Bahçeli trollerin oyununa geldi

MHP lideri Bahçeli, CHP'nin mitinginde ''Her yer Kandil'' sloganı atıldığını iddia etti. Ancak ''Her yer Kandil'' sloganı atıldığı iddiasıyla servis edilen görüntülerin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin TBMM'deki grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli, "Vatandaşlarımızı mağdur haline getiren, zincir marketlerde peynirden yumurtaya, etten süte kadar fiyat etiketlerinin kabarmasına yol açan kimler varsa suçludur, sahnelenen kirli oyunun parçasıdır. Kiralardaki yükselişe sessiz kalamayız, konut fiyatlarındaki yükselişleri atıl vaziyette seyredemeyiz. Vahim artışları sınırlandırmak, taleplerine kulak vermek mecburiyetindeyiz" dedi. Bahçeli, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri tartışmalarına ilişkin "Türkiye seçeneksiz değildir, NATO'dan ayrılmak bile gündeme alınmalıdır. NATO'yla var olmadık, NATO'suz da yok olmayız" ifadelerini kullandı.

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar...

Milletimizin refahından rahatsızlık duyan Türkiye düşmanları dört bir koldan harekete geçmektedir. Ekonomik geleceğimiz maalesef yaylım ateşine tutulmuştur. Hükümet tedbir üstüne tedbir almaktadır. Konu, ekonomik beka konusudur. MHP, hükümetimizin alacağı her kararın destekçisidir. Bir elin nesi varsa Cumhur İttifakı'nın iradesi vardır, şer odaklarının alayını birden karşılamaya kudretimiz yetecektir.

Türkiye sevdamızdan ödün vermeyeceğiz. Vatandaşlarımızın kesesine dokunan, mutfağına dinamit koyan, şikayetlerinin yaygınlaşmasına neden olan fiyat artışlarının önünü-arkasını incelemek zorundayız. Türkiye'yi ekonomik olarak zora sokan, alım gücünü zayıflatan planın geri planında mihraklar vardır ve açıkça meydandadır. FETÖ, bu kumpasın tam ortasında bulunan bir maşadır. FETÖ'cüler, sıcak para çeteleri, bunların yerli uzantıları, küresel tefeciler, ekonomik tetikçiler, Türkiye'nin ekonomik olarak köşeye sıkışması amacıyla faaliyet içindedir.

Kiralardaki haksız, hukuksuz artışların sorarım sizlere gerçek sebebi nedir? Asıl gayesi nedir? Vatandaşlarımızı mağdur haline getiren, zincir marketlerde peynirden yumurtaya, etten süte kadar fiyat etiketlerinin kabarmasına yol açan kimler varsa suçludur, sahnelenen kirli oyunun parçasıdır. Kiralardaki yükselişe sessiz kalamayız, konut fiyatlarındaki yükselişleri atıl vaziyette seyredemeyiz. Vahim artışları sınırlandırmak, taleplerine kulak vermek mecburiyetindeyiz. Haksız kazanç peşine düşen fırsatçıların elbette yakasından tutmalıyız, bedelini de ödetmeliyiz. Denetimleri sıklaştırarak utanmazları hem deşifre hem de rezil etmeliyiz. Buna tamam demeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz.

Türk milleti sahte demokratlara aldanmayacak, aldırmayacaktır. Mazisinde karneyle ekmek verilen hüzün dolu yılların olduğu CHP'nin ve başındaki zatın konuşmaya yüzü bile yoktur. Milletimizin ve devletimizin yanında sapasağlam yerimizi alacağız. Tasarlanmış kahramanlıklara karnımız toktur. Gaz yağı yokken haşhaş yağı kullanılan yıllar aklımızdan çıkmamıştır. Biz tarihten dersimizi aldık. Sabırla, sebatla, metanetle, dayanışmayla, bir ve beraberce zorlukları aşacağız. Kavga ve kutuplaşmadan beslenen firavunları Allah'ın izniyle mahcup edeceğiz.

2023 aynı zamanda istikbal hedeflerimizin ileriye taşınmasını sağlayacak tarihi bir eşiktir. 1877 ve 1878 Osmanlı-Rus savaşında Yeşilköy'e kadar gelen güçlerin komutanı şu telgrafı göndermişti: "Bizi durduracak hiçbir kuvvet yok, İstanbul'a girmek için izninizi bekliyorum" Her gün bir yerinden yara alan Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetim kademesinde sorumsuz, işbirlikçilik anaforuna kapılmış yöneticiler de vardı ve biliniyordu. Devşirilmiş bir kısım devlet ricali makus çöküşe hizmet etmişlerdi. Şu mutlak gerçeğin altı da çizilmelidir ki hiçbir padişah asla ve katta kendi çıkarını devletinin ve milletinin çıkarı üstüne görmemiştir. Oğuz soyundan kesinlikle hain çıkmamıştır. Abdülhamid'i kimler sevmiyorsa, kuyruk acısını kimler çekiyorsa onlara dikkat edeceğiz. Çünkü onlar batının içimize yuvalanmış etki ajanlarıdır. Abdülhamit Han'ın seveni kadar sevmeyeni de vardır. Abdülhamit'i Ermeni çeteciler sevmez, sömürgeciler sevmez, casuslar sevmez, Türk ve İslam düşmanları hiç sevmez. Madem tarihi bilmezler o halde ne diye gerçeğe kara çalmaya kalkarlar. Gafiller ne istiyorlar tarihimizden. Bilmedikleri, bilemeyecekleri büyüklerimizi hangi bilgi ya da belgelerle itham ederler. Merhum hünkarımız Abdülhamit Han şöyle demişti: "Mutlaka kendi fikrimin de kabul olunmasını istemedim. Benim fikrim bu meselede şu merkezdedir, siz de müzakere edin, kabul ederseniz icra edersiniz" Her zaman mert oldu, namerdin oyununu bozdu. 2. Abdülhamid'i ilk savunan değerli şahsiyet merhum Hüseyin Nihal Atsız'dır. Merhum Atsız açık açık diyordu ki "Abdulhamid biçareliğin tersi neyse odur"

Biz ecdadımıza dil uzattırmayız, tarihimize laf ettirmeyiz, devşirmelere akıllarını başlarına devşirmelerini tavsiye ederiz. Sudan sebeplerle karşı karşıya getiren kanı bozukları asla affetmeyiz. Osmanlı İmparatorluğu bizimdir, Türkiye Cumhuriyeti bizimdir, Atatürk bizimdir, Abdülhamid Han da bizimdir. Atatürk, Ankara ise Abdülhamid Han İstanbul'dur. İkisini birbirinden ayırmak ne mümkün. Dedelerimize hakaret edenler zillettedir. Atatürk'ü seven Abdülhamid'i de sever. Birisini diğerinden üstün tutan bataktadır. Geçmişte yaşamış her kim varsa duygularımızla değil, bugünün ölçüleriyle değil kendi zamanlarının şartlarıyla değerlendirmeliyiz. Muhterem büyüklerimizi, büyük ceddimizi anıyorum, Rabbim her birisinden razı olsun diyorum.

İSVEÇ VE FİNLANDİYA'YA NATO VETOSU

ABD Başkanı Biden bu iki ülkeyle sıcak ilişki halindedir ve tam destek açıklaması yapmıştır. Çünkü ABD ve İsveç arasında savunma, istihbarat ve askeri alanlarla köklü işbirliği süreci uzun bir süredir devrededir. Laf kalabalığı vardır ama sonuç yoktur. Asıl gündem Türkiye'nin endişesini görüşmek değil kalıcı olarak gidermektir. İsveç, PKK'nın önde gelen silah tedarikçileri arasındadır. Dökülen şehit kanlarında İsveç ve Finlandiya'nın parmak izini nasıl yok sayacağız? Hala sokaklarında teröristleri gezdiren bu devletlere nasıl anlayış göstereceğiz? İsveç bölücü terörün Kuzey Avrupa'daki kumanda odasıdır. İkinci Kandil Dağı, İsveç'tedir. Uzaktan bakılınca eline vurup ekmeğinin alınacağı bir ülke olduğumuzu mu zannetmektedirler.

Türkiye'ye silah ambargosu uygulayan sabıkalı ülkelerle bir ve beraber olmamız akıl harcı mıdır? İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine engel çıkınca Türkiye'nin risk birimi 14 yılın üzerine çıkmıştır. Türkiye'nin sessiz kalması mı amaçlanmaktadır? Bu edepsizliği, bu tavrı görmezden mi gelelim? Buyurun emiriniz neyse onu yapalım mı diyelim? Türkiye, sömürgeleşmiş bir ülke olamayacaktır. Hiç kimse Türkiye'yi tehdit etmeye yeltenmesin. İsveç hükümeti terörizme mali imkan sağladı, yaralı hainleri tedavi ettirdi, Başbakan'ın bile göreve gelmesinde terör uzantılarının dahli görüldü. Türk milleti bu zillete nasıl tamam diyecek? Türk milletinin terazisi bu melanet ağırlığı nasıl çekecek? 

"NATO'DAN AYRILMAK BİLE GÜNDEME ALINMALIDIR"

Onlar bizi yok saysa da biz daha çok var olacağız. Onlar karşımızda toplansalar da hepsinin bileğini Cumhur İttifakı olarak bükeceğiz. NATO içinde PKK/YPG terör örgütünün arkasında duran ülkelerin varlığı hepimizin malumudur.

Haziran ayının sonunda Madrid’te toplanacak NATO Liderler Zirvesi’ne kadar İsveç ve Finlandiya’nın karar ve iradesinde keskin bir dönüş yapacağına dair herhangi bir emare de henüz ortada yoktur. Türkiye’nin baskı ve dayatma altına alınıp sürecin oldubittiye getirilmesiyle İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya dahil edilmesi karşısında Ankara kriterleri anında işleme koyulmalıdır. Türkiye seçeneksiz değildir. Türkiye çaresiz değildir. Eğer şartlar içinden çıkılmaz hale bürünürse NATO’dan ayrılmak bile alternatif bir tercih olarak gündeme alınmalıdır. NATO’yla var olmadık, NATO’suz da yok olmayız. Türkiye 1952 yılından bu tarafa NATO üyesidir. Velakin Türkiye NATO’nun doğudaki karakol ülkesi olarak muamele görmüş, krizlerin, darbelerin, toplumsal ve siyasal çalkantıların tahrik merkezinde hep NATO’nun bulunduğu sürekli gündemi işgal etmiştir. Türkiye’nin itirazları ciddiye alınmıyorsa NATO’daki varlığı da ciddiye alınmıyor ve saygı görmüyor demektir.

Alsınlar İsveç’i, alsınlar Finlandiya’yı tepe tepe kullansınlar, Rusya’ya karşı yeni bir siper açsınlar. İhtiyaç hasıl olursa, gelişmeler başka bir seçenek bırakmazsa, Türkiye’nin, Türk dünyasının ve 57 İslam ülkesinin da içine katılacağı yeni bir güvenlik teşkilatının kurulması mümkündür, belki de en doğrusu budur. Mesela, “Asya ve Ortadoğu Güvenlik Örgütü” ismiyle kurulacak güvenlik teşkilatı aynı zamanda NATO’nun dünya genelinde dengelenmesini de sağlayacaktır. Kim nereye doğru genişliyorsa genişlesin, NATO kimi üye yapıyorsa yapsın, buna karşılık Türk ve İslam ruhunun ayağa kalkıp genişlemesi küresel dengeleri kökten değiştirecek, bölgesel hesapları muhataplarının kursağında bırakacaktır. Geldiğimiz bu aşamada Milliyetçi Hareket Partisi’nin değerlendirmesi ve önerisi ana hatlarıyla budur.

MİÇOTAKİS'İN ABD'DEKİ KONUŞMASI

Yunanistan Başbakan’ın ABD ziyareti, bu ziyaret esnasında yaşanan kuşkulu ve ilkesiz sahneler, Türkiye ve Kıbrıs Türklüğü’ne karşı derinleşen önyargıyı tekraren gözler önüne sermiştir. ABD ile Yunanistan aynı çizgide buluşmuşlardır. Yunanistan Başbakanı’nın ABD Kongresi’nde yaptığı 42 dakikalık konuşmasının 10’u ayakta olmak üzere 37 kez alkışlanması bize göre oldukça düşündürücüdür. Kongre üyelerinin Miçotakis’in konuşmasında ne bulduklarını bilemiyoruz, ama bildiğimiz bir şey varsa o da Türkiye’ye karşı ortak bir paydada yer almış olmalarıdır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatını kast ederek, Helenizmin 48 yıldır büyük acı çektiğini, kapanmayan bir yarasının bulunduğunu iddia eden Yunanistan Başbakanı gerçekleri yok saymış, barbarlığı maskelemeye çalışmıştır. Bir defa şunu herkes bilmelidir ki, Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. Başbakan Miçotakis ne kadar karşı gelse de, Kıbrıs’ta egemen ve eşitlik temeline dayalı iki devletli çözümden başka bir çıkış yoktur. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklüğünün iradesi bu yöndedir. Ya bunu seve seve kabullenecekler, ya da söke söke bu hedef gerçekleşecektir.

Helenizmin sözde acılarını ileri süren Yunanistan Başbakanı, Kıbrıs Türklüğüne yapılan katliamları, kanlı saldırıları, işkence ve mezalimleri ne zaman hatırlayacak, ne zaman itiraf ve ifade edecek şerefli duruşu gösterecektir? Kıbrıs’ın kaderi Helenizm değil, Türklüktür. ABD’nin kanatları altına korkakça sığınıp ileri geri konuşan bu Başbakanının Batı’nın piyonluğuna talip olması tarihi bir kırılma, onursuz bir acziyettir. Mavi Vatan haritasını ABD Başkanıyla görüşmesinde gündeme getirip Türkiye’yi aklınca şikayet eden Miçotakis, dedeleri gibi sinsidir, namerttir, Türkiye düşmanlığını siyasi rant kapısı görecek kadar küçülmüş ve hesap hatası yapmıştır. Türk milleti Yunanistan’ın taciz ve tahrik siyasetine sonuna kadar direnecek, Akdeniz ve Ege’deki saldırganlıklara her şartta göğüs gerecektir. Türkiye çevresindeki kuşatmayı yaracak, muhasımların projelerini buruşturup yüzlerine fırlatacak azim ve kararlılıktadır.

Tüm bunlar oluyorken, zillet ittifakının Türkiye’nin yanında duruş gösterdiğini, milli haklarımızı ve milli güvenliğimizi savunduğunu duyanınız, göreniniz var mıdır? Yunanistan’a karşı sesini yükselten bir CHP’den bahsetmek mümkün müdür? İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğiyle ilgili tartışmalarda Türkiye’nin lehine bir yorum, bir değerlendirme, bir görüş paylaşan, bu kapsamda milletimizin hissiyatına tercüman olan muhalefet zihniyetinden söz edilebilecek midir?Bu zillet ittifakı kimlerin dümen suyundadır? Kimlerin talimatı, telkini ve tembihi altındadır? Bre Allah’tan korkmaz, kuldan utanmazlar, Türkiye’nin milli çıkarlarını, milletimizin tarihi emanetlerini ne zaman müdafaa etmeyi düşünüyorsunuz? Daha ne olmasını bekliyorsunuz? Bunların ağzını bıçak açmıyor, sanki hiçbir şey olmamış ve olmuyor gibi siyasi istismarlarına devam ediyorlar. Ne acımızda varlar, ne de sevincimize ortaklar. Fedakarlık deseniz ortaklıkta hiç yoklar. Faziletleri kalmamış, millet ve vatan sevgileri bitmiş ve tükenmiş.

"MİTİNGE KANDİL’İ TAŞIMAK İSTEYEN VATAN HAİNLERİNE NİYE BİR ŞEY DEMEDİN, DİYEMEDİN?"

Devlet Bahçeli, CHP'nin Milletin Sesi mitinginde atılan "Her yer Taksim" sloganının, "Her yer Kandil" olarak söylediğini öne sürdü. 

Kılıçdaroğlu’nun, 21 Mayıs 2022 tarihinde İstanbul Maltepe’de yaptığı miting esnasında, platforma üşüşen bir avuç hainin “her yer kandil, her yer direniş” sloganına ne bir tepki ne de bir itiraz duyulmuştur. ABD Büyükelçiliğinin mezkur miting öncesi kendi vatandaşlarını muhtemel olay çıkabileceği yönünde uyarması ise işin özünde CHP’yle paslaşmak, danışıklık dövüş bir kurgu, provokatif bir hamledir. Bunu görüyoruz, emel ve hedef birlikteliği içinde olanların farkındayız. Sayın Kılıçdaroğlu, Yozgat’ta hani Kandil’i yerle yeksan edeceğini söylüyordun? Boş beleş konuşuyordun. Boşa sallayıp dolu tutmanın arayışındaydın. Ne oldu? “Milletin Sesi” ismiyle düzenlediğiniz mitinge Kandil’i taşımak isteyen vatan hainlerine niye bir şey demedin, diyemedin? “Ne geziyorsunuz, ne yapıyorsunuz, ne Kandil’i, PKK terör örgütüdür, siz de teröristsiniz” çıkışını neden yapamadın? Kılıçdaroğlu’nun Maltepe Mitingi, HDP’nin, PKK’nın, FETÖ’nün, Pontus özlemi çeken çürümüşlerin mitingidir. Atatürk Havalimanı’nı kast ederek, “bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir” diyen Kılıçdaroğlu asıl damgalı hainleri, asıl gedikli işbirlikçileri görmek ve bilmek istiyorsa derhal çevresine ve ittifak içinde olduğu cinayet ve suç örgütlerine bakmalıdır.

"TÜRK MİLLETİ SENİ CUMHURBAŞKANI YAPMAZ"

Ülke elden gidiyormuş, Kılıçdaroğlu’nun iddiası budur. Ülkenin bir yere gittiği falan yoktur, giden, gidecek olan ve bir daha da dönmesi hayal olan zillet ittifakının ta kendisidir. Cumhurbaşkanı adaylığına iyice ısınan, ittifak ortaklarına çalım atan Kılıçdaroğlu, “mükemmel olmasak da mükemmel bir göreve talibiz” diyecek kadar akli ve zihni melekelerini yitirmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu, Dersim sayfasını yeniden açıp yeni bir isyan teşebbüsünü aklından geçiriyorken, Türk milleti seni Cumhurbaşkanı yapmaz, yapamaz, yapmayacaktır. Boşuna çırpınma, layık olmayan, ehil olmayan, milli olmayan, yeterli olmayan, dahası yüreğinde kin ve nefreti barındıran şahsına cumhurun başkanlığı reva ve müstahak görülemez. Kılıçdaroğlu’nun yolu yol değildir. Birlikte yürüdüğü çıkar ortakları kendisi gibi doğru değildir. Türk milleti 2023 yılının Haziran ayında seçimini yapacak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha ve açık ara farkla seçilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı da tarihi bir zafere imza atacaktır. O zaman geldiğinde zillet ittifakı yalnızca nal toplayacak, Kılıçdaroğlu ile yuvarlak masada oturan marjinalleşmiş parti başkanları saklanacak yer arayacaklardır.

Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası’nda 5 altın, 2 bronz madalya; Avrupa Tekvando ve Para Tekvando Şampiyonası’nda da 9 altın, 5 gümüş, 5 bronz madalya kazanan evlatlarımızı, antrenörlerini ve federasyon yönetimlerini yürekten kutluyorum. Bizlere haklı bir gurur yaşatan kardeşlerimize özellikle teşekkür ediyorum. Anadolu Efes basketbol takımımızın üst üste ikinci kez Avrupa Şampiyonu olmasından dolayı da büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Final karşılamasında Real Madrid’i yenen Anadolu Efes’in değerli oyuncularını, teknik kadroyu, federasyon yönetimini ayrı ayrı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Çok şükür peş peşe aldığımız sevindirici haberlerden birisi de voleybol alanındadır. Vakıfbank Kadın Voleybol Takımımız, Avrupa Voleybol Konfederasyonu Şampiyonlar Ligi Süper Finali’nde İtalyan rakibini yenerek 2021-2022 sezonunda bir kez daha şampiyon olmuştur. Şampiyon takımımızı, başarılı sporcularımızı, teknik ekibi ve federasyon yönetimini candan kutluyorum. Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken siz değerli milletvekili arkadaşlarımı hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.

Sonraki Haber