''Hastalar entübe öncesinde son isteklerini söylüyor''
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakım sorumlusu Doç. Dr. Nilgün Kavrut Öztürk “Entübe etmek durumunda kaldığımız hastalara öncesinde, uyutacağımızı ve soluk borularına bir tüp yerleştireceğimizi söylüyoruz. Bu aşamada ciddi ölüm korkusu yaşıyor, bazıları son isteklerini söylüyor.” dedi.
Geçen haftalarda vaka oranının iki kat arttığı Antalya’da yoğun bakım doluluk oranı da yüzde 71’e ulaşmıştı. Artışla birlikte Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki Covid-19 hastalarının tedavi edildiği yoğun bakım sayısı da altıya çıkarıldı.
Kentteki 46 pandemi hastanesinden birisi olan Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Covid- 19 yoğun bakım servisini DHA görüntüledi.
Yoğun bakım sorumlusu Doç. Dr. Öztürk, “Buradaki tedaviler hastalar için sıkıntılı bir sürecin başlangıcı anlamına geliyor. Hastalarımızın bir kısmı tedaviyle iyileşirken bir kısmı da soluk borularına bir tüpün yerleştirilmesi ve mekanik ventilatör cihazına bağlanmak durumunda kalıyor” dedi.
Vaka sayıları arttıkça yoğun bakımlara daha ağır hastaları almak durumunda kaldıklarını belirten Doç. Dr. Nilgün Kavrut Öztürk, şunları söyledi: “Pandeminin başında servislerde yatan hastalarımız biraz daha iyi durumdaki hastalarken, şu an neredeyse çoğunluğu entübe ihtiyacı olan hastalarımız. Hastaların yoğun bakımdaki tedavileri ortalama 20- 25 gün sürüyor. Sohbet ederek buraya aldığımız hastaların bir kısmı taburcu oluyor, bir kısmı kötüleşiyor.”
‘Ağır bir psikolojik yük‘
Bu süreçte en büyük mutluluklarının hastaneden bir hastanın yürüyerek çıkması olduğunu söyleyen doktor şunları anlattı: “Entübe etmek durumunda kaldığımız hastalara öncesinden, uyutacağımızı ve soluk borularına bir tüp yerleştireceğimizi söylüyoruz. Hastalarımız bu aşamada ciddi ölüm korkusu yaşıyor. Hastalarla duygusal bir bağ kuruyoruz. Bir kısmı o sırada son isteklerini söylüyorlar. Ailelerinden kimse yanında olamazken, yanlarında olan kişi bizler oluyoruz. Bu bizim için de oldukça ağır bir psikolojik yük oluyor. 75 gün yatan ve daha sonra kaybettiğimiz hastalarımız oldu.”
‘Yüzde 90’ı yakın çevresinden kapıyor‘
Vaka sayılarındaki artışla paralel olarak sağlık çalışanlarındaki pozitif oranının da arttığını belirten Doç. Dr. Öztürk şöyle devam etti: “Biz her gün kendi arkadaşlarımızdan bir hemşire, bir doktorun hasta olduğu haberini alıyoruz. Onların ve yakınlarının bazılarını burada tedavi ettiğimiz zamanlar oldu. Bunlar da bizim için ağır bir yük oluşturuyor. Hastaların yaklaşık yüzde 90’ı yakın çevresinden hastalığı kapıyor. Ailelerinden, iş arkadaşlarından, işerinden hastalığı kaptıklarını anlatıyorlar.”
‘İnsanüstü emek veriyorlar’
Yoğun bakımda görev yapan Dr. Mustafa Deniz Sarı ise çok büyük bir özveriyle çalıştıklarını belirterek şunları anlattı: “Sadece öğle yemeklerinde oturmaya zaman bulabiliyoruz. Hastaları anlık olarak takip etmek durumundayız. Pandemi ilk başladığı süreçte eşim ve çocuğumdan ayrı bir evde kaldım. Dört ay kadar ailemi göremedim. Bu süreç herkes için zorlu bir süreç. Buradaki çalışanlar insanüstü bir emek veriyor. Vatandaşlarımızın da buradaki çalışma temposunu görüp biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor. Son dönemde yoğun bakıma gelen hastaların durumu çok ağır. Şu an buradaki yedi hastamız da cihaza bağlı, kendi soluk alıp verebilen hastamız yok.”