''Öcalan'dan not getirilmesini bakanlık ve MİT istedi''
Bundan 8 yıl önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da sokakların savaş alanına döndüğü 6-8 Ekim olaylarına ilişkin davada konuşan Selahattin Demirtaş, eli kanlı bebek katili Abdullah Öcalan'dan not getirilmesinin İçişleri Bakanlığı ve MİT tarafından istendiğini iddia etti.
‘6-8 Ekim olayları davası’nda konuşan eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, 9 Ekim 2014’te PKK lideri Abdullah Öcalan’dan not getirilmesinin İçişleri bakanı ve MİT’in önerisi olduğunu söyledi.
6-8 Ekim 2014’teki 6-8 Ekim eylemleri gerekçesiyle aralarında HDP’nin önceki dönem eş genel başkanları ve merkez yürütme kurulu üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 HDP’linin yargılandığı ‘6-8 Ekim olayları davası’nın 11’inci duruşması bir günlük aranın ardından Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam ediyor.
Davada tutukluluk incelenirken AK Parti Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız da duruşmaya katıldı. Duruşma savcısı, ‘kuvvetli suç şüphesi’ gerekçesiyle tutuklu siyasetçilerin tutukluluğunun devamını talep etti.
Savcının mütalaasının ardından söz alan Demirtaş, soruşturma savcısının ‘siyasi perspektif doğrultusunda hareket ettiğini ve delil oluşturmak zorunda olduğunu’ savundu.
HDP’nin 6-8 Ekim olayları protestoları döneminde attığı tweet’lerin ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire tarafından çürütüldüğü için sağlam bir delil’ olmayacağını söyleyen Demirtaş, şunları dedi:
“Soruşturma savcısı harıl harıl tanık, itirafçı ve gizli tanık aradı. Resmen ihaleye çıkardı, ihale şartnamesi yaptı. Sıfır delille beni ve sevgili Figen’i tutukladılar. Recep Tayyip Erdoğan, köpürmüş zaten. Biz dava açamayız, yasa dışı, hukuk dışı diyecek bir hukukçu var mı? Varsa da o görevde değil. Bizim dosyalarımızla ilgilenecek savcı yoktur.”
Tanıklardan Kerem Gökalp’in ifadesinde sorgusunun altı gün sürdüğünü söylemesine rağmen, Şırnak TEM Şube’nin aldığı ifadenin tutanağının yalnızca 16 sayfa olduğuna dikkat çekti. Gökalp’in beraat vaadi karşılığında ifade verdiğini savunarak, kumpas kurulduğunu ve kuranların ‘yeteri kadar zekaya sahip olmadığını’ söyledi.
Demirtaş, Gökalp’e ilişkin şunları dedi:
“6 gün boyunca yapılan sorgu 16 sayfa mı tuttu? Sorgunun yapıldığı tarih ve saat var. Heyetiniz ve savcılığınız Kerem Gökalp’e tümüyle HDP’nin tüzel ve kurumsal kişiliğini hedef alacak sorular yönelttiniz. Üst düzey yönetici Kerem Gökalp’in, sorumlu olarak gösterebileceği tek bir örgüt militanı, kadrosu yok muydu? Beyanlara göre yok. Silahların susmasını isteyen, barış isteyen arkadaşlarımızın içi rahat değil üzgünüz? Bizi hedef alması karşılığında 93 gün tuttunuz?
Kerem Gökalp beraat karşılığında Ankara’ya çağrıldı ve bu ifadeleri verdi. Muhtemelen önce söylemedi; tartıştılar, konuştular, vaatlerde bulundular ve en son Savcı Ahmet Altun beraata ikna etti ve hakkımda ifade vermesi için ikna etti. ‘Savcı bana bunu bunu söyledi tutanağa geçti’ dedi. ‘Bana 6-8 Ekim olayları ’yle ilgili bir şeyler söyler misin? Ben de tamam dedim sonra beni Ankara’ya getirdiler’ dedi.
Ben benim açıklamamı nasıl kelime kelime hatırladığını sorduğumda ‘Savcı yazdı’ dedi. Bu kumpası kuranlar yeterli zekaya sahip olmadıkları için yeterince düşünemiyor. Anlattığı her şey yalan. Bunun ötesinde heyet şunu bilmeli, biz kimseden talimat almadık. Bizim aleyhimize yalan tanıklık yapmış, tahliye edilmiş. Kendisi itiraf etti, ‘Ben bile beklemiyordum bu kadar hızlı tahliye olacağımı’ dedi.”
‘En üst düzey askeri komutan bize sınıra kadar eşlik etti‘
30 Eylül 2014’te 6-8 Ekim olayları dönüşü Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki açıklamasını okuyan Demirtaş, şunları dedi: “En üst düzey askeri komutan bize sınıra kadar eşlik etti ve 6-8 Ekim olaylarından döndükten sonra da bizi aldı ve açıklama yapmamız için bize yer gösterdi. Ancak gizli tanık Mahir’e göre ‘Örgüt talimatı doğrultusunda açıklamayı yapmışım.’ Siz kendiniz dinlediniz. Elinizi vicdanınıza koyun. Siz bir buçuk yıldır binlerce yaralama, ölüm, yağmadan bizi yargılıyorsunuz. İlk duruşmalarda Bahtiyar Çolak’tan yaptığım açıklamanın tüm çözümünü istedim, reddettiniz. O da kumpasın bir parçası olabilir.”
‘Devlet içinde başka bir yapı var‘
‘Çözüm süreci’ne ve Kandil’deki görüşmelere dair de bilgiler veren Demirtaş, ‘PKK’nın o dönem silah bırakmaya hazırlandığını’ söyledi. Kandil, hükümet ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yaklaşımının 6-8 Ekim olayları meselesinin ‘sağduyu’ içinde çözülmesi olduğunu sözlerine ekledi. 9 Ekim 2014’te Öcalan’dan not getirilmesinin İçişleri bakanı ve MİT’in önerisi olduğunu belirten Demirtaş o döneme dair şu bilgileri verdi:
“Kandil silah bırakmaya hazırlanıyordu. Kandil’in de 6-8 Ekim olayları ’deki yaklaşımı, durumun sağduyuyla çözülmesiydi. İmralı’nın da hükümetin de çabası buydu. Bunu yönetim toplantılarında arkadaşlarımıza sunduk. Kandil’i, hükümeti uyarıyorduk. Abdullah Öcalan uyarıyordu. Şiddet, ölüm kimsenin aklından geçmiyordu. Biz o çağrıyı yaptığımızda da ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı, içişleri bakanı ve MİT müsteşarından, muhalefet liderlerinden bizim çağrımıza dair tek beyan yok.
Anlık provokasyonlar yaratıldı. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Hükümetin elinde böyle bir istihbarat yok. Kendi polisini, jandarmasını, valisini uyarmıyor. Kimse bilmiyor. Ortaya çıkan spontane durum. O demokratik eylemleri provoke edenler oldu. Kimlerdi bilmiyoruz, soruşturulmadı. Meclis’te araştırılmasını istedik.
Abdullah Öcalan’dan 9 Ekim’de not getirilmesi, İçişleri Bakanı ve MİT’in önerisiydi. EEfkan Ala’nın kendisi başka bir şey olduğunu söylüyordu. Bana ileten onlardı. Ben 7’sinde şiddetin durması çağrısı yapmışım. Ne olduğunu İçişleri bakanı bilmiyor. 6-9 Ekim deniyor ama değil. Olaylar, 7 Ekim öğleden sonra başladı, 9 Ekim akşamı bitti. 9 Ekim’de Abdullah Öcalan’dan gelen mektubu okuduk. Biz tabloyu öğrendiğimizde İçişleri Bakanı, başbakan hakim değildi. 37 kişinin katledildiğini bakan bilmiyordu. Oradan Hüda Par’a saldırı, Hüda Par’dan HDP’ye, AK Parti’ye saldırı vardı. Bir provokasyon olduğunun farkındayız. Herkesle temasa geçmeye çalışıyoruz. Polis müdahale etmiyor. Van’da polis panzeri, yanan araçları araçların üzerine atıyordu.
Sonradan ortaya çıktı devlet içinde başka bir yapı var. İstihbarat örgütleri sızmış. İnsanların 6-8 Ekim olayları hassasiyetini kullanarak bir HDP’li, bir Hüdapar’lı, bir polis ile savaş çıkarma provokesi yapılmaya çalışıldı. Cumhurbaşkanı 7 Ekim’de tahrik ediyor. 6 Ekim’de gösteri yapılmış, bitmiş. Provokasyon nasıl başladı hala bilinmiyor. ‘Demirtaş çağrı yaptı, Yasin Börü katledildi’ diyorlar ya, olay öyle değil anlattığım şekildedir.
Ölen insanlardan ilk yedi-sekiz kişi HDP’li. Sonra Hüda Par’dan insanlar ölüyor. Az önce Kandil’de telefonla acil durumlarda ulaşabiliyorduk dedim ya ilk defa 6-8 Ekim olayları eylemi sırasında bu mekanizmayı kullandım. Efkan Ala hiçbir eylemi PKK’ya bağlamıyordu ama ne olduysa ölen polislerle ilgili ‘PKK ateşkesi bozdu’ dedi. Bunun üzerine biz ilk defa mekanizmayı kullanarak Kandil’le iletişime geçtik. Kandil de polisleri öldürmediğini söyledi.”