Diyanet'ten olay olacak FETÖ ve Adnan Oktar açıklaması
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, FETÖ ve Adnan Oktar cemaatleriyle ilgili olarak çok konuşulacak bir açıklamaya imzasını attı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, tarikat ve cemaatlerin denetlenmesi tartışmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Erbaş, "İnsanların ötelenmesi, söz konusu alanı daha da karmaşık ve denetimsiz hale getirmiş, dini istismar eden gruplar için uygun bir zemin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu kaotik süreçten beslenen olumsuz durumların en çarpıcı örneği FETÖ ve liderliğini Adnan Oktar diye bilinen şahsın yaptığı suç şebekesidir" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, son dönemde yaşanan tarikatların ve cemaatlerin denetlenmesi, bu kurumların İslam dinindeki yerine dair tartışmaları AA muhabirine değerlendirdi.
Tarikat ve cemaat olarak bilinen teşekküllerin her şeyden önce sosyolojik bir gerçeklik olduğunu belirten Erbaş, bunların görmezden gelinmesi ya da ötelenmesinin bu gerçekliği değiştirmeyeceğini, tersine perdeleyerek görünür olmasını engelleyeceğini ifade etti.
Erbaş, İslam coğrafyasında bu anlamda tarihi ve kurumsal geçmişleri olan yapıların bulunduğuna işaret ederek, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında çıkarılan kanun nedeniyle tekke, zaviye ve benzeri yapıların kapatıldığını, tarikat veya dini cemaatlerin hukuken yok hükmünde kabul edildiğini anlattı.
Hukuken yok hükmünde olmanın, gerçekte "yok" olmak anlamına gelmediğini, bu yapıların fiilen ve sosyal bir gerçeklik olarak Cumhuriyet dönemi boyunca da varlıklarını devam ettirdiğini dile getiren Erbaş, "Bu alanda belki de ciddi hatalardan biri, sosyal bir gerçekliğin kanunla yok sayılarak görmezden gelinmesidir. Çünkü bu durum, tam tersi bir etkiyle zaman içinde söz konusu yapılar için deyim yerindeyse perdeleme vazifesi görmeye başlamıştır." diye konuştu.
"Karmaşık ve denetimsiz hale getirdi"
Erbaş, hukuki boşluktan yararlanan dini görünümlü bazı yapıların zamanla kendilerine varlık alanı bulduğuna dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Yine son asır boyunca din-devlet ilişkilerinde yaşanan gerilim ve zaman zaman gelişigüzel mülahazalarla dinini ve inancını yaşamak isteyen insanların ötelenmesi, söz konusu alanı daha da karmaşık ve denetimsiz hale getirmiş, dini istismar eden gruplar için uygun bir zemin oluşmasına sebebiyet vermiştir.
Bu kaotik süreçten beslenen olumsuz durumların en çarpıcı örneği FETÖ ve liderliğini Adnan Oktar diye bilinen şahsın yaptığı suç şebekesidir. Bu iki suç örgütü tam da bu hukuki boşluğu ve kaosu kullanarak başta gençler olmak üzere dini duyarlılığı yüksek ama bilgisiz olan birçok kişiyi kandırmış, onları gizli, kirli ve karanlık odakların çıkarları için devleti ve milleti aleyhine çalışan militanlara dönüştürmüş, kadınlı-erkekli birçok gencimizin heba olmasına ve geleceğinin kararmasına neden olmuştur."
"Güvenlik boyutları ve küresel bağlantıları bulunuyor"
Erbaş, güncel popülist, gelişigüzel tartışma ve mülahazaların ötesinde, tarikat ve cemaatlerin birer sosyal gerçeklik olarak toplumsal ve dini işlevleri, din istismarının sebepleri ve etkileri, bu alandaki hukuki boyutun ve ideal tutumun nasıl olması gerektiği gibi konuların etraflıca ele alınması gerektiğini belirtti.
Söz konusu bazı yapıların dini boyutundan daha çok iktisadi, siyasi hatta güvenlik boyutlarının ve küresel bağlantılarının bulunduğuna dikkati çeken Erbaş, "Dinin sivil yapısına gölge düşürmeyecek, özgürlüklere halel getirmeyecek ve din güvenliğini sağlayacak bir kontrol ve rehberlik mekanizması kurulmalıdır." ifadelerini kullandı.
Erbaş, bu alandaki çalışma ya da hukuki düzenlemenin doğru dini bilgi ve samimi gayretle faydalı çalışmalar yapan oluşumları olumsuz etkilemeyecek ve rehberlik edecek şekilde yapılması gerektiğini kaydetti.