Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Merkel'e sert eleştiri
Cumhurbaşkanı Erdoğan Esnat ve Sanatkarlar Şurası'nda konuştu. Cumhurbaşkanı'nın hedefinde Batı ve özellikle de Almanya Başbakanı Merkel vardı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Esnaf ve Sanatkarlar Şurası’nda yaptığı konuşmasında "Devlete kapağı atayım" zihniyetinin değişmesi gerektiğini söylerken "Çalışmıyorsa millet ve devlet onları sırtında taşımaya mecbur kalmasın. 15 Temmuz'da bunu yaşamadık mı? 15 Temmuz'dakiler bunlar değil mi? Yedirdik, içirdik bombaları onlar yağdırdı bize" diye konuştu.
Erdoğan, tutuklanan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın "Sırtımızı YPG'ye yaslıyoruz" sözlerine ithafen "Sırtını bir yerlere dayayanlar bunların bedelini ödemeye devam edeceklerdir" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"2014 Şurası oldukça verimli olmuştu. Eksik kalan hususlar var ama kazanımlar oldukça önemlidir. Perakende ticareti ile ilgili kanun adeta bir devrim niteliğindedir. Ulaştırma sektöründeki esnaflarımıza ÖTV muafiyeti ile kolaylık getirdik. Vergi ve SGK'daki çalışmalarımızla esnaflarımızın nefes almasını sağladık."
"Kuruma borcu olan üyeler için ciddi kolaylıklar sağlandı. 242 milyon TL'lik alacağın 142 milyon TL'lik faizi bulunuyor. Bu faiz nasıl bir faiz bataklığına sürüldüğünün göstergesidir. Yeni ve önemli adımlar için vesile olacaktır.
"Mesleki eğitim esnaf ve sanaatkarlarımız için önemli bir adımdır. Bizzat destekçisi olacağımı belirtmek isterim. Şurada yapılacak değerlendirmelerin hayırlı olmasını diliyorum. Esnaf ve sanatkarla en iyi ilişkisi olan kim deseler ilk sırada şahsımın yer alması lazım. Esnaflıktan gelme bir siyasetçiyim. Lisede hep siyasetteydim ama aynı zamanda geçimimi sağlamak için ticaret yaptım.
"Çocuklarıma da memuriyetten uzak durmaları tavsiyesinde bulundum. Kamu görevi elbette önemlidir. Gerçek potansiyelin ortaya konmasına engeldir. Kamuda belirli bir sistem var. Ne kadar çalışkan, cesaretli olursanız olun belli bir kalıba zorla sokar. Esnaf ve sanatkarlarımız başta olmak üzere emeklerinin alın terlerinin karşılığını almaya daha yakın. Elbette rızkı veren Allah'tır. Gençlerimiz rızıklarını illa devlet kapısında değil, birikim ve ilgilerinin olduğu alanlarda aramalarını tavsiye ediyorum."
"Yedirdik, içirdik..."
Devlete kapağı bir atayım ondan sonra para pul derdim olmaz. Mantık bu mu, mantık bu. Onun için ne diyoruz. Bu memur kanunun değişmesi lazım. Niye, hakkını veren çalışan devam etsin. Ama çalışmıyorsa millet ve devlet onları sırtında taşımaya mecbur kalmasın. 15 Temmuz'da bunu yaşamadık mı? 15 Temmuz'dakiler bunlar değil mi? Yedirdik, içirdik bombaları onlar yağdırdı bize.
"Peygamber efendimiz rızkın 10'da 9'unun ticarette olduğunu söylüyor. Çalışmalar sayesinde Başbakanlık ve ilgili bakanlıkların elinde birikim oldu. Hükümetimiz her fırsatta birikimi kullanarak insanı yaşat ki devlet yaşasın mantığında bir kamu personel oluşumu yaratmalı.
"Türkiye'nin tarihi dönüşümü ile bir adım daha ileriye taşıyacağına eminim. Esnaf ve sanatkarın önünü açan bir bürokratik altyapı oluşana kadar sizlerin meselelerinin de takipçisi olacağız.
"Tarihimize baktığımızda kuruculuk önemlidir. Selçuklu Devleti de bu altyapı üzerine kurulmuştu. Osmanlı demek ahilik teşkilatı demek. Osman Gazi ahi usulü ile kılıç kuşanarak gelmiştir. 1000 yıllık varlığımızın temel taşı esnaf ve sanatkarlarımızdır, onların inancıdır. Bizim kültürümüzde esnaf ve sanatkar demek sadece alıp satan demek değildir. Elbette rızkını çıkarır ama onunla birlikte tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet der."
"Bayrağı bayrak yapan üstündeki kandır..."
"Ellerinizde bayrağımızı görüyorum. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak uğruna ölmeye değen varsa vatandır. Arsa başka tarla başkadır. Tarlanın arsaya dönüşmesi için imar planlarının oradan geçmesi gerekir. Vatanın vatan olması için şehit kanları ile yoğrulması gerekiyordu, şehit kanlarıyla yoğruldu. Şair bunu kasdetti. Kimse vatanımızın üzerinde operasyon düşünmesin, düşünenler bedelini ödüyorlar. Şehitlerimiz var eyvallah, ama bizim inancımızda şehadetin yeri ayrı.
İstiklal Marşı'nda ne diyor; Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda, mesele bu. Tek devlet... Bizim Türkiye Cumhuriyeti'nden başka devletimiz yok. Başka hesaba girenler bunun bedelini ödüyor. Sırtını bir yerlere dayayanlar bunların bedelini ödemeye devam edecek. Biz sırtımızı hakk'a ve halka dayıyoruz. Farkımız bu. Milletimiz hangi etnik unsurdan olursa olsun.
Devletimiz son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti bu değerleri nesilden nesile aktarmada en büyük görev esnaf ve sanatkarlara düşüyor. Esnafımız sadece dükkanının değil sokak, semt, mahalle, ilçe, şehrinin ve ülkesinin sahibidir. eğer bir yerde esnaf bu anlayışa sahipse orada mağduriyet ve haksızlık olmaz. Yok bu işler alıp başını gitmişse ahilik ruhuna esnafımız sahip çıkamıyor demek. Herkesin polisi kendi vicdanıdır, polis vicdanı olmayanların karşısındaki sloganın esnaf ve sanatkarlar için de geçerli olduğunu düşüyorum.
"Bakanlık ve belediyelerin yaptıkları vicdanı olmayanlar için. Denetim ve dayanışma işletebilmelidir. Sürekli müşterisini kaldıran ona kötü davranan esnafımızı ahilik içinde belirlesek diğer yaptırımlara gerek kalmaz.
"Batı'da sivil toplum diyorlar ya onun tek örneği ahilik teşkilatıdır. İsteğim bunu sistemli hale getirmektir. Bunu başardığımızda faiz batağı sorunu ortadan kalkacaktır. Ben devlet bankalarının yöneticilerini ve bakan arkadaşlarımızı Başbakanımızla görüştüm. Başbakanımız tüm bankaların yöneticileriyle görüştü. Derdimiz faiz politikasını gözden geçirmekti.
" Esnaf ve sanatkarlarımız o zaman saihip olacak. Ahilik geleneğinin hem ülke olarak hepimizin hem de esnaf ve sanatkarlarımızın faydasına olacağına inanıyorum. Sokaktaki arkadaşlarımızın bana anlattığına göre en önemli bölümünü esnaf ve sanatkarlar oluşturuyor. Şehitlerimizin listesinde mobilyacıdan, matbacıdan, tornacıya her meslekten esnaf ve sanatkara rastlıyoruz.
"Selçuklu'nun Osmanlı'nın Cumhuriyet'in kurucuları arasında en başta bulunan esnaflarımız Türkiye'nin 15 Temmuz'da istiklaline sahip çıkmada yer alıyor. Terör örgütlerinin saldırılarına nasıl birlikte göğüs gerdiysek geleceğimizi de birlikte inşa edeceğiz. Birileri tehdit ettiğinde kepenk indiren değil, tehdit ettiğinde de rızkımın kapısıdır burası deyip direnecek esnaftan bahsediyorum. Bakkal mı işletiyoruz, en iyi ürünleri en hesaplı şekilde satmanın yoluna bakamlıyız. Bu şekilde yukarıya doğru hepimiz işimizi en iyi şekilde yaparak ülkemize en iyi hizmeti vermiş oluruz. Ben böyle bir anlayışla gecemi gündüzüme katmıyorsam başkalarına diyecek sözüm olamaz.
"Kendi işini yapmak yerine insanların maddi ve manevi dünyalarına hakim olmak isteyen insanlar yüzünden çok sıkıntılar çektik. 15 Temmuz'da da aynı şeyle karşı karşıya kalmadık mı? FETÖ ne yapacaktı 15 Temmuz başarılı olsaydı. Himmet adı altında esnafımızı haraca bağlayan anlayışı ne ahlaki ne İslami'dir. biz de böyle bir yapılandırmaya asla izin yoktur. Elini, kapını, sofranı açık tutarsın ahilikte ama dilini gözünü belini bağlı tutarsın. Diline, gözüne, beline hakim olmayan bir örgüt esnaf ve sanatkarlarımıza layık değildir.
"Ben şiir okuduğum için hapse atıldığımda neredeydiniz?"
"15 Temmuz nihai ikazdır. Malum örgütün içinde kalmayı sürdüren varsa ülkesine ihanet içindedir. Bölücü terör örgütü için de aynı durum geçerlidir. PKK'nın ve parlemente içindeki uzantıların bir tuzak olarak kullanıldığı ortada. Batı gazete ve bakanlarıyla Türkiye'ye meydan okuyor. Peki genel başkanı olduğum partim kapatıldığında siz neredeydiniz. Tek başına iktidar 350 milletvekili ile parlementoda böyle bir iktidar partisi kapatılıyor. Ben belediye başkanıyım İstanbul'da. Şiir okudum diye içeri alındım. Bunların insan hakları kurumları umurlarında olmadı. Neredeydiniz?"
"HANIMEFENDİNİN ELİNE 4 BİN DOSYA VERİYORUM..."
Batı, gazeteleriyle bakanlarıyla Türkiye'ye meydan okuyor. Peki, genel başkanı olduğum partim kapatıladığında siz neredeydiniz? Beyefendilerin sesi çıkmıyor. Ben belediye başkanıyım şiir okudum diye içeri alındım. Bu beyefendilerin kapısını çaldım. Hiç umurlarında olmadı. Benim ülkemde savunmasız insanlarımı öldürenleri hangi anlayışla savunuyorsunuz? Hangi hakla? Siz bu milleti ne zannediyorsunuz? Bugüne kadar talimat veriyordunuz. Emir buyurdunuz efendim diyorlar. Geçti o devirler. Bu ülkenin bir yargısı var! Yargı bağımsız! Senin ülkende bağımsız da benim ülkemde bağımlı mı? Hanımefendinin eline 4 bin dosya veriyorum. Sonrada sorduğumda yargı bağımsız diyor. Dedim ki geciken adalet adalet değildir ama şimdi bakıyorum yeni yeni meydan okumalar çıkıyor. Ne yaparsanız yapın şunu bilin ki bu millet uyanmıştır ve inşallah muassır medeniyetler seviyesinin üstüne de çıkacaktır. Türkiye için bu husus beka meselesi olmuştur.