Muhafazakar sosyete Büşra Nur Çalar'a demediğini bırakmadı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a olan yakınlığıyla bilinen Star gazetesi yazarı Sibel Eraslan, şatafatlı bebek mevlidi görüntüleriyle tepki çeken muhafazakar sosyetenin dikkat çeken ismi Büşra Nur Çalar'a "ahmak, görgüsüz, gerizekalı" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Star gazetesi yazarı Sibel Eraslan “Görgüsüzlük üzerine kötü bir sınav” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Eraslan yazısında son dönemde kamuoyunda tartışılan “muhafazakar partileri” ele aldı.
“GÖRGÜSÜZ GÖSTERİŞÇİLERDEN BİRİNİN PRODÜKSİYONUYDU”
Sibel Eraslan şu ifadeleri kullandı:
“Sanki hayat kutlamadan ibaret. Balo, parti, buluşma, eğlenme. Sosyal medyada görgüsüzlük furyası esiyor. Her gün için, her saatte neredeyse bir kutlama var. Herhangi insani bir derdi, gayesi, düşüncesi olmayan, hayatı gösteriden, haz rolünden, ifşaattan, temaşadan ibaret zanneden, sorumsuz, acaip bir taife var...
Gençlerin sosyal medyadan ibaretleşen hayatsız-hayatları hakkında genel eleştirilerimiz sürüp gidiyor. Ama bu artık o kadar uzakta değil. Biri bizi gözetliyor evine dönüştürülmüş gösteriden ibaret yaşamlar, artık hepimizin avuçları içindeki telefonlarda...
Geçen hafta içinde sosyal medya sitelerinde viral olan, bir bebek mevlidi videosu da bu görgüsüz gösterişçilerden birinin prodüksiyonuydu. Genç kadının örtülü oluşundan, mevlitten, aminden yola çıkarak önce Müslümanlara, ardından İslam’a uluorta sataşmaya gittiler. Çılgınca işledikleri nefret suçu, boyu da, tahammülleri de aştı.
Oysa o görgüsüz kız, ne dinimizi, ne Müslümanları, ne bir fikri, ne de siyasi bir düşünceyi temsil etmiyordu. Sadece ne kadar zengin olduklarını, ne kadar pahalı şeyleri harcadıklarını, uluorta sergilemeye çalışan rüküş bir beceriksizdi. Ama bu aciz kadının üzerinden neler söylenmedi ki... Sonunda tüm hakaretleri tarttığınızda, başı örtülü kadınlara dair biriktirilmiş derin hazımsızlığı apaçık görüyordunuz.”
“O AHMAK KIZ ÖRTÜLÜ DİYE…”
“Oysa aynı yaştaki diğer kadınlar da benzeri saçma toplantıları ve gösterişleri yapmaktaydı. Ama sadece başı örtülü kadının rüküşlüğü ve sonradan görmeliği konuşuluyordu” diyen Eraslan şöyle devam etti:
“Kendini sol ve demokrat zanneden insanların bizim toplumumuzda mütemadiyen düştükleri politik körlük burada da işliyordu. 35 yaş altı gençlerin hangi sosyal, siyasi çevreden olurlarsa olsunlar, aynı sanal çöplükte dönüp dolandığını görmezden geliyorlardı. Başı örtülü kadınla alay edip, küfürlerini müslümana, İslam’a boca edince rahatlıyorlardı. İş bitiyordu. Toplum? Boşver toplumu! Oysa sosyal medya ile ilgili en çarpıcı eleştirileri solcular yapıyor dünyada, bizimkilerin uyuduğuna bakmayın, bizimkilerin tek bildiği Müslüman dövmek...
Bir de bu gerizekalı görüntülerin ‘İslamcılıkla, AK Partili olmakla’ ilgili olduğunu iddia eden muhafazakarlar vardı. Yaptıkları tam anlamıyla utanmazlıktı! O görgüsüz kızı sadece örtülüydü diye, koskoca İslamcı düşünce tarihiyle, Sait Halim Paşa’yla, Şehbenderzade Hilmi’yle, Milli şairimiz Mehmet Akif’le, Sezai Karakoç’la, Nuri Pakdil’le özdeşleştirmek, olsa olsa oksimoron bir şaşırma olabilirdi. O ahmak kız örtülü diye, Menderes’i, Özal’ı, Erbakan’ı, Erdoğan’ı sorumlu tutmak da tam anlamıyla bir akıl felciydi... Ama hepsi de yapıldı.”
“ÇÜNKÜ INSTAGRAM’DAKİ BAŞI ÖRTÜLÜ KIZLAR BUNLARIN HEPSİNE TALİPTİ, HATTA RAKİPTİ”
Sibel Eraslan yazısını şöyle noktaladı:
“Sınavda kalanların büyük bir kısmının, aslında har vurup harman savurmaya, gösterişe, cakaya falan değil de başı örtülü bir kadının nasıl olur da kendileri gibi dans edip, kendi gezindikleri mekanlarda boy gösterdiğine kızdığını gördük.
Laubalilikse onu biz yaparız, gösterişse bizde, israfsa bizde, şımarıklıksa bizde diyenler küplere bindiler... Çünkü Instagram’daki başı örtülü kızlar, bunların hepsine talipti, hatta rakipti...
Ne kadar yazık... Kimseye değil. Hayatını bin bir çileye göğüs gererek ahlaklı nesiller yetiştirmeye adamış güzel emektarlarımıza, karıncalarımıza, arılarımıza yazık...
Diyanet İşleri Başkanlığı, keşke hiç kimseye hitap etmeyen kliplerle uğraşmasa da, kendini ifşa etmeden yaşayamayan bu gençlerimize ulaşabilecek bir dil inşası için zihin yorsa...”