Ali Babacan'ın partisinden iktidara 10 çözüm önerisi
AK Parti'den ayrıldıktan sonra kendi partisini kuran eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan'ın partisi DEVA'dan iktidara ekonomiyle ilgili 10 çözüm önerisi sunuldu.
Eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan'ın kurduğu DEVA Partisi, Türk Lirası'nın tekrar eski değerine nasıl dönebileceği konusunda iktidara 10 maddelik bir çözüm önerisi sundu.
"TOPLUMUN SATIM ALIM GÜCÜ DÜŞÜYOR"
Türk Lirası'nın geçen yıl sonuna göre, Amerikan Doları karşısında yüzde 23, Avro karşısında ise yüzde 29 oranında değer kaybettiğinin altını çizen DEVA Partisi şu açıklamayı yaptı.
"Türk Lirası bahsedilen dönemde gelişmekte olan ülkeler arasında en kötü performans gösteren para birimlerinden birisi olmuştur.
Türk Lirası’nın yüksek değer kaybı yaşadığı ve istikrarsız olduğu dönemlerde yatırımcılar risk almak istememektedir. Bu durum, ekonomiyi yavaşlatmakta, yeni işlerin doğmasına engel olmakta ve hatta mevcut işleri azaltmaktadır. COVID-19 ile artan istihdam ve gelir kayıpları bu ortamda daha da derinleşmektedir."
İŞTE DEVA PARTİSİ'NİN 10 MADDELİK ÖNERİSİ
1. DEVA Partisi olarak 17 Mart ve 18 Nisan’da açıkladığımız önerileri içeren, içsel tutarlılığa sahip, teknik kalitesi yüksek ve güven veren orta vadeli bir program katılımcı bir anlayışla hazırlanmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır. Bu planda iç ve dış finansman dengelerine ilişkin gerçekçi ve tutarlı bir çerçeve ortaya konulmalıdır. Planda alınan olağanüstü mali ve parasal önlemlerin orta vadede nasıl normalleştirileceğine ilişkin yol haritasına da yer verilmelidir.
2. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, elindeki tüm araçları enflasyon hedeflemesi, dalgalı kur ve serbest sermaye hareketleri anlayışına uygun, bağımsız ve etkin bir biçimde kullanmalıdır.
3. Merkez Bankası rezervlerini güçlendirecek her türlü dış finansman imkanını değerlendirme konusunda azami çaba gösterilmelidir.
4. Kamu bankaları vasıtasıyla şeffaflıktan uzak ve hedeflenen etkileri sağlamakta başarısız olan döviz müdahaleleri ivedilikle sonlandırılmalıdır
5. Başta kamu bankaları olmak üzere tüm bankaları, fayda ve risk analizlerine dayanmadan ucuz ve kolay kredi vermeye zorlamaktan vazgeçilmelidir. Bu doğrultuda aktif rasyosu uygulamasına son verilmelidir.
6. Bütçe disiplinini sağlayacak mali kural hayata geçirilmelidir. Bütçe birliği, bütünlüğü ve disiplini yeniden tesis edilmelidir. Varlık Fonu gibi şeffaflıktan uzak uygulamalara son verilmelidir. Bunun yanında, bütçe açığının kontrolünde verimsiz kamu harcamalarının ve israfın kontrol altına alınması öncelikli olmalıdır.
7. TCMB bilançosunda yıllardır biriktirilen ihtiyati yedek akçe kalemi bütçe açığının finansmanında şeffaflıktan uzak bir biçimde kullanılmıştır. COVİD-19 gibi ortaya çıkabilecek ani risklere kalkan olabilecek bu tarz tasarruflara yönelik keyfi uygulamalara bir daha başvurulmamalıdır.
8. Kamu yatırımları ve Kamu Özel Sektör İşbirliği uygulamaları şeffaflığı, katılımcılığı, yerindeliği ve etkinliği esas alan bir anlayışla yürütülmelidir.
9. TÜİK’e güçlü bir bağımsızlık kazandırılmalı ve yayınladığı istatistiklerin kalite ve güvenilirliği en üst düzeye çıkartılmalıdır.
10. Şahıs ve parti bazlı dar politik çıkarlar uğruna izlenen popülist politikalar bir kenara bırakılarak, kural ve kurum bazlı ekonomi yönetimine geçişi sağlayacak ve ekonomi yönetiminin kurumsal kapasitesini güçlendirecek düzenlemeler süratle hayata geçirilmelidir.
Son olarak, ekonomideki sorunların sebebinin sadece ekonomi politikalarıyla ilgili olmadığının altını çizmekte fayda görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi yaşanmakta olan sorunları daha da ağırlaştırmıştır. Hukukun üstünlüğü ilkesinin yok sayılması başta olmak üzere, kurum ve kuralların zayıflaması, kişisel yaklaşımların baskın hale gelmesi yatırımcıların ve iş dünyasının geleceğe güvenle bakmasını engellemektedir.
Bu sorunların üstesinden gelinmesi, ancak topyekûn bir siyasi revizyon ile mümkün olacaktır.