İstanbul için kabus senaryosu: 'Konutların %52'si depreme hazırlıklı değil'
Türkiye’nin nüfusunun yarısından fazlasının depremlere karşı sağlam olmayan binalarda yaşadığını vurgulayan Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, "İstanbul’da var olan beş buçuk milyon konutun üç milyonunun afetlere, depreme karşı güvenli ve sağlam değildir" dedi.
Çanakkale’nin Ayvalık ilçesinde çarşamba günü meydana gelen ve Marmara Bölgesi genelinde de hissedilen 5,3 şiddetindeki deprem akıllara yeniden Türkiye’nin doğal afetler ve depremlere karşı ne kadar hazırlıklı olduğu sorusunu getirdi. Konu ile ilgili BirGün Medya’ya konuşan Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, Türkiye’deki konutların doğal afetlere karşı hazırlık durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
İstanbul’daki yapıların güvenli olmadığını söyleyen Muhcu, kimi yapıların bir dış etken olmadan da yıkılabileceğini ve bu duruma en uygun örneğin de Kartal olduğunu belirtti.
İstanbul’un nüfus büyüklüğü önemli metropollerden bir olduğunu ifade eden Muhcu, “İstanbul’da var olan beş buçuk milyon konutun üç milyonunun afetlere, depreme karşı güvenli ve sağlam değildir” dedi.
NÜFUSUN YARIDAN FAZLASI SAĞLAM OLMAYAN BİNALARDA YAŞIYOR
Muhcu, Türkiye’nin ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu belirtirken ”Yirmi milyon civarındaki konut hanelerinden on iki milyon civarında hane sayısı depreme ve afetlere karşı güvenli değil. Seksen milyon nüfusun yarıdan fazlası afetlere ve depremlere karşı sağlam olmayan binalarda ikamet etmek zorunda bırakılmaktadır” şeklinde konuştu.
Geçen süreyi hükümetin sağlıklı bir şekilde değerlendiremediği eleştirisinde bulunan Muhcu, bu konuda vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak için adımların atılmadığını da aktardı. Sivil savunma sürecine dahil edilen AFAD’ın çalışmaları hakkında konuşan Muhcu, AFAD’ın politik rejimlere bağlandığını ifade ederek Kartal örneğinde AFAD’ın ne kadar başarısız ve çaresiz kaldığı örneğini verdi.
“YAPI ÜRETİM SİSTEMİ YENİDEN KURGULANMALI”
Muhcu, kentsel dönüşüm projeleri adı altında bir takım projelerin öne çıkarıldığını söyleyerek” Bu projeler kamuoyu tarafından rant projeleri olarak nitelendirilmektedir. Kentsel dönüşüm ile birlikte biz afetlere karşı kentlerimizi hazırlıyoruz derken imar affı çıkarıldı. İmar affı ile birlikte yapılan işlerin tamamen yanlış olduğu ve sürecin yanlış şekilde sürdürüldüğünü somut bir şekilde bize anlatmış oldular” dedi.
Söz konusu binaların tamamının İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir ve Şehircilik Bakanlığı tarafından uydularla izlendiğini de söyleyen Muhcu, bu yapıların belediyenin kontrolünde olduğunu ve belediye gözetiminde kural dışı inşa edildiğini belirtti. Muhcu, imar affı uygulamasının yaşam değerlerimize yönelik yeni sorunları gündeme getireceğinin vurgusunu yaptı.
“Kentsel dönüşüm politikaları terk edilmelidir” diyen Muhcu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Halkın katılımı ile bilimsel çağdaş ilkelerle hazırlanan planlara bağlı olarak yapı üretim sisteminin yeniden kurgulanması şarttır. Halkın can ve mal güvenliğini sağlayan sağlıklı güvenli çevreler oluşturulmasını hedefleyen yeni bir yapı üretim düzeni kurulmalı ve bu hayata geçirilmelidir.”
Kentsel dönüşümün sadece rantı odağına aldığını söyleyen Muhcu, doğanın kültür değerlerini alıp yerine sömürüyü getirdiğini belirtti. Muhcu, kentsel dönüşüm sisteminin gelişen yeni teknoloji ve yeni malzeme üretim sistemlerini kullanmasına rağmen sağlam yapılar üretemediğini de ifade etti.
Yapı üretim ve denetim sisteminin, planlamanın yeniden ele alınmasının şart olduğunu belirten Muhcu, sürecin uzmanlarla organize şekilde çalışarak yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.