Kutlu Doğum Haftası Programı
Diyanet İşleri Başkanı Görmez: - "Bugün İslam dünyasını kuşatan en büyük sorun, tevhidin bütün kainatı, bütün insanlığı, kültürü, sanatı, medeniyeti yorumlayan bir ilkeden çıkarılıp, Müslüman'ın başkasını tekfir eden bir ideolojiye dönüşmesidir"- "O gün y
ANKARA (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Bugün İslam dünyasını kuşatan en büyük sorun, tevhidin bütün kainatı, bütün insanlığı, kültürü, sanatı, medeniyeti yorumlayan bir ilkeden çıkarılıp, Müslüman'ın başkasını tekfir eden bir ideolojiye dönüşmesidir." dedi.
Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının ATO Congresium'da düzenlediği ve bu yılki temasını "Hz. Peygamber, Tevhit ve Vahdet" olarak belirlediği Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin açılış programına katıldı.
Allah'a şükrederek ve Hazreti Peygamberi saygı ve tazim ile yad ederek sözlerine başlayan Görmez, “İslam aleminde işlediğimiz hatalardan dolayı başka dünyalarda zorluk ve sıkıntı çeken, bizim yapıp ettiklerimizin ceremesini çeken, kendilerini İslamofobik nefret, ötekileştirme ve ayrımcılık kuşattığı için dünyanın en güzel ismi olan Muhammed’i, Hazreti İsa’nın İncil’de müjdelediği Ahmet’i, Mahmud’u, Mustafa’yı; Ahmet, Mahmut ve Muhammed ismini gizlemek durumunda kalan bütün çocuklarımıza, adı Muhammed olan bütün gençlerimize selam olsun diyorum.” ifadesini kullandı.
Hazreti Muhammed’e en azılı düşmanlarının bile “Emin” dediğini hatırlatan Görmez, “Kutlu doğumunun ikliminde eman bölgelerini, selam bölgelerini yeniden tesis etmelerini yüce Rabbimiz nasip ve müyesser eylesin.” duasında bulundu.
Bütün bir tarihi ve medeniyeti özetleyen konuşmaların olduğunu ifade eden Görmez o konuşmalardan bir tanesinin Habeşistan Kralı Necaşi’nin, bir tanesinin ise Pers Kralı Kisra’nın huzurunda cereyan ettiğini hatırlattı.
“Bizim milletimizin sevgi merkezli bir peygamber tasavvuru vardır" ifadesini kullanan Görmez, "Biz, ilahilerimizle, kasidelerimizle, naatlarımızla Resulü Ekrem'e en derin sevgimizi ifade etmişiz. Bizim Fuzulimiz Anadolu coğrafyasının şekillenişini dahi Resulü Ekrem Efendimizin sevgisiyle, sevdasıyla muhabbetiyle özetlemiştir." dedi.
Milletin kendi çocuklarına en çok Peygamberin isminin verdiğini, birçok tören ve toplantının selatü selamla başladığını ve bittiğini, ülkeyi savunan askere Mehmet, orduya da "Peygamberin ocağı" adının verdiğine dikkati çeken Görmez, "O gün yani Peygamberimizin doğduğu gün, bizim milletimiz için her sıkıntıdan çıkarken, milletin yeniden doğuşunu temsil eder. Bunun içindir ki Milli Mücadele'nin sonunda açılan Meclis miladi olarak Kutlu Doğum Haftasının ilk cumasına denk getirilerek bütün yurt sathında indirilen hatimlerle, okunan Buhari Şeriflerle, icra edilen Mevlidi Şeriflerle açılır. Ayrıca o yılda çıkarılan kanunla Velayeti Nebi ile Hakimiyeti Milliye bir kabul edilerek, aynı kanunla bayram olarak ilan edilmiştir." şeklinde konuştu.
Görmez, Meclis'te kabul edilerek yasalaşan ve Resmi Gazete'de yayımlanan kanunu okudu.
- "Kutlu Doğum Haftası Mevlid-i Nebi'nin alternatifi değildir"
Millette var olan bu "sevgiyi" Diyanet İşleri Başkanlığının "bilgiye", "anma" toplantılarını "anlama" toplantılarına dönüştürmek için 1989 yılında Kutlu Doğum haftalarını başlattığını ifade eden Görmez, "Kutlu Doğum Haftası Mevlid-i Nebi'nin alternatifi değildir. Kutlu Doğum Haftası dini ve tabudi bir gün, gece ve hafta değildir, ilmi, fikri bir haftadır. Yani Resulü Ekrem'i (SAV) daha önce nasıl Mevlid programlarında anıyorsak bu sefer miladi takvime göre anlama, onun rahmet mesajını bütün insanlık ile buluşturma çabası ve gayretinden ibarettir." değerlendirmesinde bulundu.
Her yıl Peygamberin farklı bir özelliği üzerinde durduklarını anlatan Görmez, 2011'de Hazreti Peygamber ve merhamet eğitimi, 2012'de Hazreti Peygamberi ve insan onuru, 2013'de Hazreti Peygamber ve kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku, 2014 yılında Hazreti Peygamber, din ve samimiyet, 2015'de Hazreti Peygamber ve birlikte yaşama ahlakı ve bu seneyi de Hazreti Peygamber tevhit ve vahdeti tema olarak belirlediklerini hatırlattı.
Görmez, "Bu sene tevhit ve vahdet, ‘insanlığı diriltmek için gelin birlik olalım, insanlığı yaşatmak için gelin birlik olalım, insanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım’ çağrısıyla milletimizin huzuruna çıkmış bulunuyoruz." dedi.
"İnsanlık bugün bir değersizlik ve değersizleşme girdabı içerisindedir” ifadesinin kullanan Görmez, "Bize değer kazandıracak yegane kaynak olan ilahi dini kendi elimizle insanlar değersizleştiriyor. Değer üretmeyen bir dindarlık anlayışı hepimizi kuşatmış vaziyette. Onun getirdiği değerlerle insanın dirilmesi, insanın yücelmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Mehmet Görmez, "İslam’ın özü, ruhu, İslam medeniyetini ayakta tutan yegane iksir tevhit, neden müminler ve muvahhitler arasında vahdete dönüşmüyor? İman neden eman toplumlarını inşa etmiyor, neden güveni inşa etmiyor? İslam neden selamı, barışı gerçekleştirmiyor? Bu üç sorunun cevabı üzerinde bütün camilerimizde, salonlarımızda, ülkemizde ve coğrafyamızda durmaya çalışacağız." diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Bugün savaşların ve şiddetin gölgesinde, kaos teolojileri üreten nevzuhur dini akımların İslam’a ve Müslümanlara verdiği en büyük zarar nedir, diye sorarsanız en büyük zarar tevhit anlayışında sapma olmuştur. Zira tevhit, varlığı, insanı, toplumu, tarihi, kültürü, kainatı medeniyeti yorumlayan bir ilke iken birilerinin eliyle sadece soyut bir inanca başkasını tekfir eden bir ideolojiye dönüşebilmiştir. Bugün İslam dünyasını kuşatan en büyük sorun, tevhidin, bütün kainatı, bütün insanlığı, kültürü, sanatı, medeniyeti yorumlayan bir ilkeden çıkarılıp, Müslüman'ın başkasını tekfir eden bir ideolojiye dönüşmesidir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Tevhit medeniyeti, yerli ve yabancı diye tebasını ikiye ayırmaz"
"Tevhit Allah’ın her şeyin tek, mutlak ve üstün yaratıcı olmasıdır. Tevhit, mutlak birliğin, yüceliğin ve celalin büyüklüğünü haykırır ve seslendirir." ifadesini kullanan Görmez, şunları söyledi:
"Tevhit kulluk ve köleliğin, kul ve köle olanlara yapılmayacağını ilandır. Tevhit, insan ürünü din ve inançların iddialarını karşılıksız bırakır, saf ve cahil bütün hurafelere kapıyı kapatan bir anlayıştır. Tevhit tabiat ve fizik ilimlerinin kutsal ile metafizik alemle ilişkisini sürdürmeyi öğreten bir İslam ilkesidir. Tevhit, bilim ve medeniyetin düşmanı olan batıl inanç ve hurafelerin panzehridir. Tevhit medeniyeti, yerli ve yabancı diye tebasını ikiye ayırmaz. Tevhit medeniyeti mensuplarını ve bütün insanlığı dil, ırk, renk, etnik köken olarak asla tasnif etmez. Tevhit medeniyeti, kainatı ‘batı, doğu, kuzey, güney’ diye ayırmaz. Tevhit en yüce varlık olan Halik’ın vahdaniyetinde toplumu birbirine bağlar. Tevhit ve vahdet olmadan medeniyetin inşası mümkün olmaz. Zamanla mekanın tevhidi, insanla kainatın tevhidi, tarihle toplumun tevhidi, tevhit hakikatinin birer parçasıdır. Allah’ın yeryüzündeki halifesi tevhidin sayesinde amaçsız ve gayesiz yaratılmadığını, yalnız olmadığını, yaratanın ona her şeyden yakın olduğunu bilir. Tevhit, akıl sahibi olanlara insanlığını hatırlatır, hem insanı alçaltmaz hem de asla ilahlaştırmaz. Tevhit, insanın kıymetini erdemleriyle değerlendirir, insanı tanrılaştırma yönündeki bütün düşünceleri reddeder. Tevhit insana dünyadan kopmayı ve var olandan uzaklaşmayı önermez ancak dünyaya ku olmayı da reddeder."
Konuşmasının sonunda, Hazreti Muhammed döneminde Müslümanlar arasında geçen bir sohbeti anlatan Görmez, Hazreti Selman’ın, kendisine soyunun sorulması üzerine verdiği, “Ben de İslam oğlu Selman’ım, Ben delaletteydim Allah beni Muhammed ile hidayete erdirdi, fakirdim, Allah beni Muhammed Mustafa ile zenginleştirdi, ben köleydim Allah beni Muhammed Mustafa ile özgürleştirdi” cevabını anımsattı.
Bunun üzerine Hazreti Ömer’in de, “Ben İslam oğlu Ömer’im, İslam oğlu Selman’ın kardeşiyim” dediğini aktaran Görmez, “İşte bu hafta işte Resulü Ekrem’in tevhit ve vahdetle bütün Müslümanlara öğretmek istediği asıl mesaj bu” dedi.