İşte IŞİD'in Türkiye sınırı tarifesi
IŞİD terör örgütünün Türkiye'deki kanlı para akışının ayrıntıları ortaya çıktı.
IŞİD’in Türkiye’deki kanlı saldırılarının emrini veren İlhami Balı, kontrolünde olan Gaziantep hücresine bağlı kişileri maaşa bağladığı, örgüt üyelerini sınıra taşıyan araçlara her sefer için 130 TL, kişi başına ise 40 TL ödediği, yakalananların avukat masrafını karşıladığı öğrenildi...
Milliyet gazetesinden Gökçer Tahincioğlu'nın haberine göre HDP’nin 7 Haziran seçimi öncesi Diyarbakır’da 5 Haziran 2015’te düzenlediği mitingte iki ayrı bombayı patlatarak beş kişinin ölümüne 400 kişinin yaralanmasına neden olan IŞİD’li Orhan Gönder, bombalardan zaman ayarlı olanı çöp kutusuna bıraktığını, diğerini ise cep telefonuyla arayarak patlattığını anlattı. İkinci bombayı yerleştirdiği çay tezgahının sahibini HDP’li olması nedeniyle “Suç ortağı” gibi anlattığını polislere ifade eden Gönder, IŞİD’in ise PKK’ya karşı mücadele etmek için kurulmuş bir örgüt olduğunu savundu. Dosya, ailesinin Gönder’i IŞİD’e katılmadan önce emniyete teslim ettiğini, ifadesi alınıp serbest bırakılan Gönder IŞİD’e katıldıktan sonra da emniyete başvurduklarını ortaya koydu. Eylemden önce Diyarbakır’daBingöl Otel’de kaldığı sırada polisin, “asker kaçağı” olduğu gerekçesiyle tebligat imzalattığı ortaya çıkan Gönder için neden başka işlem yapılmadığı ise halen araştırılıyor. Diyarbakır Emniyeti, ilgili kayıtlarda sadece, “asker kaçağı” bilgisinin olduğunu savunurken, yakalandıktan sonra ortaya çıkan “Şahıs Bilgileri Formu”nda ise Gönder için, “kayıp şahıs” bilgisinin yer aldığı görülüyor. Bu bilginin tüm sisteme girilip girilmediği ise merak konusu. Dosya, IŞİD’in Türkiye sınırı sorumlusu olan ve Diyarbakır saldırısı başta olmak üzere birçok saldırının talimatını veren İlhami Balı’nın aylar boyunca dinlendiğini ve Türkiye’den Suriye’ye nasıl militan taşıdığını da ortaya koydu. Buna göre Balı, kendisine bağlı kişilere maaş ödemesi yaparken, bu kişilerin militan taşımak için ayarladığı taksilere ve araçlara her sefer için 130 lira ödedi. Balı, araçta taşınan kişi başına ise 40 lira ödeme yaptı. Balı’nın sürekli bağlantıda olduğu kişiler ise Gönder’in transferini gerçekleştirdi ve Brüksel’e saldıran İbrahim El Bakraoui’yi Suriye’ye geçirmeye çalışırken yakalandı. Balı’nın aylarca takip edilmesine rağmen kendisine bağlıGaziantep hücresine neden operasyon yapılmadığı, yargılamaların en önemli sorusu olacak.
Diyarbakır’daki saldırıyı gerçekleştiren Gönder’in bugüne kadar açığa çıkmayan ifadesine Milliyet ulaştı. 5 Haziran 2015’teki eylemden beş gün sonra Gaziantep’te bir pansiyonda yakalanan Gönder, ifadesinde şunları anlattı:
‘Koşarak sınırı geçtik’
“2011-2012 döneminde fırında ve mermer işinde çalışırken dini bir arayış içindeydim. Bu süreçte mahalleden Ömer Dündar ile tanışarak dini sohbetler etmeye başladık. Kendisi bana Müslümanlar’a zulmedilen yayınları gösteriyor, IŞİD propagandası yapıyordu. Sonra Muhammed Alkan ile tanıştım. Bu süreçte Press Medya diye bir yayın organını takip ediyordum. PKK’nın Kobani’ye destek için yaptığı eylemlerde bu şahıslardan tehdit aldık. Bu tehditlerin Suriye’de yapılması, IŞİD’e sempati duymamı sağladı. IŞİD, Kobani’de PKK’yla mücadele ediyordu. Bu sırada Ömer Dündar’ın IŞİD’e katıldığını öğrendim. Ömer daha sonra beni ve Muhammed’i Suriye’ye çağırdı. Tehditler de almamız nedeniyle IŞİD’e katılmaya karar verdik. Ömer, Gaziantep’te ismini hatırlayamadım bir camiye gitmemizi, orada bir şahsın gelip bizi alacağını söyledi. Gaziantep’teki camiye gittik. Yarım saat kadar sonra bir şahıs geldi ve isimlerimizi sordu. Bu şahıs bizi bir araca bindirdi. Sınırda bir noktaya bıraktı ve ‘İner inmez sınırı geçin, hiç durmadan koşun’ dedi. Sınırı böyle geçtik ve uzun süre koştuktan sonra 2 IŞİD mensubu beni ve Muhammed’i karşıladı. Bizi bir araca bindirerek bir eve götürdüler. Bu evde bizim dışımızda yeni katılan yoktu. Birkaç kişi gelir, dini dersler verirdi. Ayrıldığım tarihe kadar bu evde kaldım. Muhammed’i başka yere götürdüler. Ömer’i ise hiç görmedim.
‘Bombalarla sınırı geçti’
Serdar isimli örgüt mensubu bana HDP’nin miting yapacağını, benim de saldırı eylemi yapmam gerektiğini söyledi. Bana çay tezgahına gidip kendimi tanıtmamı söyledi. Ben eylemi gerçekleştirmeyeceğimi söyledim. Bana yapmazsam sonuçlarına katlanmam gerektiğini söyledi. Karşı koyamayarak kendisinin hazırladığını söylediği iki el yapımı bomba ve üç hatsız cep telefonunu alarak gitmemi söyledi. Sınırı geçtim, bir kişi beni alarak Antep’te bir köye götürdü. Oradan otobüsle iki hafta kadar önce Diyarbakır’a geldim. Dağkapı’ya gittim, bir otelde kalmaya başladım. Eyleme kadar burada kaldım ve başka IŞİD mensubu ile iletişime geçmedim. 4 ve 5 haziran’da iki defa keşif yaptım. Serdar dışında bir başkasından talimat almadım. Bombaları hazır biçimde getirmiştim. Birçok telefoncuya gittim. Kişisel amaçlı kullanmak üzere telefon almak istiyordum. Telefon almadım ama üç tane açık günlük hat satın aldım.
Zaman ve arama ayarlı bomba
Olay günü saat 11.00 sıralarında bombalarla miting alanına geldim. İlk önce bir çöp tenekesine poşet içerisinde bombayı bıraktım. Sonra bana söyleniyen seyyar çaycıyı buldum. Bu sırada bombalardan diğerini çaycının yanındaki çocuk okulun bahçesine götürdü. Poşette para ve esrar olduğunu söylemiştim. Miting alanına girişler başladıktan sonra ben de alana girdim. Bir süre sonra çaycının yanına giderek poşeti istedim. Poşeti tezgahın altına bağladım ve alandan ayrıldım. İlk bomba alarmlıydı, 17.50’ye kurmuştum. İkinci bomba da aramayla patlayacaktı. Kurmuş olduğum saatte birinci bomba patladı. İkinci bombayı da aldığım hatla arayarak patlattım. O sırada kaldığım otele yakındım. Çaycının neden yaralandığını ise bilmiyorum. En son Gaziantep’e gittim, oradan ezberimdeki bir numarayı arayarak Suriye’ye hemen gitmem gerektiğini söyledim. Ancak Gaziantep’te yakalandım. Benim bildiğim kadarıyla IŞİD’in tek hedefi PKK’dır. Ülkemizle ilgili başka eylem planlamamaktadır. PKK ile mücadele için kurulmuş bir örgüttür. Gelir kaynağı savaştığı yerlerde elde ettiği ganimetlerdir. Buralardaki gayrımüslimlerden cizye adı altında vergi alıyorlardı.”
‘Yok’ denilen ‘aranıyor’ kaydı
HDP’nin Diyarbakır’da 5 Haziran 2015’te düzenlediği mitingte iki ayrı bombayı patlatan Orhan Gönder’in Bingöl Otel’de kaldığı, eylemden 2 gün önce otele Sabaha karşı gelen polislerinaskerlik durumuyla ilgili imza alıp, başka bir işlem yapmadan ayrıldığı açığa çıkmıştı. Gönder’in babası Mustafa Gönder, savcılığa, oğlunun 2011’de dershaneden ayrıldıktan sonra değiştiğini, cami hocalarına bile münafık demeye başladığını söylerken, “2014 Ağustos’ta oğlumu da alarak terörle mücadeleye gittim. İfadesini alıp bıraktılar. Evden kaçtıktan sonra İslam Çayevi’ne gittiğini, oradaki gruplarla takıldığını öğrendik” dedi. Ablası Hasret Gönder de, “Maraş Cami’ne gidip geliyordu. Bana ‘Abla kapan, sohbetlerimize gel’ diyordu. Emniyete bildirdik, ifadesinde ‘Anne ve babam Alevi, namaz kılmama karşı çıkıyorlar’ demiş, bıraktılar” ifadesini verdi.
Gönder, 2014 sonunda IŞİD’e katıldıktan sonra da ailenin defalarca emniyete başvurduğu, adıyamanpolisinin “IŞİD’e katılmış olabilir” bilgisini verdiği ortaya çıktı. Bunun üzerine polis ve savcılık, “terör nitelikli kayıp şahıs” kaydı düştü.
Bu kayda rağmen Gönder, eylemden önce Bingöl Otel’de polis tarafından bulunmasına rağmen yakalanmadı ve eylemi gerçekleştirdi. Gönder’in Diyarbakır’da kaldığı Bingöl Otel’in çalışanı S.K., olayla ilgili olarak, “Sabah 05.00-06.00 sıralarında otele polis ekibi geldi. Bana bu şahsı çağırmamı, imzası olduğunu söylediler. Polisler, Gönder gelince askerlikle ilgili probleminin olduğunu, kısa süre içerisinde şubeye giderek 15 gün içinde işlemlerini yaptırmasını söylediler. Gönder ise askerliğini ertelettiğini söyledi. Polis ise işlemlerde eksiklik olduğunu, şubeye gitmesi konusunda uyarıda bulundu” ifadesini verdi.
Bunun üzerine o dönemde polislerin, “Şahısla ilgili elimizdeki kayıtta arandığı bilgisi yoktu” beyanında bulundukları kamuoyuna yansıdı. Ancak olaydan sonra Gaziantep’te yakalanan Gönder’le ilgili düzenlenen dosyada yer alan “Şahıs Bilgileri Formu”nda, Gönder için “kayıp şahıs” kodu düşüldüğü, Adıyaman Terörle Mücadele Şubesi’nin bu şekildeki kaydının olduğu açık biçimde görülüyor.
Aylarca dinlendi operasyon yapılmadı
Dosyada, saldırıyı organize eden ve daha sonra Gar Katliamı gibi saldırıların da talimatını veren IŞİD’in Türkiye sınırı sorumlusu İlhami Balı’nın 2014’ün sonundan bu yana telefonlarının dinlendiği de görülüyor. Kayıtlar, Balı’nın Suriye’ye IŞİD’e katılacak kişileri soktuğunu, istediği kişileri de Türkiye’ye gönderdiğini gösteriyor. Orhan Gönder’i de Türkiye’ye sokan Balı’nın, Gaziantep’teki hücresine maaş bağladığı, bu kişilerin bulduğu taksi ve araç sahiplerine ise sınıra yapacakları her sefer için 130 lira, araçta taşıdıkları her kişi için 40 lira ödediği görülüyor. Balı’nın yine bu hücre aracılığıyla Türkiye’ye soktuğu bazı kişileri hastaneye yatırttığı, ameliyat masraflarını ödediği de anlaşılıyor. Balı’nın, yakalanan IŞİD’lilerin avukat masraflarını ödediği de görülüyor. Aylarca devam eden telefon trafiğine rağmen Gönder’in saldırısını da organize eden bu hücreye neden operasyon yapılmadığı, yargılamanın en önemli konularından biri olacak.
İŞTE TAKİPTEKİ İLHAMİ BALI’NIN KONUŞMALARI
İlhamı Balı’nın Diyarbakır saldırısı sanığı İsmail Korkmaz ve diğer kişilerle yaptığı bazı konuşmalar şöyle:
13 Şubat 2015
- Abuzer: Biz sana söyledik zaten dört erkeğiz, üç kadın, dokuz tane çocuk var. Bir sürü çantamız var bizim yani.
- İlhami Balı (İ.B.): Abi nasıl geçireyim ben bunları, yaklaşık 700-800 metre yürüyeceksin. Çamur her taraf, taşıyabilir misin?
- Abuzer: Kardeş, benim hamdolsun bi altyapım var. Ama yanımda bi tane abi var, bilgisi yok, öyle valizleri var ki, ne sırta alınır, ne çekilir.
- İ.B.: Sırta alınacak olsa hamal gönderelim.
- Abuzer: Sen kaçta göndereceksin o zaman bizim valizlere hamal.
- İ.B.: 6-7 tane hamal gönderirim. Çantalarınız kaybolur ben sorumluluk kabul etmiyorum, ben senin, kardeşlerin geçişinden mesulum.
3 Nisan 2015
- İsmail Korkmaz (Diyarbakır saldırısı sanığı): Bin 130 lira eksik çıkıyor.
- İ.B.: Ben sana 4500 dolar gönderdim maaşlar, 500 dolar da ev kiralarını gönderdim.
- İ.K.: 500 dolar ev kirasına yetmiyor, onu diyorum.
- İ.B.: Dolar da yükseldi, nasıl yetmiyor anlamıyorum.
. . .
- İ.B: Bu Erol’la ilgili niye problem yapıyorsunuz.
- İ.K.: Biz adama dedik ki sadece 3 tane misafir almış, hani sabahtan üç tane gönderiyok ya, Ben dedim bekle, şimdi Uygurlular geldi, Dağıstanlılar geldi, biz dedik üç kişiyle gitme yazıktır.
- İ.B.: Bana diyor ki yarı yoldan çevirdiler. 130 lira sadece verdiler. Bu son seferim bırakacağım diyor. Sen bilirsin benim kimseye eyvallahım yok, bırak dedim. 130 lira servis parası veririm, Antep’ten alır, getirir geçirir, 40 lira da adam veririm dedim. Kabul etti etti, etmedi bana mesaj at. En gıcık olduğum şey, babanın hayrına mı yapıyorsun. Günde beş-altı kez gidip geliyor, 500-600 lira para alıyor.
- İ.K.: Tamam inşallah.
24 Nisan 2015
- İ.B.: Parayı gönderdim abi, geldi mi para?
- Özcan: Parayı teslim ettik, Allah bin kere razı olsun. Saat 6 gibi kısmet olursa damar cerrahi doktorumuz geliyor. Saat 6’da Allah’tan mani çıkmazsa ameliyatı.
- İ.B.: Tamam sıkıntı yok.
- Özcan: Başka gelecek hastamız var mı gelecek?
- İ.B.: He, başka hasta olabilir yakınlarda.
14 Nisan 2015
(Konuşmalardan Balı’nın bu tarihte İstanbul’a geldiği düşünülse de ilerleyen tapelerde, bir başka kişiyi parayı almak için verilen adrese gönderdiği anlaşılıyor. Ancak Balı’nın telefonlarının HTS kaydına göre, Mart ve Nisan aylarında Türkiye’ye giriş yapıp Elbeyli’ye geldiği ve sonra döndüğü görülüyor)
- İ.B.: Ne zaman bu paraları alacağız?
- Ömer: Biraz sonra inşallah.
- İlhami: İstanbul’da ha.
- Ömer: İstanbul’da bekle. Paralar hazır olunca gider teslim alırsın.
- İlhami: Tamam, seni ne zaman arayayım. İstanbul’da bir yer bilmem. Bana numara veya adres ver.
- Ömer: Ben seni ararım. Hoşgeldin.
- İlhami: Hoşbulduk.