Abdullah Ağar açıkladı: ABD'nin Suriye'den çekilmesi...
Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, ABD'nin Suriye'den çekilme kararını değerlendirdi.
Amerikan askerleri Suriye'den çekiliyor. Beyaz Saray'dan gelen açıklamaya göre, Amerikan güçlerinin bölgeden çekilmesi 60 ila 100 gün sürecek. Peki, bu ne anlama geliyor? CNN TÜRK'te Buket Aydın'ın sunduğu 40'a konuk olan güvenlik ve terör uzmanı Abdullah Ağar, ABD'nin Suriye'den çekilmesini yorumladı.
Ağar, 'Amerika'nın Suriye'den çekilmesi ne anlama geliyor?' sorusuna şöyle yanıt verdi:
"ABD Suriye'den çekilmeye dair bir cümle kuruyor. Doğru ama sahaya nasıl yansıyacak. Sahadaki taktiksel etkisini mi ortadan kaldıracak, üslerle varlığını mı ortadan kaldıracak? DEAŞ'la mücadele gerekçesiyle deniz piyadelerini getirmişti. Şimdi onların çekilmesini mi konuşuyor yoksa 23 tane üs var, 23 üssü toparlayıp Suriye'den tamamıyla çıkmaktan mı bahsediyor? Bu belli değil.
Bir diğer tarafıyla cümle eksik kurulmuş durumda. DEAŞ'la mücadele için ABD orada değil. O bir gerekçe. O gerekçe üzerinden İsrail güvenliği başta olmak üzere coğrafyayı domine eden bir başka terör örgütü onu çok ciddi anlamda bir alan , Yaklaşık 50 bin kilometre, Suriye'nin 3'te biri. 175 bin kilometre karenin 3'te birini YPG-PKK'ya tahsis etmiş durumda. Orası ne olacak? 'Çıktım' demesi YPG/PKK'nın etkisizleştirilmesi anlamına geliyor mu? YPG/PKK kalırsa nasıl bir denklemle varlığına devam edecek? Buna Türkiye nasıl bakacak?
Bir diğer tarafıyla sorumuz şu; Türkiye'nin operasyon yapmasını engelleyen bir vaat ile mi karşı karşıyayız? Bu önem taşıyor. Liderler bu vekaletler savaşında şunu gördük; lider seviyesinde psikolojik harekat, aldatma, yanıltma, şaşırtma, oyalama, kandırma yapılıyor. Böyle bir fotoğraf varken, bu tamamıyla garantiye ihtiyaç duyar."
TÜRKİYE, AMERİKA'YA GÜVENEBİLİR Mİ?
Abdullah Ağar, Buket Aydın'ın "ABD, biz çekiliyoruz deyince bu acaba Türkiye'nin önünü kesme amaçlı mı? Yarın biz oraya bir harekât düzenlesek dünya kamuoyunda DEAŞ'a karşı savaşan YPG-PYD'yi vurmaya kalkan Türkiye gibi bir algı yaratmaya çalışıyor ABD bu hamlesiyle? Bir tuzak mı? Müdahaleye engel mi? Ya da Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dost döneminin sinyali mi? Türkiye, Amerika'ya güvenebilir mi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"TÜRKİYE, AMERİKA'YA BU KOŞULLARDA GÜVENEMEZ"
"Türkiye, Amerika'ya bu koşullarda güvenemez. Gerekçelerini ortaya koymamız lazım. Yakın dönemde dost ve müttefik olarak iddia üretirken, bir düşman gibi, hatta bir sinsi bir düşman gibi davrandı. Bu bir gerçek. Biz devlet yöneticisi değiliz. Bu konuda rahat cümleler kurabiliriz. Belki devlet bu cümleleri istediği gibi kuramıyor. Ama ABD, Türkiye'nin üniter yapısına tehdit olan YPG-PKK başta olmak üzere FETÖ'yü bir şekilde destekledi. Şu an onu bir şekilde himaye ediyor. Bir diğer tarafıyla da Türkiye ve İslam dünyası için çok büyük bir tehdit olan DEAŞ gibi radikal bir örgütü, kendi hedef ve menfaatleri doğrultusunda gerekçe üreterek kullandı. Örneğin bir cümle kuruyor; 'DEAŞ'la mücadele için buradayım.' Ama o cümlenin arkasına baktığın zaman Türkiye'nin, Suriye'nin, Irak'ın üniter yapıların bozulmasıyla ve Ortadoğu coğrafyasının yeniden dizaynı ile ilgili bir temel denklem ortaya çıkıyor.
"2011 SENESİ ÇOK ÖNEMLİ BİR MİLAT"
Şimdi burada ABD'nin gizli bir ajandasının olduğunu herkes görüyor. Sadece bu gizli ajanda kendisi tarafından açıklanmadığı için herkes bununla ilgili isabet oranları farklı farklı olmak üzere doğru veya yanlış analizleri var. Ve buna dair ortaya koymuş oldukları stratejiler var. Buradan bakıldığında açıkçası Türkiye, Cumhuriyet tarihinde karşı karşıya kaldığı risklerin en büyüğü, en zorlusu, en tehlikelisi ile çok değişik seviyelerde ve katmanlarda son 3-5 sene içerisinde karşı karşıya kaldı. Aslında bununla ilgili de 2011 senesi çok önemli bir milat. 2011'de Irak'ta doğrusal işgal bitti, asimetrik işgal başladı. Suriye'de iç savaş başladı. Şemdinli, Yüksekova ve Beytüşşebap olayları yaşandığı halde Türkiye'de çözüm sürecinin taşları döşendi. Ve ondan sonra çözüm süreci Cumhuriyet tarihinin en büyük isyan girişimine sebebiyet verdi."