Hulusi Akar: Orduyu güçlü yapan en önemli unsur...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi, Efes 2016 Tatbikatı'nda konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi, "Bir orduyu güçlü yapan en önemli unsur; nitelikli insan gücüdür. Ancak güçlü bir ordu; etkin, caydırıcı ve saygın olabilir. Bir ordu için en büyük başarı savaşlarda zaferler kazanmaktan ziyade, savaşa meydan vermemektir." dedi.
Orgeneral Hulusi Akar, Efes 2016 Tatbikatı'nın Seçkin Gözlemci Günü'nde yaptığı konuşmada, sözlerinin başında, "1975 yılında başlayan ve bu yıl ilk kez 8 dost ve müttefik ülkenin katılımıyla birleşik ve müşterek olarak icra edilen EFES Tatbikatı'nın Seçkin Gözlemci Gününe hoş geldiniz. Öncelikle ifade etmek isterim ki; bir orduyu güçlü yapan en önemli unsur; nitelikli insan gücüdür. Bunu sağlayan da şüphesiz eğitimdir. Askeri eğitim ve öğrenim süreci içinde tatbikatlar, eğitimin zirve noktalarıdır. Zaten Atatürk'ün de ifade ettiği gibi; "Harpte başarı sağlamak için askerlerin ve subayların savaşta sahip olmaları gereken vasıf ve üstünlüklerin barışta onlara kazandırılması" gerekir. Diğer bir ifade ile "Barışta ter dökmeyen, savaşta kan döker." ifadelerini kullandı.
Risk ve tehditlerin sürekli değiştiği günümüz güvenlik ortamında, ülkemizin her türlü tehlikeden uzak tutulabilmesi, diğer millî güç unsurlarının yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetlerinin de güçlü olmasını zorunlu kılmakta olduğunu kaydeden Orgeneral Akar, sözlerine şöyle devam etti: "Ancak güçlü bir ordu; etkin, caydırıcı ve saygın olabilir. Bir ordu için en büyük başarı savaşlarda zaferler kazanmaktan ziyade, savaşa meydan vermemektir. Çünkü yine Atatürk'ün dediği gibi; "Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir." Bu nedenle, güçlü bir ordunun esas varlık sebebi; barış ve kriz dönemlerinde caydırıcılık sağlamak, savaşı başlamadan bitirmektir. Bu anlayışı en veciz bir şekilde atalarımız "Hazır ol cenge, ister isen sulh-u salah." diyerek ifade etmişlerdir."
Dost ve müttefik ülkeler olarak benzer tehditlerle mücadele ettiklerini hatırlatan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi, "Hepimiz terörizm, sınır güvenliği, yasadışı göç ve benzeri güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyayız. Bunun yanı sıra günümüzde vekâlet (proxy) savaşlarının modern ve güncel uygulamalarını da görmekteyiz. Böyle bir dönemde icra edilen bu tatbikat; birliklerimizin ve personelimizin birbirini tanıması, eğitim ve tecrübe paylaşımı için uygun bir ortam oluşturmuştur. Bu ve benzeri tatbikatların, katılımcı ülkelerin birlikte çalışma ve harekât icra etme kabiliyetine büyük katkı sağladığı ve sağlayacağı da aşikârdır." sözlerine yer verdi.
TERÖRLE MÜCADELE
Asker, polis, korucuların omuz omuza ve "ölürsem şehit, kalırsam gazi" inancıyla yürüttüğü bu mücadelede hiçbir sivil ve masum vatandaşın zarar görmemesi için azami gayret ve dikkat sarf edildiğini vurgulayan Akar, "Mücadelemiz, etnik ve mezhep ayrımı yapmadan tüm vatandaşlarımızın güvenliği sağlanana ve terör bitene kadar devam edecektir. Bu vesileyle, aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, değerli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum." dedi.
YASA DIŞI GEÇİŞLER
Yasadışı sınır geçişlerini engellemek maksadıyla özellikle Suriye ve Irak hudutları ile Ege Denizi'ndeki birliklerin personel, teknoloji ve kaynaklar bakımından takviye edildiğini dile getiren Orgeneral Akar, "Ülkemizin güvenliğini doğrudan ilgilendiren ve sınırlarımızın hemen ötesinde meydana gelen gelişmeler de yakinen takip edilmekte ve her türlü tedbir alınmaktadır. Bu operasyonel faaliyetlerimizin yanı sıra askerî yeteneklerimizi, sistemik ve sistematik bir şekilde bulunduğumuz çağa ve koşullara uyumlu hâle getirmek ve her yönüyle millî bir ordu olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonunu öncelikle yerli imkânlarımızla gerçekleştirmek hedeflenmektedir. Ancak her türlü teknik ve teknolojinin kazanılmasının ötesinde, güvenliğimizin gerçek teminatının ise teknik ve teknolojinin üretilmesi olduğu düşünülmektedir.
Bu hedef doğrultusunda; Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç ve sorunları, harp sanatı ile harp silah, araç ve gereçlerindeki gelişmeler, kaynak ve personel miktarındaki azalmalar ve bölgemizdeki krizlerden alınan dersler çerçevesinde geliştirilen "TSK-2033 Türk Silahlı Kuvvetleri Kurumsal Gelişim Projeleri'ne yönelik çalışmalarımız da yoğun bir şekilde devam etmektedir." diye konuştu.
"VATAN TOPRAKLARININ TEMİNATI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Türkiye'nin, komşularıyla dostane ilişkiler geliştirilmesi ve sorunların çözülmesi için diplomatik ve askerî iletişim kanallarını her zaman açık tuttuğunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin daima sorunların öncelikle diyalog yolu ile çözümünden yana olduğunu kaydeden Akar, "Ancak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkemiz ve bölgenin huzur ve güvenliğini bozan ihlallere duyarsız kalması, bunlara müsaade etmesi beklenemez.
Türk Silahlı Kuvvetleri bölgemizde ve dünyada, barış ve istikrarın sağlanması için kurulan ittifaklara da destek sağlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki ittifaklar kurulurken verilen sözler ve varılan mutabakatlar, karşılıklı bir ahittir. Türk Silahlı Kuvvetleri; gücünü sadece sahip olduğu silahların cins ve miktarından değil, bağrından çıktığı asil milletimizin ordusuna duyduğu güven ve sevgisinden almaktadır. Sahip olduğu tarihi ve kültürel değerlerin bilincinde olarak Türk Silahlı Kuvvetleri, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı ile şehit kanlarıyla sulanmış, bayraklaşan vatan topraklarının bütünlüğünün ve güvenliğinin teminatı olmaya devam edecektir." dedi.