Marmara depremi için korkutan depremi !

Uzmanlar Marmara depremi için korkutan benzetmelerde bulundu.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Marmara bölgesinin deprem gerçeğini bölgeyi 'gladyatör arenası'na benzeterek ortaya koydu. Marmara bölgesinin iki ayrı gladyatörü olduğunu, bunlardan birinin Kuzey Anadolu Fay Hattı diğerinin ise Batı Anadolu'daki düşey atılımlı rejim olduğunu kaydeden Kalafat, "Doğal olayları afete çeviren toplum olarak biziz. Deprem öncesinde bilinçli olsak, şehirlerimizi depreme dayanıklı şekilde inşa etsek; deprem, en fazla 45 saniye süren bir doğa olayı. Bunu yağmurun ve dolunun yağması gibi bertaraf etmek mümkün" dedi.

17 Ağustos Marmara Depremi'nin 19'uncu yıl dönümünde Osmangazi Belediyesi tarafından deprem bölgelerinin tespiti ve afet zararlarının azaltılmasıyla ilgili deprem uzmanlarının katılımıyla '17 Ağustos ve Bursa'nın Depremselliği' konulu toplantı düzenlendi.

Toplantıya konuşmacı olarak katılan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Eskişehir Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Berkan Ecevitoğlu ve Doç. Dr. Muammer Tün, deprem araştırmaları ve raporlarının yanı sıra Bursa'da yapılacak deprem çalışmalarına yönelik bilgiler paylaştı.

"DEPREM 45 SANİYELİK DOĞA OLAYI AFETE ÇEVİREN BİZİZ"

Marmara bölgesindeki deprem gerçeğini bölgeyi gladyatör arenasına benzeterek vurgulayan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, bölgedeki fay hatlarının hareketli ve birbirini tetikler nitelikte olduğunu söyledi. Kuzey Anadolu Fay Hattının 1939'da Elazığ depremiyle başlayıp 1999 yılı Gölcük depremiyle sonlanan 60 yıllık süreçte doğudan batıya doğru göç hareketinde bulunduğunu belirten Kalafat, "Bölgede 2 ayrı gladyatör var biri Kuzey Anadolu Fayı diğeri Batı Anadolu'daki düşey atılımlı rejim ikisi de hareketli ve birbirini etkiliyor" dedi. Depremin yağmur ve dolu gibi bir doğa olayı olduğunu hatırlatan Kalafat, "Doğal olayları afete çeviren toplum olarak biziz. Deprem öncesinde bilinçli olsak, şehirlerimizi depreme dayanıklı şekilde inşa etsek; deprem, en fazla 45 saniye süren bir doğa olayı. Bunu yağmurun ve dolunun yağması gibi bertaraf etmek mümkün. Maalesef, tedbir almadığımız için orta büyüklükteki depremler bile ülkemizde yıkıcı olabiliyor" dedi. 

İstanbul ve çevresindeki deprem riskini de 40 yıl içerisinde 7.0 büyüklüğünde bir deprem olma ihtimalinin yüzde 70 olduğunu hatırlatarak vurgulayan Kalafat, 90 yıl içerisinde bu riskin yüzde 95'e yükseleceğini belirtti.

BURSA'DA 14 DİRİ FAY VAR

Bursa ve ilçelerinin 1966 yılında yayımlanan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan deprem bölgeleri haritasında birinci derece deprem bölgesi içerisinde bulunduğunu hatırlatan Kalafat, "Bursa'da Kuzey Anadolu Fayının İznik Gölü'nün güneyinden Gemlik Körfezi'ne uzanan orta kolu ile Yenişehir - Bursa'dan geçen güney kolu bölgenin depremselliğini önemli ölçüde belirlediğini Bursa'da Soğukpınar Fayı, Ulubat Fayı, Mustafakemalpaşa Fayı, Orhaneli Fayı, Bursa Fayı, Barakfaki Fayı, İnegöl Fayı, Gençali Fayı, Zeytinbağı Fayı, Karacabey Fayı, İznik-Mekece Fayı ve Gemlik Fayının hareketli olduğu bölgenin Kuzey Anadolu Fayı ve Batı Anadolu'nun açılma rejimi etkisi altında karmaşık bir tektonik yapı gösterdiğine dikkat çekti. 1855 yılında yaşanan ve Ulucami'den kapalı çarşıya kadar şehrin büyük bir bölümünün zarar gördüğü Büyük Bursa depreminin üzerinden 163 yıl geçtiğini, geçen bu sürede plakalar arasında 3'er metrelik ilerleme olduğunu, bu ilerlemenin de 6 şiddetinde bir deprem enerjisinin birikmesine neden olduğunu belirten Kalafat, "Gerek şehrin çok hızlı büyümesi, gerekse aktif faylara olan yakınlıkları deprem riskini arttırmaktadır. Bu yüzden bu coğrafyada öncelikli olarak yapılacak olan tüm yapıların başta hastaneler, okullar, kamu binaları, spor salonları ve geçici iskan-barınma olanağı olabilecek tüm önemli yapı unsurlarını öncelikli olarak depreme güvenli olarak inşa edilmeleri veya ehil ellerde bilinçli bir şekilde güçlendirilmeleri gerekmektedir. Marmara bölgesinde veya denizinde olabilecek büyük bir deprem Bulsa ili ve çevresinde de etkili olacaktır. Bu bakımdan burada yaşayan halkımızın ev alırken veya ikamet edeceği konutların muhakkak depreme dayanıklı olarak inşa edilip edilmediğini sorgulamaları gerekmektedir" diye konuştu.

"HAREKETLİLİK DEVAM EDİYOR"

Prof. Dr. Berkan Ecevitoğlu ise Bursa ve çevresinde yapılan sismik deneylerde Marmara'da enerjinin birikmeye devam ettiğini belirtti. Ecevitoğlu, "17 Ağustos'ta enerji boşaldı, artık rahatız' diyemeyiz. Sürekli kırıklardan bir hareket var" diye konuştu. "En büyük gladyatör ise Marmaris'te kalkanıyla dayanmış bekliyor" diyerek Marmaris'te olası bir depreme dikkat çeken Ecevitoğlu, Marmaris ve Datça'daki sismik hareketliliğe dikkat çekti. 

Doç. Dr. Muammer Tün ise AFAD'a önerdikleri güdümlü projeye en büyük desteğin Bursa Osmangazi Belediyesinden geldiğini belirterek, Bursa'da önümüzdeki günlerde bir nevi yerin röntgenini çekip Bursa'daki aktif fay durumunu kesin olarak ortaya koyacaklarını söyledi.

Sonraki Haber