Cumhurbaşkanı Erdoğan Gençlerle Buluştu

Erdoğan: (1) - "Galatasaray-Fenerbahçe maçıyla alakalı da aldığımız bazı ciddi istihbarat bilgileri üzerine, önce bir seyircisiz oynatmayı düşündük ama daha sonra yeni bazı istihbaratlar gelince bu istihbaratla ön alınan bilgilerle örtüştüğünü görünce bun

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Galatasaray-Fenerbahçe maçının ertelenmesine ilişkin, "Galatasaray-Fenerbahçe maçıyla alakalı da aldığımız bazı ciddi istihbarat bilgileri üzerine, önce bir seyircisiz oynatmayı düşündük ama daha sonra yeni bazı istihbaratlar gelince bu istihbaratla ön alınan bilgilerle örtüştüğünü görünce bunu her iki kulübün başkanlarıyla da arkadaşlarımız görüşmek suretiyle 'bunu ileri bir tarihe erteleyelim' dediler ve böylece bu maçı da ileri bir tarihe ertelemiş olduk" dedi.

Erdoğan, TRT'de yayımlanan "Cumhurbaşkanı'nın Gençlerle Buluşması" isimli programda gençlerin sorularını cevapladı.

Programın çekildiği Yıldız Sarayı Silahhane'nin tarihi önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yıldız Sarayı'nın Sultan 2. Abdülhamit'in yaşadığı, ayrıca kendisinin hal fermanının imzalandığı bir mekan olduğunu söyledi.

"Burayı bizim geleceğe taşımamız lazım. Gelecek nesiller de ecdadımızdan bize ne kaldı denildiği zaman nelerin kaldığını bilmesi lazım." diyerek hareket etiklerini vurgulayan Erdoğan, tarihi yapıların gençlerin geleceğe istikamet belirlemeleri bakımından büyük önem taşıdığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbulumuz bu yönde aslında zengin ama varlık içinde yokluk çekiyor. Biz bu varlığı hissettirelim istedik. Buraları restorasyonuna başladık. İşte Büyük Mabeyn'i restore ettik şimdi bir taraftan Küçük Mabeyn'e başlayacağız, burası halloldu, Şale Köşkü var. Burada ilginçtir belki bilinmiyor, buranın meşhur tiyatrosu var. Buraların hepsini elden geçirip tüm halkımıza, gençliğimize hazırlayacağız" diye konuştu.

Bir öğrencinin "Sayın Cumhurbaşkanım terör olayları, bombalı saldırılarla ülkemizin huzur ve istikrarının hedef alındığı bir süreçteyiz. Bugünkü Galatasaray-Fenerbahçe maçı da güvenlik sebebiyle ertelendi. Adeta bizi sindirmek isteyen bir politika var. Neler yapmalıyız? Sizin tavsiyelerinizi almak istiyoruz" şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye'nin terörle mücadelesinin geçmişinin 35 yılı bulduğunu belirtti.

Terörün dini, milleti, ırkı ve vatanının olmayacağını aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Terörün iyisi kötüsü de olmaz. 'Benim teröristim iyidir seninki kötüdür', böyle bir anlayış da söz konusu olamaz. Terörün ve teröristin hepsi kötüdür. Bunun bedelini 35 yıllık süreç içinde ne yazık ki çok ağır ödedik. Madden manen çok ağır ödedik. Şu son 13-14 yıl içinde teröre yönelik birçok aktivitelerimiz oldu, aksiyonlarımız oldu. Hatırlarsanız önce bu konuda Başbakanlığım döneminde bir 'Demokratik Açılım' süreci dedik. Böyle bir süreç başlatalım, arzu ediyoruz ki tekliflerimiz acaba takdir görecek mi? Demokratik Açılım sürecini başlattık. Baktık ki ciddi manada bir karşı taraftan tepki alamıyoruz. İkinci bir adım olsun dedik, Demokratik Açılımdan sonra bu defa bizler şöyle geniş kapsamlı, özellikle aydın kesimi şöyle toparlayacak, Anadolu'ya yayılalım böyle adım adım olsun dedik ve bu süreci başlattık. Bu süreçte de bazı olumlu yansımalar gördük ama arzu edilen yine olmadı ve en son bir 'Çözüm Süreci' başlatalım dedik. Çözüm Sürecinde aslında Anadolu'da güzel şeyler olmadı değil, Doğu, Güneydoğu oralardan güzel tepkiler almaya başladık. Tabanda güzel tepkiler var ama tavanda o kendileri için lider sayılan kadrolarda ciddi manada bir rahatsızlığın olduğunu gördük."

Daha sonra, 7 Haziran seçimlerinde "bölücü terör örgütünün desteklediği" siyasi partinin 80 milletvekili aldığını aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Fakat 80 milletvekilini almak onlar için yeterli değildi, o tam aksine şımarttı. Ne oldular bunlar, adeta sokağa döküldüler. İşte 6-7-8 Ekim olaylarında biliyorsunuz maalesef Güneydoğu'da Kürt vatandaşlarımız sokağa davet edildi, sokağa davet edilmekle kalmadı, o süreç içinde 52 vatandaşımız ne yazık ki öldü. Ölen Kürt'tü ama öldüren de Kürt'tü. Bu tabii çok acıydı. Çok trajik bir olaydı ve maalesef o süreci bu şekilde tahrik, teşvik edenler bazı yazar çizer vesaire, bunlar tarafından dahi takdir edildi. Ardından da hükümetler kurulamayınca biliyorsunuz 1 Kasım seçimleri için karar verildi. Zira hükümetler kurulamayınca Cumhurbaşkanının kendisine verilmiş olan anayasal yetkiyi bu uğurda ben kullanma noktasına gittim ve yeniden bir seçimin ülkemiz için çok daha isabetli olacağını gördüm. Meclis Başkanımızla da konuyu müzakere ederek 1 Kasım seçimleri için tarih belirledik. 1 Kasım seçimlerinde de şu andaki tablo ortaya çıktı. Bu tabii çok önemli, aslında bir sinyaldi. Zira millet bir gerçeği gördü. Yukarıda olanlar göremedi ama millet gördü. Millet de bu defa kendisi cezalandırmasını, o kısa süreç içinde yapmasını bildi. Çünkü milleti bir kenara koymak olmaz."


- "İyi niyet ne yazık ki ciddi manada istismar edildi"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, millete rağmen siyaset yapmaya kalkanları milletin ilk fırsatta cezalandırdığını dile getirerek, "Demokrasinin güzelliği burada zaten. Bu fırsatı yakalayınca millet hemen o cezalandırmayı yaptı. Neticede gelinen nokta şu andaki durum oldu. Fakat terör, bu defa farklı bir şekilde kendine istikamet çizdi ve baktılar ki halktan belli destek yok, öyleyse bir sindirmeyi daha farklı yapacağız, nasıl yapacağız? Şu andaki yaşadığımız tabloyla, çünkü o Çözüm Süreci içinde valilerimize bazı bizim tavsiyelerimiz olmuştu, yani 'sakın böyle bazı ufak tefek konularda sıkıştırmayın, üzerlerine gitmeyin' vesaire diye. Güvenlik güçlerimizi de valilerimiz doğrusu o noktada biraz baskıyı aldılar diyebilirim. Niye? Yani devletin bu noktada ciddi bir baskısı yok, dolayısıyla bu bölgede de özellikle benim Kürt vatandaşlarım 'Bize işte devletin baskısı var, şunu var' demesin diye elinden o kozu alalım istediler. Bu bir iyi niyetti fakat bu iyi niyet ne yazık ki ciddi manada istismar edildi ve o süreç içinde ülkemize ciddi manada bir silah girişi oldu. Çünkü bizim sınırlar biliyorsunuz, çok çok uzun. Sadece Suriye sınırı 911 kilometre. Irak sınırına bakıyorsunuz, Irak sınırı hakeza 350 kilometre, İran sınırı var bütün buralardan girme şansı var. Bunu da bunlar bu şekilde değerlendirdiler." şeklinde konuştu.

Yapılan operasyonlarda evlerin bodrumlarından, rögarların altında silahlar çıktığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"O bakımdan bu operasyonların faydası çok çok fazla oldu. Bu operasyonlarla birlikte düşünün, sözde mezarlıklar kurdular, bu sözde mezarlıklar, aslında çok manidardır, tabutların içinde bunlar silahlar sokmuşlar Türkiye'ye. Tabii bu konu da manidardır, yani nasıl yapıldığı, nasıl bunlar gözden kaçtı, buralar tabii sınırlarda normal giriş kapılarından olan şeyler değildi. Giriş kapılarının dışındaki bölgelerden girişler yapıldı ve bu sözde mezarlıklar, içinde ibadethane diye kurulan yerler aslında ibadethane değil sonradan bunlar da ortaya çıkıyor.

Nedir? Bakıyorsunuz kimisi yargılama için bir mahkeme gibi kullanıldı, kimisi güya ibadethane diye kullanılıyor, kimisi oralar adeta yargılamanın dışında maliye gibi tahsilat bölümü olarak kullanılıyor. İnsanlar toplanıyor, esnaf oraya götürülüyor, orada 'senin şu kadar cezan var, bunu ödeyeceksin' deniyor ve kabir diye kurulan yerlerin de bir kısmının içinde yine bu tür silahlar söz konusu ve tabii bunların operasyonlar başlatılınca üzerine ciddi manada gidildi. Bütün buraların hepsi tek tek yıkıldı ve bunlar başladıktan sonra tabii bir defa oralardaki üstünlüğü bir defa kesinlikle bölgede yönetim, bölgedeki valilikti, askerimizdi, polisimizdi, köy korucularımızdı, hep birlikte almış oldular ve bu operasyonlar süreci içinde de şehitlerimiz oldu, 300'ü aşkın şehidimiz var ama bu arada da nereden bakarsanız bakın bire 8, bire 10 onlardan da tabii etkisiz hale getirilenler oldu. Bu süreç, bu kararlılıkla devam edecek. Yani buradan asla taviz vermemiz mümkün değil. Ankara'da yaşananlar var, İstanbul'da yaşananlar var. En son şu anda Galatasaray-Fenerbahçe maçıyla alakalı da aldığımız bazı ciddi istihbarat bilgileri üzerine, önce bir seyircisiz oynatmayı düşündük ama daha sonra yeni bazı istihbaratlar gelince bu istihbaratla ön alınan bilgilerle örtüştüğünü görünce bunu her iki kulübün başkanlarıyla da arkadaşlarımız görüşmek suretiyle 'bunu ileri bir tarihe erteleyelim' dediler ve böylece bu maçı da ileri bir tarihe ertelemiş olduk."


- "Bu devlet sıradan, rastgele bir devlet değildir"

Mardinli bir gencin sosyal medya aracılığıyla sorduğu, "Akrabalarım memleketimizden PKK şiddetinden, çatışmalardan kaçmak zorunda kaldılar. Düzenleri bozuldu, evlerini bıraktılar, ne zaman geri dönebilecekler? PKK tarafından yakılan, yıkılan yerler için devlet yardım edecek midir?" şeklindeki sorusunu ise Erdoğan, şöyle yanıtladı:

"Şimdi o gencimizin şahsında ben Güneydoğuda yaşayan tüm vatandaşlarıma, şu anda kentsel dönüşüm değişimi başlattığımız, bu bölgedeki tüm vatandaşlarıma şunu hatırlatmak isterim. Bir defa şundan emin olsunlar, bu devlet sıradan, rastgele bir devlet değildir. Benim aklıma birkaç yerde geldiği için de söyledim. İnebahtı bozgununda Kılıç Ali Paşa'nın o bozgunu yaşadıkları anda yaşadığı sıkıntı ve bu sıkıntıyı Sokullu'ya ulaştırması neticesinde Sokullu'nun güzel bir ifadesi vardır, 'Paşa paşa sen bu devleti ne sanırsın? Bu devlet bütün kadırgalarının direklerini gümüşten, yelkenlerini de atlastan yapar. Yola aynı kararlılıkla devam edeceksin' der. Biz, 13 yıl 14 yıl önceki Türkiye Cumhuriyeti değiliz. O artık geride kaldı. Artık bire 5 milli geliri artan bir Türkiye var. artık Marmarayını yapan, Avrasya tünelini bu yıl bitirecek olan, aynı şekilde Yavuz Sultan Selim Köprüsünü bitirecek olan, 3. havalimanını bitirecek olan bir Türkiye var. Körfez Geçişi'ni bitirecek olan bir Türkiye var. Bunların hepsi dünya ile rekabet edebilen projeler. Artık böyle bir Türkiye'de yaşıyoruz ve şu anda bütün plan, proje çalışmaları bölgede yapılıyor ve oradaki il ilçe bütün buralarda altyapıdan başlamak üzere Hükümetimiz, Sayın Başbakanın da talimatıyla burada atık su kanalları, içme suyu kanalları, yağmur suyu kanalları doğal gaz bunun yanında elektrik şebekelerine varıncaya kadar..."

Bundan önce böyle hizmetlerin gitmediğini aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Belediyelerin yaptığı iş sadece oradaki malum siyasi partilerin belediyesinin yaptığı iş, oralarda malum çukurlar açmak suretiyle 'güvenlik güçleri buraya giremesin', yaptıkları iş bu. Neyle yapıyorlar? Devletin makineleriyle yapıyorlar, iş makineleriyle yapıyorlar. Şimdi ise tam tersine görev dağılımını Hükümetimiz yaptı ve bu görev dağılımıyla birlikte oralarda bu saydığım 5 tane altyapıyı bu defa süratle halledecekler, bir taraftan da oralarda hafif hasar, ağır hasar ne varsa tarihi binalar hariç tarihi eserler renovasyonu, restorasyonu yapılmak suretiyle onlar ayrıca ele alınacak, onlar da zaten daha çok Suriçi'nde var. Orayla ilgili daha önce başbakanlığımda başlattığım bir proje vardı. Hakikaten mimari projesi çok çok güzel olan bir projeydi ve bunun dışında bir de Dicle bölümü var ki o da çok çok güzel olan bir çalışma, bütün bunların dışında ayrıca bölgede öyle yani kaçak gecekondu vesaire bu tür binalar değil, oradaki özgün mimariye uyan bir çalışma. Hükümetimiz inşallah başlatıyor, buralar yıkılıyor buraların yerine de şu anda TOKİ yoğun bir şekilde inşallah çalışmalarını başlatacak ve bu çalışmaları başlatmak suretiyle en kısa zamanda yani burada ben kalkıp da 'üç ayda beş ayda olur' diyemem. Böyle dersek yalan olur."

Bingöl ve Van depreminden sonra yapılan hizmetleri hatırlatan Erdoğan, gitmeyenlere bu bölgeleri ziyaret etmeleri tavsiyesinde bulunarak, "Binaları gördüğünüz zaman burası böyle değildi nasıl bu kadar güzel oldu diye şaşarsınız, o kadar güzel bir şey yaptık ve biz 13 yıllık süreçte sadece Van'a 15 katrilyon eski rakamla söylüyorum harcama yaptık. Sadece depremde yaklaşık 6 katrilyon harcama yaptık. Şimdi burada da onları orada yapan bu hükümet bu devlet Allah'ın izniyle hemen süratle de bunlar zaten ufak ufak ilçeler, büyük ilçeler değil süratle bunları yapacağız. Şu anda biliyorsunuz devlete ait yerlerde misafir ediliyorlar, hemen biter bitmez de yerleşim planları bir taraftan hazırlanıyor. Buralardaki vatandaşlarımız yeni yapılan yerlere yerleşmiş olacaklar, hiç endişe etmesin. Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Hükümetine güvensin."

(Sürecek)

Sonraki Haber