Ethem Sancak'tan tartışılacak sözler
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan yakınlığıyla bilinen işadamı Ethem Sancak, yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı milletvekilliğine adaylığını kendisinin razı ettiğini belirterek, "Kılıçdaroğlu'nu Baykal'a öneren de bendim" dedi. Sancak ayrıca Beşiktaş kulübünü satın almak istediğini de söyledi.
İstanbul Suriçi Grubu Derneği ‘İstanbul buluşmaları’ adı altında önemli siyasi kişiliklerin davet edildiği toplantılar düzenliyor. Sur içi grubunun şubat ayında konuşma yapması için davet ettiği isim, son aylarda Tank Palet fabrikası tartışmaları ile gündeme gelen AKP’ye ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a en yakın isimlerden işadamı Ethem Sancaktı.
Suriçi Grubu muhafazakâr işadamlarından oluşan bir dernek. Dernek başkanı Nedim Abi daha önce AKP’den milletvekili aday adayı olmuştu. Fakat Suriçi Grubu Türkiye siyaseti ve ekonomisindeki değişimleri anlamak ve dinlemek için çok farklı kesimlerden konuşmacıları toplantılarına davet ediyor. Ocak ayında konuşma yapmak için davet edilen isim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ydu.
Gazete Duvar’dan Sadık Güleç’in haberi şöyle…
GEÇMİŞİN ‘KIZIL MİLYARDER’İ BUGÜNÜN İSLAMCI İŞADAMI
Konuşmacının Ethem Sancak olması nedeniyle kamuoyunda tartışılan BMC Holding, silah üretimi ve Tank Palet fabrikasına ilişkin konularda yeni şeyler söylenebileceği umuduyla toplantıya gittim. Ethem Sancak her ne kadar AK Parti iktidarı döneminde sahip olduğu medya organları, Erdoğan’ın en büyük destekçisi olması, Tank Palet fabrikası gibi konularla tanınsa da geçmişinin çok renkli ve farklı olduğunu biliyordum.
İsmini sanırım doksanlı yılların sonuna doğru, o dönem çalıştığım haftalık haber dergisi Aktüel’in bir kapağı ile duymuştum. Aktüel dergisinin kapağına “Kızıl Milyarder” başlığı ile taşıdığı Türkiye’nin en zenginlerinden sayılan isimdi Ethem Sancak. “Kızıl Milyarder” başlığının nedeni yalnızca sosyalist geçmişi değildi. Roportajda da sol terminolojiyi güçlü bir biçimde kullanıyordu.
Ethem Sancak’ı Suriçi’nin toplantısında dinlerken de hala bu terminolojiyi kullandığını gördüm. Bu yüzden toplantı bitiminde onun Türkiye kamuoyunun daha çok bildiği “akçeli” işlerin dışında AK Parti’nin ideoloji ve politikalarının belirlenmesinde de önemli bir isim olduğunu düşündüm.
ERBAKAN İLE YAKIN ARKADAŞLIK
1970’li yılların ortalarından başlayarak Doğu Perinçek’in lideri olduğu Türkiye İşçi Köylü Partisi’nin aktif bir militanı ve daha sonra Merkez Komite üyesi olan Ethem Sancak, Necmettin Erbakan ile yakın bir arkadaşlığı olduğunu anlatarak konuşmasına başladı; “Altınolukta benim komşumdu. Bugün Bayrampaşa belediye başkanı olan Atilla Aydıner aracılığı ile Rahmetli Erbakan’ı davet eder. Saatlerce sohbet ederdik. Çok iyi bir diyalog kurmuştuk. Çok medeni bir insandı. Zaten bugün milli vatan cephesini inşa etmek, emperyalizme karşı ulusal birliği inşa etmek açısından rahmetli Erbakan’ın savunduğu fikirler, bugün elle tutulan zaruri ve uygulanması gereken fikirler haline geldi.”
‘VATAN PARTİLİLER DE ERDOĞAN’IN PEŞİNE TAKILDI’
12 Eylül darbesinden sonra ticari hayata başlayan Sancak, tutuklanmaktan ise askere gitmek için parti görevlerinden istifa etmesiyle kurtulduğunu anlattı. Sancak salona Doğu Perinçek’in liderliğini yaptığı Vatan Partisi Genel Başkan yardımcısı Erkan Önsel ile birlikte girmişti. “Hidayede erdim” diyerek yaşadığı değişimi anlatan Sancak şöyle devam etti: “Milli mücadelede Erdoğan’ın peşine takıldım. Şimdi Vatan Partililer de çok şükür Erdoğan’ın peşine takıldılar. Ben daha öngörülüydüm. Aklın yolu birdir, vatanı savunmak esastır. Vatan söz konusu ise gerisi teferruattır.”
‘ERDOĞAN’I SİİRT’TEN ADAYLIĞA BEN RAZI ETTİM’
12 Eylül sonrasında bir ecza deposuna ortak olan Sancak, 10 yıl içinde Türkiye’nin en büyük ecza deposu haline geldiklerini de anlattı. Sancak’ın anlatımından, geçmişteki parti örgütlenmesinde edindiği deneyimlerin ticaret hayatında önemli rol oynadığını anlıyoruz. Eczacılara yönelik çıkardıkları aylık bir dergi aynı zamanda sahip ticari ilişkilerinin de gelişmesini sağlamış.
Sancak, Tayyip Erdoğan ile yolunun Siirt seçimleriyle kesiştiğini söyledi: “Erdoğan’ın kendi şehirlerinden aday olmasını isteyen birçok yer vardı. Fakat ben Siirt’ten aday olması durumunda seksenin üzerinde oy alacağını söyledim.”
‘KILIÇDAROĞLU’NU BAYKAL’A BEN ÖNERDİM’
Siirt seçimlerine kadar daha çok sol partilerde çalıştığını belirten Sancak “SHP’de beş dönem kurultay delegeliği yaptım. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu’nun politika yapma nedenlerinden birisi benim. Şimdi beni tanımadığını söylüyor; ama ona ben referans oldum. Baykal’ın en has üç adamından biri bendim. Baykal iyi bir devlet adamı ve milli bir adamdır” dedi.
Sancak kendi kişisel değişimini anlatırken sık sık Marksist referanslar verdi; “Marx’ın Doğu Sorunu adlı kitabını yeniden okudum. Orada Marx ‘Dünyanın en büyük sosyal devrimcisi İslam peygamberi Muhammet’dir. Çünkü elli yıl gibi kısa bir sürede bedevi çöl kabilelerini örgütleyip bir ucu Çin’de bir ucu Endülüs’de bir büyük uygarlık yarattı… Pratik uygulamada ilk büyük sosyalisti Ebu Talip oğlu Ali’dir. Kendisine 24 saati geçen bir mülk edinmemiştir… Yine sınıf mücadelesi bana ait değildir. Bu İbni Haldun’a aittir.’ diyor.”
‘İSLAMI KEŞFETTİM HİDAYETE ERDİM’
Bu süreçte tekrar İslamı keşfettiğini söyleyen Sancak’ı Türkiye’nin zengin işinsanlarından birini değil ‘hidayete yeni eren İslamcı bir teorisyeni’ dinler gibi hissettim. Marksist terminolojiden İslamcı terminolojiye hızlı geçiş yapan Sancak, “Hz. Muhammed’in 63 yıllık hayatının her zerresini anlatırsak bütün Batı gençliği Müslüman olur” dedi ve Batı karşıtlığı ile anti-semitik denilebilecek sözler peş peşe geldi; “Batı dünyası vahşet ve sömürü dünyasıdır. Afrika’dan gemilerle taşınan köle gemilerinin sahipleri Yahudilerdir. Tayyip Erdoğan bunlara rest çekti.”
‘ERDOĞAN’A MİLLİ MEDYA KURUN DEDİM’
Bugün medyanın büyük bir kısmı hükümet kontrolünde. Sancak “milli bir medya kurulması” önerisini kendisinin getirdiğini söyledi: “Medya yabancıların kontrolünde. Medyayı millileştirmemiz lazım. Milli bir medya ve güçlü bir milli savunma.”
Karamehmetlere ait BMC şirketinin TMSF’ye geçtiğini hatırlatan Sancak “Kimsede ihaleye girmiyor. Dört defa ihaleye gidildi. Diğer otomobil şirketleri batsın istiyor” dedi ve bu nedenle Erdoğan’a gittiğini anlattı. Sancak “Ben Tayyip Erdoğan’la tanıştığımdan beri onun izni olmadan hiçbir şey yapmadım” diye ekledi.
‘BEŞİKTAŞ KULÜBÜNÜ SATIN ALACAKTIM’
Sancak konuşmasında Beşiktaş’ı tutmasını bile ‘milli’ olmasına bağladı; “Neden Beşiktaş? Çünkü Beşiktaş milli mücadelenin takımıdır. İngilizler İstanbul’u işgal ettikleri zaman maç yapmak istemişler. Beşiktaş’a gitmişler. ‘Biz işgalciler ile eğlendirmek için maç yapmayız’ dediler. Birileri yapıyor. Ama biz onları yendik diyor. Yendiniz ama eğlendirdiniz. Fenerliler, kusura bakmasınlar.”
Beşiktaş’un kurtulması için kendisine fikrini soran dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e kulüpler yasasının çıkması gerektiğini söyleyen Sancak “İhaleye çıktığında Beşiktaş’ı satın alacaktım ve bu işten para kazanılacağını gösterecektim” dedi.
BMC şirketi ve daha sonra Katar’ın bu şirketin yüzde 49’unu alması ile ilgili olarak Sancak, medyaya daha önce yaptığı açıklamaların bir benzerini Suriçi’nde tekrar etti. Sancak “Yüzde 51’i kimdeyse şirket ondadır. Bu saldırıların arkasında Türkiye’nin milli bir tanka sahip olmasını engelleyenler var” dedi.
Kendisinden önce Suriçi Grubu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’nu davet ettiğini hatırlatan Sancak “Eğer burada olsaydım kendisine şunu soracaktım. Kılıçdaroğlu ‘Tırk yıldır bizim Tank Palet fabrikamız vardı, değeri de 20 milyar dolardı’ diyor. Peki soruyorum sana. Kırk yıldır bizim tankımız yok. Kırk yıldır neden İsrail’e gidip birkaç milyar dolar veriyoruz. Madem böyle bir fabrikamız var, orada niye yapılmıyordu. İnsaf et Kemal bey. Sen o makama nasıl geldin bu belli. Ya sayı saymayı bilmiyorsun ya dayak yemedin ya da hesap uzmanı değilsin” ifadelerini kullandı.
“Tayyip Erdoğan’a güvenin gerisini merak etmeyin. Allah onu başımızdan eksik etmesin. O bir milli bayrak vatan cephesinin lideri” diyen Ethem Sancak Marksist terminoloji ile başladığı konuşması İslamcı terminoloji ile sürdürüp Kemalist bir dil ile sonlandırdı. Aslında 45 dakika olarak belirtilen konuşması yarım saatten fazla aşmıştı. Bu nedenle sorulara fazla vakit kalmadı. Ancak kendisine tarımla ilgili sorulan bir soruya verdiği cevap, bütün bu terminolojinin neoliberal politikayı örtmek için kullanılan bir örtü olduğunun özeti gibiydi. Sancak’ın devletten özelleştirme ile aldığı Acıpayam’da büyük bir çiftliğinin olduğu biliniyor. Konuşmasında bu çiftlikten de bahsetmişti. Hükümetin tarım politikasını nasıl değerlendirdiği sorulduğunda “Tarım gariban Türk köylüsüne bırakılmayacak kadar önemli bir konudur” dedi. Bir diğer soru Kanal İstanbul ile ilgiliydi. Nedense o konuda çok ayrıntıya girmek istemiyor gibiydi, “Kanal İstanbul gereklidir. Memleketin istediğimiz toprağına istediğimiz yaparız. Montrö ile ilgisi yoktur” dedi.