Nihat Hatipoğlu: ''Bilim adamlarının sözü, bizim için dini bir emir gibidir''
Nihat Hatipoğlu Türkiye'yi yasa boğan depremle ilgili olarak, "Bilim adamlarının sözü, bizim için dini bir emir gibidir. Geçmişte dinlemediğimiz için bunlar başımıza geldiyse buna kader demeyeceğiz." açıklamasında bulundu.
Kahramanmaraş merkezli 9 saat arayla meydana gelen 2 büyük deprem 10 ilimizi yerle bir edip binlerca canın yitirilmesine yol açarken, deprem bölgesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir depremzedeye "Bunlar kader planının içerisinde olan şeyler" demişti.
Erdoğan'ın bu "kader" açıklaması gündemde genişçe yer bulurken, AK Parti iktidarına olan yakınlığıyla bilinen ATV ekranlarda dikkat çeken anlar yaşandı.
ATV Ana Haber’e katılan ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu ise bilim adamlarının sözünün ‘dini bir emir’ olduğunu söyleyerek bugün yaşananlara kader denilemeyeceğini belirtti.
ATV Haber'de konuşan Hatipoğlu, bilim adamlarının sözünün dinlenmesi ve tedbirler alınması gerektiğinin altını çizdi.
Hatipoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Şu anda bilim adamlarının işin uzmanlarının sözü bizim için dini bir emir gibidir. Onları dinleyeceğiz bundan sonraki süreçte de onları dinlemek zorundayız. Geçmiş olan süreçte dinlemediğimiz için başımıza felaket gelmişse bunu kaderle ifade etmeyeceğiz. Kader bu değil kader akıllı düşünmektir, kader tedbir almaktır. "Akıldan daha büyük tedbir yok" diyor Sevgili Peygamberimiz. Hz. Peygamber devesini bağlamayıp mescide gelene soruyor 'Deven nerede?' diye. 'Allah'a emanet ettim' diyor. 'Bağladın mı onu' diyor. 'Yok bağlamadım' deyince
'Git deveni bağla sonra Allah'a emanet et' diyor. Bizim kader anlayışımızda bu vardır."
"HESABINI ÖYLE BİR SORMALIYIZ Kİ..."
"Bütün tedbirleri alacağız tedbirleri aldıktan sonra bize rağmen bir hadise olursa yapacak bir şey yok tabi. Bir yıllık binalar yıkılıyor. Demek ki orada bir hile var bir hurda var orada. Büyük fiyatlarla satılan yeni binalar bir anda yıkılıyor bunun hesabını kime soracağız. Elbette bu işi yapanlara soracağız. Hem de öyle bir sormalıyız ki bir daha böyle şeye tevessül edemesinler"