Bakan Soylu'dan bir İBB için kayyum açıklaması daha

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik soruşturmayla ilgili, "Bizim derdimiz kayyum atamak değil, böyle bir derdimiz de yok zaten" dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu TRT Kurdi'de gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları yanıtladı. Soylu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle: 

"KAYYUM HİZMET GETİRDİ"

İnsanlar gerçek manada kayyumun atanmasından hoşnutlar. Niye? Önceki belediyeler hizmet yapmıyordu ancak kayyum vasıtasıyla yıllardır ihmal edilen bir çok hizmet geldi. Bu pozitif kavrama dönüşme sürecini almak isterim. İkincisi İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili gündemde olan kayyum süreci, bu da çokça gündemde, görüşlerinizi merak ediyorum.

"BİZE KANUN GÖREV VERDİ"

3 kuruşluk siyasi bir gelecek hesabı yapacaksın diye dejavu olmayalım, tekrar geri dönmeyelim. Bu yanlış bir şey olur. Bizim yaptığımız görev var. Bize kanunlar görev vermiş, diyor ki İçişleri Bakanlığı bu işleri kontrol eder. Şikayet üzerine kontrol eder, rutin denetimlerle kontrol eder, çıkan haberler üzerine kontrol eder, savcılıkların yaptığı soruşturmalarda çıkan birtakım bilgiler çerçevesinde kontrol eder. Biz de ediyoruz. Biz bunu Doğu ve Güneydoğu'da da yaşadık belediyelerde, oradan bizim tecrübemiz var. Uyardık, dedik ki yapmayın bunu. Uyarmasa mıydım, benim görevim bu. Türkiye'de yaşananların tekrar İstanbul'da, İzmir'de, Mersin'de, Adana'da yaşanmasına seyirci mi kalsaydık, kalabilir miyiz? O zaman ben görev suçu işlemiş olurum. İhmal ortaya koymuş olurum.

"MAĞDURİYET OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYOR"

Milletin görevlendirdiği işi değil hedeflerindeki işe ulaşabilmek için kuralsız, ilkesiz, biçimsiz yürüyorlar. Ben görüyorum, bunu herkes görüyor. Birileri bize kızdığından dolayı görmemezlikten geliyor olabilir. Bizi sevmiyorlar, 'o ne yaparsa yapsın meşrudur' diyor. Bu olabilir. Bunun maliyetini de o yaşar. Ama şunu söylemek isterim, bunlar doğru işler değildir. 'O ot biçiyor' demek, bu doğru iş değildir. Biz bu maliyeti bir daha ödemeyelim. Bu doğru bir yaklaşım değildir, bu siyasal rüşvettir.

Şimdi de bana kayyum atıyorlar, kayyum atayacaklar diye oradan da bir mağduriyet oluşturmaya çalışıyor. Bir işinle gündeme gel. Gündeme geldiği şey şu, İETT otobüsleri bozuk, insanlar itiyorlar. Gündeme geldikleri şey şu, tatile çok gidiyor. Gündeme geldiği şey, balık yemek.

KAYYUMU ATAMA DERDİMİZ YOK

Şimdi de 'kayyum atanacak, bugün atanacak, yarın atanacak, şöyle atanacak, böyle atanacak.' Bizim derdimiz kayyum atamak değil, böyle bir derdimiz de yok zaten. İlk gün söyledim ben, bizim derdimiz işimizi yapmak, oraya terör unsuru koyuyorsan o terör unsurundan oraya arındırmak. Eğer ben bir yıl önce bunları dile getirmemiş olsaydım, bugün daha farklı bir tabloyla karşı karşıya kalırdık. Bu kadar net. Allah'ınızı severseniz kimin Türk, kimin Kürt, kimin Alevi olduğu, kimlikleriyle ilgili bir şey söylüyor muyum, söylemiyorum. Bir tek kırmızı çizgimiz var. Benim de değil, benim var zaten, Anayasa'mızın, kanunlarımızın... Yani o kırmızı çizginin dışında başka bir şey söz konusu değil. Kayyum atamak için böyle bir değerlendirme yapıyor da değiliz. Bir tek şey yapıyoruz, terörden arındırmak. Onun için de biz kendimiz bunu yapabilme kabiliyetine sahip değiliz. Biz tespitlerimizi yaptık. Tespitleri değerlendirecek ve bunu hukuki anlamda ortaya koyacak olan mahkemedir. Bizim işimiz bitti.

BİZİM İŞİMİZ SONA ERDİ: Bizden ayrı bir belge ister mahkeme, biz onu göndeririz ayrı bir şey. Bizim işimiz sona erdi. Evet, biz mahkemeye verdik ama şimdi öbür taraftan bir sarılma sahnesi var ya sarılma sahnesi ile foya düştüğü için 'Acaba buradan yeni bir mağduriyet ortaya koyabilir miyim, oluşturabilir miyim?' Daha savcılık herhangi bir değerlendirme yapmamış, dosyaya bakıyor, dosyaya bakmadan, bitmeden, herhangi bir şey olmadan yine birçok yalan dolan. Orada kimin sorumluluğu var, kimin sorumluluğu yok, bunların hepsi ortaya çıkar. Oradaki sorumlulukları varsa yöneticiler, kanunun gerektirdiği çerçeve içerisinde buna ait cevaplarını verirler. Ama bizim yaptığımız da eğer doğruysa sonuç almış oluruz. Nasıl sonuç almış oluruz? Terörden orayı arındırmış oluruz. Bu kadar basit. Yani, net cevap, bizim kayyum gibi derdimiz yok. Böyle bir derdimiz de olmadı zaten ama bizim terörden arındırmak gibi bir derdimiz var.

Bir insan şöyle bir şey söyleyebilir mi? 'Ben hiç konuşmadım telefonla.' Sonra, 'Bir kere konuştum.' Sonra, 'İki kere konuştum.' Konuşabilir insan insanla. Niye böyle bir yalan söyleme ihtiyacı duyulur? Ben hakikaten bundan çok etkileneceğini bilseydim söylemezdim ve bunları dile getirmezdim.

Niye çalışmıyor? Kapı gibi adam orada çalışıyor. Ama Belediyesine hakim değil, yaptığı işe hakim değil. Çünkü adamın kafası başka havalarda. Kafaya takmış Cumhurbaşkanı olacak. Deli kız düğüne gitmiş, burası bizim evden güzel demiş. Burayı beğenmiyor, başka tarafa, başka tarafa gidiyor, işin hakkını ver arkadaş. Bak, biz ne mücadele veriyoruz. 

BİZ NE DİYORUZ?: Bir dakikamız boş geçmiyor ama sallayıp duruyorlar bize. Bu mücadelenin her birinden bir cümle söylesen zaten insanı yoruyor. Bugün işiyle iştigal edene biz ne diyoruz, kime ne diyoruz? Şimdi Eskişehir Belediyesi var CHP'li, ben onlara sen terörist aldın mı diyorum, demiyorum. Böyle birçok belediyeleri var.

BURASI HUKUK DEVLETİ: Niye almadık? Çünkü terörle ilgili yeterli bilgiyi ve doneyi bulamadık, yok böyle bir bilgi. Yoksa alamam. Evet zihnimde onların muhakkak ki bir yerden terörle iltisakı vardır ama burası hukuk devleti. Hukuk devletinin içerisinde bu konuda herhangi bir bilgi ve belge olmadan... Aldığımız belediye başkanları ceza aldılar 900 yıl. Hadi ben aldım, kötü bir adamım. Diyelim ben kötüyüm, kötülük yaptım peki hakim bunlara 900 yıl ceza vermiş. Demek ki biz doğru yere parmak basmışız ve şu anda birçok işlem yapılıyor.

Buraya aydan para gelmedi. Başta birtakım belediyelerimize kamu kaynaklarımızdan bir pozitif katkı sağlandı, çok doğru ama sonra kendi ayakları üzerine oturdular ve devam ediyorlar.

Sonraki Haber