İstanbul'da ilk kez ''Batı Nil Virüsü'' görüldü
Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi tarafından bir yıldır ölü kuşlar üzerinde yapılan çalışmada 36 kuştan sekiz karga ve bir saksağanda Batı Nil Virüsü'ne rastlandı. Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz "Ölü kuşlarla temastan kaçınmakta fayda var" diyerek uyardı.
İstanbul’da Covid-19 ve deniz salyasından sonra bir de “Batı Nil Virüsü” belası çıktı. Sivrisinekler ile 50’ye yakın virüs türü bulaşabiliyor. Onlardan biri de Batı Nil Virüsü ve sivrisineklerden insanlara bulaşıyor. Ateş, eklem ve kas ağrısı yapan virüs, İstanbul’da yapılan çalışmada kuşlarda da bulundu.
İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi tarafından yaklaşık bir senedir ölü kuşlar üzerinde yürütülen çalışmada 24 karga ve 12 saksağanı inceledi. İncelenen 36 kuştan 8 kargada ve 1 saksağanda Batı Nil Virüsü’ne rastlandı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, yaptıkları çalışmaya ilişkin açıklamada bulundu.
“8 KARGADA VİRÜS SAPTADIK”
Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz “Kuşları sineklerin emmesiyle sineklere bulaşıyor. Sineklerde çoğalıyor o şekilde bir bulaşması var. Biz de dedik kuşlar anlamlı bir rezervuar. Geçen sene kuş ölümleri bildirildi. Özellikle karga ölümleri. Karga ölümleri üzerine gittik. Biz kargalardan örnekler topladık. 8 kargada Batı Nil Virüs’ünü saptadık şu anda” dedi.
“ÖLÜ KUŞLARA DOKUNUP, ELLERİNİ AĞIZLARINA GÖTÜRMESİNLER”
Yılmaz, “Halkımız ‘Kuşlardan direkt bana virüs bulaşıyor’ gibi algılamasın. Direkt kuşlardan virüs bulaşmıyor. Yine de ölü kuşlara özellikle çocukların açıp onların etleriyle oynayıp, sonra ağızlarına burunlarına götürmemeye dikkat etsinler. Kan yoluyla bulaşabiliyor. Elde çizik falan varsa o şekilde bulaşabilir. Ancak asıl bulaşma yolu sivrisineklerin kuşların kanını emmesi ve onlardan insanlara bulaşıyor” diye konuştu.
“KARGA, SIĞIRCIK VE SAKSAĞANLARDA GÖRÜLÜYOR”
Yılmaz, “Kuştan kuşa sivrisinek bulaştırıyor. Biz aslında bu virüsün kökeninin göçmen kuşlar olduğunu düşünüyoruz. Bizim kuşlarımız göçmen kuşlarla temas ettikten sonra özellikle sivrisinekler onları emdikten sonra bulaştırıyor. Direkt temasla bir bulaş söz konusu değil. Karga sığırcık ve saksağanlarda bunlar çok görülüyor.” ifadelerini kullandı.
BATI NİL VİRÜSÜ NEDİR?
Ana konağın vahşi kuşlar olduğu Batı Nil Virüsü, sivrisinek sokması ile bulaşan bir tür viral enfeksiyondur. Culex cinsi sivrisineklerin sokması ile insanlara bulaşan hastalık, kişiden kişiye direkt olarak bulaşmaz. Kirli sularda, foseptiklerde üreyen bu türe ait sivrisinekler geceleri kan ile beslenirler. Ülkemizde de var olduğu bilinen Culex türü sivrisineklerin bulaştırdığı virüs özellikle atlar ve insanlar üzerinde etkilidir. Potansiyel olarak insan yaşamını tehdit eden Batı Nil Enfeksiyonu, pek çok nörolojik semptoma yol açar. Tek zincirli bir tür RNA virüsü olan Batı Nil Virüsü, dünya çapında farklı zamanlarda pek çok ülkede ani salgılara yol açmıştır. Dış ortama dayanıklılığı bulunmayan virüsün insana bulaşması ancak sivrisinek ısırığı ile mümkündür. Ancak ender olarak, kan transfüzyonu ve organ nakli ile bulaştığı da görülmüştür. Doğum sırasında ya da emzirme ile anneden bebeğe geçtiği de bilinmektedir. Son konak olan insanlara bulaşan virüsün inkübasyon periyodu ya da farklı bir deyişle kuluçka süresi 2 ila 15 gün kadardır. Pek çok vakada hafif şiddette seyreden Batı Nil Enfeksiyonu, bazı vakalarda asemptomatik seyredebilir yani hiçbir belirti göstermeyebilir. 50 yaş ve üzeri kişilerde hastalığın seyri çok daha hızlı ve etkilidir.
BATI NİL VİRÜSÜ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kişinin hastalık taşıyan sivrisinek tarafından ısırılmasının ardından virüsün ilk belirtilerini göstermesi yaklaşık olarak 2 ila 15 gün sürer. Enfeksiyon, kuluçka süresinin ardından farklı klinik bulgulara sebep olur. Bazı vakalar hiçbir belirti göstermezken bazıları yatarak tedavi gerektirecek ve hatta ölüme yol açacak kadar ciddi seyirli olabilir. Batı Nil Virüsü'ne bağlı olarak gelişen hastalıkta çoğu zaman ilk görülen belirti baş ağrısıdır. Çoğunlukla grip benzeri semptomlarla ortaya çıkan Batı Nil Virüsü belirtileri arasında baş ve sırt ağrısı, ani yüksek ateş, hâlsizlik, mide bulantısı, kusma, ishal, kaslarda güçsüzlük, deride kızarıklık ve lenfadenopati olarak bilinen lenf bezlerinin aşırı şekilde şişmesi gibi semptomlar yer alır. İleri vakalarda ise semptomlar arasında, santral sinir sistemi tutulumuna bağlı olarak uyuşukluk, boynu dik tutamama, zihin bulanıklığı, kas seyirmesi ve dışarıdan görülecek şekilde titreme, koma, konvülsiyon olarak bilinen geçici nörolojik işlev bozuklukları, menenjit, ensefalit, ataksi ve felç de görülebilir. Özellikle 0-18 yaş arası çocukların cilt yüzeylerinde benekli kabartı ve döküntüler de sıklıkla görülmektedir. Ciddi enfeksiyonlar miyokardit olarak bilinen kalp kasının iltihaplanması, pankreatit yani pankreasın iltihaplanması ve hepatit ile sonuçlanabilir. Yapılan çalışmalar ışığında, Batı Nil Virüsü ile enfekte olan kişilerde hastalığın %80 oranında belirti göstermediği söylenebilir. Hastalığın varlığına dair belirti gösteren %20'lik dilimde yer alan semptomatik vakaların %90'ında ise Batı Nil Ateşi olarak bilinen yüksek ateş görülür. Sinir sistemi tutulumu ise toplam semptomatik vakaların %10'unda görülür. Batı Nil Virüsü'ne bağlı olarak görülen sinir sistemi tutulumu sonucunda Batı Nil Nöro İnvaziv Hastalık (BNNI) olarak tanımlanan hastalık gelişir. BNNI'nın yaklaşık %65'i ensefalit, %30'u menenjit ve geriye kalan %5'lik kesim ise akut flask paralizi olarak tanımlanan felç türü ile seyreder. Tüm Batı Nil Virüsü vakalarının %1'i menenjit, ensefalit ve felç gibi ile sonuçlanır. Ensefalit ile sonuçlanan vakaların ise yaklaşık %20'si ölümle sonuçlanırken bu oran felç vakalarında %10 ile %50 arasında yer alır. Ensefalite bağlı olarak hastalarda uykusuzluk, kas zayıflığı, bilinç bulanıklığı, depresyon, baş ağrısı şikayetleri uzun süre devam eder. Bazı hastalarda kalıcı bilişsel ve nörolojik hasarlar olabilir.
BATI NİL ENFEKSİYONU TANISI NASIL KOYULUR?
Enfekte olmuş kişinin detaylı öyküsü hekim tarafından dinlendikten sonra fizik muayenesi yapılır. Batı Nil Enfeksiyonu şüphesi varlığında hekim, ek laboratuvar tetkikleri ister. Klinik belirti ve bulguların durumuna göre kan testi ve omurilik sıvısı ile test yapılır. Batı Nil Enfeksiyonu'na karşı vücudun bağışıklık sisteminin ürettiği antikorlar laboratuvar ortamında saptanır. Laboratuvar sonucuna göre hastalığın tanısı hekim tarafından koyulur.
BATI NİL ENFEKSİYONU NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Batı Nil Ateşi için henüz geliştirilmiş bir aşı ya da ilaçlı tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Hastanın yaşam kalitesini yükseltmek ve belirtilerin etkisini azaltmak için farklı tedavi yöntemleri uygulanır. Batı Nil Virüsü'nün dünya çapında halk sağlığı problemine dönüşmemesi için pek çok bilimsel çalışma bulunmaktadır. Özellikle atlar üzerinde etkin çözüm sağlayan aşının kullanımına başlanması ile birlikte insanlar için de pek çok deneysel aşı ve klinik denemeler bulunmaktadır. Günümüzde insanlar için aşı çalışmaları son hızla devam etmektedir.
BATI NİL VİRÜSÜ'NDEN NASIL KORUNULUR?
Batı Nil Virüsü'nün sebep olduğu enfeksiyonun bulaşma şekli sivrisinek ısırığı olduğundan, ısırıkları engellemek ve ilaçlama son derece önemlidir. Yurt dışı seyahatleri öncesi, hastalık salgınlarını kontrol etmek, gerekli ise böcek kovucu ilaçlar kullanmak, sivrisinek ısırıklarını engelleyeceğinden etkili bir yöntemdir. Sivrisineklerin geceleri beslendiğini göz önünde bulundurularak, riskli bölgelerde uzun kollu kıyafetler giymek, kapı ve pencereleri açmak yerine klima kullanmak ve sulak alanlardan uzak durmak da olası sivrisinek ısırıklarını engellemek için etkin yöntemlerdir. Ayrıca riskli bölgelere yapılan seyahatler sonrasında kendinizi hâlsiz, yorgun ve hasta hissediyorsanız, sağlık kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.