Ankara kulislerini sallayan erken seçim iddiası!
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ekibinde yer alan AK Parti eski Genel Başkan Yardımcısı ve eski Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Ahmet Davutoğlu’nun Ali Babacan ile görüştüğünü ayrıca bir erken seçiminde yakında gündeme geleceğini iddia etti.
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ekibinde yer alan AK Parti eski Genel Başkan Yardımcısı ve eski Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, TV5'te yayınlanan "Suat Toktaş ile Düşünme Vakti" programında Ahmet Davutoğlu’nun Ali Babacan ile görüştüğünü ama Babacan’ın ekibinde yer alanlardan bazıları Ahmet Davutoğlu ile çalışmak istemediklerini aktardı. Öte yandan Selçuk Özdağ bir erken seçiminde yakında gündemimize gireceğini iddia etti.
Davutoğlu – Babacan görüşmesinin Şubat ayında gerçekleştiğini belirten Özdağ, “Sayın Davutoğlu’na da, biz önde olalım siz bizim yardımcımız olun gibi teklifler yapıldığında da Sayın Davutoğlu, kesinlikle Türkiye’yi düşünerek böyle bir şey olabileceğini, neden olmasın dediğini ancak daha sonra Sayın Babacan’ı tenzih ederim ama bazılarının çalışmak istemedikleri arkadaşlar naklettiler.” dedi.
Davutoğlu’nun ekibinde yer alan Selçuk Özdağ‘ın açıklamaları şöyle:
"MİLLET AK PARTİ’DE KALIN DEMİYOR"
Davutoğlu emin adımlarla hedefine doğru yürüyor. Bu hedef, Türkiye’nin daha özgür daha müreffeh daha özgür olması, cumhuriyetini demokrasi ile taçlandırılması, hukuku adaletle buluşturması, devletini liyakatle ve ehliyetle ilgili çalışmaları devam ediyor. Manifestonun devamı olacak. Yarın Türkiye’nin fotoğrafını çekecek. Gelecek tasavvuru ile de ilgili yarın ipucu verecek. Bundan sonra 3-4 ilde daha konuşması var. Ege, Marmara, Akdeniz ve Karadeniz’de konuşma yapmak istiyor. Yaz boyunca tamamlamak istiyor. Millet kendisini hangi yol haritasını çizdiyse, bu iki ay içerisinde de gideceği şehirlerde nasıl yol haritası çizecekse, bu istikamet doğrultusunda yürüyecek. Millet ne derse onu yapacağız ama millet AK Parti’de kalın demiyor. Millet önce AK Parti’de kalın diyordu artık demiyor.
AK PARTİ İÇİNDE KALACAKLAR MI?
Geçmişte ayrılanlar oldu, ne oldu, bugünde ayrılanlar olabilir, ne oldu, boş çuval ifadelerini doğru bulmuyorum. Eğer boş çuvalsa bu arkadaşlar, neden Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Genel Başkanlık yaptı bu arkadaşlar. Bence Türkiye’de artık AK Parti’nin söylemlerinde öğrendiğimiz kadar, bu söylemleri devam ettirecekler gibi ama ettirmezler ise, Türkiye’nin bütünlüğü noktasında çaba sarf ederler, adaleti meydana getirirlerse, bürokrasi de yeniden bir şekillenme meydana gelirse, dış politika düzelirse, ekonomide bir düzelme meydana gelirse, bugüne kadar bir adım atıldı mı, ben atılmayacağını düşünüyorum, atılmasından memnuniyet duyarız,
“BİZ MAKAN VE MEVKİ PEŞİNDE DEĞİLİZ”
Biz makam ve mevki peşinde değiliz. Eğer olsaydı, Sayın Davutoğlu Başbakanlığı döneminde tavırlar koymazdı. Mesela, MKYK’da karar almıştık. Hiç kimsenin, birinci derecede akrabası olmayacaktı. 3 dönemi biten milletvekillerinin ya kızları ya oğulları ya şunlar ya bunlar milletvekili olmak için can atıyordu. Davutoğlu bir karar almıştı. Siyasi etik, şeffaflık yasası çıkarmak istedi. Sayın Cumhurbaşkanının, sadece devletin açılışlarına katılmasını, partinin bir genel başkanı olduğunu, seçim çalışmaları yapacağını ve ayrıca 7 Haziran seçimlerinde yapılanları gördük. 40.9 ardından ise 81 ilin gezilmesi ve milletvekili listelerinde de istisnalar hariç akrabalarının olmaması sonucunda 49.5. Bunlarla ilgili Sayın Davutoğlu’nun çıkışları olmasaydı, tavır koymasaydı Başbakanlığa devam ederdi.
“CHP İLE BİRLİKTE HAREKET EDELİM”
Türkiye’deki STK’lar güçlü olmalı ama siyasallaşmamalı, devleti ele geçirme çabasında olmamalı. Neden 50+1 getirildi. Yasa olmamasına rağmen MHP ile neden ittifak yapıldı. Yasa yoktu ama çıkarılmamıştı. Her partinin dokusunu neden bozduk. Neden partilerin özgül yapısını bozarak seçimlere giriyoruz ki. Neden böyle bir kamplaşmaya, kutuplaşmaya meydan verdik.
1 Kasım seçimlerine gidiyoruz. CHP ile koalisyon görüşmeleri yapıyoruz. CHP’ye kısa vadeli bir hükümet kuralım teklifi yapılmış. CHP bunu kabul etmemiş çünkü uzun yıllar muhalefet etmiş iki parti. Nasıl başarılı olacağız, başarılı olursa devam edelim denilmiş. MHP’ye yapılan 4 teklifte de, uzun vadeli, kısa vadeli, seçim ve azınlık hükümeti teklifi yapılmış, makes bulmamış. Erken seçim kararı alınmıştı. Burada Sayın Davutoğlu’nu nasıl tasfiye etmişlerse aynı kişiler o listelere de müdahale etmişlerdir. Partide Sayın Cumhurbaşkanının bir ağırlığı var. Cumhurbaşkanı olduktan sonrada genel başkanlığı bırakmak istememiştir. Burada yapılması gereken ya tam başkanlık, ya sembolik bir Cumhurbaşkanlığı olmalıydı. Bu sistem kavga ettirir. 15 Temmuz’dan sonra ben şunu söyledim partimizin ileri gelenlerine, bir darbe girişimi oldu, bu darbe girişiminin arkasında egemen güçler var. Gelin, CHP ile birlikte hareket edelim. Buyurun bu darbeyi her yönü ile araştıralım.
“ERKEN BİR SEÇİM KAPIMIZI ÇALACAK”
Türkiye’de yeni parti neden konuşuluyor. Niçin? Bir ihtiyaç var ki konuşuluyor. Herkesin kurma hakkı var. Her milletvekili bizim için değerlidir. Eski yeni tüm yeni milletvekilleri ile görüşüyoruz. Bu noktada Sayın Davutoğlu etik değerlere önem veriyor. Türkiye’nin de yakın zamanda erken bir seçim kapısını çalacak gibi görünüyor. Tekrar bir 16. seçim yaşamak istemiyoruz. Türkiye’de her seçim 2 milyara, 2 katrilyona mal oluyor. Aynı zamanda 3 ayımızı alıyor. Zaten biz kalkınmakta olan bir ülkeyiz. Yeni yeni kalkınan bir ülkeyiz. 17 yılda 16 seçim doğru değildir. Bütün milletvekilleri ile görüşüyoruz zamanı gelmeden etik değil.
BABACAN İLE GÖRÜŞME SONRASI “DAVUTOĞLU’NA KARŞI REZERV GÖRDÜK”
İkisi de kıymetli, ahlaklı siyasetçiler. Ama bugün itibariyle yaklaşık 7-8 ay önceki görüşmeyi ifade etmek isterim kamuoyuna. Şubat ayında, Ali Babacan bey kendisi ile görüşmeye geldiğinde, ne yapmak istiyorsunuz diye sorduğunda onlar, “Türkiye ile ilgili böyle bir düşüncelerinin olduğunu”, siyaset arayışı içinde, bunu parti olarak söylemiyorum kesinlikle. Sayın Davutoğlu’na da, biz önde olalım siz bizim yardımcımız olun gibi teklifler yapıldığında da Sayın Davutoğlu, kesinlikle Türkiye’yi düşünerek böyle bir şey olabileceğini, neden olmasın dediğini ancak daha sonra Sayın Babacan’ı tenzih ederim ama bazılarının çalışmak istemedikleri arkadaşlar naklettiler. Bunlar sayın Davutoğlu ile beraber yürümek istemediklerini, birlikte hareket etmek istemedikleri ifade ettiler. Gördüğümüz kadarı ile okuduğumuz kadarı bir partileşme süreci başlattıklarını görüyoruz. Sayın Davutoğlu, burada bir hırsının olmadığını göstermek adına aynen 3 yıl önce Ak Parti kongresinde nasıl görevi bıraktıysa, bugünde aynı şekilde Türkiye’ye zarar vermemek adına peki demişti. Sonra bazılarının Sayın Davutoğlu’na karşı rezervlerini gördük.