Kpss Sorularının Sızdırılması Davası
2010-KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 54'ü tutuklu 230 kişi hakkında "FETÖ kurucusu, yöneticisi ve üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından açılan davada, tutuklu sanıkların savunmalar
ANKARA (AA) - 2010-KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 54'ü tutuklu 230 kişi hakkında "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) kurucusu, yöneticisi ve üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından açılan davada, tutuklu sanıkların savunmalarının alınması tamamlandı.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan sanık Levent Çelebi, suçlamaları kabul etmeyerek, iddianameye katılmadığını söyledi.
Çelebi, "Soruları önceden gördüğüm iddia ediliyor, böyle bir şey yok. Matematik bilirkişi raporu, bilimsel gerçeklikten uzak. Sorular çok çok basitti. Bazıları liseye geçiş sınavında sorulmuş. Matematik öğretmeniyim, 4 yıl dershanelerde matematik öğretmenliği yaptım. ÖSYM'nin tüm soru çeşidini biliyorum. Yüzlerce sorunun türevini öğrencilerime çözdüm" diye konuştu.
Mahkeme heyetine, matematik sorularını nasıl çözdüğünü anlatan Çelebi, "Bir hakeme ofsaytın ne olduğunu bilmiyor' demek, bir matematikçiye 'matematiği bilmiyor' demektir. Bu sınavlarda doğru sayısı değil, sıralamaya göre olan başarılıdır. Sınavda soruların yüzde 80'ini doğru yapmışım. Bir robot değilim, duyguları olan biriyim. En sevdiklerimin yanında olamayarak sınava çalıştım. Başarılı oldum. Kimseye soru vermedim, kimseden soru almadım" ifadelerini kullandı.
- "Sınavdan önce astım tedavisi gördüm"
Sanık Hüseyin Güngör de 1997'de Karedeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Matematik Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olduğunu, 2007'ye kadar iki farklı eğitim kurumunda görev aldığını söyledi.
Güngör, şunları kaydetti:
"2009'daki KPSS'de 102 eğitim bilimleri, genel yetenekten 56, genel kültürden 34 doğru ile 84 puan alarak 2010'daki sınavdan önce atandım. 2010'daki KPSS'de istediğim başarıyı alamadım. Siirt'te sözleşmeli öğretmen olarak devam ettim. Sonra kararnameyle kadroya geçtim. 2010 eğitim bilimlerinde 115 doğru yaptım ancak iptal edildi. Alerjik astım rahatsızlığım ortaya çıktı. Yenilenecek sınavdan 4 gün önce astım tedavisi gördüm. Sınavdan bir gün önce Ankara'ya yolculukla geldim. Nefes darlığı, göz yaşarması, halsizlikle sınava girdim. Hastalık haliyle bu sınavda başarı gerçekleştiremedim.
Hafif bir baygınlık ve dalgınlıklar yaşadım. Bu hastalığın sonucunda tekrar Siirt'e dönmek zorunda kaldım. Bir gün sonra hastalığım daha da arttı, tedavi oldum."
Sanık Harun Kocaman da matematik ile bilgisayar mühendisliği bölümü mezunu olduğunu, polis memurluğu yaptığını anlattı.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Kocaman, Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneğindeki bilgisayarların imajlarını kendisinin aldığını dile getirdi.
Kocaman, şöyle konuştu:
"Savcılığın arama kaydıyla ilgili emri şubeye ulaştıktan sonra beni, arama ve imaj kayıtlarını almak için gönderdiler. İmaj almada kullanılan cihazlarla söz konusu dernekteki hard diski kopyaladım. Kopyaları arkadaşlarıma teslim ederek oradan ayrıldım. Benim oradan çıktıktan sora bir erişimim, müdahalem kalmadı. Daha sonra amirim arayarak bahsi geçen dernekten alınan imajların birinin bozuk olduğunu söyledi. KOM Daire Başkanlığına gittik. Hard disk gözükmüyordu, bilgisayara takınca uyarı veriyordu. Böyle olunca bir defa daha giderek imaj aldık. Bir delil karartma söz konusu değil.
TÜBİTAK raporlarında veri kaybedildiğine dair bir şey geçmemekte. Müdahale olmuş ancak veri yok edildiği yönünde bir ifade yok raporlarda."
Mahkeme Başkanı Musa Yeşil'in "O gün izinli miydin, seni evden mi çağırdılar? Senden başka şubede kimse yok muydu?" sorusuna Kocaman, "Hatırladığım kadarı ile izinli değildim, şubedeydim. Benden başka 2-3 arkadaş daha var ancak onlar gün boyu ÖSYM'de imaj alıyorlardı" şeklinde cevap verdi.
Tutuklu sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından avukatların beyanına geçildi.