O savcı için kırmızı bülten !

Selam Tevhid soruşturmasında binlerce kişiyi usülsüz dinleme kararı veren savcı Cihan Kansız'a kırmızı bülten çıkarılmasına karar verildi

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasına yönelik soruşturmanın yargı ayağını oluşturan ve binlerce kişi hakkında usulsüz dinleme kararı vermekle suçlanan 54 hakim ve savcının yargılandığı davanın görülmesine başlandı. Davanın firari sanıklarından eski "Ergenekon" davası savcısı Cihan Kansız hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına karar verildi.

Kamuoyunda "Selam Tevhid" olarak bilinen soruşturmada  binlerce kişi hakkında usulsüz dinleme kararı vermekle suçlanan 54 hakim ve  savcının yargılandığı davanın görülmesine başlandı. 
 
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY)  Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasına yönelik soruşturmanın yargı  ayağını oluşturan ve Yargıtay 16. Ceza Dairesince görülen davanın ilk duruşması,  sanık sayısının fazlalığı, Yargıtaydaki salonların yetersizliği nedeniyle Sincan  Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda yapıldı.
 
Duruşmaya, 15'i tutuklu 17 sanık, yakınları ve sanık ile müşteki  avukatları katıldı. Dosyanın sanıklarından 34'ünün firari olduğu, tutuksuz  yargılanan 3 sanığın da mazeret bildirerek duruşmaya katılmadığı belirtildi.
 
Duruşmada sanıklar, usule ilişkin itirazlarını dile getirdi ve  tutukluluk hallerine ilişkin savunma yaptı.
 
Sanıklardan, Hrant Dink davasında "örgüt yok" kararı veren eski hakim  Rüstem Eryılmaz, İran uyruklu 3 kişi hakkında tek bir dinleme kararı verdiği için  suçlandığını söyledi. Eryılmaz, kamuoyunca bilinen şahıslarla ilgili 275 dinleme  kararı veren başka bir yargı mensubunun bu eyleminin disiplin konusu dahi  yapılmadığını ileri sürerek, tahliyesini istedi.
 
Eski İstanbul hakimi sanık Mehmet Erdoğan ise gözü dönmüş cani ruhlu  FETÖ/PDY mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimini şiddetle ve nefretle  kınadığını, hayatının her döneminde cemaate karşı olduğunu öne sürdü. FETÖ/PDY  mensubu olmakla suçlanmanın kendisi için ölümden beter olduğunu ifade eden  Erdoğan, örgütün ülkeyi ele geçirmeye çalıştığını, Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak  için 17-25 Aralık ve MİT tırları kumpaslarını kurduğunu, başaramayınca da hain  darbe planını hayata geçirdiğini söyledi.
 
Bu örgütün bitirilmesi için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu dile  getiren Erdoğan, örgütün hiçbir toplantısına katılmadığını, Bank Asya'ya para  yatırmadığını, örgütün Adalet Bakanlığı ve HSYK'da etkili olduğu dönemde etkin  bir rol almadığını, hiçbir zaman bylock adlı programı kullanmadığını anlattı.
 
Eski Başbakanlık Danışmanı ve Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk ile gazeteci Hüsnü Mahalli hakkında dinleme kararı verdiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
 
"Gelen talep yazılarını bilmeden imzalamışım. Bilerek, isteyerek böyle  bir karar vermezdim. Bürokrat, danışman, gazeteciler gibi ünlü kişilerin  soruşturmaya dahil edildiğini basından öğrendim. Görevli olduğum dönemde  emniyetten, KOM'dan, jandarmadan, MİT'ten çok fazla talep geliyordu. Dosyayı bile  görmeden bu kararları verdim. Önemli olan bu işi organize eden emniyet  görevlilerinin ve kumpasın içindeki savcıların tespit edilmesi. Devletin polisi,  jandarması olarak bildiğim insanların talepleri doğrultusunda bu kararları  verdim. Bunların terör örgütü üyesi olduklarını bilemezdim. Bunlar yalnızca beni  değil, devletin her kademesini uyutup istediklerini almışlar. Bunu Sayın  Cumhurbaşkanımız da dile getirdi. Devletin bütün kurumları, MİT hatta  Cumhurbaşkanımız bile o dönemde bunların farkına varamamış. Kurulan bu sistemde  hakimlerin, önüne getirilen talebe imza atmaktan başka şansı yoktu."
 
Sanık Birol Bilen de 3 kişi hakkında dinleme kararı aldığını, bunların  hiçbirinin ünlü, siyasetçi, bürokrat olmadığını savundu. Bilen, MİT'ten kendisi  hakkında rapor talep ettiğini, bu raporda FETÖ ile bağlantısının bulunmadığının  belirtildiğini öne sürdü.
 
Kamuoyunda eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u tutuklayan hakim  olarak bilinen sanık Vedat Dalda ise 16 dinleme kararı verdiğini, ardından  hakkında soruşturma açıldığını, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında  tutuklandığını söyledi.
 
Soruşturma açıldıktan tutuklandığı sürece kadar imkanı olmasına rağmen  kaçma girişiminde bulunmadığını öne süren Dalda, tahliyesini talep etti.
 
Diğer sanıklar da tutukluluk hallerinin kaldırılmasını ve  tahliyelerine karar verilmesini istedi.
 
Verilen aranın ardından Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı Eyüp Yeşil,  sanık ve avukatların taleplerine ilişkin ara kararları açıkladı.
 
Buna göre, sanıklar hakkında bu davada isnat edilen suçları kapsayan  mükerrer soruşturma ve tutuklama kararı bulunup bulunmadığına ilişkin ilgili  yerlere müzekkere yazılması kararlaştırıldı.
 
Sanıklardan eski hakimler Mustafa Başer ve Metin Özçelik'in, "Paralel  Yapı" soruşturmaları kapsamındaki tutuklular hakkında tahliye kararı verdikleri  gerekçesiyle Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yargılandıkları davada da aynı suçtan  tutuklu bulunmaları nedeniyle, bu dosyadaki tutukluluk kararı kaldırıldı.
 
Davanın firari sanıklarından, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ  hakkında tutuklama talep eden eski "Ergenekon" davası savcısı Cihan Kansız  hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına karar verildi.
 
Diğer sanıkların tahliye talepleri reddedildi ve tutukluluk hallerinin  devamı kararlaştırıldı.
 
Duruşma 22 Kasım'a bırakıldı.
 
Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasıyla 54 hakim ve  savcı hakkında hazırlanan ve iddianame yerine geçen son soruşturma kararında,  sanıkların "darbe girişimi", "casusluk" ve "silahlı terör örgütü kurma"  suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

Sonraki Haber