Gericilerin şehit ettiği Kubilay Asteğmen 116 yaşında!

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün "Kubilay'ın başını kesmek Cumhuriyet'in başını kesmektir. Menemen'i haritadan silin" emrini verdiği, gericiler ve cumhuriyet düşmanları tarafından 1930 yılında şehit edilen Devrim Şehitleri Kubilay Asteğmen, Bekçi Hasan ve Şevki’nin, gerici yobazlar tarafından Menemen’de katledilişlerinin 92. yıldönümünde anılıyor.

İzmir'in Menemen ilçesinde bundan 92 yıl önce Cumhuriyet karşıtları tarafından katledilen Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Şevki ve Hasan Bey ölümlerinin 92'nci yılında da unutulmadı.

Cumhuriyet tarihimizin en acı olaylarından biri 23 Aralık 1930 günü, İzmir’in Menemen ilçesinde yaşandı. Menemen olayları sırasında gericiler tarafından öldürülen Menemen şehidi Kubilay, acı olayın 92 yılında anılıyor.

ŞEHİT ASTEĞMEN KUBİLAY KİMDİR?

Tam adıyla Mustafa Fehmi Kubilay, 1930 yılında Menemen’de yedek subay sıfatıyla askerlik görevini yapmaktaydı. Şeyh Esat'ın Manisa'da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim tarafından yönlendirilen, Manisa tarafından gelen çember sakallı, sarıklı ve cüppeli dördü silahlı 6 kişi, 23 Aralık 1930’da sabah namazını takiben camiden aldıkları Yeşil Sancağı yola dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya başladılar. Elebaşılar arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini “Mehdi” olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi.

Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyleyerek tehdit ettiler. Diktikleri bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye ve “Şapka giyen kafirdir! Yakında yine şeriata dönülecektir.” diyerek bir isyan hareketi başlatmak istediler. Kasabaya halife ordusunun geleceği iddiası halkı korkuttu.

Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulmasıyla, bir bilgiye göre; alay komutanı, yedek subay Kubilay’ı olay yerine gönderdi. Kubilay bu hareketi bastırmak için bir manga askerle olay yerine geldi. Askerlerin yanından ayrılarak tek başına onların arasına girip teslim olmalarını istedi. Gruptan biri ateş ederek Asteğmen Kubilay'ı yaraladı. Karşıdan bunu gören askerler ateş açtılar. Fakat tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardır. Derviş Mehmet “bana kurşun işlemiyor” diyerek halkı kandırmaya çalıştı.

Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığındıysa da, Derviş Mehmet ve arkadaşları peşi sıra geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve yaralı Asteğmen Kubilay’ın başını kesti. Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Birisi ip getirdi ve Kubilay’ın başı yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlandı. Olay yerine yetişen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaraladı. Ancak açılan ateş sonucu o da öldü. Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu öldü.

Bu aşamada askeri birlik olay yerine geldi ve komutan “Teslim olun!” çağrısı yaptı Ancak olay çatışmaya dönüşür ve askeri birlik ateş etti. Göstericilerden Derviş Mehmet de dahil bazıları ölürken, bazıları katı. Kaçanların hepsi daha sonra yakalandı.

OLAYIN ARDINDAN NELER YAŞANDI?

Kubilay Olayı, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 1925’deki Şeyh Said İsyanından sonra tanık olduğu En önemli olaylardan biridir. Devlet Kubilay’ın şehit edilmesine sert tepki gösterdi. 27 Aralık 1930 günü Dolmabahçe Sarayı'nda Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında bu konuda bir toplantı yapıldı.

Kaynakların ifadesine göre, Mustafa Kemal Paşa, Kubilay Olayına çok kızmıştı. Daha birkaç yıl önce Yunan İşgalinin acısını tatmış bir muhitte bu olayın meydana gelmesi üzerine, bazı kaynaklara göre, ilçenin haritadan silinmesini emretti. Ertesi gün de, “Böyle emirler verirsem, uygulamayın, sonra bir daha sorun”, dedi. 28 Aralık 1930’da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında, “Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen'deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise” olduğunu belirtti.

 Tarihe 'Menemen Olayı' olarak geçen Asteğmen Kubilay'ın hayatını kaybettiği Menemen Olayı'nın üzerinden 82 yıl geçti. Yıllardır en çok tartışılan konulardan biri olan Menemen Olayı'na Mustafa Kemal'in verdiği tepki hep konuşuldu. Menemen halkın olaya duyarsız kalmasına çok sinirlenen Mustafa Kemal'in "İlçeyi haritadan silin" dediği söylendi. Peki olayın arkasında ne vardı?

Dönemin TBMM Başkanı Kazım Özalp'ın, İş Bankası Yayınları'ndan çıkan anılarında bu olayı anlatmıştı. Özalp'e göre gerçekten Atatürk, Menemen'in boşaltılıp kentin "Vilmodit" ilan edilmesini istedi. Yani, Menemen halkı başka yörelere sürülüp, kentin orta yerine bir "utanç anıtı" dikilecekti. Ancak, dönemin yöneticileri, Atatürk'ün bu emrini bir süreliğine erteledi. Atatürk, bir daha bundan bahsetmeyince, Menemen haritadan silinmekten kurtuldu.

KUBİLAY’IN BAŞINI KESTİLER

Kazım Özalp, Ankara'ya gelen ilk bilgileri şöyle anlatıyor: "25 Aralık 1930 günü, Erenköylü Derviş Mehmet, altı arkadaşıyla beraber Menemen hükümet konağına gelerek, "Ben mehdiyim, dinimiz mahvoluyor, şeriatı kurtarmaya geldim" diye bağırmaya başlamıştı. Büyük bir kalabalık tekbir getirerek toplanmaya başlamıştı. Menemen'de yedek subaylığını yapmakta olan öğretmen "Kubilay", bu olaya mani olmaya kalkışınca, Derviş Mehmet ve arkadaşları kendisini yere yatırmışlar ve Derviş'in elindeki bıçakla başını keserek vücudundan ayırmışlardı.

KİMSE MANİ OLMADI

Orada bulunan 1500 kadar Menemenliden hiç kimse mani olmaya çalışmamıştı. Derviş Mehmet, Kubilay'ın başını kestikten sonra, kanını içmek helaldir diyerek avucuna aldığı kanı içmişti. Sonra kesik baş bir kazığa saplanarak halka gösterilmişti. Bu arada meydana yetişen bir bekçi ile jandarma askerini de öldürmüşlerdi."

MUSTAFA KEMAL PAŞA KIZGINDI

Bu vahşice eylem, İsmet Paşa gibi soğukkanlı birini bile etkilemişti. Özalp, haberin Ankara'ya ulaşmasından hemen sonra yaşananları da şöyle anlatıyor: "Bu haber Ankara'da bir bomba tesiri yaptı. Derhal Köşk'e çağırıldım. Mustafa Kemal Paşa görülmemiş şekilde kızgın, üzgün ve heyecanlıydı. İsmet Paşa, Milli Müdafaa Vekili Zekai Bey (Apaydın), Ordu Müfettişi Fahrettin Paşa (Altay) da, Köşk'e geldiler.

BU CUMHURİYET’İN BAŞINI KESMEKTİR

Mustafa Kemal Paşa, çok sinirli bir durumda söze başladı: 'Bu ne haldir, mürteciler hükümet meydanında ordunun subayını din adına boğazlayabiliyorlar. Binlerce Menemenliden kimse çıkıp mani olmuyor, bilakis tekbirlerle teşvik ediyorlar. Yunan idaresi altındayken bu hainler neredeydiler? Onların namusunu ve dinini kurtaran ordunun bir subayına reva gördükleri bu saldırının cezasını yalnız hain katiller değil, hepsi en ağır şekilde çekmelidir. Bu Cumhuriyet'i ve bizim başımızı kesmektir. Bundan bütün Menemen sorumludur. Bu kasaba 'Vilmodit' ilan edilmeye müstahak olmuştur''

MENEMEN’İ HARİTADAN SİLİN

Özalp, ileride "Menemen'i haritadan silin" şeklinde hatırlanacak 'Vilmodit emrinden' sonra yaşananları ise kitabında şöyle aktarıyor: "Atatürk'ün öfkesi dinmiyordu. 'Derhal harekete geçmeliyiz', dedi. Cevaplarımızı bekliyordu, yalnız itiraz dinlemeye tahammülü olmadığı anlaşılıyordu. Vakit kazanmak ve havayı biraz yumuşatmak düşüncesiyle, 'Acaba ayrıntılı raporların gelmesini beklesek mi?' diye bir görüş ortaya attım. Hiç cevap vermedi. Bir süre oturdu. Biz de konuşmadık. Menemen'de orduya hizmet eden veya önceden hizmet etmiş olan askerler ve aileleri vardı. Masum çocuklar, ihtiyarlar, aciz kadınlar böyle ağır bir cezaya ister istemez maruz kalacaklardı. Konuşmasak bile, bu fikirleri hepimiz zihnimizden geçiriyorduk. Belki bu susma sırasında Mustafa Kemal Paşa da bunları düşündü. Ancak, taviz vermeye niyetli görülmüyordu, 'İşte böyle olacak, dağılalım' dedi ve kalktı." Verilen emri unutturdular Emir hemen yerine getirilmedi. Peki, dönemin yöneticileri Atatürk'ün emrini nasıl oldu da yerine getirmediler. Özalp, bunu nasıl yaptıklarını da şöyle anlatıyor: "Aramızda, bir iki gün beklemeyi, Mustafa Kemal Paşa'nın tepkisinin ne ölçüde değişebileceğini görmeyi uygun gördük. Ancak, normal kanuni işleri hemen başlattık. Paşa'dan birkaç gün ses çıkmadı. Bir daha "Vilmodit" ten bahsetmedi. Menemen'e yollanan kuvvetler Derviş Mehmet'i ve arkadaşlarını yakaladılar. Orada kurulan Divanı Harp'te mahkeme edilerek idam edildiler. Ayrıca yakalanan baş teşvikçiler de cezalandırıldı."

VİLMODİT NE DEMEK?

Fransızca bir sözcük olan "Ville Maudite", cezalandırılmış şehir anlamına geliyor. Vilmodit kasaba ise, toplumsal olarak işlenen bir suç yüzünden bir kentin cezalandırılması nedeniyle oluşuyor. Buna göre, "Kasabanın bütün halkı şehir dışına çıkarılır, aileler, birer ikişer memleketin başka şehirlerine dağıtılır, tam boşaltılmış şehir tümüyle yakılır, bugünkü ve yarınki nesillere ibret olmak üzere hükümet meydanına büyük bir siyah taş, sütun olarak dikilir."

Sonraki Haber