Hemşire Şebnem'in ölümüyle ilgili yeni gelişme
İstanbul Kadıköy'de geçtiğimiz Haziran'da bir pansiyonun üçüncü katından düşerek hayatını kaybeden 29 yaşındaki hemşire Şebnem K.'nın ölümüyle ilgili yeni bir gelişme yaşandı.
İzmir'de bir hastanede görev yapan 29 yaşındaki hemşire Şebnem K., 6 Haziran 2021 gecesi İstanbul Kadıköy'de erkek arkadaşıyla kaldığı pansiyonun odasından demir korkuluklar üzerine düşerek hayatını kaybetti. Şebnem K.'in ölümüyle ilgili olarak erkek arkadaşının müebbet hapis cezasıyla yargılandığı soruşturmada yeni bir gelişme yaşandı. Şebnem Koker'in ölümüne ilişkin soruşturma aşamasında savcılık, olay yerinde keşif yaptı. Keşif anlarına ilişkin ortaya çıkan görüntülerde cansız mankenin pansiyonun üçüncü katından atıldığı görüldü. Öte yandan kızı Şebnem K.'in ölümüyle ilgili açıklama yapan baba Abdullah K. "Ben başından beri bu olayın bir cinayet olduğunu söylüyordum. Şahsın verdiği ifadelerin hepsi çelişkili" diye konuşmuştu.
OLAY YERİNDE KEŞİF YAPILDI
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında 6 Haziran 2021 gecesi Kadıköy’de bir pansiyonun üçüncü katından düşerek hayatını kaybeden Şebnem K.’in ölümüne ilişkin geçtiğimiz aylarda olay yerinde keşif yapıldı. Keşif sırasında cansız manken pansiyonun üçüncü katından aşağıya bırakıldı. Bu sırada bir kişi cep telefonu kamerası ile kayıttaydı. Kamera görüntülerine cansız mankenin bırakıldığı anlar yansıdı.
"BU ADAMIN SERBEST GEZMESİ TEHLİKE"
Kızının ölümüyle ilgili konuşan baba Abdullah K., şunları ifade etmişti:
“Ben başından beri bu olayın bir cinayet olduğunu söylüyordum. Şahsın verdiği ifadelerin hepsi çelişkili. Bana söyledikleri farklı, ifadeleri farklı. Şahıs hakkında müebbet hapis isteniyor ama adam şu an dışarıda. O adam tutuklanmadıkça benim için iyi bir gelişme olmayacak. Ben intikamcı bir adam değilim. Bu adamın 50 sene ceza evinde yatmasıyla içim rahatlamayacak. Bu adamı idam etseler bile benim kızım geri gelmeyecek. Ben, bir seri katili önlemeye çalışıyorum. Bir sonraki kişi belki bu şahsın karısı olabilir, içimizden birinin karısı veya kızı olabilir. Bir cinayet bu kadar rahat işleniyorsa bu şahıs bunun arkasını getirir. Bu adamın serbest gezmesi tehlike. Belki de bu adamın karısının hayatını kurtaracağım. Ben adalet istiyorum. Televizyonlarda kadın cinayeti haberlerini görüp üzülürdüm ama bu olayın bizim başımıza geleceği aklımın ucundan dahi geçmezdi. Kadın cinayetlerin bu kadar pembeleştirilmeye çalışıldığını bilmiyordum. Kızımın olayı pembeleştiriliyor. Kadınların işi çok zor. Bu işler hiç uzakta değilmiş."
“O AÇIDAN DÜŞMESİ FİZİK KURALLARINA AYKIRI"
Yıllarca teknik ressamlık yaptığını, bu konuda eğitimli olduğunu söyleyen K., kızının düşme anına ilişkin çizim yaptığını belirterek, “Olay yerinin fotoğraflarına bakıyorum, olay anında pencerelerin durumları, ölçümler belli. Olayla ilgili bir çizim yaptım. Gerçek ortamın 28’de 1’ini kağıda resmettim. Şahıs bana, ‘Kızınız panjurun kenarında bağdaş kurup oturuyordu’ diyor. Benim kızımın zaten yükseklik korkusu var. Kızım pencereden demir korkulukların üzerine düşüyor. Oturduğu söylenen yerden korkuluğun olduğu kısma düşmesi mümkün değil. Oturduğu yerden düşse zaten alttaki açık olan panjur kızı engeller, ayrıca ahşap panjur olduğu için illa ki deforme olur ama bir sürtme bile yok. Kız düşerken hiç ses çıkarmamış. Bence kızım ses çıkartacak durumda değildi. Zaten yukarıda baygın olduğunu düşünüyorum. Şahsın kızımı elleriyle çıkarıp korkuluk demirleri hizasından aşağıya bıraktığını düşünüyorum. Çevredeki insanlar bir kez ‘pat’ sesi duymuş. İki kere ses duysa, panjura çarpıp düştüğünü düşüneceğim. Kızım çapraz bir şekilde oraya fizik kurallarına göre düşemez. Bunu yapmak benim işim değil ama olayın açığa çıkması için uğraşıyorum” sözlerine yer vermişti.
"TELEFON YOKSA BU KULAKLIK NEREYE TAKILIYDI?"
Olayla ilgili çelişkilerin olduğunu öne süren K., şöyle konuşmuştu:
"Kızımın telefonunun olaydan saatler önce sahilde düştüğünü söylüyorlardı ama buna inanmıyorum. 3 ay sonra kızımın telefonu bana geri geldi. Bence telefon o güne dek şahsın elindeydi. Telefonu yollayanlar, telefonu sahildeki kayalıklarda bulduğunu söylüyor ama ne tesadüftür ki 3 aydır yok olan telefonun yüzde 80 şarjı vardı. Telefonda çizik bile yoktu. İçinde de sim kart yoktu. Kızımın düştüğü yerde yanında kulaklık bulunuyor. Telefon yoksa bu kulaklık nereye takılıydı? Telefonun akşam 18.00 gibi düştüğü söyleniyor ama Şebnem akşam arkadaşlarıyla mesajlaşmış. Kayıtlara göre kızım, 23.06’da arkadaşı ile mesajlaşıyor ve sonra sim kart telefondan çıkartılıyor. 23.09’da otelden çıkıp tek başına sahile gidiyor. 45 dakika sonra geri geliyor. Oteldeki tanıklar, şahsın bağırarak küfürlü konuştuğunu, ancak bu küfürleri kızıma mı yoksa telefondaki birilerine mi söyleyip söylemediğini bilmediklerini belirtiyor. Bu karmaşa, ancak çapraz sorgu ile çıkabilir. Kızım arkadaşına anormal bir ortamda olduğuna dair mesaj atmış. Onu kurtarması istenmiş ama bu mesajlar maalesef önemsenmedi.”
DAVANIN GEÇMİŞİ
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca tamamlanan soruşturmanın ardından hazırlanan iddianamede Şebnem K.’in ölümüne ilişkin sorumlu tutulan sanık Timuçin Bayhan’ın "Kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor.
Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçtiğimiz günlerde görülen duruşmada ise tutuksuz sanık Timuçin Bayhan üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyerek kendisinin uyuduğu sırada K.’in aşağıya atladığını iddia etmişti. Mahkeme ara kararında sanık Bayhan’ın tutuklu yargılanma talebini de reddetmişti.