İTO: Restoranların dışı ‘kırmızı' kaldıkça, içinin rengi fark etmez

İTO Başkanı Avgadiç yaptığı yazılı açıklamada, "Lokanta, kafe gibi mekanlar 'turuncu rengin günah keçisi' görülürse, sadece kapalı kalırlar ama salgında yüksek oranlardan kurtulamayız." dedi.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, "Restoranların dışındaki risk seviyesi adeta ‘kırmızı’ kaldıkça, içinin rengi turuncu, mavi, sarı olmuş fark etmez. koronavirüsün yayılmasında tek sorumlu lokantalar ve kafeler olarak görüldüğü sürece, doğru adım atmış olmayız." değerlendirmesinde bulundu.

İTO'dan yapılan yazılı açıklamada Avdagiç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ortaya koyulan yeni normalleşme adımlarının devreye girmesinden memnuniyet duyduklarını kaydetti.

'SALGINDA YÜKSEK ORANLARDA KURTULAMAYIZ'
Avdagiç, söz konusu adımların hizmet sektöründe faaliyet gösteren binlerce işletme ve onların çalışanları için büyük önem arz ettiğini belirtti.

Pandemi kurallarına uyulmasına, son bir yılda olduğundan daha fazla ihtiyaç olduğunu vurgulayan Avdagiç, "16 milyonluk İstanbul’da çocuklarımızın eğitim alabilmesi, binlerce iş yeri ve çalışanımızın geleceği için her bir vatandaşımızın kurallara tam uyması şart. Birlikte başaracağız. Ama hafta sonu bile trafik yoğunluğu haritası kırmızıyı gösterirse, İstanbul’un risk kategorisi rengini turuncuda korumamız zor olur. Bununla birlikte kurallar elbette sadece restoran ve kafeler için de değildir. Lokanta, kafe gibi mekanlar 'turuncu rengin günah keçisi' görülürse, sadece kapalı kalırlar ama salgında yüksek oranlardan kurtulamayız." ifadesini kullandı.
Mahkemeden dönen ekmek zammında yeni gelişme

'KURALLARA UYMAYAN İNSANLAR VE İŞLETMELERLE TEMAS EDİLMEMELİ'
Kırmızı kategoriye geçme ihtimalinin bile tüm İstanbullular için stres düzeyini yükselten ve belirsizliği artıran bir durum olacağını belirten Avdagiç, şunları kaydetti:

"Her bir vatandaşımızın bu kurallara münferit olarak riayet etmesi gerekir. Herkes kendi özdenetimini devreye almalı. Kurallara uymayan insanlar ve işletmelerle zorunlu olmadıkça temas edilmemeli. Herkes önce kendisinin sonra da çevresinin denetçisi olmak zorunda. Bu özdenetim mekanizması her bir vatandaşımıza yerleşirse o zaman ulaşım da, eğitim de, hizmetler sektörümüzün faaliyetleri de aksamadan devam etme şansı bulur. İş yerimizin ve çalışanımızın geleceği için her bir İstanbulluya düşen bu kurallara riayet etmektir. Bunu başarmak zorundayız."

Sonraki Haber