''AK Partililerin WhatsApp gruplarında kıyamet kopuyor''
Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, AK Parti'de ciddi bir taban kaybının yaşandığını söyleyerek "AK Partililerin WhatsApp gruplarında kıyamet kopuyor" dedi.
Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, AK Parti'li bazı siyasilerin kullandığı ifadelere dair yaptığı değerlendirmede, "Açık ki AK Parti’de bir şeyler var" değerlendirmesi yaptı.
Taşgetiren, "Normalde Ak Parti’ye yakın insanların yer aldığı bazı WhatsApp gruplarında mesela 'İstanbul Sözleşmesi' konusunda kıyamet kopuyor. Daha da önemlisi kamuoyu yoklamaları hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin hem de Ak Parti’nin uygulamalarının ciddi taban kaybına yol açtığını ortaya koyuyor" ifadesini kullandı.
"AK Parti’nin demokratik tövbesi her ne ise onun nasıl şekilleneceği gözlenecek" diyen Taşgetiren'in "Tövbe'ye ne oldu?" başlığıyla yayımlanan yazısının bir kısmı şöyle:
"(...) Normalde Ak Parti’ye yakın insanların yer aldığı bazı whatsapp gruplarında mesela “İstanbul Sözleşmesi” konusunda kıyamet kopuyor.
Daha da önemlisi kamuoyu yoklamaları hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin hem de Ak Parti’nin uygulamalarının ciddi taban kaybına yol açtığını ortaya koyuyor.
AK Parti'nin oyunda büyük düşüş! İşte Babacan ve Davutoğlu'nun oyu
Şöyle bir soru üzerinde düşünelim:
Acaba insanlar “muhalif” konuma düşme endişesi taşımasalar, özeleştiri boyutunda söylenenler bunlarla sınırlı kalır mı?
Şunu da düşünmeliyiz:
Muhafazakar nitelikli bir çok insan, AK Parti yıpranırsa kazanımlarda ciddi tahribat yaşanır kaygısı ile özel ortamlarda dile getirdiği eleştirilerini kamuoyu önünde dillendirmekten kaçınıyor. Bu demektir ki, derindeki sancı görünenden daha büyük.
Cemil Çiçek’in değerlendirmesine yeniden bakarsak, yeni hareketler, eskilerin yanlışı üzerine kuruluyor. Bu doğru.
Ahmet Davutoğlu ya da Ali Babacan yeni bir hareket başlatıyorlar. Yeni bir siyasi hareket önce bir “İtiraz”ı, sonra da bir “İddia”yı içerir.
İtiraz, hem bünyesinden koptuğu siyasi yapıya hem diğer siyasi oluşumlaradır. İddia ise, Türkiye’nin önüne mevcut yapılardan farklı bir “vizyon” sunmakla ilgilidir.
“Reis onlara paye vermişti, ellerinden alınca isyan ettiler” yollu bir yorum olan – biteni anlamak yerine, oluşumları “tehdit” gibi algılayıp, peşin bir yargılayıcı dil üretme çabasını gösterir.
Ali Babacan zaten partisinden istifa etti. İtirazlarını ve oluşturmaya çalıştığı vizyonu Karar’daki mülakatta gördünüz.
Davutoğlu, bir süredir parti içinde itirazlarını seslendiriyor. Yayınladığı 16 sayfalık Manifesto’yu ben Osmanlı’nın çözülüş sürecinin başlangıcında devlete sunulan “Koçibey Risalesi”ne benzetmiştim.
O manifestoda Ak Parti’nin tüm sancısı raporlanıyordu. “Gel üzerinde konuşalım, Ak Parti’nin tarihi bir misyonu var. Sancı alanlarımızın tedavisine birlikte bakalım” denseydi, ne olurdu?
Bu denir miydi? Başbakanlık’tan ve Parti Genel Başkanlığı’ndan alınan bir kişi söz konusuydu. O olay, zaten “Tasfiye” niteliğinde değil miydi? Pelikan - melikan merkezi bir operasyon çerçevesinde devreye sokulmamış mıydı?
O denmedi.
Öyle denseydi Davutoğlu gelir miydi? Davutoğlu malum operasyondan sonra gemileri yakmış mıydı, sonraki süreç “Anlaşmasız exit” niteliğinde değil miydi vs…