Özgecan'ın katilleriyle ilgili hükümetten açıklama !

Bakanlar Kurulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Şanlıurfa'da toplandı.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret eden mizahçı hakkında Almanya'ya nota verilmesine ilişkin, "Basın özgürlüğü fikir özgürlüğü eyvallah, herkes istediği fikri söylesin, en aykırı fikri söylesin, bundan hiçbir şekilde gocunmayız. Ancak, hiç kimsenin, hele bu ülkenin, halkın oyuyla seçilmiş olan Cumhurbaşkanına, oturduğu yerden, televizyon kanalından ağza alınmayacak, hiçbir lügatın, hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bir şekilde hakaretler etmesi, hakaretler saydırması kabul edilemez. Bu hiçbir şekilde de 'basın özgürlüğü' diyerek tevil edilemez, tefsir edilemez. Dolayısıyla bu açık bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına ağır bir hakarettir." dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Şanlıurfa'daki GAP Tarımsal Eğitim Merkezi'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken açıklama yaptı, basın mensuplarının soruları yanıtladı.

Bir gazetecinin, Suriye barış görüşmelerinde önemli bir sürece girildiğini belirterek, çözüm umudunun olup olmadığını sorması üzerine Kurtulmuş, "Suriye satrancı"nda siyasi olarak birçok oyunun oynandığını belirtti.

Suriye'de nasıl bir çözüm olacağının birinci derecede muhatabının Suriye halkının kendisi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Suriye halkının istemediği hiçbir çözüm, Suriye halkına zorla hiçbir masada dayatılamaz." diye konuştu.

Suriye halkının geçen 5 sene içinde büyük bedeller ödediğini, büyük acılar yaşadığını, yaklaşık yarım milyon masum insanının hayatını kaybettiğini dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Suriye'nin bundan sonraki siyasi geleceğinin ne olacağına bırakın da Suriye halkının kendisi karar versin. Bu anlamda eğer uluslararası camia samimi olarak Suriye'de bir barış elde etmek istiyorsa, Suriye halkının bütün kesimleriyle, bütün farklı siyasi kanatlarıyla herkesin işin içinde olduğu, herkesin temsil edildiği bir demokratik sürecin önünü açsın. Fakat hiç kimse 'Nasılsa masada eli zayıftır' diyerek Suriye halkının istemediği bir görüşü, kabul etmeyeceği bir siyasi çözümü Suriye halkına dayatmaya kalkmasın. Burada asıl olan, soruna cevap bulacak olan, ortaya konulacak çözümleri kabul edecek olan şu ya bu ülke, temsilci değil, bizatihi Suriye halkın kendisidir. Suriye halkının kabul etmediği adil ve kalıcı bir barış masada kabul edilse bile uygulanabilir olmaz. Dolayısıyla uygulanabilir kalıcı, adil bir barış Suriye halkı için bizim temennimizdir, duamızdır, onun sağlanmasını dileriz."

- "Soruşturmalar yürütülüyor"

"Sığınmacıların yerli nüfus sayılacağına" ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, Suriyeli sığınmacılar konusunda çok fazla spekülasyonun yapıldığına dikkati çekti.

"Şunu çok açık söyleyeyim, Suriyeli mültecilerin yerli halk sayılması konusu söz konusu değildir" diyen Kurtulmuş, Suriyeli sığınmacılar nedeniyle bazı şehirlerin ilave yük taşıdığını belirtti. Kurtulmuş, Kilis'in kendi nüfusundan fazla Suriyeli sığınmacıya, Şanlıurfa'nın ise yaklaşık 530 bin Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaptığını ifade ederek, "Bu illerimiz gerçekten fedakarca, tam bir ensar anlayışı içerisinde ekmeklerini paylaşıyorlar." diye konuştu.

Söz konusu illerdeki ilave yüklerin azaltılmasına yönelik zaman zaman bazı çalışmaların yapıldığını anımsatan Kurtulmuş, geçmişte de bugün de devam eden bu yardımların daha sistematik hale getirilmesine yönelik bir takım çalışmaları sürdürdüklerini bildirdi. Kurtulmuş, amaçlarının Suriyeli sığınmacıların yükünün sadece şehirlerin üzerine bırakılmaması olduğunu vurguladı.

Aynı gazetecinin kişisel verilerin korunmasına ilişkin yeni bir çalışma olup olmadığına ilişkin sorusuna Kurtulmuş, "Son sızmaların kesinlikle resmi kaynaklardan olmadığı, İçişleri Bakanlığı verilerinden olmadığı, bunların, bu sızmaların başka bir şekilde ortaya çıktığı anlaşılıyor. Onunla ilgili de gerekli ilave tedbirler alındığı gibi bundan sonraki bu süreçle ilgili soruşturmalar da yürütülüyor." yanıtını verdi.

- "Adalet Bakanımız tarafından paylaşıldı"

Başka bir gazetecinin Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Kilis'te sığınmacılarla ilgili yapılacak bir açılışa katılmak için Türkiye'ye geleceğine yönelik haberleri hatırlatarak, bunun gerçekleşmeyeceğine ilişkin iddiaları sorması üzerine Kurtulmuş, "Herhangi bir şekilde bir program yapacaksak, resmi olarak ilan edilmemiş hiçbir program açıklanmış bir program değildir. Dolayısıyla Kilis programıyla ilgili, Sayın Merkel, başka siyasi liderler, figürler defaatle Türkiye'ye mülteciler meselesiyle ilgili gelmişlerdir. Dolayısıyla hangi program nasıl icra edilecek, bu resmi program olarak oluştuğu zaman kamuoyuyla paylaşılır." diye konuştu.

Özgecan Aslan'ın katillerine cezaevinde silahlı saldırıda bulunulmasının Bakanlar Kurulu gündemine gelip gelmediği yönündeki soruya Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

"Özgecan'ın katilleriyle ilgili konu Sayın Adalet Bakanımız tarafından Bakanlar Kurulu'nda paylaşıldı. Özgecan'ın katili olan kişi cezaevinde silahla vurularak önce ağır yaralandı sonra öldüğü bilgisi bize ulaştı. Babasının da hayati tehlikesinin olmadığı ama yarasının ağır olduğu bilgisi var.

Tabii cezaevinde kim olursa olsun, cezaevinde birisinin öldürülmüş olması, bir mahkumun ya da bir tutuklunun öldürülmüş olması asla kabul edilemez. Burada kimin, ne şekilde, nasıl ihmali, kusuru, hatası varsa bu mutlaka ortaya çıkarılacaktır. Bu çerçevede hem Adana Cumhuriyet Başsavcımız olaya el koymuştur hem de Adalet Bakanlığımız derhal bir müfettiş görevlendirmesi yaparak konunun bütün detaylarıyla soruşturulması, silah nasıl sokuldu bu olay nasıl gerçekleşti, detaylar nedir, kimin ihmali, kusuru, hatası vardır bunlar ortaya çıkarılacaktır."

- "Ağır bir insanlık suçu işlemiştir"

Bir gazetecinin, Alman İkinci Kanalı'nda (ZDF) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret içeren şiir okuyan Jan Böhmermann'ın yargılanmasına yönelik nota verilmesine ilişkin sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü eyvallah. Herkes istediği fikiri söylesin, en aykırı fikri söylesin, bundan hiçbir şekilde gocunmayız. Ancak, hiçkimsenin hele bu ülkenin, halkın oyu ile seçilmiş olan Cumhurbaşkanına, oturduğu yerden, televizyon kanalından ağıza alınmayacak, hiçbir lugatın, hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bir şekilde hakaretler etmesi, hakaretler saydırması kabul edilemez. Bu hiçbir şekilde de 'basın özgürlüğü' diyerek tevil edilemez, tefsir edilemez. Dolayısıyla bu açık bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına ağır bir hakarettir. Türkiye'deki cumhurun başı olmak hasebiyle 78 milyon vatandaşımıza, yani hepimize ağır bir hakaret anlamına gelir. Bunu kabul etmemiz, bunu uygun görmemiz, bunu hoş görmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla Türkiye olarak bu edepsiz adamın Alman yasaları çerçevesinde derhal bir cumhurbaşkanına hakaretten yargılanmasını tabii ki isteriz.

Bunu söylerken de asla bir siyasi baskı ortaya koyuyor değiliz. Bunu söylerken de Türkiye'de halkın oyuyla seçilmiş olan bir cumhurbaşkanına yapılan hakareti, millet olarak kabul etmediğimizi, ülke olarak kabul etmediğimizi, ülkeyi yöneten hükümet olarak kabul etmediğimizi açıkça ifade etmek istiyoruz. Dolayısıyla evet bu kişi ağır bir insanlık suçu işlemiştir. Gerçekten edepsizliğin bütün sınırlarını aşmıştır. Buna Almanların da gerekli hassasiyetle eğileceklerini ümit ediyoruz."

- "Şu anda Türkiye gerçekten bir beka sorunuyla karşı karşıya"

Kurtulmuş, "Türkiye'nin Rojova politikası biliniyor ya da kuzey Suriye dediğimiz bölge. Eğer PYD yerine Suriye KDP'sinin de içinde bulunduğu Kürt örgütleri tarafından, Kürt partileri tarafından ortak bir yönetim oluşturulursa, PYD'nin de içinde yer alacağı, ortak bir yönetime nasıl bakarsınız, politikanızda bir değişiklik olur mu?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Bizim derdimiz Suriye'nin kuzeyinde yaşayan Kürt kardeşlerimizle değildir. Kuzey Irak'ta olduğu gibi, Türkiye'nin Güneydoğusu ve Doğu Anadolusunda olduğu gibi, Kuzey Suriye'de de İran'da da bu 4 ülkede yayılmış olarak yaşayan Kürt kardeşlerimiz var. Bizim Kuzey Suriye'deki Kürt kardeşlerimizle en ufak bir problemimiz yok. Fakat bizim karşı çıktığımız, Suriye'deki bu siyasi belirsizlik ve türbülans ortamından istifade ederek herhangi bir şekilde Suriye'nin kuzeyinde birtakım emrivakilerle orada yeni bir siyaset alanı oluşturulmasına karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Orada, mesela insanların bir türlü etnik temizliğe tabi tutulmasına ya da orada Arapların, Türkmenlerin, diğer unsurların o bölgelerden uzaklaştırılmasına karşı çıktığımızı ifade ediyoruz. Ayrıca karşı çıktığımız bir başka önemli konu da kuzey Suriye'deki gelişmelerin Türkiye'deki terör örgütüne bir destek şekline dönmemesini istiyoruz. Şu anda Türkiye gerçekten bir beka sorunuyla karşı karşıya."

Türkiye'nin büyük bir şiddetle, cinayet çeteleriyle, cinayet şebekeleriyle mücadele ettiğini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Buraya, Suriye'nin kuzeyinden verilecek olan bir siyasi desteğin, doğrudan doğruya Türkiye'deki teröre destek anlamı taşıdığını açıkça görüyoruz. Dolayısıyla hiç kimse bizim kuzey Suriye'deki Kürt kardeşlerimizin varlığından rahatsız olduğumuzu iddia edemez. Nasıl Kuzey Irak'taki Kürt kardeşlerimizin varlığından ve orada kendileri bir şekilde kuzey Suriye yönetimini oluşturmuş olan kardeşlerimizin varlığından nasıl rahatsızlık duymuyorsak, kuzey Suriye'deki Kürtlerle nasıl iyi ilişkiler içindeysek, isteriz ki Suriye'deki Kürt kardeşlerimizle de iyi ilişkiler içerisinde olalım.

Hiç kimsenin Türkiye'nin bu iyi niyetini aleyhine kullanarak Türkiye düşmanlığını bir kuzey Suriye siyasetine dönüştürme hakkı olmamalıdır. Daha açık söylüyorum, PYD'nin bir örgütsel grup olarak, Suriye'nin kuzeyindeki bütün Kürtleri temsil etmiyor. Örgütsel bir grup olarak Türkiye'nin içerisindeki terör gruplarıyla işbirliği yapmasını da herhalde tasvip edeceğimiz, bunu da onaylayacağımız zannedilmesin. Suriye'de Türkmenler, Araplar, Nusayriler, Sünniler, Kürtler, Ezidiler, farklı bütün unsurlarıyla bu insanlar yüzlerce senedir burada yaşıyorlar. Kıyamete kadar da yaşasınlar ama birlikte barış içinde yaşasınlar. Hiçbiri, Suriye'nin içerisindeki bu politik dağınıklıktan istifade ederek kendi lehine, diğerlerinin aleyhine siyaset oluşturmaya kalkmasın. Bizim hassas olduğumuz nokta budur."

Sonraki Haber