Baykal'dan IŞİD açıklaması
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, IŞİD'e karşı tavır takınılmadığını söyledi.
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Reyhanlı, Suruç ve son olarak Ankara'da 102 kişinin ölümüyle sonuçlanan patlamaların iktidarın dış politika anlayışının sonucu olduğunu söyleyerek, "Ne terörüdür, söyle bunu dediğin zaman 'Efendim, kokteyldir. İçinde herkesten biraz var' Her terörde olur ama anasını söyle bunun. IŞİD terörü karşısında kararlı tavır başından beri takınılamıyor" dedi.
CHP Milletvekili Baykal, seçim bölgesi Antalya'da, Konyaaltı Sanayici ve İşadamları Derneği (KONYSİAD) üyesi işadamlarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Baykal, burada yaptığı konuşmada, 1 Kasım seçimlerine sayılı günler kala artık, '13 yıllık bir iktidarla devam mı, yoksa bu tabloda bir yörünge değişimi, anlamlı bir değişimi sağlamak mı' noktasında karar verilmesi gerektiğini söyledi.
''TÜRKİYE'NİN RUH HALİ KAYGILI''
Türkiye'nin bu seçimlere kaygılı bir ruh hali içinde girdiğinin altını çizen Baykal, "Alışmadığımız olaylarla karşı karşıyayız. Bir patlama oluyor, 102 kişi ölüveriyor. Birdenbire insan idrak ediyor ki, hiçbirimiz için artık güvenlik yok" diye konuştu.
Ankara'da yaşanan patlamanın daha önce başlayan bir seri patlamaların son örneği olarak ortaya çıktığını, sürecin Reyhanlı'yla ardından Suruç'ta devam ettiğini aktaran Baykal, mitinglerin bile 'birisi bir şey yapar mı' endişesiyle kaygı konusu haline geldiğini savundu.
''BU TERÖRÜN ANASINI SÖYLE''
Dün de Diyarbakır'da 7.5 saat süren silahlı çatışma yaşandığına dikkat çeken Deniz Baykal, "Silahlı çatışma, kentin içinde. Şaşırmıyoruz da, yadırgamıyoruz da. Bu olağanlaşmaya başladı" dedi.
Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
"Devleti yönetenler bu terörün adını bile koymakta sıkıntı çekiyor. 'Ne terörüdür, söyle bunu' dediğin zaman 'Efendim, kokteyldir. İçinde herkesten biraz var.' Her terörde olur, ama anasını söyle bunun, nedir? 7.5 saat reddettiğimiz bir terörle Diyarbakır'da 7 can kaybına yol açan bir çatışmayı yaşamak zorunda kaldık. Son dönemde terörü idare etmeyi 'ince siyaset' diye birileri düşünmeye başladı. PKK ile bu çerçevede ilişki kuruldu. Oslo'da buluşuldu, pazarlıklar yapıldı, tutanaklar tutuldu. Dolmabahçe'de deklarasyonlar yapıldı. Türkiye'de terörü yaratan kişinin hazırladığı mesaj devletin katkısıyla miting meydanlarında ve televizyonlarda ilan edildi. Bunların ince siyaset olduğu, terörün böylece denetim altına alınacağı düşünülüyordu."
''IŞİD'E TAVIR TAKINILMIYOR''
Bu bakış karşısında birçok çevrenin gerekli uyarıları dile getirdiğini kaydeden Baykal, ancak şimdi iktidarın 'Tüketinceye kadar mücadeleye devam. Belini kırdık' söylemi içinde 'Aldatıldık' demeye başladığını söyledi. Baykal, "Bu aldatılma falan değil. Bunu söylemeye hakkın var mı? IŞİD terörü karşısında kararlı tavır başından beri takınılamıyor. Karşı karşıya kaldığımız terör tehdidinin siyasi niteliğini açıkça ilan etmekte sıkıntı hissediyoruz. Niye, çünkü o İslam adına yapıyor ya. Ama bunu açık ve net şekilde söylemekte tereddüt ettik. 'Kokteyldir' falan dedik şimdi çatışma durumuna geldik" diye konuştu.
KOZA GRUBU'NA KAYYUM ATANMASI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi ile İpek Koza Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasını da değerlendiren Baykal, "Sulh ceza hakiminin kararıyla mal varlıklarına el konuldu. Bu büyük bir karar. Nasıl haksız yere bir takım insanların gözaltına alınıp tutuklanması daha sonra bu konuda yapılan yanlışlıkların ortaya çıkmasıyla kaygı verici bir manzara ortaya koydu Türkiye için, bu da öyle bir şey" dedi.
'Fethullahçı olmak' gibi bir iddianın tüm bu hukuki sürecin işletilmesine gerekçe kılındığına dikkat çeken Baykal, şöyle devam etti:
"Eğer Fethullahçı olmanın yol açtığı bir yanlışlık varsa hesabını sor. Ama 'Bir koca ekonomik grubu mal varlığını elinden alacağım, böyle mücadele edeceğim bunlarla' diye, onun yaptığı bir yanlış varsa çık söyle. Hesabını da sor. Olabilir mi, hepiniz işadamısınız. Birisi bir kulp takacak, makul şüpheli sayılacaksınız. Bir sulh ceza hakimi bir savcının talebiyle mal varlığınız dahil, tutuklamak dahil her konuda karar alıverecek. Böyle bir tablo karşısında eskiden asker hareketlenmeye başlardı. 'Bu gidiş gidiş değil. Aman ha' diye vatansever askerler, kendilerine göre, temaslar kurar, darbe planlamaları yapılırdı. Artık onun modası geçti. Yeterince Türkiye onu denedi ve o yöntemle bir yere varamayacağımızı yaşayarak gördük. Ama bir müdahaleye ihtiyaç yok mu? Hangi aklı başında insan daha dün alınmış el koyma kararını da, onun ne anlama geldiğini de bilerek altında ne yattığını görerek, 'Bu yolda sen devam et aslanım' demenin vicdani sorumluluğunu üstlenebilir. 1 Kasım'da bunun kararını alacağız. Bu yörünge devam ederse sonu çatışmadır."
''ARINÇ DA GÜL DE RAHATSIZ''
Bu durum karşısında Ak Parti içinde Bülent Arınç ve eski cumhurbaşkanı Abdullah Gülde dahil olmak üzere bir çok insanın kendi üslubu içinde 'Olmuyor' dediğini kaydeden Baykal, "Bir sürü aklı başında insan görüyor. Ama yapamıyor bir şey. Bunu nasıl değiştireceğiz. Türkiye için seçim, en önemli misyonu bu seçimde yüklenmiş durumdadır" dedi.
''SİYASET TAKVİMİ 6 HAZİRAN'DA KALDI''
Aslında 7 Haziran'da milletin karar aldığını kaydeden Baykal, ancak sürecin seçimlerin geçerliliğini kaybetmesini sağlayacak bir duruma sürüklendiğini söyledi. Baykal, "Türkiye'de takvimler bugün 27 Ekim'i gösteriyor ama siyaset takvimi 6 Haziran'ı gösteriyor. 7 Haziran'ı değil. 6 Haziran'da neyse 27 Ekim'de o siyaset devam ediyor" dedi.
1 Kasım seçimlerinin sadece Haziran seçimlerinin sonucu beğenilmediği için yapıldığını savunan Baykal, iktidarın bu tavrının muhalefet partileri arasında da destek bulduğunu belirterek, isim vermeden MHP'yi eleştirdi.
1 Kasım gecesi sonuçların 7 Haziran'da seçmenin ortaya koyduğu iradeye paralel olması durumunda siyasetçilerin millete direnme takati kalmayacağını belirten Baykal, "Koalisyonsa koalisyon olur. Yapmayan hak ettiği tepkiyi milletten görür" dedi