Mete Yarar: ''Bunun adı vatan hainliği''
Güvenlik Uzmanı Yarar, Afrin'de süren Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili olarak çarpıcı açıklamaklarda bulundu.
Güvenlik uzmanı Mete Yarar Star'dan Fadime Özkan'a çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte o değerlendirmeler
- Afrin operasyonu nasıl olacak size göre?
Fırat Kalkanı çok uzun bir süpürme harekatıydı, bu çok daha dar ve çevrelenmiş bir yerde olduğu için çoğunlukla askerin ayağını basmadan temizlik yapılacağını düşünüyorum. Sihalarla. Özel kuvvet personeliyle ve zaman zaman da istihbarat yoğunluklu operasyonla. Siville terörist ayrılacak. Bir ev düşünün şehrin içinde ve tamamen cephanelik. Nasıl uçurabilirsiniz havaya? Bütün mahalle ayakta kalır ama o ev aşağıya iner, onun bir tekniği var, tereyağından kıl çekmek gibidir. Bu yüzden daha ince, nokta nokta çalışacaklar. O yüzden de iş uzayacak. Nereden baksanız bölgede 400 bin insan yaşıyor çünkü.
Afrin Operasyonu neden önemli?
Afrin önceden de önemliydi. 90’larda PKK Kandil’e yerleşmemişken, ABD Çekiç Güç’le PKK’ya şemsiye sağlamamışken Beka vadisinde eğitim alıyor, Amanoslar üzerindeki bağlantı yerlerine geçiyorlardı. İlk güzergahları Afrin’di. Siyasi anlamda destek aldıkları yerlerden birisi Afrin’di. O dönem bir müddet bölgede görev yaptım. Türkiye’de öldürülen teröristlerin nasıl defnedildiğini dürbünlerle izlerdik. PKK’da Suriye kökenliler yüzde 30 civarındadır. Çoğunluğu da Afrin’dendir. Afrin PKK için önemli bir lojistik merkez. Militan anlamında da öyle. Amanosların ve Suriye’ye kadar olan alının güvenliğini sağlamak istiyorsanız Afrin’de PKK olmamalı.
- PKK’nın Afrin’i ilk gasp ettiği tarih 2012 miydi?
2012’den beri yerleşik vaziyetteler. Bölgedeki aşiret ve dini liderleri öldürdükleri yerdir Afrin. Onlar için iki yer önemli. Diğeri Kamışlı. Nüfus olarak orada fazlalar. İlk isyan girişimlerine başladıkları yer Kamışlı ve Afrin’dir.
- Esed PKK’nın 2012’de Afrin’e el koymasına izin verdi mi? Gücü mü yetmedi?
Müsaade etmedi, birçok tutuklama yaptı. Bizim iyi olduğumuz dönemlerdi ve PKK’lıların Türkiye’ye teslim süreçleri o dönemde yaşanıyordu. Seri şekilde 7-8 çok önemli, Türkiye ile yakın olan ve Türkiye ile sorun yaşamak istemeyen dini ve aşiret liderini öldürdüler, suikastlerle.
- Geçen altı yılda PKK eğitim ve donanım desteğini aldı ABD’den. Afrin’de nasıl bir PKK var karşımızda?
Organik olmayan bir PKK var. Doping yapan sporcu gibi. Doğal sürecin dışında popüler edilmiş, silahlandırılmış, güçlü gösterilmeye çalışan bir örgüt. Ama biz şişirildiğini biliyoruz. İlk karşılaşmalar Münbiç operasyonunda, el-Bab’da oldu. O dönemde de silahlandırılmıştı PKK.
- Nasıldı karşılaşma?
10 saniye bile direnemediler. Bugün de çok fazla direneceklerini düşünmüyorum. Ama bir asker kaybı bile Türkiye için önemli. Bu yüzden süreci uzatmaya, içerde tartışmayı yükseltip Türkiye’nin sabrını ölçmeye çalışacaklar. Ezici çoğunluk Afrin operasyonu yapılsın diyor. Kobane zamanındaki gibi ses yükseltmeye çalışanlar da olacaktır ama ben Mardin’de Diyarbakır’da olay beklemiyorum.
- Batı şehirlerinde mi bekliyorsunuz?
Kaos isteyenler olacaktır. Etnik, mezhepsel bir kimlik vermiyorum. Son yaşananlara baktığımda çok üzülüyorum. Yaşadığımız vatanın bir bütün olduğunu unuttuğumuz oluyor. Siyaseten bir kişiyi aşağıya çekebilirsiniz ama vatanı aşağıya çektiğinizde kendi zemininizi aşağıya çekiyorsunuz. Tayyip Bey üzerinden vatanı da aşağıya çekmeye çalışıyorlar. Ben bu kadar bel altı vuruşların olduğu bir dönem hatırlamıyorum. Türkiye’yi yıpratmayı tercih ettiğinizde bunun adı başkadır.
- Bunun adı nedir?
Vatan hainliği! Çünkü bu iş uzadığında ölecek olanlar, bizim evlatlarımız, arkadaşlarımız, bizim için görev yapan insanlar. Kayıplarımız bizim kayıplarımız. Afrin bölgesine PKK geldikten sonra bölgeyi terk eden Kürt, Arap ve Türkmenlerin sayısı 250 bin. PKK Kürtleri temsil ediyorsa neden Kürtler geri dönmüyor? Kobani’den Türkiye’ye 300 bin mülteci geldi ve PYD yönetimindeki Kobani’ye dönmedi. Barzani’ye sığınan Kürtler de dönmedi geri. Türkiye Fırat Kalkanı’nı yapınca bölgede nüfus 10 kat arttı. Çünkü PKK bölgede etnik süpürme yapıyor. Kendisinden olmayan Kürtler, Araplar ve Türkmenlerin bölgede yaşamasına müsaade etmiyor. Türkiye Afrin’e huzur götürecek.
- PKK dopingliyse askeri olarak zayıf mı yani?
Kendisini çok hormonlu görebilir ama Türk Silahlı Kuvvetleriyle karşılaştırılamaz. Barzani kendisini en güçlü hissettiği dönemde 12 saat direnebildi. Bu iş öyle kolay değil. Eline silah verdiğinizde, üç aylık eğitimle bir yerden bir yere gelemezsiniz. Türk ordusunun gerçekten söylüyorum; ezici ve yıkıcı bir üstünlüğü var. Bunu PKK için değil herhangi bir bölgesel ülke ile ilgili de söylüyorum.
- Nasıl olacak harekat?
Türkiye gücühü böyle kullanmayacak çünkü bölgede sivilin arasına karışmış bir PKK var. Sivilin zarar görmemesi için bir süpürme operasyonundan çok, ayıklama operasyonuna girecek. Barikatlar dönemine benzeyecek. Sivil halkı önce oradan çıkaracak, PKK’yı temizleyecek, sonra diyecek ki “kardeşler toprak sizin, huzurla yaşamaya devam edin”. Barikatlar hendekler dönemine benzer bir dönem olacak. Zor çünkü yeraltına inmiş durumdalar ve zorla askere aldıkları sivilleri ön cepheye dizmiş durumdalar.
- Hendek teröründe PKK her evin kapısına, bebek beşiğine, buzdolabına vb bomba tuzaklamıştı?
Aynısını yaptılar Afrin’de de. Bölgeyi mayınladılar. Yeraltına tonlarca patlayıcı döşediler. Üzerine beton dökerek. ABD’den aldıkları tank savar silahları oraya götürdüler. Bölgede tahmini terörist sayısı 6 ila 9 bin arasında. Fırat Kalkanında 3 bin beş yüzlük DEAŞ teröristi vardı, harekat 170 güne yakın sürmüştü. Afrin operasyonu da yarına bitecek bir operasyon değil.
- Afrin’de partnerimiz Özgür Suriye Ordusu. Askeri kapasite ve beceri bakımından ne durumda ÖSO?
Çok güzel soru teşekkür ederim. ÖSO 32 ayrı gruptan oluşur. İçlerinde S.Arabistan, İngiltere, Fransa destekli gruplar da var. Bizim yetiştirdiğimiz 3 alay şeklindeydi Fırat Kalkanı’nda. 3500 ile 5000 arasında. Bugün ÖSO 17000 kişiye ulaştı. Afrin’de eğitimleri daha zayıftı, bugün ise çok daha farklı bir noktalar. Hem silah, donanım ve ekipman olarak, hem kendilerine güven bakımından. Adları Türkmen Tugayları yahut Murat Tugayı diye geçer.
- Kış mevsimi harekat için biraz daha zor bir mevsim mi?
Fırat Kalkanı’nda 15 Temmuz’u daha yeni yaşamıştık acılarımız tazeydi, Beşiktaş’ta, Kayseri’de, Antep’te bombalar patlıyordu. Fırat Kalkanını o esnada icra ettik. Bugün o durumda değiliz. Hem iç tarafta çok daha fazlasıyla güvenlik sağlanmış durumda hem TSK kendisini onardı, teknolojik anlamda gelişti. 2016’da bölgede kullandığımız SİHA sayısı 2 idi. Çünkü o kadar vardı. Bugün onlarca var. Teknoloji, askeri ve güvenlik anlamında çok farklı bir yerdeyiz. O yüzden kış şartları çok da önemli değil. TSK her türlü hava şartlarında ve 24 saat görev yapmak üzerine eğitim alır. Yazlık bir ordu değildir. Karda da, yağmurda da, en tehlikeli ortamda da yapar. Mevsim askerin yaşam şartlarını zorlaştırır ama savaşın gidişatını ve şeklini fazla değiştirmez.
- Askerin morali nasıl? Nasıl hazırlanılır bir operasyona?
Türk Silahlı Kuvvetleri yapı olarak bunu her gün yaşar. Bir İsviçre ordusu değil, her gün çatışma ortamında bu coğrafyada. Tatbikat yapmıyor, çünkü zaten yaşıyor. Canını ortaya koyduğu çatışma ortamlarından buraya geldi askerlerimiz. Bu tecrübeye sahip dünyada tek ordu var, o da ABD. Başka eş değerde bir ordu yok. Bütün personeli çatışma ortamından geçmiş, eğitim-savaş tecrübesi olan başka ordu yok. Operasyona giderken havası şudur askerlerin: “Vatanın bize ihtiyacı var, dün Hakkari’de vardı, bugün Afrin’de var. Ben bu vatana nasıl hizmet edebilirim”. Bu değişmez. Gittikleri toprak parçasından çok bu vatana ne kadar şan ve şeref vereceklerine bakarlar.
- Kendi hayatları, aileleri, hayalleri gelir mi akıllarına?
El-Bab’da şehit olan askerlerin tamamına yakını yaralıydı. Yaralılar yarasının özelliğine göre 45 gün evine giderler ama hiç biri evine gitmedi. Tedavi süresinde evine gitmeyip görev yerine dönen insanlarla karşılaştım. Özel kuvvet personeli ve komando birliğinden gelen. Hepsinin söylediği şuydu, birebir duyduğum için söylüyorum: ‘Lütfen hemen tedavi edin, orada adama ihtiyaç var, elim hala silah tutuyor”. Çoğu nişanlısını görmedi, çoğu düğününü ertelemişti şehitlerin. Çocuğunun doğumuna gitmemişti. Birçoğu annesinin babasının veya ailesinden birisinin cenazesine gitmemişti. Hiç biri izin kullanmamışlardı. El Bab’a gidenler Yüksekova’dan gelmişlerdi.
- DEAŞ aniden buharlaştırıldı. Bir kısmı ABD talimatı PYD eliyle Rakka’dan güvenli şekilde çıkarıldı. DEAŞ’ın kılık değiştiren bir yapı olduğunu da biliyoruz, nasıl ortaya çıktığını da. Bu açıdan DEAŞ’lıları tıraş edilmiş olarak PYD’lilerin arasında karşımızda görme ihtimalimiz var mı Afrin’de?
Var! Net sordunuz net cevaplıyorum. PYD-DEAŞ ilk defa işbirliği yapmadı. Rakka operasyonu sırasında DEAŞ PYD’lilerin arabasıyla taşındı. Deyrizor’a götürüldüler. Deyrizor DEAŞ, PYD adına Esad ve Rus güçlerine saldırdı. Bugün farklı bir şey olacağını beklemeyin. PYD içerisinde yüzlerce DEAŞ’lı olabilir. PYD içinde yabancı ülke vatandaşları da var. Bir kısmı eski asker, özel birliklerde yetiştirilmiş. Bir sürü ajan var, parayla tutulmuş eğitim için getirilmiş insanlar, danışmanlar var. Coğrafya o kadar kirletildi ki temizlemeye çalışan bir tek Türkiye var. Türkiye’ye bu kadar laf söylenmesine inanın bazen dayanamıyorum.
- Türkiye Afrin’de ne yapmak istiyor? PYD’yi oradan tamamen kazıyıp atacak mı?
Kazıyıp atamazsınız, sonuçta bir siyasi bağı da var. Ama Türkiye silahlı gücünü atmak istiyor. Bakın burası bir İdlib değil, bir Fırat Kalkanı Harekatı bölgesi değil. Burası ideolojik anlamda PKK’ya yakın insanların yaşadıkları yer. Silahtan arındırır, denetim altına alırsınız. Risk yönetilirse sorun olmaktan çıkar denir. En azından kabul edilebilir bir noktaya getirmek, Türkiye’nin amacı bu bence. Türkiye şunu yapmak istiyor ama: Fırat Kalkanı, Münbiç ile beraber Afrin ve İdlib bölgesini eğer güvenli hale getirebilirse Türkiye’deki mültecilerin yarısı bölgeye dönecektir. Bu, Türkiye üzerindeki baskıyı azaltır. Buranın kendisini toparlamaya başlamasıyla beraber Türkiye ekonomik anlamda kazanmaya başlar. Şuan bölgenin en büyük sorunu elektrik. Münbiç alınırsa elektrik santrali alınmış ve bölgeye elektrik verilmiş olacak. O andan itibaren bölgede kalkınma başlar. Bölge zeytin ağaçlarının, hayvancılığın olduğu çok verimli bir bölgedir. Suriye barışı için iyi bir model.
Türkiye sınırında bir etnisitenin olmasına değil örgütün olmasına karşı. Yoksa Afrin’de PKK’nın yaptığı gibi etnik süpürme yapmayacak. Burada Kürtler yaşamaya devam edecek. ÖSO’da Kürtler de var, Arap ve Türkmenler de.
- Astana ile birlikte İran, Rusya ve Türkiye garantör devletler olarak İdlib’de güvenliğin sağlanmasında anlaştı. Pratik de böyle. Ama her ülkenin Suriye planı farklı. Rusya ve İran Esed kalsın Suriye’ye hakim olsun istiyor. Türkiye ise muhalifler denklemde kalsın siyasi temsili olsun diyor. Dolayısıyla İdlib düğümlendi mi?
İdlib’de handikap şu. Yalnızca ÖSO yok orada, Ruslar ve uzantıları var. ABD bize “PKK ile mücadele gibi İdlib’deki el-Nusra ile mücadelede ortak çalışalım” diyor. El-Nusra’yı DEAŞ ile eş değer görüyorlar, Türkiye de terör örgütü olarak görüyor. İdlib operasyonu askeri harekat değil intikal harekatıydı, Çatışmasızlık alanına gözlemci sokmaktı. Bu iş zor. Askeri olarak süpürmek kolay ama bir yerde istihbarat faaliyeti yapmak zordur. 14 kontrol noktası kurmamız gereken yerde 3 buçuk tanesini kurabildik. Çünkü çatışmalar çok yoğun. Oradaki gruplar kendi aralarında anlaşamıyorlar ve artan bir gerilim var. İdlib sorunu yakın dönemde çözülecek gibi görünmüyor.
- Askeri operasyon ya da terörle mücadele mevzuu olduğunda aklımıza hemen askerimiz polisimiz geliyor ama sahada MİT mensupları da var canını tehlikeye atan?
Aslında şehadetlerini de es geçiyoruz onların. Asker şehit olduğunda tören oluyor. Maalesef Milli İstihbarat Teşkilatı personeli başka bir coğrafyada şehit olduğunda belki cenazesini bile getiremiyorlar. Orada defnediliyor. Veya Türkiye’ye getirip sessiz sedasız defnetmek zorunda kalıyorlar. Onlar yaptıkları işi de söyleyemiyorlar. Aileleri bile bilmiyor. Aslında çok zor bir şeydir bu ama onlara öğretilen, hepimize öğretilen şey şudur “Siz biliyorsunuz ya, sizin bilmeniz yeterlidir. Bu vatan için ne yaptığınızı siz biliyorsanız, sizde o iman varsa birilerinin size bir şey demesine gerek yoktur”. Onlar öyle insanlar... Ama dualarımızı eksik etmemek, onları da onurlandırmak lazım. Çünkü bazen duyduğumuz bazı şeyler oluyor, insan çok üzülüyor...