İşte ABD'ye giden FETÖ raporu
Fethullah Gülen'in iadesi ve FETÖ yapılanmasını anlatmak üzere ABD'ye giden Meclis Heyeti'nin raporundaki ayrıntılar dikkat çekti...
Milliyet, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sunulan rapora ulaştı. Raporun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP lideri Devlet Bahçeli’ye de sunulacağı öğrenildi.
ABD’ye giden TBMM heyetinde, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, Ak Parti Malatya milletvekili Taha Özhan, Ak Parti Kahramanmaraş milletvekili Mahir Ünal, CHP İstanbul milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, MHP Erzurum milletvekili Kamil Aydın yer aldı. Heyet; ABD Adalet, Dışişleri, İç Güvenlik ile Savunma bakanlığı yetkilileriyle kritik toplantılar yaptı. ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşları, siyasetçileri, akademisyenleri, analistleri, iş adamları, STK’ları ve medya ile toplantı gerçekleştirdi.
‘Kaçınılmaz bir süreç’
Rapora göre; Gülen’in iadesi noktasında toplumsal talebin anlatıldığı görüşmelerde ABD’li yetkililere, FETÖ’nün küresel anlamda getirdiği/getireceği tehditler iletildi. Askeri, siyasi ilişkilerin FETÖ nedeniyle sıkıntıya girmemesi gerektiği hatırlatılan görüşmelerde, “FETÖ’nün iadesinin kaçınılmaz bir süreç olduğu” kaydedildi.
1981’de ABD ile Türkiye arasında imzalanan Adli Yardımlaşma Antlaşması uyarınca daha önce pek çok kez ‘suçlu değişimi’ yapıldığına dikkat çekilen raporda, “FETÖ lideri ve diğer örgüt üyelerine yönelik bilgilerin ABD makamlarına ulaştığı anda, yasal sürecin başlatılmasına bakılmaksızın, hızla gözaltına alınarak dünya ve medya ile bağlarının kesilmesi, dünyaya ve örgüt üyelerine oldukça rahat şekilde mesaj verebilmelerinin önünün kesilmesi gerektiği; bunun için de hızla Gülen’in gözaltına alınarak tutuklanması ve aynen anlaşmada ifade edildiği şekilde hayata geçmesi gerektiği muhataplarımızdan istenmiştir. Antlaşmanın hiçbir kafa karışıklığına yer bırakmayacak ve özel bir muameleyi gerektirmeyecek kadar net olduğunun da altı önemle çizilmiştir” denildi.
‘El Kaide’den bir farkı yok’
FETÖ’nün, El Kaide ve DAİŞ’ten farkı olmadığı belirtilen raporda, özetle şunlar kaydedildi:
DÜNYA DEVLETİ KURMA FİKRİ: Teolojik, ideolojik ve örgütsel açıdan FETÖ yapılanması detaylarıyla anlatılmıştır. Bu bağlamda, DAİŞ’in bir bölgesel devlet kurma hedefi gibi, Gülen’in de kendi ifadeleriyle defalarca ‘fantastik, mesiyanik ve ezoterik’ yapılanma üzerinden dünya devleti kurma fikrini ifade ettiği muhtapalara altı çizilerek belirtilmiştir. Teröre karşı mücadele eden Türkiye halkı ve devletinin gereken desteği muhataplarından görmediği eleştiri konusu olarak dile getirilmiştir.
BİR NUMARALI FAİL: Gülen’in, terör örgütü lideri olduğu ve 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin bir numaralı faili olduğu somut argümanlarla ortaya konulmuştur. FETÖ yapılanmasının terör örgütü olduğu, 15 Temmuz’un darbe girişimi olduğu, Gülen’in de bu yapılanmanın ve darbe girişiminin arkasındaki isim olduğunun genel toplumsal kabul gördüğü vurgulanmıştır.
EN ÇOK O SORU: Gülen’in 19 yıldır ABD’de bulunması nedeniyle, darbenin arkasında ABD ve/veya Pentagon olduğu algısının Türkiye’de genel bir toplumsal eğilim olarak ortaya çıktığı önemle vurgulanmıştır. Bizatihi ABD’li muhataplarca da ‘böyle bir algının gerçekten olup olmadığı’ heyetimizin sıkça karşılaştığı sorulardan birisi olmuştur.
ABD’NİN TERÖRLE MÜCADELESİNE GÖLGE DÜŞÜRDÜ: FETÖ yapılanmasının 15 Temmuz sürecinde organize şekilde silah kullanması nedeniyle artık terör örgütü olarak toplumsal kabul görmesi nedeniyle, Gülen’in ABD’deki varlığının ABD’nin terörle mücadelesine gölge düşürdüğünün ve samimiyetini sorgulanır hale getirdiğinin toplumsal algıya dönüştüğü ifade edilmiştir.
İADE İLİŞKİLERİ REHİN ALMAMALI: Gülen’i, ABD demokrasisinin taşıyamayacağı, iki ülke arasındaki ilişkinin zedelenip zedelenmeyeceğini ise ABD’nin terör örgütü liderinin iadesi noktasında Türkiye’nin talebine karşılık nasıl tepki vereceğinin belirleyecek olduğu, iadesinin Türkiye-ABD ilişkilerini rehin almaması gerektiği, iade işlemlerinin zamana yayılmasının bir hata olacağı, zamanında ve hızla çözülmesi gerektiği muhataplara deklare edilmiştir.
TÜRKİYE LEHİNE POZİTİF GELİŞME: ABD’li muhataplar yaşananlardan dolayı ve darbe girişiminin ardında ABD/Pentagon isminin geçmesinden dolayı üzüntülerini ifade etmişlerdir. Başlangıçta Türkiye’nin mücadelesine yönelik olumsuz söylemlerinin, heyetimiz özellikle devlet kurumlarıyla görüştükçe, her görüşmeden sonra Türkiye lehine pozitif gelişme gösterdiği heyetimizce gözlemlenmiştir.
BAKANLIK RAHATSIZ: Özellikle Adalet Bakan Yardımcısı ve Bakan Özel Temsilcisi Bruce Swartz ve ekibiyle yapılan görüşmede, kendileri bakanlık olarak Gülen’in ABD’de bulunması ve ‘oturum izni almasına’ bakanlık olarak net bir karşı duruş sergilediklerini ve halen rahatsız olduklarını bildirmeleri önemlidir.
İADEYE OLUMLU YAKLAŞIM: Görüşülen ABD’li tüm devlet kurumu yetkilileri, adli sürecin işleyeceğini, Türkiye’yle müttefiklik ilişkilerini önemsediklerini ve her türlü işbirliğine açık olduklarını ifade etmişlerdir. Heyetimiz yoluyla Gülen ve örgütü hakkında edindikleri daha somut bilgilerin muhataplarımızdaki yansımalarının, Türkiye’nin Gülen ve örgütü hakkındaki tezlerine yaklaşması ve iadesi talebinin karşılık bulması açısından olumlu ibreye döndüğü gözlemlenmiştir.