Müftüden karı kocalara kurban uyarısı
Balıkesir İl Müftüsü Ramazan Topcan, kurban ibadeti konusunda karı kocalara uyarıda bulundu. Topcan, ''Tombalayla veya gönül alma şeklinde 'bu sene ben keseyim, önümüzdeki sene siz kesersiniz' şeklindeki bir uygulama doğru değildir'' diye konuştu.
Kurban kesmenin bir ibadet olduğunu söyleyen İl Müftüsü Ramazan Topcan, kurban ibadetinde hem kesen açısından hem de kesilen hayvan açısından bir takım özellikler bulunması gerektiğini bildirdi. Kurban olacak hayvanlarda bulunması gereken özellikler hakkında bilgiler veren İl Müftüsü Ramazan Topcan, kurban kesecek vatandaşların da bazı özellikler taşıması gerektiğini dile getirdi. Müftü Topcan kurban kesecek kimsenin zengin olması gerektiğini söyleyerek, bir sene kendi adına, bir sene de eşi adına kurban kesmenin caiz olmadığını ifade etti. Topcan, “Böyle tombalayla veya gönül almacasına ‘bu sene ben keseyim, önümüzdeki sene siz kesersiniz’ şeklindeki bir uygulama doğru değildir” diye konuştu.
“Kurban edilecek hayvanların şartları var”
Açıklamalarına ilk olarak kesilecek kurbanın özelliklerini anlatarak başlayan İl Müftüsü Ramazan Topcan, “Namaz ve oruç ibadetinde olduğu gibi özellikle kurban ibadetinde de hem kesen açısından hem kestiren açısından, hem de kesilecek hayvanlar açısından bir takım özellikler bulunması zorunludur. Bunlar Peygamber Efendimiz tarafından bizlere bildirilmiştir. Yani kurban yapılmasını arzu ettiğimiz bir hayvanda bulunması zorunlu şartlar vardır. Mesela bunlardan en mühimleri; kurban olacak hayvan kesim yerine gelemeyecek kadar zayıf, topal bir hayvan kurban olma özelliğini kaybetmiştir. Böyle bir hayvan kurban olamaz. Bir veya iki gözü âmâ olan hayvan kurban olamaz. Bir veya iki boynuzu kırılmış olanlar yine kurban olamaz. Küçükbaşlarda bir tane, büyükbaşlarda iki tane memesi körelmiş olan hayvanlar kurban olmaz. Memelerinden çoğu hastalıktan mütevellit süt vermez hale dönüşmüş olanlar da kurban olmaz. Ama bir hastalıktan mütevellit değil de yem icabı kurumuş olanlar ise kurban olmaya mani değildir. Dolayısıyla kurban yapacağımız hayvanda temel şartlar bunlardır” diye konuştu.
“Kurban eti taksimi götürü usulü olmaz”
Kurban kesecek kimsenin zengin olmasının şart olduğuna dikkat çeken Müftü Ramazan Topcan halk arasında uygulanan "bir sene ben, bir sene eşim için kurban keseyim" uygulamasının yanlış olduğunu kaydetti. Topcan, “Ama kesecek olan kardeşlerimiz açısından da bir takım şartlar söz konusudur. Mesela biz kurbanla ilgili fıkıh çalışmalarımıza başladık. Mesela gördüğümüz kadarıyla en büyük yanlışlardan birisi şu oluyor: Vatandaşların bize ‘hocam bu sene ben kesiyorum, önümüzdeki sene eşim kesiyor. Bir sene ben, bir sene eşim kesiyor’ deniyor. Bu asla caiz değildir. Kurban ibadetiyle mükellef olabilmek için zengin olmak lazım. Dolayısıyla zenginlik şartına haiz olan kim ise kurban kesmek onun üzerine vacip olan bir ibadettir. Dolayısıyla böyle tombalayla veya gönül almacasına ‘bu sene ben keseyim, önümüzdeki sene siz kesersiniz’ şeklindeki bir uygulama doğru değildir. Dolayısıyla burada mali bakımından dini İslam’a göre zengin sayılan kardeşimiz kadın olsun, erkek olsun kurban kesmekte mükelleftir. Bir önemli konu da ortaklar arasındaki et taksimi götürü usulü olamaz. Yani ‘orası senin, burası benim, ön ayaklar senin, arka ayaklar benim, hadi hakkınızı da helal edin’ deyip taksimatımızı yapamayız. Mutlaka burada terazi kullanmak zorundayız. Ortaklar arasında et taksimi yapıldıktan sonra; hatta sakatatlara varıncaya kadar hisseye giren arkadaşlar sayısınca taksimatı yapılır, ondan sonra terazi kullanılmak zorundadır. Kurbanımıza zarar gelmesin. Çünkü kurban bir ibadettir. Şüphe üzerinde ibadet olmaz. Kurban ibadetinin şüpheden ari olması lazımdır” diye konuştu.
“Kurban üçe bölünerek dağıtılmalı”
Kesilen kurbanın paylaşılması gerektiğinin de altını çizen Müftü Ramazan Topcan, “Çarşı-pazardan satın aldığımız hayvan, şartlarına, evsafına uygun olmalıdır. Çünkü kulun Allah katında acziyetinin itirafıdır. Yarabbi senin verdiğin nimetlere karşı bir şükür ifadesi anlamı taşıyacağından dolayı öyle gelişigüzel ki Allah Acze ve celle infak konusunda Kur’an-ı Kerim’de bizi ikaz eder. Verdiğimiz malların nasıl olmasını gerektiğini bize tarif eder. Dolayısıyla bize verildiği zaman böyle yüzümüzü, gözümüzü ekşitmeden alamayacağımız cinsten mallar değil, sevdiklerimizin en güzellerinden. “O çok sevdiklerinizden vermediğiniz müddetçe cennete, iyiliğe nail olamazsınız.” İyiliğe nail olabilmek, bu milletin fakir-fukarasının duasına mazhar olabilmek için sahibi olmakla iftihar ettiğimiz mallarımızın, servetimizin en güzellerinden vereceğiz. Ama bugün yaşadığımız dünyada sevgimizi muhtaç insanlar var. Sahip olmakla iftihar ettiğimiz mal varlığımıza muhtaç, hatta ortak insanlar vardır. Dolayısıyla bu kurban aynı zamanda kardeşlerimizle yakınlaşmak için bir vesiledir. Onların ihtiyaçlarını gidermek, onları da Kurban Bayramı’ndan hisseyab edebilmek için bir vesiledir. Dolayısıyla bu keseceğimiz kurbanlarımızdan sadece kendi ihtiyacımızı değil Hz. Peygamber Efendimizden almış olduğumuz öğreti gereği, Peygamberimiz üçe taksim eder. Bir tanesini ev halkına bırakır, bir tanesini yakın akrabasına, diğerini de komşularına taksimatını yapardı ki, bu sosyal hayatta kavganın, gürültünün olmadığı, huzur ve barışın olduğu bir dünya tesisi açısından son derece önemlidir. Yani Cenab-ı Peygamberimiz ibadet vasıtasıyla bize paylaşma kültürünü öğretiyor. ‘Paylaşırsanız bereket bulursunuz, paylaşırsanız huzurlu olursunuz’ ifadesi son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.
“Kurban aynı zamanda paylaşmaktır”
Kesilen kurbanın paylaşarak daha anlamlı hale geleceğinin altını çizen Topcan, “Dolayısıyla ben özellikle muhterem kardeşlerimize, kurban kesme mükellefiyetinde bulunan kardeşlerimize şunu söylemek isterim: Elbette kurban aynı zamanda paylaşmaktır. Diğer sair aylarda, seneler geçmesine rağmen et ihtiyacını gideremeyen kardeşlerimize gönül elimizi uzatabilmek, onlarla beraber kurbanımızı paylaşmak kanaatimce kazandığımız sevaba ayrı bir değer, bir anlam katacaktır. Ancak dinimiz İslam bize vermeyi emrediyor ama kime, nasıl vereceğiz? Burası son derece önemlidir. Bir kere kurban bir ibadettir. Bunda şartlarına haiz olanlar istifade edebilir. Dolayısıyla mutlaka ihtiyaç sahibi olması lazım. Halk arasında fakir-fukara diye tabir ettiğimiz, günlük iaşesini temin edemeyecek kadar aciz halde bulunan kardeşlerimiz istifade edebilmelidir. Yoksa makam, şöhret sahibi insanların bir araya geldiği, adeta yemek şölenlerine dönüştüğü, kavurma şölenlerine dönüştüğü bir şeyden bahsetmiyorum. Burada özellikle memleketimizin, mahallemizin ihtiyaç sahibi insanların daha önceden tespitinin yapılarak, Kurban Bayramı’nın ilgili gününde kardeşlerimize hissemize düşen, bölümün en güzellerinden takdim ederek ayrı bir sevap mutluluk yaşamamıza vesile olmak için gayret göstermemiz gerekiyor” dedi.
“Kesilen kurbanın yenmeyen bölümleri toprağa gömülmeli”
Kurban kesiminin ardından hayvanın yenilmeyen kısımlarıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Ramazan Topcan, “Hayvan kesimi yapıldığı zaman hayvanın yenilmeyen bölümleri olacak. Hayvanın yenilmeyen beş tane önemli uzvu vardır. Günümüz dünyasında bu bir ibadettir. İbadete her şeyden önce bizim saygı göstermemiz lazımdır. Dolayısıyla o yenilmez dediğimiz bölümleri mutlaka şehirde oturan kardeşlerimiz poşetlere alarak çöp bidonlarına, kırsalda olan kardeşlerimiz ise mutlaka bu artıkları toprağa gömmelidir. Öyle gelişigüzel sokak hayvanlarının ağızlarına meze yaparak, oradan oraya taşınmasına müsaade edilmesi ibadetimize zarar getirir. İbadetimize zarar vermemek açısından mutlaka yenilmeyen, hatta satır vurulduğu zaman geride kalan küçücük parçaların da süpürülerek bir poşette mutlaka toprağın altına gömülmesi gerekirken, şehirlerde ilgililerin muhafaza altına alabilmeleri için poşetle çöp bidonlarına bırakılması gerekmektedir” diye konuştu.