Erdoğan: ''Atatürk Orman Çiftliği'nde bira içen çocuklar...''

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilay'ın Zümrüdüanka Ödül Töreni'nde yine yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cinayetlerin, cinsel saldırıların, trafik kazalarının ve kadına şiddet olaylarının en önemli müsebbibinin alkol olduğunu belirterek, "Hal böyleyken niçin bir siyasetçi 18 yaşından küçüklere alkol satışının kısıtlanmasından rahatsızlık duyuyor? Amerika'ya bak, Batı'ya bak.. Hiç oralarda böyle bir şey yok, satamazsın " dedi.

Erdoğan, Yeşilay Haftası dolayısıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, alkol düzenlemesi nedeniyle 2 yıl önce çıkan tartışmaları hatırlattı.

Ülkenin tamamı için hayırlı olduğu açık olan bu düzenlemenin gazeteler, ekran yorumcuları ve kimi siyasetçiler tarafından günlerce adeta yerden yere vurulduğunu kaydeden Erdoğan, "Alkol yasaklanıyor", "Özel hayatımız kısıtlanıyor", "Yaşam tarzımıza müdahale ediliyor" gibi tezviratlar yapıldığını söyledi. Erdoğan, "Hatta anamuhalefet partisi, düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu. Kardeşlerim, bunlar insanımızı sevmiyor, bunlar insanımızın rahatsızlığında, hastalığında, bütünüyle vücudundaki olumsuz gelişmelerde kendilerine hayat arıyorlar. Biz ise diyoruz ki 'Biz insanımızı seviyoruz.' Sağlıklı bir nesil için ne gerekirse biz onu yapmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü'nün 2014 yılı raporuna göre, alkole bağlı hastalıklardan her yıl 3,5 milyon insanın hayatını kaybettiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Alkol tüketimi, kansere neden olan ilk 10 neden arasında yer alıyor. Bunu ben söylemiyorum, işin erbabı söylüyor. Aynı şekilde cinayetlerin, cinsel saldırıların, trafik kazalarının ve kadına şiddet olaylarının en önemli müsebbibi alkoldür. Hal böyleyken niçin bir siyasetçi 18 yaşından küçüklere alkol satışının kısıtlanmasından rahatsızlık duyuyor? Amerika'ya bak, Batı'ya bak... Hiç oralarda böyle bir şey yok, satamazsın onlara alkolü, hatta hatta sigarayı.... Milletin faydasını gözeten bir milletvekili neden alkollü araç kullananlara verilecek idari cezanın artırılmasından rahatsız olur? Allah aşkına, evlatlarımızı alkol ve zararlı alışkanlıklardan korumanın özgürlükle, yaşam tarzıyla müdahaleyle ne ilgisi olabilir? Kaldı ki bu konu ailenin korunması maddesinde, Anayasa'da çok açık ve net olarak var. Bunu Anayasa'ya biz koymadık, bizden önceki iktidarlar koydu. Niye rahatsız oluyorsunuz? Anayasa'nın gereğini yapıyoruz. Bundan sonra da yapılmaya devam edilecek. Çünkü biz milletimizi seviyoruz. Sağlıklı bir nesil diyoruz. Yıllarca milletin ve memleketin faydasına bir dikili ağacı olmayanlar bu meselede adeta nesil avcılarının taşeronu gibi davrandılar."

 "Sosyal medya da bir cinayet"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı tutuma, sigara ve diğer zararlı alışkanlıklarla mücadelede de şahit olduklarını kaydederek, "Benzer bir durum sosyal medya ve yeni iletişim araçlarıyla ilgili eleştirilerimizde de karşımıza çıkıyor. Sosyal medya da bir cinayet. Maalesef birileri ısrarla bu ülkede özgürlüğü, milletin kültürüne, tarihine, medeniyet ve inanç değerlerine düşmanlığın bir kılıfı, bir bahanesi gibi kullanmaya çalışıyor. Çağdaşlaşmayı, alkol kullanmakla, zararlı alışkanlıkları teşvik etmekle, tek tip bir hayat tarzına sahip olmakla özdeş hale getirenler var. Bu ne yeni bir tavırdır ne de ülkemize münhasırdır" ifadelerini kullandı.

 "Tek parti döneminin jakobenleri, alkol kullanımını teşvik ettiler"

İstanbul'un işgali sırasında gençlerin işgal güçleri tarafından alkol kullanmaya teşvik edildiğini gören bir avuç kahramanın, bağımlılıkla savaşmak için Yeşilay çatısı altında bir araya geldiğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Tek parti döneminin jakobenleri, Batılılaşma ve modernleşme adına alkol kullanımını teşvik etmişlerdir. Bu ülke afişler asılarak, tüm toplumun alkolün ne kadar faydalı olduğunu ikna edilmeye çalışıldığını günlerce, haftalarca görmüştür. Aileler, sağlığa faydalı denilerek ilkokul çağından itibaren çocuklarına birayı sevdirmeye çalışmıştır. Bunlar bu ülkede yaşandı, hatta zorladılar. Tarih kitaplarını karıştırdığınızda maalesef, Atatürk Orman Çiftliği'nde ellerine bira şişeleri tutuşturulmuş çocuk fotoğrafları görürsünüz. Bunlar vaka. Bu dönemde alkol toplumu zorla dönüştürmenin, kimliksiz hale getirmenin, değerlerinden koparmanın bir aracı olarak kullanılmıştır. Günümüzde de aynı zihniyete mensup belediye başkanları, sözüm ona üniversite profesörleri kültürel etkinlik olarak alkolü teşvik edici etkinlikler düzenlemeyi maharet sanıyordu, biliyorsunuz, Antalya'da yaşandı ve o genç öldü... Olaydan hemen kısa bir süre sonra öldü. Dediğim gibi bu sadece ülkemizde uygulamaya konulan bir politika da değildir. Afrika ülkelerinde sömürgecilerin de benzer yöntemlere başvurduklarını görürsünüz. Sömürgeciler özellikle plantasyon sahipleri, zorla yurtlarından kopardıkları köle gibi çalıştırdıkları Afrikalı işçilere çoğu zaman ücret yerine alkol vermişlerdir. Çok manidardır. İşçilerin içinde bulundukları şartlara, kendilerine reva görülen işkenceye karşı dirençleri, kişilikleri karakterleri alkol bağımlılığıyla kırılmak istenmiştir. Bugün hala ziyaret ettiğimiz ülkelerdeki bazı kronik sorunların temelinde sömürgecilerin bıraktığı bu acı ve kanlı mirasın etkilerini görüyorsunuz."

Kendisinin Afrika ziyareti öncesinde Güney Amerika'yı ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Afrika'ya bakmadan, Güney Amerika'yı incelemeden Batı uygarlığı gerçekten anlaşılamaz. Batı başkentlerinin şık kaldırımlarına hayran kalanlar, o kaldırım taşlarının altındaki milyonlarca Afrikalı'nın ve Güney Amerikalı'nın teri, kanı, canı, emeği olduğunu bilmek zorundadır. Parçalanmış aileler, yerlerinden sürülmüş kabileler, dokusu tahrip edilmiş çevre ve sömürülen kaynaklar, 'beyaz adamın' bu bölgelerdeki utanç vesikalarıdır ama biz hamdolsun, bu ülkelere giderken tertemiz bir sicille gidiyoruz. Dünyanın her yerinde her topluma tarihimizin ve kültürümüzün bize işaret ettiği şekilde karşılıklı saygı ve dayanışma temelinde herkesin kazandığı ilişkilerin kurulabileceğini gösteriyoruz. Biz siyaha sarılırken, hiç içimizden 'Acaba ne derler' demiyoruz. Sadece Allah için seviyoruz. Farkımız bu" ifadelerini kullandı.

 "Yeni Türkiye'nin inşası sürecindeyiz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu ilkeli tutumu sonuna kadar sürdürmekte kararlı olduklarını vurgulayarak, "Artık ülke ve millet olarak yeni bir dönemin, yeni Türkiye'nin inşası sürecindeyiz. Sırf kendi kör ideolojileri için nesilleri dahi feda etmekten çekinmeyen bu karanlık zihniyet zaman zaman hortlasa da hamdolsun eski etkinliğini büyük oranda yitirdi. Ancak müteyakkız olmamız, asla rehavete kapılmamamız gerekir. Evlatlarımızın geleceklerinin karartılmasına, alkol, uyuşturucu ve sigara gibi kötü alışkanlıkların esiri haline getirilmelerine asla fırsat vermemeliyiz" dedi.

Bazı kişilerin "Ben sigara içmiyorum, nargile içiyorum", "Puro içiyorum" gibi ifadeler kullandıklarına da dikkati çeken Erdoğan, bu alışkanlıkların daha da beter sonuçları olduğunu vurguladı.

Sigara içenlerle yaşadığı diyaloglara da konuşmasında yer veren Erdoğan, "Kendilerine sigarayı cebinden alırken diyorum, 'Bak sen eşine zulmediyorsun, ben eşini de kurtarmak istiyorum. Şu sigarayı ver bakalım" dediğini ifade etti.

Sigarayı aldığı kişilerin telefon numaralarını ve tarihi de not ettiğini kaydeden Erdoğan, bu kişilerin bir kısmıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenledikleri etkinlikte bir araya geldiğini aktardı.

Zararlı alışkanlıklarla mücadeleye de kararlı bir şekilde sürdürmeleri ve genişletmeleri gerektiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ailelerimizin içinde bu işin mücadelesini vermeliyiz. Bu mücadelede sadece kanunlar, sadece yasaklar, sadece cezalar yeterli olmaz. Bunlar tabii ki olacak ama asıl milletimizin bir ferdinin bu mücadelede yerini almasını sağlamalıyız. Her bir ferdin. Nasıl teröre karşı yekvücut olmak durumundaysak bağımlılıkla ve zararlı alışkanlıklarla da mücadelede aynı şekilde bir ve beraber olmalıyız. Şayet bizler çocuklarımızın alkole, tütüne, teknolojiye veya başka bir şeye bağımlı olmasını istemiyorsak öncelikle kendi alışkanlıklarımızı gözden geçirmeli ve onlara doğru örnek olmalıyız. Çocuklarının fiziki ihtiyaçları yanında manevi ihtiyaçlarıyla da alakadar olmayan anne-babalar siperde bekleyen fırsat kollayan kötü alışkanlıkların ve terör örgütlerinin onlarla çok yakından ilgilendiklerini bilmelidirler. O dağlara götürülenlerin uyuşturucu verilerek götürüldüğünü bilmenizi isterim. Bu konularda anneler, babalar, komşular, akrabalar, mahalle ve tüm toplum tam bir seferberlik ruhuyla hareket etmelidir."

Yeşilay tarafından hayata geçirilen projeleri son derece anlamlı bulduğunu, bu konudaki Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Emniyet teşkilatının ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini önemsediğini belirten Erdoğan, konuşmasını "Bizlere düşen bu çalışmaları, bu çabaları desteklemektir. Ben bu düşüncelerle sözlerime son verirken Yeşilay'a 'iyi ki varsın Yeşilay' diyorum. Her ilde ve üniversitede bu ideale gönül vermiş insanımızı Yeşilay bayrağı altında toplanmaya çağırıyorum. Bu vesileyle 96 yıl boyunca ülkemize ve milletimize hizmet eden tüm Yeşilay mensuplarına şükranlarımı sunuyor, ebediyete irtihal etmiş olanlara da Allah'tan rahmet diliyorum. Bu yıl Zümrüdüanka ödüllerine layık görülenleri tekrar tebrik ediyor, bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyorum" diyerek tamamladı.

Sonraki Haber