksin. Eğer teknik olarak burada yenileme ihtiyacı varsa buna da itiraz edemeyeceksin. Yani bir imar hakkı filan vermiyor. Burada sadece bu mülkiyetten imar uygulaması olmamasından kaynaklanan ciddi bir sorun var. Doğalgaz bağlayamıyor, tapusu yok kendisini mal sahibi hissedemiyor. Bunların kaldırdık rahatlattık bundan sonrası modern şehircilik anlayışına göre kademe kademe burada değişim yapılacak. Depremsel değişim olacak veya yerinde dönüşüm olacak. Bir ada alacağız mesela bu adanın etrafından burada yeşil alanı da olacak, sağlık tesisi de olacak, okulu da olacak.
Simge Fıstıkoğlu: İnsan doğası gereği değişime bir karşılık verir ya böyle bir proje de seçmeni sizce korkutabilir mi?
Binali Yıldırım: Burada rıza esas yani zorla bir şey olmaz. Demokrasilerde hele hele bilinçlenmenin bu kadar hızla yayıldığı bir yerde tamam ben sizin için bunu uygun gördüm siz karışmayın diyerek işin içinden çıkamayız. Sabırla kararlılıkla, oturacağız, konuşacağız, tehlikeyi anlatacağız. Tamam karşı çıkıyorsun kardeşim o zaman deprem olursa bu bina yıkılırsa ne yapacaksın? Bu kadar insanın hayatının sorumluluğunu alabiliyor musun? Konu insan hayatı olduğunda yerine göre artık re’sen bile yapılabilir.
Ahmet Arpad: İmar barışıyla ilgili bir çizgi çekiyoruz dediniz ve bir anlamda devlet milletiyle imar konusunda barışıyor ama mesela olumsuz örneklerde var İstanbul’da. Örneğin ruhsatta 3 katlı bir bina yapmış üstüne 5 kat çıkmış. İmar barışı için mesela başvurabiliyor. İncelemeden geçecek mi bu imar barışı için başvuranlar?
Binali Yıldırım: Zaten imar barışının amacı yapı stokumuzun fotoğrafını çekmek. Elimizde bilgi yok. Böylelikle kim ne yapmış ne etmiş onu da görüyoruz. Kartal’daki apartmanı kastediyorsunuz adamlar kendilerine mezar inşa etmişler. Yani olacak iş değil. Bunun tabi denetim boyutu da var. Burada aç gözlülük var. Bir sürü insanın hayatına mal oldu. Burada yapana suçlu, yaptıran suçlu ama bunu takip edip denetlememek ayrıca sorgulanması gereken bir şey. Genel olarak insanların kanunlara riayet etmesi hiçbir denetlemeye gerek kalmadan beklenir. Ama durum öyle değil, henüz o bilince tam erişemedik.
Ahmet Arpad: Mesela ben senin bu imarınla barışmam denecek mi?
Binali Yıldırım: Bu tespit yapıldıktan sonra gayet tabi. Bir kere kazanılmış hakkını geri alamayız. Ama diyelim ki 7 katlı bir bina var biz buna imar barışı yapılmış. Biz bunun tespitini yapacağız bu bina bu şekilde olmaz. Sen yine 7 kat yap ama bu binayı yenilmen lazım. Birinci adım tespit. Şimdi ortaya fotoğrafın tamamı çıkmış oldu. Müracaat etmeyenlerde vardır.
Ahmet Arpad: Yapamadık dediğiniz konulardan biriydi depremle ilgili toplanma alanları oluşturamadık dediniz. İstanbul ana planı yapılmış deprem için, orada bazı bölgeler aslında toplanma alanları olarak belirlenmişti sonra oralarda yapılaşma oldu.
Binali Yıldırım: Şimdi bir karış alan yok. Şimdi işin bedeli büyüdü. Önce yaptık sonra kendi elimizle oraları temizlememiz lazım. Hem maliyet hem o insanların razı edilmesi bu deprem bilincinin yerleştirilmesi bunlar ciddi mesai harcanacak konular ama yapılması lazım.
(Tüm hallere tek çatı projesi) Üretici ile perakendeciyi buluşturacağız.
(Trafik sorunu nasıl çözülecek?) Yüzde yüz çözerim diyen varsa yalan söylüyordur. Katlanabilir bir trafik akışı olacak. Toplu taşımada raylı sistemi artıracağız. Raylı sistemlerin payını yüzde 48'e çıkaracağız.
(Yıldırım'ın projeleri) İstanbul 4.0 teknolojiyle yönetim demek.Teknolojkiyle İstanbul'a katma değer sağlayacağız.
(Hayvan hakları ve barınaklar) Kanunumuz şu anda yetersiz, cezalar anlamsız. Sokak hayvanlarına çözüm getirecek düzenleme yapılmalı. İstifam öncesi komisyon kurulması için teklif verildi.