Kırklareli'de koronavirüs vakalarının kaynağı tespit edildi

Koronavirüs vaka artışı bir haftada yüzde 73 artış ile Türkiye'de ilk 5 il arasına giren Kırklareli'de vakaların yüzde 80-90'ını çalışanların oluşturduğu açıklandı.

Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı koronavirüs risk haritasında, Kırklareli vaka artış oranında ilk 5 il arasına girdi. Vaka sayısı her 100 bin kişide 298,28'den 518.23'e yükselen kentte artış oranı yüzde 73 oldu. Kent merkezi ve Lüleburgaz ilçesi HES uygulamasında kırmızı renge büründü. 

Kentte vaka artışlarının önlenmesi için tedbirler üst seviyeye çıkarılırken, filyasyon ekipleri çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Valilik ve belediye vatandaşları sık sık ev ziyaretlerinden uzak durmaları, maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmeleri konusunda uyarıyor.

'ARTIŞIN NEDENİ HAREKETLİLİK'

Kırklareli Tabip Odası Başkanı ve Eğitim ve Araştırma Hastanesi genel cerrahi uzmanı Op. Dr. Taner Pehlivan, artışın en önemli etkenlerinden birinin bulunduğu coğrafya ile ilgili olduğunu belirterek, "Bölgede genel olarak illerin tümü yüksek yoğunluk oranındaki iller. İstanbul başta olmak üzere Çanakkale, Kırklareli, Edirne'de halen yüksek oranda devam ediyor. Bu coğrafi sınırlar şu anda insanların birbiriyle temas olduğu bir bölge. En büyük sebep bu. Toplumsal hareketlilikte herhangi bir kısıtlamaya gidilmediği için bu bölgede yoğunluk bir süre daha devam edecek gibi gözüküyor. Bizim ilimiz küçük bir il ama aynı zamanda göç veren bir il. Özellikle Tekirdağ'ın Çorlu ve Çerkezköy ilçeleri gibi fabrikaların, emek yoğunluklu üretimin yoğun olduğu bölgelerle iştirak halindeyiz. Burada, o bölgelerde çalışan çok kişi var. Onlar da aileleriyle zaman zaman görüşüyorlar. Artışta, ilk baştaki vakalar zaten hep il dışı temaslılardan çıkıyordu. Son birkaç haftadır il içi temaslılarımız da çok yoğun bir şekilde görülüyor. Toplumsal hareketlilik kısıtlanmadığı sürece ben artışın bir süre daha devam edeceğini düşünüyorum. Bunun sadece il bazında alınacak önlemlerle önüne geçilebilmesi çok mümkün gözükmüyor. İller arasındaki temasın mutlaka kesilmesi gerekiyor bir şekilde. Bu genel olarak, toplumsal hareketliliği durdurmaya, genel bir sokağa çıkma yasağı ve genel bir iş yerlerinin kapatılması şekilde olabileceği gibi en azından iller arası birtakım gidiş gelişlerin de kısıtlanması şeklinde olabilir" dedi.

Vakaların her geçen gün arttığına dikkat çeken Op. Dr. Pehlivan, vatandaşların ramazan ayında bir kısıtlama beklentisinde olduğunu kaydetti. Op. Dr. Pehlivan, "Pandemi döneminde şöyle bir şey vardır: Frene basarsınız ama araç hemen durmaz. Bunu bir otomobil gibi değil de daha çok büyük bir gemi gibi düşünebiliriz. Durmak istediğinizde kilometrelerce önceden frene basmanız gerekir. Biz, bugün frene bassak belki de 1 ay sonra pandeminin hızı yavaşlayacak. Eğer bu iş ramazana kalacaksa belki de ramazandan sonrasına, belki de yaz dönemine maalesef salgınla ciddi bir vaka artışıyla gireceğiz demektir. Yaz döneminde ekonomik açıdan daha büyük kayıplarımız olabilir. Turizm açısından ve pek çok alanda da aynı şekilde. Bu açıdan pandeminin bir an önce hızını kesmemiz gerekiyor. En azından ben öyle düşünüyorum" diye konuştu.

'VAKALARIN 3'TE 2'Sİ LÜLEBURGAZ'DAN'

Kırklareli'de vakaların yüzde 80-90'nın bulaş kaynağının çalışan nüfustan kaynakladığını ifade eden Pehlivan, "Aile içinde de bulaş oluyor belli bir süre sonra ama vakalar hep çalışan insanlardan çıkıyor. İş yerlerinde hastalığı kapıyorlar ve daha sonra da ailede diğer çevrelerine yayıyorlar. İş yerlerinden kaynaklı bir bulaş söz konusu. Daha önceki pikte de böyleyi. Belli fabrika ve iş yerlerinde çok büyük yoğunluklar yaşanmıştı. Şu anda ilimiz bazında bu büyük oranda Lüleburgaz ilçemizde yaşanıyor. Vakaların yaklaşık 3'te 2'si Lüleburgaz ilçemizden. Lüleburgaz daha çok fabrika ve emek yoğunluğunun çok olduğu bir bölge. Vakaların yüzde 60-70'ini 20 ile 40 yaş arasındakiler oluşturuyor" dedi.

'KÜÇÜK İLLERDE FİLYASYON BAŞARILI YAPILIYOR'

Op. Dr. Pehlivan, küçük illerde filyasyon çalışmalarının çok daha başarılı yapıldığını belirterek, "Büyük illerde filyason yapmak biraz daha zor. Çünkü nüfus fazla, vaka sayıları fazla, ekipler yetersiz olabiliyor. Küçük illerde, bölge de tanındığı için hem saha ekipleri var hem merkez ekipler var. Merkez ekipleri telefonla, saha ekipleri de birebir o merkezdeki ekiplerin ulaştığı veriyi işliyorlar ve evlere gidiyorlar. Numune alıyorlar, ilaçları dağıtıyorlar. Bizim gibi küçük illerde bu çok daha iyi ve hızlı yürüyebiliyor. Çünkü insanlar birebir hem o bölgeyi hem insanları tanıyorlar. Sokağı biliyorlar. Hatta bazıları eşi, dostu, tanıdığı olabiliyor. İş hızlı ve iyi yürüyor. Ama büyük illerde bu filyasonu yapmak zor oluyor. Filyasonu iyi yaparsanız, temaslıları iyi saptarsanız daha yüksek pozitiflikleri yakalayabiliyorsunuz. Asemptom yani bulgusuz geçirecek o kişi ama siz ondan test aldığınız için daha yüksek vaka sayısına ulaşabiliyorsunuz. Büyük illerde belki bu kadar yüksek vaka sayılarına ulaşamıyorlar. Filyason ekibi ne kadar iyi çalışırsa, tararsa doğal olarak vaka sayınız artar. Bütün temaslılara ulaşamazsanız, taramazsanız hem vakanın yayılmasını önlüyorsunuz hem de gerçek tüm vakaya ulaşamıyorsunuz" ifadelerini kullandı.

'KAYIPLARIMIZ ARTIYOR'

Kırklareli'de vaka sayılarının 3'te 2'sini oluşturan Lüleburgaz'da önlemler de üst seviyeye çıkarıldı. Lüleburgaz Belediye Başkanı Murat Gerenli, sosyal medya üzerinden uyarıda bulunarak, "Sevgili komşularım gerek vaka sayıları gerek hastane yatış oranları gerekse kayıplarımızın maalesef yeniden artış gösterdiği bir dönemi yaşıyoruz. Sizlerden bir kez daha rica ediyorum. Lütfen zorunlu olmadıkça evinizden çıkmayın. Ev ziyaretlerini erteleyin. Kendinizi ailenizi ve sevdiklerinizi korumak için maske, mesafe ve hijyen kurallarına özen gösterin" dedi.

VATANDAŞ TEPKİLERİ

Kentte oturan Gülcan Yıldız, artışın nedeninin insanların dikkatsizliğinden kaynaklandığını belirterek, "Herkes el ele verip bu işi ciddiye alsa herhalde bu kadar fazlalaşmayacak. Çoğumuz ciddiye almıyor. Mümkün mertebe maskemizi, cebimizde kolonyamızı bulundurmalıyız. Her alışverişte paraya dokunduğumuzda dezenfekte etmeliyiz. Buna dikkat etmezsek, herkes boş verip kalabalığa girerse olacağı buydu. İnşallah bir an önce biter. Artık eski günleri, korkusuzca gezmeyi özledik. İnşallah yakın zamanda atlatacağımıza inanıyorum" dedi.

İnsanların sokaklarda çok dolaştığını söyleyen Aynur Yadalı da, "Herhalde ondan kaynaklanıyor. Herkes parklarda oturup çay, kahve içiyor, geziyor. Aslında şehirler arasını yasaklamaları lazım. Otobüsler gelmeyecek. Haziran ayında sıfırlamıştık ama şimdi maalesef ilklere girdik. Maske, mesafe ve temizlik şart" diye konuştu.

Arkadaşıyla birlikte mobiletle gezen ortaokul 8'inci sınıf öğrencisi Taha Avcıoğlu, "Kimse sosyal mesafeye uymuyor, herkes gezmek peşinde. Genelde gençler bunu yapıyor. Eve gidince gerekli hijyenini yapmayıp anne ve babasına bulaştırıyorlar. Biz motorda iki kişiyiz ama biz test yaptırdık. Arkadaşla aynı sınıftayız, hep beraberiz. Bir tek evlerimiz farklı" ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber