Binali Yıldırım açıkladı: Son KHK yarın yayınlanacak
Son KHK'nın yarın yayınlanacağını söleyen Başbakan Yıldırım, yeni kabinenin pazartesi açıklanacağını, böylece OHAL'in de tamamlanacağını belirtti.
Başbakan Binali Yıldırım, veda ziyareti kapsamında geldiği Anadolu Ajansı'nda (AA) Editör Masası Özel'e konuk oldu. Yıldırım, canlı yayında TBMM Başkanı olacağına yönelik iddialara yanıt verdi.
Yıldırım, "Onun kararını ben vermem. Şöyle söyleyeyim, benim liderim, partimizin genel başkanı ve partimiz ne yönde karar alırsa, neyi münasip görürse biz her türlü görevi yaparız" dedi.
İşte Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları:
"Karşı taraftaki adayların retorikten, söylemden öteye elle tutulur bir şeyleri yok. Arka planında bir tecrübe de yok. Yapılmış işler de yok. Bütün bunları vatandaş değerlendirdi. Vatandaş niye değerlendiriyor, çünkü vereceği karar kendisinin geleceğini ilgilendiriyor. Bütün bunların özeti olarak sonuç ortada. Açık ara farkla, en yakın adayla arasında 11 milyon oy fark var, böylece bu süreç tamamlandı.
Bu seçimin böyle ittifaklar arası bir keskin rekabete dönüşmesini istemezdik. Nihayet bir cumhurbaşkanı seçeceğiz, parlamentoda vekilleri seçeceğiz. İş döndü dolaştı, karşı taraftaki ittifak tek bir noktada anlaştı. Adayları teke düşüremediler ama anlaştıkları tek bir nokta vardı, Recep Tayyip Erdoğan olmasın, ne olursa olsun.
1 Kasım seçimlerine göre AK Parti'nin oyunda, milletvekili sayısında düşme var. Doğrudur. Bu da bize bir mesajdır. AK Parti olarak bu mesajı aldık. Biz seçimlerde ittifaktık. Seçmen bir parti gibi hareket ettiğimizi değerlendirdi. Ha buraya ha oraya vermişiz diye düşünüldü.
Bizim kaybolan oylarımız ortağımızda, ortağımızın kaybolan oyları da başka bir partide. Sonuçta herkes memnun halinden. Parlamento yapısı da bu haliyle herhangi bir sorun teşkil etmiyor. AK Parti'nin içinde olmadığı hiçbir yasama faaliyeti sonuç çıkarmaz.
Denetim ve yasama faaliyetlerinde Meclis daha etkin hale gelecek. Yeni dönemde Meclis'in önemi artıyor. Seçim bitti, artık geçim zamanıdır. Yatırımcı yatırımını, tatile giden tatilini planlayacak ve hayat tüm yönleriyle devam edecek.
MECLİS BAŞKANLIĞI GÖREVİ
Onun kararını ben vermem. Şöyle söyleyeyim, benim liderim, partimizin genel başkanı ve partimiz ne yönde karar alırsa, neyi münasip görürse biz her türlü görevi yaparız. Bu da çok uzun bir süre değil. Yakında ne olacağı belli olur.
"DÖNÜŞÜ OLMADIĞINI ANLADIK"
15 Temmuz'u yaşadıktan sonra bu işin dönüşünün olmadığı ve mutlaka bu meseleyi kökünden çözmek gerektiği kanaati iyice toplumda da yerleşti, bizde de yerleşti.
Türkiye 1924-2002 arası ortalama yüzde 4,7 büyüdü. 2003-2017 arası 5,7 büyüdü ortalama. Şimdi bunun anlamı ne biliyor musunuz? Eğer Türkiye 1924'ten bugüne 5,7 büyüseydi bugün dünyanın 7. büyük ekonomisi olacaktı 2,3 trilyon dolarla, Fransa'dan sonra gelecekti. Şimdi 17. sıradayız.
"CUMHURBAŞKANIMIZLA ÇALIŞMAK KEYİFLİ BİR İŞ"
Cumhurbaşkanı, rahatı sevmeyen bir adam. Rahat olmak isteyeni de sevmiyor. Kendi de rahat etmez, yanındakileri de rahat ettirmez. O gece seçim kazanılmış telefonda konuşuyoruz. Ayağı sıkışan evladımızı düşünüyor. Seçimi kazanmış falan umrunda değil. Telefonda bir baktım çocuğu anlatıp ağladı. İşte sayın Cumhurbaşkanımız böyle bir lider. Böyle bir iş tutuş şekli var. Alışık olmayanlar bu yolculukta dayanamazlar. Bu neden kaynaklanıyor? Memleketin meselelerine olan hassasiyetinden kaynaklanıyor. Cumhurbaşkanımızla çalışmak keyifli bir iş.
(Başkanlık sistemi) 1950 ihtilalinden bu yana bu sistem hep tartışılıyor ve değişmesi yönünde seçim vaatlerine bunu koymayan hemen hemen lider yok.
24 Haziran aslında 16 Nisan'ın uygulamasıdır. Vatandaş 'Kabul ettiğim şeyin gereğini yapıyorum' dedi. Ama bizim muhalefet adayları, Allah canlarını sağ etsin, ona karşı çıktılar, 16 Nisan'ı kabul etmediler. Çıktılar, 'Biz bunu değiştireceğiz, geri götüreceğiz, sistemi değiştireceğiz...' Vatandaşın bu ağırına gitti.
"ALDIĞI OYU SONUCA DÖNÜŞTÜRMEK İSTİYOR"
Muharrem (İnce) Bey tabii haklı olarak seçimlerde partisinin üzerinde bir oy, destek aldığı için bunu bir sonuca dönüştürmek istiyor.
"DIŞ KAYNAĞI DAHA ÇOK KULLANACAĞIZ"
Türkiye'nin mutlaka üretim, istihdam, ihracat ekseninde büyümesini sürdürmesi lazım. Bundan sonra yapılması gereken, milletin verdiği bu krediyle ülkemizin önündeki sorunları çözmektir. Yap-işlet-devret modellerini, dış kaynağı daha çok kullanacağız. Buradan artan kısımları da sosyal projelere harcayacağız.
FAİZ VE ENFLASYON AÇIKLAMASI
Faizleri aşağıya indirmek, enflasyonu aşağıya çekmek ana önceliklerin başında geliyor. Bunun için tedbirler alınacak.
Yeni hükümet döneminde yapısal reformlar yapılmaya devam edecek. Verimsiz projelerin yerine öncelikleri olan, daha fazla verimli projeler tercih edilecek. Kamu da kendi içinde tasarrufa gidecek. Böylece kaynak ihtiyacını daha da azaltmış olacağız.
Para politikalarıyla ilgili taahhütlerimizle kaynaklarımızın dengelenerek yönetilmesi lazım. Bu dönemde en fazla ona dikkat edeceğiz.
Terörle mücadelede doğrusu son iki yılda çok farklı bir yöntem denedik. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra terörle mücadelede bir karar aldık, 'savunma değil taarruz esas olacak' dedik.
OHAL AÇIKLAMASI
Yarın yayınlayacağımız son kararnamede, OHAL kalktığında terörle mücadelenin zafiyete uğramaması için ihtiyaç olan düzenlemeler yer alacak. Yeni kabine pazartesi açıklanacak ve OHAL de böylece tamamlanmış olacak. Fransa 719 gün olağanüstü hal ile yönetildi. Neyin üzerine? Bir terör saldırısından sonra. Darbe, kalkışma falan değil.
BEDELLİ ASKERLİK
Yeni hükümet açıklanacak, önündeki birçok gündem maddesinden bir tanesi de bu olacak.
"ABD GARİP BİR ŞEKİLDE İSTEKSİZ"
Bu darbeyi FETÖ'cülerin yapmadığını söyleyen bir Allah'ın kulu var mı, yok. Herkes bunların yaptığını söylüyor. Dünyada da böyle Türkiye'de de böyle ama ABD garip bir şekilde bu konuda isteksiz. Bu meselenin sorgulanması lazım. Bu kadar işten sonra hayatına hiçbir kısıtlama getirmeden, hiçbir zorluk yaşamadan burada bu terör örgütü başının faaliyetlerini sürdürmesi Türk halkı tarafından kabul edilmiyor.
ASKERE ALMA SİSTEMİ
Getirilecek çözüm daha kapsamlı, yapısal bir çözüm. Kalıcı olması lazım. O zaten başladı. Özellikle geçtiğimiz yıllarda başladı ve 15 Temmuz'dan sonra da hızlandı. O bakımdan güvenlik zafiyeti, savunma zafiyeti söz konusu değil."