Mahkeme Başkanı sorunca dondu kaldı

Darbe girişimi soruşturmasında Yarbay Eray Uçkun hakim karşısına çıktı

Darbe girişimi sırasında, Ankara Gölbaşı'ndaki Türksat'ın bombalanmasına yönelik açılan davada yargılanan sanıklar, ilk kez hakim karşısına çıktı. Savunmasını yapan sanık Yarbay Eray Uçkun, Türksat'ın, yayınlarını kesemeyince uçaklarla bombalandığını söyledi. Davada müşteki olan bazı polislerin de FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındığı belirtildi.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, müşteki ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada iddianamenin özetinin okunmasının ardından sanık savunmalarına geçildi.

İKİZ KIZLARIMIN DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLAMAYA HAZIRLANIRKEN TELEFON GELDİ

Savunmasını ilk yapan, ÖKK'da görevli Yarbay Eray Uçkun oldu. Darbe gününden bir gün sonra ikiz kızlarının doğum günü olduğunu ve o akşam hazırlık yaptıklarını söyleyen sanık Eray Uçkun, "Saat 22.00 sıralarında bir telefon geldi. Kim olduğunu tam anlayamadım ancak bana 'Özel Kuvveler Komutanı emir verdi Cumhurbaşkanı Muhafız Alayında koruma güvenlik tatbikatı yapılacak sizi görevlendirdiler' dedi. Çamaşır makinesindeki kirli üniformamı alıp acilen eşimin aracıyla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittim. Karşıma çıkan askere 'tatbikat nerede' diye sordum. Bana bir yer gösterdi ben de oraya gittim. Orada Harun Albayı gördüm. Onunda tatbikat için geldiğini öğrendim" diye konuştu. 

 Bir süre sonra kendilerine 'Durum değişti ve Türksat'a terör saldırısı oldu 15-20 kişi hazırlık yapsın' emri geldiğini söyleyen Uçkun, "7-8 kişi yol kenarına ayrıldı. Harun Albay bana 'Eray sen de gideceksin' dedi. Sayı eksik olduğu için bir kaç kişi daha geldi. Biz buraya planlı gitmedik. İddianamede planlı gittiğimiz söyleniyor. Ancak ben oradaki kimseyi tanımıyordum" dedi.

TSK'DAKİ KOD ADIM 'ŞAMİL'  

Özel Kuvvetler'de terör operasyonları nedeniyle personelin teşhir olmaması için herkese kod adı verildiğini ve kendi kod adının 'Şamil' olduğunu belirten sanık Uçkun, "Bunu bana daha önce tim komutanım verdi. Bu bana birlik tarafından verilmiş resmi kod ismidir. İddianamede bu ismin bana örgüt tarafından verildiği yazıyor ancak bu TSK'daki resmi kod adım" açıklamasında bulundu.

HELİKOPTERE BİNERKEN TELSİZLERİN BOZUK OLDUĞUNU ÖĞRENİNCE TELEFON NUMARAMI VERDİM

Helikoptere binmek için piste gittiklerini, bu sırada oradaki personele çağrı ismi olan 'Şamil'i söylediğini ve olayı hala tatbikat olarak düşündüğünü iddia eden Uçkun, şöyle devam etti: "Helikopterlere binerken telsizlerin bozuk olduğunu öğrendim. Bunun üzerine haberleşmek durumunda kalırız diye telefon numaramı oradakilere verdim. Helikoptere bindikten sonra bir telefon geldi. Telefondaki kişinin sesini Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Albay Osman Kılıç'ın sesine benzettim. Bana 'Türksat'a geçtiniz mi' dedi. Bölgeye geldiğimizde helikopter bir iki tur attı. İkinci turda çat pat diye sesler gelmeye başladı. Bu sırada helikopterdeki silahçı ateş açmaya başladı. İddianamede benim emir verdiğim yazıyor. Ancak helikopterde komutan kıdemli pilottur. Nizamiye bölgesine ateş açıldı. Toplamda bu ateş bir ya da iki dakika sürdü. Nizamiyeden bir kişinin kaçtığını gördüm"

SİLOPİ VE CİZRE'DE NE YAPTIYSAM BURADA DA AYNISINI YAPTIM

Nizamiye bölgesine geldiklerinde bir kişinin 'İçeride yaralı var' diye bağırdığını anlatan Uçkun, savunmasını şöyle sürdürdü: "Bunun üzerine ben nizamiyedekilerin terörist olduğunu düşünmeye başladım. Biz Silopi ve Cizre'de neyi uyguladıysak burada da aynısını yapıp, oradakileri silahlarından ve cep telefonlarından arındırdık. Daha sonra yaralıları görünce 'Sıhhiyeci var mı?' diye bağırdım. Hareket merkezini aradım ve yaralılar olduğunu ve helikopterleri geri göndermelerini söyledim"

TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BU KADAR ÇILDIRMIŞ OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEDİM

Telefondaki Albay Osman Kılıç'ın, kendisine 'Türkiye genelinde birçok kritik tesise terör saldırısı var. Bu bertaraf edilene kadar sıkıyönetim ilan edildi. Silahlı kuvvetler yönetime el koydu' dediğini iddia eden Uçkun, şunları söyledi: "Ben bu sıkıyönetimi darbe olarak algılamadım. Önce terör örgütünü bu kadar çıldırmış olabileceği  düşünmedim. Ancak Şırnak ve Silopi'de yaptıklarını düşününce buna ihtimal verdim. Ve bunun bir terör saldırısı olduğuna inandım. Osman Kılıç bize terör örgütün propagandasını önlemek için Türksat yayınlarını kesmemizi emretti. Yayını nasıl kesileceğini sorduğumda burada öyle biri yok dediler. Nizamiyede olabileceğini düşünerek oraya sordurduk. Sonra teknisyen olup olmadığını anlamak için odalara baktırdık"

TERÖRİSTELERİN İÇİNDE TEKNİSYEN Mİ ARADINIZ?

Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı, sanığa "Az önce oradakilerin terörist olduğuna karar vermiştiniz. Şimdi teröristlerin içinde teknisyen mi arıyorsun?" diye sordu. Sanık, bu soruya net bir cevap vermeyince Mahkeme Başkanı da savunmasına devam etmesini söyledi.

İŞ UZADI YAYINI ÇABUK KESİN

Nizamiyede yayını kesecek kimseyi bulamadıklarını belirten sanık Uçkun, "Teknisyen ararken, hareket merkezinden bir telefon geldi. 'İş uzadı yayını çabuk kesin' emri verildi. O sırada nizamiyeden ateş sesleri duydum. Oraya koşup havaya ateş açtım. Personele 'ateş kes' emrini verip, nizamiyeye girmek isteyen araçtakilere 'yaralı var mı?' diye bağırdım. Araçtan bir ses geldi. Tam bu sırada gelen telefon üzerine oradakileri bırakıp yayınları kesmek için yan binaya geçtim" dedi.

TÜRKSAT'IN BOMBALANACAĞINI VE ORAYI BOŞALTMAMIZ İSTENDİ

Yayınları kesemeyince Osman Kılıç'ın tekrar aradığını söyleyen Uçkun, "'Başka bir hal tesisi düşünülüyor binayı boşaltın' dedi.  Ben bunun ne olduğu sorduğumda 'uçaklar 5 dakika sonra orada olacak binayı boşaltın' dedi. Ben durumu orada bulunanlara söyledim ve binanın tahliyesi için uğraştım. Nizamiyeden içeride kimsenin olmadığına emin olduktan sonra 3 araçla çıktık" dedi.

BİZE DİREK ATEŞ AÇILDI

Konya Yolu'na çıktıklarında bulundukları araçlara sivil kıyafetli kişiler tarafından ateş açıldığını ve bu kişilerin polis olduğunu sonradan öğrendiğini söyleyen Uçkun, "Biz bunu pusu olarak düşündüğümüz için ilk olarak bu pusudan çıkmayı düşündük. İddianamede bizim ateş ettiğimiz yazıyor ancak biz kesinlikle ateş etmedik. Arkadaki aracın lastiklerinin patladığını öğrendim ve uygun bir yerde durma kararı aldım. Ancak bu sırada yine ateş açıldı ve benim bulunduğum araçta biri ağır 4 kişi yaralandı" diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANININ SORULARI KARŞISINDA DONDU KALDI !

Bunun üzerine mahkeme başkanı sanıktan, bu kişileri teşhis etmesini istedi; ancak sanık yaralandığını söylediği kişileri teşhis edemedi. Mahkeme Başkanı, "Hiç tanımadığın bir kişi telefon ediyor Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gidiyorsun. Buradaki kişilerle yaklaşık yarım saat zaman geçiriyorsun. Daha sonra bu kişilerle helikoptere binip Türksat'a gidiyorsun. Burada da yaklaşık 1.5 saat bu kişilerle faaliyetlerde bulunuyorsun. Sonra bir araca biniyorsunuz ve oradan ayrılıyorsun. Ama sen bu kişileri tanımadığını söylüyorsun" diye soru yöneltince sanık Uçkun, bu soruya da net bir cevap veremedi. Başkan ısrarları üzerine sanık Eray Uçkun, "Herkesin üzerinde kamuflajları vardı ve ortam sürekli karanlıktı" dedi.

Sonraki Haber