''Artık terör örgütü düşünsün''

Bakan Işık, son operasyonlarda hedefleri vurma oranındaki isabetin yüzde 99 olduğunu söyledi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "Son operasyonlarda hedefleri vurma oranındaki isabet yüzde 99'u geçti. Bu çok önemli bir başarı. Artık terörist mağarada sığınacakmış. Hayır sığınamaz" dedi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "Son operasyonlarda hedefleri vurma oranındaki isabet yüzde 99'u geçti. Bu çok önemli bir başarı. Artık terörist mağarada sığınacakmış. Hayır sığınamaz. İki başlıklı, nüfus edici bombayı dünyada en etkili en iyi bombayı TÜBİTAK'ta biz geliştirdik. Birinci başlık iki metre kalınlığındaki duvarı tamamen darmadağın ediyor. İkinci başlık arkasındaki hedefi vuruyor. Artık terör örgütü ve terör örgütleri düşünsün. İşte teknolojiye yapılan yatırımın kıymeti ve değeri budur" dedi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ile Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı Eskişehir'deki Hasanbey Lojistik Merkezi'nde düzenlenene 'E1000 Yerli Elektrikli Lokomotif' tanıtım törenine katıldı. bakan Fikri Işık törende yaptığı konuşmada Türkiye lokomotif ve Motor Sanayi A.Ş.'de (TÜLOMSAŞ) üretilen 'E1000 Yerli Elektrikli Lokomotif' projesinde katkıda bulunanlara teşekkür etti. Haklı bir gururu yaşadıklarını söyleyen Işık, "Siyasi irada olmazsa bu çalışmlar olmuyor" dedi.

BUGÜNKÜ SİYASİ ANLAYIŞ 1961 YILINDA OLSAYDI, DEVRİM OTOMOBİLİ DÜNYA MARKASI OLURDU

Türkiye'nin demiryolu serüveninin Cumhuriyet öncesine, Sultan ikinci Abdülhamit dönemine dayadığını anlatan Fikri Işık, bu serüvenin en önemli kavşaklarından birinin Eskişehir olduğunu söyledi. 1961 yılında Eskişehir'de Devrim otomobilinin yapıldığını ancak bunun ithalat lobisi ve o zamanki siyasi irade tarafından yok edildiğini söyleyen bakan Işık şöyle konuştu:

"Teknolojide iki yolunuz var. Ya tüketen ve ithal eden bir ülke olacaksınız, tüketmek için ithal edeceksiniz. Ya da üreten ve ihraç eden bir ülke olacaksınız. Tercih sizin. Maalesef çok uzun yıllar bu tercihte Türkiye isabetli tercihler yapamadı. 1960 yılında dönemin devlet başkanı Cemal Gürsel'e bir gazeteci soruyor. 'Türkiye araba yapar mı yapamaz mı?'. Cemal Gürsel 'Yapar' diyor. Hemen dönemin mühendisler odası açıklama yapıyor. 'Türkiye araba yapamaz.' Halbuki cemal Gürsel'in ihtiyatlı, Mühendisler Odasının da biz yaparız demesi lazımdı değil mi? Ama Türkiye araba yapar diyen bir ekip var. Kim? Eskişehir'in TÜLOMSAŞ çalışanları ve mühendisleri. 4 ay gibi bir sürede TÜLOMSAŞ 4 tane araba yaptı. Herkes 2 bilir. Aslında 4 tane araba yapıyor. Belki hiç bilinmeyen bir nokta da aynı sürede 10 tane de motor yapıyor TÜLOMSAŞ. Ondan sonra hikayenin devamını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Türk aklı araba mı yaparmış diyen o dönemin ithalat lobisiyle, siyasi iradesi el ele veriyor devrim otomobilini yokluğa mahkum ediyor. Şimdi bugünkü siyasi anlayış, 1961 yılında var olsaydı, bu irade var olsaydı bugün hiç şüphem, tereddüdüm yok ki dünyada bir Türk markası Devrim Otomobili belki dünyada en çok tercih edilen markalardan biri olacaktı. Ama maalesef o dönemin siyasi zihniyeti 'Türk aklı araba yapamaz bahanesinin arkasına sığınıp ithalat lobisiyle el ele vererek Türkiye'de yerli bir markanın oluşmasını engelledi."

TÜRKİYE YERLİ OTOMOBİLİNİ ÜRETMELİ

Türkiye'nin kendi yerli otomobilini üretmesi gerektiğini söyleyen bakan Işık, "Türkiye kendi markasını, yerli otomobilini üretmeli. Neden üretmeli? İki sebepten dolayı üretmeli. Bir Türkiye yerli marka oluşturursa bu yarışta var olur. Türkiye'nin otomotiv yan sanayisi tedarikçi olmaktan çıkar stratejik ortak konumuna yükselir. Ama en az bunun kadar önemli ikinci sebep var. Yerli otomobil, yerli elektrikli otomobil yeni otomobil teknolojileri içinde aynı zamanda bir platform özelliği ve niteliği taşır. Ticarileşemeyen teknolojilerin sürdürülebilir gelişimi mümkün değil. Batarya teknolojisi bize sadece otomobilde lazım değil. İnsansız hava aracında da batarya lazım, hatta ileride akıllı evlerde batarya lazım. Elektriği depolamak için bataryaya ihtiyacımız var" dedi.

BUNDAN SONRASI KOLAY
Raylı sistemler alanında her geçen gün talebin arttığını söyleyen bakan Işık konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi önümüzde iki yol var. Ya ithal edeceğiz ve tüketeceğiz. Ya da üreteceğiz kendi ihtiyacımızı karşılayacağız ve kullanacağız. Eğer ithal edersek ne olur. Başkası üretir biz kullanırız. Servisini bile dışarıdan getirmek zorunda kalırız. Aynı zamanda da bütün birikimlerimizi veririz cari açıktan da başımızı alamayız. Ama bunu yerli ürettiğimiz zaman, hem 18 milyar dolarlık bir pazarı yerli üretimle karşılarız. Tren yaparsınız, mekanik aksamları yaparsınız. Bunun katma değeri birse Cer sisteminin katma değeri beştir. Cer sistemini yapamıyorsanız, treni yapıyorum çok diyemiyorsunuz. Yazılımını ve donanımını siz geliştiremiyorsanız , siz kumanda edemiyorsanız bu treni, yüzde yüz yerli yaptık diyemiyorsunuz. İşti bugün bunu başarmış olmanın gururunu yaşıyoruz. Artık milli trenlerde en önemli, bir trende en önemli parça olan Cer istemlerini kendi yüzde yüz mili, yerli imkanlarımızla yapmayı başladık. Bundan sonrası kolay. Bundan sonra Türkiye çok kolaylıkla yüksek hızlı tren cer sistemlerini yapabilir. İnşallah önümüzdeki hedefimiz budur. "

DEVLETİN KULLANMADIĞI TEKNOLOJİYE BAŞKASI GÜVENİR Mİ?

Yerli ürünün yabancı ürenden yüzde 15 pahallı olsa da alınması gerektiğini ifade eden bakan Işık, kamuda bu ürünlerin alınması için kanun çıkardıklarını söyledi. Işık, "Devletin kullanmadığı teknolojiye başkası güvenir mi? Bırakın başka ülkeleri kendi özel sektörümüz güvenir mi? Onun için teknolojik üründe kamu alımlarında yerli fiyat yabancıdan yüzde 15 pahalı dahi olsa kamu artık bunu almak zorunda. Kanun çıkarttık. 6 aydır da kanun yürürlükte. Bazı bürokratlarımız dirense de şuanda geçen yıla göre yerli orta yüksek teknolojide kamu alımı ikiye katladı" dedi.

HEDEFLERİ VURMA ORANI YÜZDE 99'U GEÇTİ
Savunma sanayindeki yerli üretilen mühimmatlarla terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda büyük başarılar elde edildiğini söyleyen bakan Işın şöyle konuştu:
"Son terörle mücadele operasyonları gösterdi ki bizim çok nitelikli bir askeri insan kaynağımız var. Bundan hiç tereddütümüz yok. Ama bu insan kaynağının yüksek teknolojiyle buluşturduğunuz zaman sonuç alıyorsunuz. Eğer o günkü talimat kararlı şekilde uygulanmasaydı biz bugün belki terör örgütü ile mücadelede hala batı ülkelerinin silah ve mühimmatına muhtaç olarak yolumuza devam etmek durumunda kalabilirdik. Ama ne oldu, değişen ne oldu? Değişen şu oldu; artık Göktürk 2 uydusu tamamen yerli imkanlarla geliştirildi. İki buçuk günde bir Kandil'in üzerinden geç iyor. İki buçuk günde oradaki herhangi bir fiziki farklılaşma varsa yazılımla onu tespit ediyoruz. Ve onun ne olduğunu yerel istihbaratı öğrenip akıllı mühimmatla güdümlü mühimmatla orayı imha ediyoruz. Son operasyonlarda hedefleri vurma oranındaki isabet yüzde 99'u geçti. Bu çok önemli bir başarı. Artık terörist mağarada sığınacakmış. Hayır sığınamaz. İki başlıklı, nüfus edici bombayı dünyada en etkili en iyi bombayı TÜBİTAK'ta biz geliştirdik. Birinci başlık iki metre kalınlığındaki duvarı tamamen darmadağın ediyor. İkinci başlık arkasındaki hedefi vuruyor. Artık terör örgütü ve terör örgütleri düşünsün. İşte teknolojiye yapılan yatırımın kıymeti ve değeri budur. Türkiye sadece savunma sanayinde değil enerjide de, ilaçta da, ulaşımda da kendi teknolojisini Allah'a şükürler olsun bugün burada geliştirme noktasında büyük bir mesafe aldı. Bugün burada artık ete kemiğe bürünmüş bir örneğini görmek benim için burada olmak gurur veridir."
Yapılan konuşmaların ardında bakanlar Fikri Işık ve Nabi Avcı butona basıp, tren kornasını çalarak E1000 Yerli Elektrikli Lokomotifi hareket ettirdi. İki bakan daha sonra lokomotifin makinist bölümüne binerek yaklaşık 300 metre kadar gidip geldi. Bakanlar törenin ardından Eskişehir Sanayi Odası'nı ziyaret ederek burada işamlarıyla bir araya geldi.
 

Sonraki Haber