Akşener'den Hükümet'e çağrı: ''İncirlik Üssü'nü kapatın''
İYİ Parti lideri Meral Akşener, Afrin'e askeri harekat için geri sayım başlamışken çarpıcı bir açıklama yaptı.
İYİ Parti lideri Meral Akşener, yoğun açılış ve gezi programına ara vererek sinemaya gitti. Ancak izlediği gerçek bir hikayeden yola çıkan, 1971'de ABD'de geçen “The Post” adlı film de, Akşener'e bugünün Türkiye'sinde yaşananları, özellikle de ifade özgürlüğünü hatırlattı.
Sözcü gazetesinden Zeynep Gürcanlı'nın haberine göre Akşener, film sonrasında dikkat çeken açıklamalar yaptı.
İşte Akşener'in açıklamalarından dikkat çeken ayrıntılar:
Afrin, PYD-YPG'nin bulunduğu bir yer ama nüfuz olarak Rusya'ya ait. ABD 30 bin kişilik PYD-YPG'den oluşan bir ordu kuruyor. Amma velakin o Fırat'ın doğusunda… Şimdi yapılan konuşmalara bakıyorum; Afrin'de ağırlıklı olarak Rus nüfuzu var ama sayın Erdoğan ABD'ye bağırıyor “Eyyy” diye… Amerika bu işin suçlusuysa “Malatya'daki üssü, füze sistemini, İncirlik'i kapatıyorum kardeşim” deyin. İkincisi Rusya'yla ne konuştun Afrin konusunda?
Devlet dediğim o ciddi alan Afrin'le ilgili bir ciddi karar vermişse, bir Türk vatandaşı olarak elbette devletimin yanındayız ama oraya gidip şehit düşme ihtimali olanlar ana kuzuları.
Sarayda sen oturacaksın, gemicik filolarını senin çocukların yapacak, bir baltaya sap olamamış bakan çocuklarının evinden para sayma makineleri çıkacak. Sonuç itibarıyla herkes için söylüyorum, İYİ Parti de dahil CHP, MHP, AKP, adı önde olan bütün siyasetçilerin parayla askerlik yapmış çocukları Afrin'e gitmeli. O zaman anlayalım ki bu bir milli meseledir.
"CUMHURBAŞKANI OLDUĞUMDA SARAYDA OTURMAYACAĞIM"
Zeynep Gürcanlı'nın sorularını yanıtlayan Meral Akşener, “Eleştirileri nedeniyle hiçbir gazeteciyi mahkemeye vermedim. Cumhurbaşkanı seçildiğimde sarayda oturmayacağım, akreditasyon vesaire gibi bir şey yapmayacağım” dedi.
ANAYASA MAHKEMESİ DİRENMELİYDİ
Türkiye'nin bekası ile sayın Erdoğan'ın şahsi bekası üst üste konuluyor. Böyle bir şey olamaz. Bizi bazı konuları risk almamak, kurallara uymamak ve ilkelerden ayrılmak bu hale getirdi. İYİ Parti'yi kurarken, herkese “Bu partiyi sayın Erdoğan kurdurmaz” diye fısıldandı. Şimdi ikinci fısıltı, ‘Bu parti seçime sokulmayacak'. Bu parti seçime de girecek. Tek başıma da kalsam devam edeceğim.
OHAL alçak darbe girişiminden sonra hızlı karar alabilmek ve mücadele için ilan edildi. “En fazla 1.5 ay” denildi, 1.5 yıl oldu ve devam ediyor. Kanun hükmünde kararnameler öyle bir hale geldi ki, kar lastiği bile var. Şimdi bunun üzerine AYM dedi ki, ‘OHAL'de, KHK'larda biz yetkisiziz'. Direnmeleri lazımdı.
Uyum yasaları çıkmadı. Sayın Erdoğan, halk tarafından seçilmiştir ama Meclis tarafından seçilmiş cumhurbaşkanlarının yetki ve sorumluluğuna haizdir. Yaptığı işlere baktığınız zaman net bir Anayasa ihlalidir.