Nafaka artırma davasında şoke eden sözler
Süresiz nafaka konusunda sosyal medyada paylaşılan bir mesaj gündeme oturdu.
Binlerce babanın ve eski eşin mağduriyetine neden olan ve tüm çağrılara rağmen çözüme kavuşturulamayan Süresiz Nafaka konusunda sosyal medyada paylaşılan bir mesaj gündeme oturdu. Eski eşinin nişanlısıyla geldiği nafaka davasında yaşadıklarını anlatan Tarkan Hepalkaç'ın anlattıkları şoke etti.
Eski eşinin, nafaka arttırma davasına nişanlısıyla el ele gelip, “geçinemediklerini ve nafakanın arttırılmasını istediklerini” beyan etmesi üzerine, bu talebi sosyal medyadan paylaşınca bir anda gündemin en tepesine oturan Tarkan Hepalkaç, acil düzenleme gerektiren Süresiz Nafaka konusunun nasıl bir travmaya sebep olduğunu söyledi.
AvazTürk haber sitesine konuşan Hepalkaç'ın anlattıkları ise dehşete düşürecek cinsten. İşte o röportaj:
Tarkan Bey, attığınız bir tweet ile çok dikkat çektiniz. Dilerseniz o kısma gelmeden önce ilk evliliğinizden bahsedelim. Bize biraz ilk eşinizle evlilik sürecinden bahseder misiniz?
İlk eşimle aynı mahallede oturuyorduk. Kendisini çok tanımıyordum aslında. Bir gün yine mahallemizde arkadaş grubu içerisinde gördüm ve flört etmeye başladık. Hemen ardından askere gittim, sonra da uzman çavuşluğu kazanarak eğitime gittim. Kısacası birbirimizi tanıyacak pek vaktimiz olmadı. Eğitimden sonra da Kars’a tayinim çıktı, ani bir şekilde evlilik kararı aldık ve evlendik.
Evliliğinizde sorunlar ne zaman ve nasıl başladı?
Sıkıntılar evliliğin ilk yıllarında başladı diyebilirim. Eski eşim Kars’a bir türlü alışamadı ve alışmak için herhangi bir çaba da göstermedi. Bulduğu hemen her fırsatta uçağa atlayıp İzmir’e giderdi. Sonunda da, “Ben Doğu’da yaşayamayacağım” diyerek boşanmak istediğini söyledi. İkna edemeyeceğimi anlayınca anlaşmalı olarak boşandık.
Sonra neler yaşadınız?
Boşandıktan bir ay sonra bana hamile olduğunu söyledi. Kars’ta kalırsam eski eşime ve çocuğuma yardımcı olamayacağımı düşünerek uzman çavuşluk sözleşmemi yenilemedim ve görevden ayrıldım. Tayin hakkımı kullanarak İzmir’de memur olarak tekrar işe başladım. Tüm gayretim eski eşimin ve çocuğumun yanında olabilmek içindi. Çocuğumun doğumunda ve sonrasında bazı sağlık sorunları yaşadık. Tedavi için varımı yoğumu ve uzman çavuşluktan aldığım tazminatı kullandım, yetmeyince kredi çektim. Yine masraflarla baş edemeyeceğimi anlayınca, çocuğumun sağlık sigortamdan yararlanması için eski eşime yeniden evlenme teklifinde bulundum ve evlendik.
Çocuğunuzun doğması tüm hayatınızı değiştirmiş anlaşılan.
Evet öyle oldu. Boşanıp kendi yoluma gitmeye hazırlanırken baba olacağımı öğrendim. Çocuğum için yuvamızı kurtarmak istedim ancak başaramadım. Bir müddet sonra eşim ailesinin yanına gitti ve bana boşanma davası açtı. Neden yaptığını sorduğumda ise, “Senden ilk ayrıldığımda kuruş almadım, sıkıntı çektim. Şimdi alacağım..” şeklinde cevap verdi.
Boşanma aşamasında neler yaşadınız? Maddi ve manevi sıkıntılar neydi?
Yedi yıldır ödediğim süresiz nafaka yüzünden maddi sıkıntıyı hala yaşıyorum. 1500 liralık maaşımla süresiz nafaka, maddi manevi tazminat, avukatlık ücretleri, yargılama giderleri ve bir de çektiğim krediyi ödemeye çalışıyorum. Çocuğuma ödediğim nafakaya sözüm yok elbet ancak eski eşime ödediğim süresiz nafaka zoruma gidiyor, hele ki eski eşimin nafaka arttırma davalarına nişanlısıyla el ele geldiğini düşünecek olursak…
Attığınız twite gelelim. Yazdığınıza inanmayanlar da olmuş yanılmıyorsam. Eski eşinizin nafaka arttırma davasına nişanlısı ile birlikte geldiğini söylemiştiniz. Biraz açar mısınız lütfen?
İnanmayanlara hak veriyorum. Böyle bir olay daha önce yaşanmış mıdır bilemiyorum ancak ben ve ikinci eşim bizzat yaşadık. Eski eşimin hayatında biri olduğunu zaten biliyordum. Çünkü İzmir’de aynı ilçede oturuyoruz ve birkaç kez karşılaştık da. Ancak nafaka arttırma davalarına nişanlısıyla el ele geleceğini düşünememiştim. İlk arttırma davasında eski eşim mahkeme salonundayken, nişanlısı kendisini dışarıda bekledi. Mahkeme çıkışında adam önümüzü kesti ve “Siz çalışacaksınız, biz de yiyeceğiz…” gibi bir laf etti. Eşim telefonu çıkarıp olanları kameraya almak istediğinde ise üzerine yürüdü. Birkaç gün önce görülen nafaka arttırma davasında ise eski eşim, arttırmaya gerekçe olarak o akla zarar lafları etti. Maddi durumları iyi olmadığı için nişanlısıyla dört senedir evlenemediklerini ve evlenebilmeleri için nafakanın artması gerektiğini söyledi..
İnanılır gibi değil gerçekten…
Maalesef öyle. Gerekçeleri ise daha da trajikomik. Ben ve eşim ikimiz de devlet memuru olduğumuz için maddi durumumuz iyiymiş, bu nedenle nafaka miktarını arttırmamızda sakınca yokmuş. Bunları duyunca eşim mahkemede hıçkırarak ağladı maalesef. Akıl alır gibi değil ki. Eski eşim sigortalı olarak çalışıyor ve nişanlısı da dükkan sahibi. Buna rağmen birlikte mahkemeye gelerek, eşimin ve benim alın terimizle kazandığımız parada hak iddia edebiliyorlar. Mevcut kanunlar onlara bu hakkı veriyor çünkü.. Ben çok fazla yorum yapmadan, sözü okuyucularınıza bırakıyorum..
Anlıyorum. Mevcut medeni kanuna göre, eski eşiniz resmi olarak evlendiğinde nafaka iptal ediliyor değil mi?
Evet o durumda iptal ediliyor ancak neden evlensinler ki? Her ay maaş gibi aldıkları süresiz nafaka varken, evlenip de neden bundan mahrum kalsınlar? Devletimiz bu suistimallere nereye kadar göz yumacak inanın bilemiyorum.. Benim gibi iki milyona yakın mağdur var ve hepsinin hikayesi birbirinden acı. Anlattığımızda inandırıcı gelmeyen hayatlar yaşıyoruz hepimiz. Her ay ödediğimiz nafaka, her sene nafaka arttırma davaları, icra ücretleri, mahkeme masrafları derken hayatımız adliyelerde geçer oldu. Oysa ki biz süresiz nafaka mağdurları suç işlemedik, sadece boşandık. Ne kadar büyük bir suçmuş bu.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Boşanmış insanlar ve Aile Platformu önderliğinde bir yola çıktık ve artık yasanın çıkacağına inancımız sonsuz.Devletimizden süresiz nafaka mağduriyetine en kısa sürede çözüm bulmasını istiyorum. Yoksulluk nafakası hiç olmasın demiyoruz, hakkaniyetli bir süre sınırı getirilsin. Ne kadın mağdur edilsin ne de erkek. Boşandıktan sonra nafaka bir süre ödensin, sonrasında her iki taraf da kendi yoluna gitsin. Ömrümüz adliye koridorlarında geçmesin.