ERDOĞAN: BİZİM PETROLÜMÜZ YOK AMA..

Cumhurbaşkanı Erdoğan Uludağ Üniversitesi'nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa'da Uludağ Üniversitesi Türkiye’nin İnsani Diplomasisi Konulu Panel ve Fahri Doktora Tevcih törenine katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriyeli bir kız çocuğunun vasiyet mektubundaki duygu yüklü ifadeleri yeniden gündeme getirirken sesi titreyerek, "Geçen hafta basına yansıyan Suriyeli yavrunun ciğerlerimi adeta dağlayan, gözlerimi yaşartan o yazdığı yürek parçalayıcı vasiyeti eminim hepiniz okumuş veya duymuşsunuzdur. Çok farklı bir şeydi. "Ey ölüm meleği, acele et ki cennette yemek yiyeyim" diyen bir feryada eğer nasır bağlamamışsa hangi vicdan dayanır. Bir yavru bunu söyleyecek şuura, idrake sahip. Çocukların o küçük bedenleri, açlık, ölüm gibi savaş gibi ağır yükleri nasıl taşır. Akdeniz'i bir mülteci mezarlığına çeviren çaresizliğe kim gözlerini kapatabilir" diye sordu. Erdoğan, Türkiye'nin din, ırk, mezhep ayırt etmeden dünyanın 144 ülkesindeki mazlumlara yardım ulaştırdığını hatırlatırken, "Bizim petrol kuyularımız, doğalgaz rezervi, yer altı zenginliğimiz yok. Ama Anadolu büyüklüğünde bir vicdanımız var" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Uludağ Üniversitesi tarafından "Millet ve insanlığa hizmet, uluslararası insani ilişkiler" alanında fahri doktora unvanı verildi. Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof Yusuf Ulcay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a fahri doktora unvanını tevcih etti.

"ALAN EL İKEN VEREN EL KONUMUNA GELDİK"

Uluslararası İnsani İlişkiler Paneli sonrası törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin alan el iken veren el konumuna geldiğini hatırlatarak, Türkiye'nin son 13 yılda kat ettiği mesafenin, büyük dönüşümün en net şekilde görüldüğü alanlardan birinin de insani yardım olduğunun altını çizdi. Erdoğan, "2002'den önce alan el olan Türkiye'den bugün veren el konumuna yükselen bir Türkiye'ye ulaştık. 2002 yıllarında neredeydik? 85 milyon dolar dış yardım yapan ülkemiz, bugün 5 kıtada 140'ın üzerinde değişik alanlarda bu yardımlarını devam ettiren ülke konumuna geldi. 140'ın üzerindeki ülkeye, Müslümandır, değildir, asla ayrım yapmadan, 2014 itibariyle 4,5 milyar dolar yardımla dünyanın en cömert 3. ülkesi olduk. Bunu gayri safi milli hasılaya oranla ifade edecek olursak, ülkemiz yardımlarını en fazla arttıran ülke olmuştur. Bizim petrol kuyularımız, doğalgaz rezervimiz, yer altı zenginliğimiz yok. Anadolu büyüklüğünde bir vicdanımız var. Suriye ve Iraktaki şiddetten kaçan 2,5 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bunu insani, vicdani ve bir de Ensar ruhuyla yapıyoruz. Bu misafirlerimiz için bugüne kadar yaptığımız harcamalar 9 milyar dolardır. Biz şu ana kadar destek verdik. Bunun içindeki rakam, yabancılardan bize gelen destek 417 milyon dolardır" dedi.

"DÜNYA VİCDAN OLARAK YOK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünya nerede diye sorduğumuz zaman, maalesef dünya küre olarak var, vicdan olarak yok. Etrafımızı saran ateş çemberi ve istikrarsızlık ve çatışmaya rağmen, ekonomimizi ve merhametimizi insanlığımızı büyüterek biz oraya taşıdık. Zira biz, öyle bir medeniyetin mensuplarıyız ki paylaşmanın kıymetini biliyoruz. Biz merhamet medeniyetinin mensupları olarak bu adımları atıyoruz. İnanan, komşusu açken tok yatmayı ayıp sayan, yetim başı okşamayı, fukaranın derdiyle hemhal olmayı gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Bizim inancımızda, zerreden küreye gönüller yapmak, karıncayı dahi incitmemek vardır. Bizim ecdat mezarlığı ve şehitliklerimiz insan ve vicdan odaklı diş politika sınırlarını çizer. Dünyanın dört yanında mezarlıklarımızı ihya etme gayreti içindeyiz. Bunlara birileri değer vermeyebilir. Onlar bizim için birer hedef noktadır. Eğer bizim ecdadımız ta oralara kadar gitmiş, orada şehit düşmüşse, onları inşa edip yeniden ayağa kaldırmak bize bir hedef verir. İnsani diploması, teorik çabanın değil, milletçe sahip olduğumuz değerlerin manzumesi olarak ortaya çıkmıştır. İhtiyacı olana ayrım yapmaksızın el uzatma bizim milli kültürümüzün özünde vardır. Türkiye, karşılık beklemeden vermeyi, şefkat ve merhamet ve iyiliği kurumsallaştırmış bir ülkedir. Acının rengi, ırkı, dili, dini yoktur. Bugün dünyamızda yaşanan pek çok sorunun temelinde maddi imkan kıtlığı değil, merhamet ve empati eksikliği vardır" diyerek, dünya ülkelerine sitem etti.

"Kanayan yaralara merhem olmaya çalışıyoruz" diyen Erdoğan, "Suriye, Filistin, Irak, Balkanlar, Somali, Myanmar… Neden buralarla ilgileniyorsunuz diyenler var. Bunu soranlar var. Bataklık olarak tarif ettikleri Ortadoğu'da ne işimiz olduğunu sorgulayanlar var. Bize bunu soranlara, asıl biz şunu sormak zorundayız. Aksi mümkün mü? Daha 100 yıl öncesine kadar birlikte yaşadığımız insanlara, cetvelle çizilen sınırları görüp, nasıl sırtımızı dönebiliriz? Güneyimizin en batısından doğuya, ta Bağdat'a kadar, ecdadımız buralarda yaşamadı mı? Oralara eserlerini inşa etmedi mi? Oraları bugün gezdiğiniz zaman eserleri görürsünüz" dedi.

ERDOĞAN AĞLAMAMAK İÇİN KENDİNİ ZOR TUTTU

Erdoğan, Suriyeli çocuğun vasiyetini anlatırken ağlamamak için kendini zor tuttu. Erdoğan, şunları söyledi:

"Geçen hafta basına yansıyan, Suriyeli yavrunun yazdığı, ciğerlerimi adeta dağlayan, gözlerimi yaşartan yürek parçalayıcı o vasiyetini eminim hepiniz okumuş veya duymuşsunuzdur. Çok farklı bir şeydi: "Ey ölüm meleği! Acele et ki cennette yemek yiyeyim!" diyen bir feryada, eğer nasır bağlamamışsa hangi vicdan dayanır? Bir yavru bunu söyleyecek, şuura, idrake sahip. Çocukların o küçük bedenleri, açlık, ölüm gibi, savaş gibi ağır yükleri nasıl taşır? Akdeniz'i bir mülteci mezarlığına çeviren çaresizliğe kim gözlerini kapatabilir? Uluslar arası ilişkilerde belli ülkelerden gelen suflelere göre yön değiştirmek, neme lazım demek çok kolaydır. Esas mesele, insanı merkeze alan, ilkeli, vicdani politikayı tüm zorluklarına rağmen devam ettirebilmektir. Büyük devlet ancak böyle olur."

DÜNYA İNSANİ ZİRVESİ MAYISTA İSTANBUL'DA YAPILACAK

Türkiye'nin gelecek yıl insani diplomasi alanında anlamlı bir zirveye ev sahipliği yapacağını anlatan Erdoğan, "BM Dünya İnsani Zirvesi 23-24 Mayısta İstanbul'da düzenlenecek. Bütçede aslan payını eğitime ayırdık. Bizden önce savunmaya ayrılırdı. Gerek alt yapı ihtiyaçlarının karşılanması, gerekse kalitenin geliştirilmesi konusunda ayrıca çaba harcadık. 2002'te 76 üniversiteye 117 ilave yaptık. 193 üniversitemiz var. Bizimle dalga geçip, "Tabela üniversitesi" dediler. 10 öğrenciden üniversite adayı birisi girebiliyordu. Şimdi artık açıkta kalma neredeyse yok noktasına geldi. Eksiklerimiz var, ama çok ciddi mesafeler aldığımızı da kimsenin inkar etmesi mümkün değil. Akademik personel sayısında da ciddi artış sağladık. 2002'de 9 bin 356 olan profesör sayısını 20 bin 900'e yükselttik. Üniversitelerde 149 bin akademik personel bugün görev yapıyor" ifadelerini kullandı.

"ÇANTANIZDAN SOPA DEĞİL, KİTAP ÇIKARIN"

Konuşmasının sonunda öğrencilere de seslenen Erdoğan, "Geçen hafta izledim, bazı öğrencilerimiz okulda sırt çantalarından çıkardıkları sopaları arkadaşlarına dağıtıyorlar, beklerdim ki oradan kitabını çıkartsın bir arkadışına onu versin, onu çıkartsın. Onu paylaşsın. Talebeye yakışan budur. Bunu yapmamız lazım. Bizim muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için bu adımları atmamız lazım. Sizin enerjinizi heyecanınızı istismar etmek isteyenler olabilir. Terör örgütlerine methiyeler düzen, şiddete özenen kimi marjinal örgütlerin sizleri esir almasına lütfen fırsat vermeyin. Bizim arzu ettiğimiz, özlemini duyduğumuz gençlik; meselelerini kavgayla, yakıp, yıkmayla farklı görüşü sindirerek halletmeye çalışanlar değil, şiddetle arasına mesafe koyan kalemin ve sözün gücüne inanan gençliktir. Bunu bulmamız lazım. Ben gençlerimizin ülke ve ailelerine olan sorumlulukları bilinciyle hareket edeceklerine inanıyorum" diye konuştu.

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ'NDE BÜYÜK DÖNÜŞÜM

Törenin açılış konuşmasını yapan Uludağ Üniversitesi Rektörü Yusuf Ulcay, bilgiyi üretime dönüştüren ve ekonomiye yön verenlerin küresel politikaları belirlediği bir dünyada olduğumuza işaret ederek, "Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen Türkiye'nin geleceğini bilim merkezli inşa edeceğimiz bilincindeyiz. Bilim ve teknolojinin şekillendirdiği günümüz dünyasında yüksek kurumlarımız bu dinamizmin aktörü olmak zorundadır. Sizlerin vizyon ve liderliği sayesinde toplumsal ve kurumlar olarak ciddi bilinç oluştu. Önemli dönüşümleri imza atılıyor. Yeni dönemde biz de AR-GE yapan, proje üreten, sektörle işbirlikleri kuran üçüncü nesil üniversite kavramını benimsedik. Düşünen ve teknoloji üreten ilgili sektörlere transfer eden bir bilimsel üretim merkezi ve üniversite olma yolunda önemli reformlara imza atıyoruz. Üniversite olarak Bursa ve ülkemizin gelişimine daha fazla katkı koyma kararlılığındayız. Kendine farklı ve yeni ufuklar belirleyen Türkiye'nin ilk 10 yüksek öğretim kurumu hedefinde olan UÜ'yü kaliteli eğitim öğretim imkanlarına sahip, AR-GE ve araştırmayı teşvik eden, bilim dünyasına hizmet etmenin yanı sıra, iş dünyasının beklentilerine cevap veren nitelikli uluslar arası üniversite yapacağız" dedi.

Şehir dinamiklerinin tamamı ile bir araya gelerek beklentilerini aldıklarını anlatan Ulcay, "İş birliği alanlarını tespit ettik. Planlı kampüs yapılanması için üniversite tarihinde ilk olan master planımızı tamamlamak üzereyiz. Hayırsever iş adamları ve kurumların desteğiyle fakülte binalarını yeniliyoruz. Sosyal donatı alanlarının ek eğitim merkezi inşaatlarına başladık. 124 farklı ülkeden 2500 yabancı öğrencimiz bulunmaktadır. Uluslar arası öğrenci tercihlerinde başvuru sayımızı ikiye katladık. Yüksek lisans ve doktorada yüzde 251 artış sağladık. Ulutek'te yeni proje ile ulusal ve uluslar arası yeni yatırımcılarla üretim ve istihdam kapasitesini on kat arttırmayı hedefliyoruz. Kuluçka merkezlerinde pilot üretim tesislerine imkan tanıyacağız. Bilişim ve kompozit mükemmeliyet merkezleri teknoparka güç ve ayrıcalık katacaktır. Bursa'daki AR-GE birimi bulan şirketleri Ulutek'e çekmek için görüş alışverişinde bulunuyoruz. AR-GE merkezimiz için Buski ve Marmarabirlik ile görüşmekte olup, ön mutabakatta bulunduk. Bilimsel araştırma projeleri yönergemizde değişikliğe gittik. Türkiye'nin uzay ve savunma sanayisi konusunda Bursa'nın dönüşümüne daha çok katkı için BTSO ve büyükşehir ile işbirliği yaptık. Uzay ve havacılık kampusunu kazandırmak için yola çıktık. 900 metrelik pisti büyükşehir belediyemiz ile anlaşarak 1800 metreye çıkartarak hazırlıyoruz. Pistimiz UÜ'de başlangıçta montajı yapılan daha sonra imalatı yapılacak uçakların test alanı olacak. Eğitim uçuşları ve sivil havacılığa hizmet verilecektir. Örgün eğitimdeki öğrenci sayısını optimum rakamlara çekerek akademik kalitemizi yükseğe çekiyoruz. Kuruluş kararını aldığımız uzaktan eğitim merkezimizi önümüzdeki dönem hizmete alacağız. Meslek yüksek okullarında yeni süreç başlattık. Fiziki imkanlardaki gelişmeler, programlardaki güncellemeler ile iyi bir noktaya getiriyoruz. Uygulamalı programların ağırlığını arttırıp öğrencileri iş hayatına hazır hale getireceğiz" diyerek projelerinden bahsetti.

ÜNİVERSİTEYE CAMİ

İlahiyat Fakültesi'ne cami kazandırdıklarını kaydeden Ulcay, "Üniversite ve Bursa'ya yakışan cami. İnşallah cami açılışını da birlikte yapmak nasip olur. 2886 sayılı yasaya bir sosyal yaşam ve öğrenci merkezi inşa edeceğiz. 50 dönümlük alanın yer altında 3 bin araç kapasiteli otopark olacak. Öğrencilerimizin sosyal ve kültürel aktivitesi olanları öğrenci topluluk ofisleri öğrenci merkezi yer alacak. Meydanında ise öğrenci çalışan ve akademisyen ihtiyaçlarını karşılayan iş yerleri bulunacak. Yüksek lisans ve doktora bin konutluk lojman projemiz ile öğretim üyelerimize yönelik yeni lojman yapma çalışması başlattık. Sizlerin de desteğiyle başlattığımız projelerle üniversite birkaç yılda çok daha farklı örnek yaşam merkezi haline dönecektir" diye konuştu.

Eşi Emine Erdoğan'ın da katıldığı fahri doktora töreninden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, makamında Rektör Yusuf Ulcay'ı ziyaret etti.

Sonraki Haber