Hakan Fidan'ı ifadeye çağıran eski savcılar hakkında flaş gelişme
Meslekten ihraç edilen eski savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya hakkında istenen cezalar belli oldu.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, meslekten ihraç edilen eski savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya hakkında yürüttüğü "FETÖ" soruşturmasını tamamladı. Şüpheliler Bayraktar ve Sarıkaya'nın, çözüm sürecine karşı olan FETÖ'nün amaçları doğrultusunda hareket ettiği, dönemin MİT Başkanı Hakan Fidan ve Gazeteci Mustafa Özer'in de aralarında bulunduğu 6 kişiyi ifadeye çağırdığı belirtilen iddianamede, şüphelilerin yargı yetkisini kötüye kullanarak, meşru hükümeti devirmeye çalıştıkları ve MİT'i kamuoyu nezdinde yıpratmayı amaçladıkları vurgulandı. Şüphelilerin 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 30'ar yıla kadar hapisleri istendi. Ayrıca hazırlanan iddianamenin, Yargıtay'da görülen dava ile birleştirilmesi de talep edildi.
İDDİANAMEDE MUSTAFA ÖZER "ŞİKAYETÇİ" OLARAK YER ALDI
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 20 sayfalık iddianamede Mustafa Özer "şikayetçi", Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya ise "şüpheli" sıfatıyla yer aldı. Fetullahçı Silahlı Terör Örgütü'nün (FETÖ) ayrıntılı olarak anlatıldığı iddianamede, meslekten ihraç edilen eski savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın eylemlerine de yer verildi.
İddianamede, "müşteki" Mustafa Özer'in 1991 yılında gazetecilik mesleğine başladığı, 1997 yılından itibaren de yabancı basın kuruluşları ve haber ajansları adına çalıştığı, 2005 yılında MİT'ten gelen teklif üzerine irtibat görevlisi olarak çalışmaya başladığı aynı zamanda yabancı haber ajanslarındaki işine de devam ettiği anlatıldı. O dönem itibariyle Mustafa Özer'in AFP'de (Fransız Haber Ajansı) çalıştığı, 2005 yılında hükümetin PKK/KCK silahlı terör örgütünün bitirilmesi amacıyla çözüm süreci başlattığı, MİT'in de bu sürecin sağlıklı yürümesi ve bilgi akışını sağlamak üzere sürece dahil olduğu, müşteki Mustafa Özer'in de bu süreçte irtibat görevlisi olarak MİT ile birlikte çeşitli faaliyetlere katıldığı anlatılan iddianamede, Mustafa Özer'in ENNA adı altında iki arkadaşıyla birlikte haber ajansı kurduğu, ENNA ajansı adı altında PKK yöneticileriyle irtibata geçerek almış olduğu bilgileri analiz edilmek üzere MİT'e gönderdiği ifade edildi.
FETÖ'NÜN ÇÖZÜM SÜRECİNE KARŞI OLDUĞU VE SÜRECİ ENGELLEMEYE ÇALIŞTIĞI BELİRTİLDİ
FETÖ'nün çözüm sürecine karşı olması nedeniyle süreci engellemeye çalıştığı vurgulanan iddianamede, bu doğrultuda şüpheliler Bilal Bayraktar ile Sadrettin Sarıkaya'nın PKK/KCK soruşturması yürüttükleri, yapılan soruşturma kapsamında birden fazla şüpheliyle beraber ayrıca MİT Başkanı Hakan Fidan, eski müsteşar Emre Taner, müsteşar yardımcısı Fatma Afet Güneş, Hüseyin Emre Kuzuoğlu, Yaşar Hakan Yıldırım ve Mustafa Özer hakkında "PKK/KCK silahlı terör örgütüne bilerek yardım etme" ve "Soruşturmanın gizliliğinin ihlal" suçlarından soruşturma başlattıkları hatırlatıldı.
"HEDEF GÖSTERİLDİ, CAN GÜVENLİĞİ TEHLİKE ALTINA GİRDİ"
İddianamede şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"13 Eylül 2011 tarihinde kamuoyunda 'OSLO' görüşmeleri olarak bilinen ses kayıtları basına sızdırıldı. 20 Aralık 2011'de Mustafa Özer'in soruşturma kapsamında MİT adına çalıştığı bilindiği halde evinde arama yapılarak gözaltına alındı. Eski Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar tarafından 23 Aralık 2011 tarihinde ifadesi alınan Mustafa Özer aynı gün salıverildi, hakkında da yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Soruşturma evresinde müşteki Mustafa Özer'e telefonu dinlenmeye alındı. Sonrasında ise gizlilik kararı bulunduğu halde müşteki Mustafa Özer'in savcılıktaki beyanı basına sızdırıldı. Taraf Gazetesi'nin internet sitesinde müşteki Mustafa Özer'in ismi ve soy ismi, ayrıca fotoğrafı yayınlandı. Müştekinin MİT adına çalıştığı deşifre edildi, PKK/KCK silahlı terör örgütüne hedef gösterildi, müşteki Mustafa Özer'in can güvenliği tehlike altına girdi."
"ÖRGÜTÜN BU DENEMESİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ HAKKINDA SORUŞTURMALARIN İZNE BAĞLANMASI SİSTEMİNE GEÇİLEREK ÖNLENDİĞİ BELİRTİLDİ"
İddianamede, Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar'ın yürüttükleri soruşturmayla kamuoyunda MİT'in, PKK ile organize hareket eden teşkilat algısı oluşturdukları, mensubu oldukları FETÖ'nün bu süreçte 7 Şubat 2012'de MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir yandan kendilerinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT'i ele geçirmek, bir yandan da aynı soruşturmayla hükümetin güneydoğu sorununu çözmek amacıyla başlattığı barış sürecini durdurmak için harekete geçtiği anlatıldı. MİT yöneticilerinin, hükümetin ve başbakanın terör örgütüne yardımla suçlanmak istendiği, bu soruşturmanın hükümeti yıpratıp gözdağı vermek için yapıldığı belirtilen iddianamede, örgütün bu denemesinin istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izine bağlanması sistemine geçilerek önlendiği kaydedildi.
"MİT'İ KAMUOYU NEZDİNDE YIPRATMAYI AMAÇLADIKLARI VURGULANDI"
İddianamede, "Çözüm sürecini sabote etmek ve meşru hükümeti zor duruma düşürmeye yönelik olarak gerçekleştirildiği anlaşılan ve süreç içerisine görev alan kamu görevlileri ile birlikte müşteki de dahil edildi. Adı geçen savcıların yürüttüğü soruşturma dosyasında müşteki ifadesinin basına sızdırılarak kamuoyunda algı yönetimi yapılması şeklinde tezahür eden olayın, sonraki süreçte 7 Şubat MİT Krizi, 17-25 Aralık ve MİT TIR'ları adıyla bilinen yargı darbesi ve en nihayetinde 15 Temmuz 2016 tarihinde meşru Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya yönelik darbe girişiminin ilk zincirini oluşturduğu değerlendirilmiştir" denildi. Şüpheliler Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın yürüttükleri söz konusu soruşturmayla yargı yetkisini kötüye kullanarak meşru hükümeti devirmeye çalıştıkları, MİT'i kamuoyu nezdinde yıpratmayı amaçladıkları vurgulandı. Şüpheli Bilal Bayraktar hakkında yakalama kararı düzenlendiği ve halen firari olduğu anlatılan iddianamede, Sadrettin Sarıkaya'nın ise Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nce "FETÖ terör örgütüne üye olmak" ve diğer bir çok suçtan yargılandığı ve Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunduğu hatırlatıldı.
ŞÜPHELİLERİN İŞLENDİĞİ BELİRTİLEN SUÇLAR
Şüpheliler Bayraktar ve Sarıkaya hakkında düzenlenen iddianamenin aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu belirtilerek Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde görülen dava ile birlikte görülmesi talep edildi. İddianame, şüpheliler Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya hakkında "Silahlı terör örgütüne üye olmak","Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek", "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak", "Gizliliği ihlal etmek", "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Görevi kötüye kullanma" ve "Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçlarından 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 12 yıldan 30'ar yıla kadar hapisleri istendi.