Akşener, İYİ Parti'nin İstanbul adayını açıkladı
İYİ Parti lideri Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının Buğra Kavuncu olduğunu açıkladı. Balıkesir'de ise Turhan Çömez aday gösterildi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Akşener, İYİ Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayının Buğra Kavuncu olduğunu açıkladı.
Meclis'te yapılan oylamada İsveç'in NATO üyeliğinin Cumhur İttifakı ve CHP oylarıyla kabul edildiğini vurgulayan Akşener, ''AK Parti’yle, aynı bildiriye imza atmayız.” diyenlerin; iktidarla birlikte, aynı vahim yanlışa, şaşırtıcı bir uyum içerisinde, el kaldırışlarına şahit olduk.'' dedi.
Akşener'in açıklamalarında satır başları şöyle:
Belediye başkan adaylarımız önemli bir yolculuğa çıkıyor. Allah hizmetlerini hayırlı kılsın.
Çorlu'daki acı tren kazasıyla ilgili bir karar verilecek. Umarım vicdanları karatmayan bir karar çıkar.
"ÜLKEMİZİN ELİNDEKİ KOZ UÇUP GİTMİŞ OLDU"
Sözlerimin başında; Dün, Gazi Meclisimizde gerçekleşen, çok önemli bir oylamaya, değinmek istiyorum. Biliyorsunuz; İsveç’in, NATO’ya katılım protokolü; İYİ Partimizin, “hayır” oyuna rağmen; Cumhur İttifakı ve CHP oylarıyla, maalesef kabul edildi.
Ve böylece; Milli güvenliğimiz için, talep ettiğimiz hususlar; henüz yerine getirilmemiş; muhataplarımız tarafından, kabul edilebilir adımlar, henüz atılmamış olduğu halde; ülkemizin elindeki, çok önemli bir koz; adeta bir muammayla, elimizden uçup, gitmiş oldu…
"İKTİDARLA UYUM İÇERİSİNDE EL KALDIRDILAR"
Ancak, öyle bir oylama yaşadık ki; Adeta, bir turnusol kâğıdı niteliğindeydi… Bir tarafta; madde madde şartlar açıklayıp, bol keseden atanların; içerde efelenip, dışarda sus pus olanların; daha önce, nicesine şahit olduğumuz, tornistanlarını izledik.
Diğer taraftaysa; “İktidar ile hizalanmayacağız.” diyenlerin; “AK Parti’yle, aynı bildiriye imza atmayız.” diyenlerin; iktidarla birlikte, aynı vahim yanlışa, şaşırtıcı bir uyum içerisinde, el kaldırışlarına şahit olduk. Dün de gösterdik ki her türlü baskıya dayatmaya rağmen dimdik duran bir İYİ Parti var.
TÜİK'E TEPKİ
"Gerçeklerin, bir gün mutlaka, ortaya çıkmak gibi; çok güzel bir huyu vardır…” Nitekim; bunun yeni bir örneğine de, birkaç gün önce; milletimize yıllardır, utanmadan yalan söyleyen TÜİK’in; basına yansıyan, itiraf niteliğindeki, fevkalade çarpıcı bir tespitiyle, şahit olduk. Neymiş? Vatandaş, açıklanan enflasyonun, 2 katını “hissediyormuş”…
Yani; TÜİK’in, yüzde 64,7 olarak açıkladığı, 2023 yılı, tüketici enflasyonu; Yine TÜİK’in yaptığı, hesaplamalara göre; vatandaşlarımızca, yüzde 129,4 olarak “hissediliyormuş”… Güler misin, ağlar mısın?... İstatistik kurumu değil; meteoroloji enstitüsü mübarek…
Üstelik, aradaki farkın sebebi de; böyle ciddiyetsiz bir tespitten beklenenin aksine; balkanlardan gelen, yüksek enflasyon dalgası; veya, döviz kurlarındaki, yüksek nem oranı değil; Tüketim alışkanlıkları ve harcama kalıplarıymış…
Yani sorun, TÜİK’te değil; 85 milyon olarak, bizzat bizlerdeymiş… Sorun, TÜİK’in, uydurma rakamlarında değil; bizim, tüketim alışkanlıklarımızdaymış… Sorun, iktidarın, yanlış ekonomi politikalarında değil; bizim, harcama kalıplarımızdaymış…
Allah aşkına; siz bu milletle, dalga mı geçiyorsunuz? Kardeşim; İnsanlarımız, demir mi yiyor? Çimento, tuğla mı yiyor? Et, süt, yumurta yiyor. Ekmek yiyor, peynir yiyor, sebze yiyor. Tutup da, “Milletin tüketim alışkanlıkları yanlış.” demek; Millete, “Ekmek bulamazsan, git tuğla ye.” demekle aynı şeydir. Bir büyük ciddiyetsizliktir, bir büyük saygısızlıktır.
EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI ASGARİ ÜCRET SEVİYESİNE ÇIKARTIN
Tam 3 yıldır; iktidara bu soruyu soruyoruz! Tam 3 yıldır; bu garabete, bir an önce, son verilmesini istiyoruz! Tam 3 yıldır; “Emekli maaşlarını, asgari ücretle eşitleyin.” çağrısını yapıyoruz. Ama bu 3 yılın sonunda; Bırakın, iktidar tarafından bir adım atılmasını; emeklilerimiz için, her geçen gün, daha da kötüleşen bir tabloyla, karşı karşıyayız.
2002 yılında, en düşük emekli maaşı, asgari ücretin, 1.3 katıyken; bugün, yüzde 60'ına düştü…10 yıl önce, asgari ücret, 850 lirayken; en düşük emekli maaşı, 1050 liraydı. Bugün ise; asgari ücret, 17 bin liraya çıktı; ama en düşük emekli maaşı, 10 bin lirada kaldı.
Daha 10 yıl önce; asgari ücretin, yüzde 24 üzerinde maaş alan emeklilerimiz; bugün, asgari ücretlinin, neredeyse yarısı kadar maaş alıyor. Memlekette açlık sınırı, 14 bin 431 lirayı bulmuş; Yoksulluk sınırı, 47 bin 9 lira olmuş; İktidar ise; en düşük emekli maaşını, 10 bin lira yapmakla övünüyor… Gerçekten ibretlik…
Sayın Erdoğan; Emeklilerimizin üzerindeki ağır yükü, derhâl kaldırın. En düşük emekli maaşını, bir an önce, asgari ücret seviyesine çıkartın. En düşük emekli maaşında yapılan artışlardan, tüm emeklilerimizin, faydalanmasını sağlayın. Kök maaş işinden, derhal vazgeçin. Yüksek ücret üzerinden ve yüksek günle prim ödeyenleri, daha fazla cezalandırmayın.
İYİ PARTİ'NİN İBB ADAYI BUĞRA KAVUNCU OLDU
Akşener, partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkan adayının "Ben İstanbul'u istiyorum" diyen Buğra Kavuncu olduğunu duyurdu. Akşener Balıkesir'de Turhan Çömez'i ve Sincan'da da Fatih Koca'yı aday gösterdiklerini söyledi.
KAYMAKAM-İMAM TARTIŞMASI
Bir cami imamının, hutbede; şehitlerimizle ilgili bölümü, okumaması rezaleti üzerinden; yine bir kavga çıktı. Üstelik, o kadar vahim bir kavga ki… Bir yanda imam, kendisine baskı yapıldığını söylüyor. Diğer yanda ise, imama görevini hatırlatan kaymakamla ilgili; sözde iddialar havada uçuşuyor. Kaymakamın bıyığının şekli bile; şehitlerimizin, aziz hatırasına yapılan saygısızlığın, önüne geçiyor.
Allah aşkına, böyle bir rezalet olabilir mi? Bu devletin imamına kim, neden ve nasıl baskı yapıyor? Hayırdır? Türkiye’de bölgelere göre, çok hukuklu bir düzene mi geçtik? Yerine göre, camisine göre, baskısına göre; farklı hutbeler okutmaya mı başladık? Devleti yönetenler, bunları neden açığa çıkarmıyor? Diyanet neden sessiz kalıyor?
"SEVİNCİMİZDE DE ORTAKLAŞAMADIK"
Biliyorsunuz, 19 Ocak gecesi; Cumhuriyet tarihimizde, bir ilk yaşandı. Astronotumuz, Alper Gezeravcı; uzaya çıkan, ilk Türk oldu. Cumhuriyetimizin, 100’üncü yılında yaşanan, bu güzel gelişme; aslında her Türk’ün, mutlu olacağı bir gelişmeydi. Şanlı bayrağımızın, uluslararası uzay istasyonuna çıkması, her Türk’ün, gururlanacağı bir tabloydu. Ama maalesef; bu konuda bile, utanmazca ayrıştırıldık…
İlk başta; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, iktidardan ibaret görenlerle, onları küçümseyenler arasında; bir garip tartışma başladı. Sonrasında ise, astronotumuzun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü anarak; “İstikbal göklerdedir!” demesi üzerinden; bu sefer de, tersine bir meydan okuma alanı oluşturuldu. Atatürk’ümüze düşman olanlarla; kendi tapulu mülkü zannedenlerin; bol gürültülü, horoz dövüşünün ortasında; millet olarak, yine bir sevincimizde, bir gururumuzda, ortaklaşamadık.
"2023 BİTTİ AMA AYA SERT İNİŞ YAPILMADI"
Oysa; Bir yandan gururlanırken; Bir yandan da, tartışılması gereken şeyler yok muydu?Elbette vardı. Ama tartışmamız gereken şey; Atatürk değildi. Tartışmamız gereken şey; Astronotumuzun, siyasi tercihleri değildi. Tartışmamız gereken şey; milletimize verilen sözlerdi. Hatırlayın; Daha 2021 yılında, Sayın Erdoğan, bir söz vermişti. Demişti ki; “İlk aşamada, 2023 yılı sonunda, yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz, kendi millî ve özgün, hibrit roketimizle, aya ulaşarak, sert iniş gerçekleştireceğiz.” 2023 bitti, ama aya sert iniş yapılamadı. Asıl sorgulanması, asıl tartışılması gereken, işte buydu.
Yıl oldu 2024… Ama biz, bir başka ülkenin, ticari bir şirketi aracılıyla; bir vatandaşımızı, uzaya gönderebildik. İşte bizim asıl tartışmamız gereken; Bunu, kendi imkân ve kabiliyetlerimizle; kendi teknolojimizle; neden hâlâ yapamadığımızdı!
Bizim asıl tartışmamız gereken; Küresel rekabetin, en önemli merkezlerinden birinde olup da; uluslararası rekabet gücümüzü, neden hâlâ artıramadığımızdı. Ve her şeyden önce, bizim asıl tartışmamız gereken şey; Tüm bunları yapabilecek güçte bir ekonomiye, neden hâlâ sahip olamadığımızdı.
BUĞRA KAVUNCU KİMDİR?
Buğra Kavuncu, 1973 yılında Ankara'da dünyaya geldi. Tam ismiyle Satuk Buğra Kavuncu, Edmenton İlkokulu'nda başladığı eğitim hayatına Ankara Çizmeci İlkokulu ve Ankara Atatürk Lisesi'ni tamamlayarak devam etti. 1997 yılında Ankara Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü'nden mezun olurken, profesyonel kariyerine büyük potansiyel gördüğü Kazakistan Almatı'da yapı kimyasalları alanında başladı. Satış, pazarlama ve yatırım konularında kazandığı bilgi deneyimi sayesinde kısa süre içerisinde başarıya ulaştı. 1997 yılında USTA LLP'yi kuran isim, yapı kimyasallarına yaptığı yatırımlarla şirketinin Orta Asya'daki büyümesinde önemli bir rol oynadı. 2008 yılında şirketini başarılı bir şekilde sattıktan sonra, kurumsal dünyada BASF Yapı Kimyasalları Central Asia LLP'nin Genel Müdürü ve ardından 2010 yılına kadar BASF Orta Asya'nın Genel Müdürü olarak önemli görevler üstlendi.
Orta Asya'da bulunduğu süre boyunca Rusça, İngilizce ve Kazakça dillerinde akıcı hale geldi. 2010 yılında BASF Yapı Kimyasalları'nda BDT Ülkeleri Pazar Direktörü olarak İsviçre'ye, 2012-2016 yılları arasında ise BDT Ülkeleri & Türkiye Pazar Direktörü olarak Türkiye'ye yerleşen isim, Ocak 2016'dan 30 Mart 2018'e kadar BASF Türk Kimya'da CEO unvanıyla yürüttüğü kariyerine devam etti. Buradaki kurumsal kariyerinin ardından 5 Nisan 2018 tarihinde İYİ Parti'deki siyasi hayatına başladı. Orhan Kavuncu'nun oğludur.
2018 yılında İyi Parti Genel Kurulu Üyeliği'ne seçilen Buğra Kavuncu, İstanbul İl Başkanlığı ve Parti Sözcüsü görevlerini üstlendi. 2022'de İyi Parti'deki İstanbul İl Başkanlığı görevinden ayrılan isim, 2023'te Seçim Kampanyasından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı olarak göreve getirildi.