Emre öğretmen harikalar yaratıyor !
Şanlıurfa'da bir köyde öğretmenlik yapan Emre Uğur köy okulunda bakın neler yapıyor.
Pamuk tarlasında güller yetiştirmeye çalışan köy okulu öğretmeni Emre Uğur, öğrenmeyi eğlenceli hale getirerek yaşadığı yeri güzelleştirmeye devam ediyor.
Sözcü'den Ayla Özdemir'in haberine göre yaşadığı yeri güzelleştiren öğretmenler mesleğinde fark yaratıyor. Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde bir köy öğretmeni Emre Uğur da yaşadığı yeri güzelleştiren öğretmenlerden. Sadece bilgisini değil, umudunu, sevgisini, hayallerini de öğrencileriyle paylaşıyor. Köy okulunun Türkçe öğretmeni, öğrenmeyi eğlenceli hale getiriyor ve bir kez daha vurguluyor: “İmkanların ne önemi var çocukların hayal gücü yeter”
Emre öğretmenin hayal avcılığı, bir öğrencisinin televizyonda izlediği Semih Saygıner’i anlatıp bilardoyu merak ettiğini söylemesiyle başlıyor. Çamurla bir bilardo masası yapıyor, kozalakla da toplarını. Sonrasında sıralarla oluşturdukları voleybol sahası, su şişeleriyle bowling, halter izliyor…
Emre Uğur, pamuk tarlasında güller yetiştirmeye çalışan genç bir öğretmen…Köy çocuklarına sadece ‘abece’yi öğretmiyor, hayal mimarlığı da yaparak aydınlık yarınları için ışık oluyor.
Ana yol kenarından geçerken ışıklarını göremeyeceğiniz, yurdun okyanusta su damlası kadar köylerinden birinde Şanlıurfa’nın Harran ilçesine bağlı Sehrince Köyü’nde öğretmenlik yapıyor Emre Uğur. 1000 kilometreyi aşkın mesafede bir metropolden, İstanbul’dan gelip öğrencilerinden birçoğunun Türkçe bilmeyişini gördüğünde, buraya sadece valizini değil koca bir devleti gövdesine yükleyip geldiğini fark edişinin sonrasında meslekte ikinci yılı bu genç öğretmenin…
Emre öğretmen “Tüm çalışmalarımızda panomuzdan bizi izleyen Başöğretmen Mustafa Kemal’in izinde kimi zaman Semih Saygıner, kimi zaman Naim Süleymanoğlu, kimi zaman Aziz Sancarlar yetişsin diye çalışıyoruz” diyor.
Pamuk tarlalarıyla çevrili bir köy okulunda, geleceğini tarladan başka bir yerde göremeyen çocuklar için aynı zamanda bir hayal mimarı… Bu mimarlık ona çok şey kazandırmış. Öncelikle; imkanların yaratıcılığı mağlup edemeyeceğini kanıtlamış Emre öğretmen. “Köye kütüphane getirmek, çöle su getirmek gibidir diyerek” köy okuluna bir de kütüphane kazandırmış. Öğrencilerin hayalleri doğrultusunda, bir çok aktiviteyi -kıt imkanlara rağmen- köy okuluna taşımış, öğrenmeyi eğlenceli hale getirmeyi de başarmış.
Emre öğretmenin hayal mimarlığı, bir öğrencisinin televizyonda izlediği Semih Saygıner’i anlatıp bilardoyu merak ettiğini söylemesiyle başlıyor.
“Köye kütüphane getirmek, çöle su getirmek gibidir diyerek” köy okuluna bir de kütüphane kazandırmış. Şimdilerde üçüncü bir köy okuluna kütüphane açmak için çalışıyor öğrencileriyle…
Pamuk tarlasında güller yetiştirmeye çalışan Emre Öğretmen, bu ilk hayal avcılığını, sonrasında yaptıklarını ve hedefini Sözcü Eğitim’den Ayla Özdemir’e anlattı:
“DERSLİĞİMİZDE ASILI TÜRK BAYRAĞI YILMAMAYA YETER”
“İçime dert oldu uyuyamadım, sabahında giydim iş elbiselerini koyuldum çamur karmaya, çamurla bir bilardo masası yaptık, kozalakla da toplarını. Sonrasında sıralarla oluşturduğumuz voleybol sahası, su şişeleriyle bowling, halter izledi bunu. Bununla da yetinmemeliydim, baktım ki ara sınıflarda okuma yazma bilmeyen çocuklar var. Okul çıkışlarında, hafta sonlarında başladı okuma yazma mesaimiz…
Baktım bu öğrenmeyi eğlenceli hale getirmeli defter yerine traş köpüğüne yazdık ‘abece’mizi. On beş yaşında okuma öğrendi birçok çocuk bir ay içerisinde. Okuma yazma öğrendiler, birçok aktiviteyi oluşturduk ama yetmez ki. Bu çocuklar Jules Verne’yi Ömer Seyfettin’i tanımadan pamuk tarlasında güller yetişmez ki…
“Köye kütüphane getirmek çöle su getirmek gibidir çocuklar” dedim, söz verdim onlara bir ay içinde kütüphanemiz de olacak diye. Bir ay geceli gündüzlü çalıştık, kitaplar topladım, raflar buldum. Kütüphaneye her eklenen kitapta ben biraz daha ben oldum. Kütüphanemiz ne mi oldu diyeceksiniz. 3000 kitapla belki de çevremizdeki köy okullarının ilk kütüphanesi oldu. Şimdilerde üçüncü bir köy okuluna kütüphane açmak için çalışıyoruz çocuklarla.
Ve biz okurken perdeden sızan ışığın ardından aydınlığa yürüyoruz hayal alemimizde.
Dersliğimizde asılı olan Türk bayrağı yılmamaya yeterli. Tüm çalışmalarımızda panomuzdan bizi izleyen Başöğretmen Mustafa Kemal’in izinde kimi zaman Semih Saygıner, kimi zaman Naim Süleymanoğlu, kimi zaman Aziz Sancarlar yetişsin diye çalışıyoruz.”