Adalet Bakanı: ''Düşüncesinden ötürü kimse cezaevine girmemeli''
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Düşüncesinden, ifadesinden, eleştirisinden dolayı hiç kimsenin cezaevine girmediği bu konudaki düzenlemelerin elbette bir an önce hayata geçirileceğine inanıyoruz." dedi.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Hakimevi'nde düzenlenen "Ceza Adalet Sisteminde Mağdur Haklarının Güçlendirilmesi Projesi" kapanış töreninde konuşma yaptı.
Cumhuriyetin temel niteliklerinden birinin de sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirten Gül, "Bu ilkenin gereği olarak adalet sistemimizde mağdurlar için koruyucu ve destekleyici tedbirler alıyoruz." dedi.
"Hukuk devleti demek herkesin devletin işlemlerinden emin olduğunu hissetmesi ve güvende hissetmesidir." ifadelerini kullanan Gül şöyle konuştu:
"İşte bu duyguyu en güçlü şekilde yansıtmak ve yaşatmak bir hukuk devletinin temel vazifesidir. Mağdur hakları sadece Anayasamızdan veya ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan bir durum değil, aynı zamanda köklü tarihimizden ve geleneğimizden de hukuk kültürümüzden de kaynaklanan bir anlayıştır. 1879 tarihinde hukuk tarihimize Türk hukukunda ceza muhakemesini düzenleyen kanun ile suçtan zarar gördüğüne inanan kimseye şikayet hakkı, davaya katılma ve zararlarının giderilmesini isteme hakkı tanınmıştır."
Gül, uzlaştırma ve arabuluculuk gibi onarıcı adalet araçlarının güçlendirilmesi ve adalete erişimin kolaylaştırılmasına ilişkin hedeflerin, yargısal faaliyetlerle daha da yukarıya taşınacağını kaydetti.
"Bakanlık olarak takvimimiz hazır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi'ne ilişkin takvimin hazır olduğunu kaydeden Gül, sözlerine şöyle devam etti:
"Bakanlık olarak tüm takvimimiz hazırdır. Birinci yargı, paketi ikinci yargı paketi, üçüncü yargı paketi gibi. Meclisimizin takviminin izin verdiği ölçüde her türlü teknik desteği ve hazırlığı yaptık. Bundan sonra bütün gündem elbette Meclisimizin takdirindedir. Ancak Bakanlık ve bütün paydaşlar olarak bu belgemiz büyük bir katılımcı süreçle hazırlanmış ve artık Meclisin iradesine sunulmuştur. İlk paketin en kısa sürede parlamentodan geçirilerek yasalaşacağına inanıyoruz."
Düşünce ve ifade özgürlüğü
Düşünce ve ifade özgürlüğünün temel hak olduğunu belirten Gül, yeni yargı paketinde de buna ilişkin düzenlemeler olduğunu kaydetti.
"İnsansa düşünür, insansa ifade eder ve insan elbette farklı düşündüğü için yaşadığı için bunu ifade ettiği için de tüm bu hakları korunmak zorundadır. Hukuk devleti bunu sağlamak zorundadır." ifadelerini kullanan Gül, yeni pakette bu konudan kaynaklı farklı uygulamaların giderilmesine yönelik düzenlemeler olacağını bildirdi.
"A İstinafı farklı B İstinafı farklı karar vermemeli"
Özellikle istinaf mahkemelerinin çok önemli bir devrim olduğuna işaret eden Bakan Gül, "Bir istinaf aynı konuyla ilgili farklı bir karar verebilmekte bir başka istinaf aynı konuyla ilgili farklı karar verebilmektedir. Ama bunların uygulamada farklı kararlar vermesi kişilerin yargıya olan güvenini zedelemektedir. Bir metin altına imza atmış kişi A istinafında mahkum olabilmekte, B istinafında beraat edebilmektedir. Peki hangisi doğrudur? Hangisi doğruysa bunun bir yeknesaklık haline gelmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Gül, uygulamalarda ortaya çıkan sorunların çözülmesinin hukuk devletinin temel görevi olduğunu vurguladı.
Bakan Gül, şöyle devam etti:
"Bu çerçevede aynı dosyada sanıklardan bir kısmı Yargıtay'a giderken, bir kısmı ile ilgili karar istinafta kesinleştiği için infaz yapılması karşımıza çıkıyor. Ancak Yargıtay inceleme sonucunda o dosyadaki tüm fiilin olmadığı hususunda bir karar verirse, bu kişinin içeride yatmış olduğu infazı, cezaevinde geçirdiği süreler, hukuk devleti tarafından nasıl karşılanacak? İşte bu da uygulamada mutlaka düzenlenmesi gereken alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuların birinci yargı paketinde yer alması bizim bütün arkadaşlarımızla birlikte Barolar Birliği, hocalarımız, akademisyenlerimiz, uygulamacılarla beraber varlığımız sonuçlardır. İstinaf da bu konularda ilgili konunun bir gözle Yargıtay'da görülmesini istiyor değerli hakim, savcılarımız. Çünkü böyle hukuk güvenliği, istikrarı sağlanmış olacak. Bu taleplerimiz belge haline getirilmiştir. Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuna açıklanmıştır, Meclisimizde kanunlaştıracaktır."
"Düşüncesinden ötürü hiç kimse cezaevine girmemeli"
"Düşüncesinden, ifadesinden, eleştirisinden dolayı hiç kimsenin cezaevine girmediği bu konudaki düzenlemelerin elbette bir an önce hayata geçirileceğine inanıyoruz." değerlendirmesini yapan Gül, şunları vurguladı:
"Burada tabii ki karar verici olan mahkemelerin verdiği kesin kararlar ancak düşünce-ifade özgürlüğü gibi çok temel insan haklarına ilişkin konunun istinaf değil Yargıtay kanun yolunun da açılarak denetime geçilmesine biz buradan söylüyoruz. Elbette 'O karar mutlaka yanlıştır' diye bir yargımız yok ancak Yargıtay da görsün düşüncesinden, ifadesinden dolayı hiç kimse bir gün bile dahi cezaevinde kalmasın, bir gün dahi tutuklu olmasın. Bunların hepsi Yargıtay yoluyla, muhalefetiyle değerlendirilsin."
"Adaletin kapısı yeni mağduriyetler oluşturmamalı"
Adaletin kapısının adalet dağıtan merci olduğunun altını çizen Gül, "Adaletin kapısına giden kişi, mağdur olmuş kişidir. O kapıya gelen kişi bir de adalet sistemi tarafından mağdur edilemez. Adaletin temel vazifesi mağduriyeti gidermektir, yeni mağduriyetler oluşturmak değil." diye konuştu.
Bakan Gül, terörle mücadele olsun, diğer konularda olsun yargının önüne gelen konularda yeni mağduriyetler oluşturmaması gerektiğini belirterek yargının elinden gelen bütün titizliği göstermesini istedi.
"FETÖ mücadelesinde bile bizim tek vazifemiz adaleti tesis etmek"
FETÖ ile mücadeleye de değinen Bakan Gül, "FETÖ mücadelesi başta olmak üzere ne olursa olsun hangi mücadeleyi yaparsak yapalım bizi sınırlandıran şey hukukun belirlediği sınırdır. Ve bizim tek vazifemiz adaleti tesis etmektir." şeklinde konuştu.
Terörle mücadele ederken de yeni mağdurların ortaya çıkarılmaması gerektiğinin altını çizen Gül şöyle konuştu:
"Aksaray'da pazardaki bir teyzeyi sen terörist gibi elindeki sebze meyve filesiyle alıp terörist gibi alıp, asıl kripto, asıl takiyecilerle mücadele ederken öncelik sıralaması yapmayıp yeni mağdurlar oluşturursanız etkin bir terörle mücadele olmaz. Yargının da esasen hem soruşturma hem kovuşturmalarda bu konuda en hassas çizgiyi koruyarak mücadele etmesini elbette Türk milleti olarak bekliyoruz."
"Yargının 'pardon' deme lüksü yok"
Gül, yargı kurumlarına seslenerek şunları kaydetti:
"Yargının hiçbir şekilde 'pardon' deme lüksü olmadığı inancıyla ve bu konuda herkesin güvendiği sığındığı tek liman yargının, hiçbir şekilde bir eksiklik hiçbir şekilde hataya düşme lüksü yoktur. Suçlunun da masum olarak gözükmeyeceği bir sistem hepimizin arzu ettiği konudur. Tüm bu mücadeleleri verirken herkes, yargının bu konudaki yeni mağduriyetler oluşturmadan süreci yönetmesini beklemektedir. Bu konuda Türk hakimlerine güveniyoruz. Türk yargısı FETÖ'den temizlendikçe, ister alacak verecek davası olsun ister terör yargılaması olsun objektif adalet merkezli olarak çalışmasını sürdürmektedir."
"82 milyon gözünü buraya dikti"
Adaletin tesis edilmesi konusunda eksiklikleri gidereceklerinin altını çizen Gül, "Çünkü 82 milyon gözünü buraya dikmiştir. Burada hiçbir eksiklik hiçbir hata asla kabul edilemez. Yargı yeni mağduriyetler oluşturmadan terörle, suçluyla doğrudan mücadele ederek elbette bu süreci yönetmeye devam edecektir." dedi.
Bu çerçevede adli görüşme odalarının çok önemli bir boşluğu giderdiğine dikkati çeken Gül, şunları bildirdi:
"Şiddete uğramış ve istismara uğramış kadınlar veya çocuklar için çok önemli hizmet olmuştur. Bugün itibariyle 56 adliyede kurulu bulunmaktadır. Burada şiddete, istismara uğramış kadın ve çocuk, failiyle yüz yüze gelmediği için objektif bir yargılama, maddi gerçeğe ulaşma anlamında çok önemli bir gelişme olmuştur. Ben de Batı Adliyesinde bizzat gördüm çocuklar ve kadınları bir kez daha örselememek adına çok önemli bir gelişmeyi, hizmeti değerlendirmiş oldular. Hedefimiz 81 ile adli görüşme odalarını hep birlikte yapmak."