Çocuğu jandarmanın gözü önünde kaçırdılar!
Evli olduğunu bilmeden birlikte olduğu kişiden olan 7 yaşındaki kızının Şanlıurfa'da alıkonulduğunu belirten annenin şikayeti üzerine Jandarma ekiplerinin gittiği köyde olaylar çıktı. Babanın yakınlarının direnmesi üzerine çıkan arbedede, çocuğun bir kişi tarafından kaçırıldığı anlar kameraya yansıdı.
İngiltere’de yaşayan Zübeyde Kocaman, 10 yıl önce İstanbul’da Halil Y. ile birliktelik yaşadı. Bu ilişkiden hamile kalan Zübeyde Kocaman'ın bir kızı dünyaya geldi. Çocuğun doğumundan itibaren baba Halil Y. ile görüşmeyi sürdüren Zübeyde Kocaman, 4 yıl önce Halil Y.’yi kızı Ş.K.’yle buluşması için İngiltere’ye davet etti. Ancak vize sorunu çıktığı için Halil Y.’nın ısrarı üzerine Zübeyde K., kızıyla birlikte Şanlıurfa’ya geldi. Kocaman çocuğunu babasıyla buluşturmak için geldiği Şanlıurfa’da hayatının şokunu yaşadı. İdialara göre Halil Y. ve akrabaları küçük kızı havaalanından kaçırırken, Kocaman’ı da tehdit etti. Çocuğun kimlik ve pasaportları da anne Zübeyde Kocaman’dan zorla alındı. Çaresiz kalan genç kadın İngiltere’ye geri döndü ancak, velayeti üzerinde olan küçük kızı için hukuk mücadelesi başlattı. İngiltere ve Türkiye’de ayrı ayrı davalar açıldı. Her iki ülkede de mahkemeler çocuğun velayetini anne Kocaman’a verdi. Mahkeme kararını uygulamak için geçtiğimiz Ekim ayında küçük kızın alıkonulduğu Şanlıurfa’daki köye giden jandarma ekipleri, Halil Y.’nin akrabalarının direnciyle karşılaştı.
Zübeyde Kocaman'ın avukatı Özan Kayahan bu konuyla ilgili Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayet dilekçesinde şu ifadelere yer verdi.
"Jandarma olay yerine gittiğinde , müvekkilin çocuğunu almak istemeleri üzerine B.Y. jandarmanın elinden çocuğu alarak kaçırmış , resmi görevli olarak orada bulunan kamu görevlilerine mukavemet etmiş , orada bulunan bir jandarma personeline yumruk atarak yaralanmasına sebebiyet vermiş , olay yerinde bulunan Jandarma görevlilerinin de ifadeleri ile sabit “Benim ölümü almadan buradan çıkamazsınız “ tarzında söylemlerde bulunarak orada bulunan halkı da jandarma görevlilerine karşı kışkırtarak galeyana getirmiştir. Nitekim hemen akabinde orada bulunan halk onun bu hareketleri sebebi ile jandarma görevlilerine saldırmış ve mukavemette bulunmuşlardır. Bunun sonucunda jandarma görevlileri çeşitli yerlerinden yaralanmışlardır. B.Y'den çocuğu İ. Y. almış , çocuğu Jandarma görevlilerinden kaçırmıştır. Daha sonra orada bulunan bir araca çocuğu bir bilinmeyene götürmüşlerdir. Şu an için çocuğun nerede olduğu , ölümü sağ mı olduğu belli değildir.“
DHA’ya konuşan Zübeyde Kocaman yaşadıklarını şöyle anlattı:
“İstanbul’da 2010 yılında Halil Y. ile tanıştım. Evli olmadığını söyledi ancak geçen sürede evli ve çocukları olduğunu öğrendim. Beraber yaşamamızı söyledi ancak, ben kabul etmedim. İngiltere’ye döndüm, burada çocuğumu doğurdum. Çocuğu olduğundan haberdar ettim, arıyordu, konuşuyordu. Davetiye bile gönderdim vize alsın diye. Vize ret aldı, itiraz etmedi. 'Çocuğu getir ne olur görmek istiyorum' dedi.' Bir aylığına da olsa gel, söz geri göndereceğim sizi' dedi. Şanlıurfa’ya geldim çocuğun pasaportunu, kimliğini aldı. Bu çocuk Urfa’dan çıkmayacak dedi. Kendileriyle yaşamamı istedi. Kabul etmedim. Şiddet uyguladı. Kafama silahı dayadı. 'Ben ne istersem onu yapacaksın' dedi. Sonra da küfrederek kovdu. 'Seni de kızını da yakacağım' diyerek evde bulunan eşyaların bir kısmını ateşe verdi. Çocuğumu yanıma alarak havalimanına gittim. Burada beni tehdit ettiler, M, Y. adlı akrabası çocuğumu kaçırdı.”
“ÇOCUĞUN ÖLDÜ" DEDİLER
Halil Y.’nin zaman zaman kendisini arayarak kızıyla ilgili yalan bilgiler verdiğini belirten Zübeyde Kocaman, “Bir gün Halil beni aradı, çocuk çok hasta, hastanede yatıyor, çabuk gel, dedi. Türkiye’ye geldim. Avukatım Urfa’ya gitmeme izin vermedi. 'Gidersen seni de bulamayız' dedi. 2018 yılında icraya gittim. Yine beni tehdit ettiler. Kızı yine bulamadık. Çocuk kayıp, dedi. İngiltere’den avukatım Türkiye’deki yetkililere mektup gönderdi. Onlar da savcıya göndermiş. Savcı da mektubu Halil’e vermiş. Halil bana bu mektubu gönderdi. 'Bu çocuğu unut, öldü hiçbir şekilde ulaşamayacaksın' dedi. Ekim ayında kim olduğunu bilmediğim biri beni arayarak çocuğumu öldürdüklerini söyledi. Hemen Türkiye’ye geldim. Jandarmaya giderek şikayetçi oldum. Yapılan araştırmada çocuğumla ilgili bir ölüm kaydı olmadığını gördüm. Hatta okula dahi göndermediklerini öğrendim. Velayeti bende olduğu için jandarma ekibi köye gitti. Ancak jandarmanın gözü önünde kızımı tekrar kaçırdılar. Burada jandarmaya küfrettiler. Ben o gün köye gitmedim. Jandarma, güvenlik gerekçesiyle gelmeme izin vermedi.
“ÇOCUĞUMU ÇIPLAK AYAK TARLADA ÇALIŞTIRIYORLAR”
Çocuğunun yabancı insanlar tarafından büyütüldüğünü, kim olduğunu bile bilmediği birileri tarafından kaçırıldığını söyleyen Zübeyde Kocaman, şunları anlattı: “ Şu an haber alamıyorum. Yaklaşık 4 yıldır da çocuğumu bir kere bile görmedim. İnternette resimlerini gördüm. Tarlada çalıştırıyorlar çocuğumu. Eziyet ve zulüm yapıyorlar. Buna rağmen herhangi bir ceza almıyorlar. Jandarmaya saldırıp küfrediyorlar yine ceza almıyorlar. Küçük çocuk elden ele dolaşıyor. Yetkililerden yardım bekliyorum. Çocuğumu bulsunlar bana teslim etsinler. Bütün annelere sesleniyorum. Sesime ses olsunlar. Lütfen çocuklarımıza dokunmasınlar. Yardım bekliyorum.”
“BİR VELAYET DAVASI DEĞİL ÇOCUK KAÇIRMA ALIKOYMA OLAYI”
Kocaman’ın avukatı Ozan Kayahan ise bu davanın sadece bir velayet dosyası olmadığını belirterek “Biz müvekkilimizle çocuk kaçırma ve alıkoyma konusunda şikayetçi olduk. Velayet kendisinde. Zübeyde Hanım şikayetçi, çocuk da mağdur. Jandarma gitti orada olaylar yaşandı. Çocuğu da alamadık. Jandarmaya hakaretler tehditler hatta tacizler yaşandı. Bununla ilgili de işlemler yapıldı. Jandarma olayıyla ilgili bir kişi tutuklandı bir kişi de denetimli serbestlikle bırakıldı. Çocuğun nerede olduğu belli değil” dedi.
“ÇOCUĞA KARŞI HEM PSİKOLOJİK HEM FİZİKSEL ŞİDDET VAR”
Uzman Klinik Psikolog Ceylan Şengül ise yaşanan olayın çocuk açısından ürkütücü ve korkutucu olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Çocukta öfke nöbetleri, içe kapanma, duygusal dalgalanma söz konusu olabilir. Bu hikâyede çocuk için güven duygusu oldukça zedelenmiş. Çünkü güven duygusunun ilk aşılandığı nokta ailedir. Babanın çocuğun bir eşya olmadığı bilmesi gerekiyor. Orada yaşanan sadece psikolojik bir şiddet değil. Fiziksel bir şiddet de var. Küçük bir çocuk bedenine göre yetişkin bedeni kıyaslanamaz. Çocuk hakim olamayacağı bir düzen içerisinde oldukça travmatik bir olay yaşıyor. Bu yaşananlar çocuğun yetişkinliğini de oldukça olumsuz etkiler. Yaş olarak anneye bağımlı olan çocuğun bu şekilde anneden koparılması çocukta olumsuz etkilere neden olur. Bu kadar öfkeli bir babanın çocuğa vereceği bir şey yok. Bu süreç içerisinde çocuk anneye özlem duyacaktır. Çocuk için anne bir anda ortadan kayboldu. Gördüğümüz gibi babanın ciddi bir öfke kontrolü bozukluğu var. Çocuk bu tutumları sergileyen bir babayla yaşaması sıkıntılar içerir.”