CHP'nin Uluslararası Suriye Konferansı başladı
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından uluslararsı düzeyde düzenlenen "Suriye'de Barışa Açılan Kapı - Uluslararası Suriye Konferası"na başladı. Açılış konuşmasını CHP lideri Kılıçdaroğlu yaptı.
CHP tarafından uluslararası düzeyde düzenlenen “Suriye’de Barışa Açılan Kapı - Uluslararası Suriye Konferansı” başladı. Açılış konuşmasını CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın yaptığı konferansa İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da konuşmacı olarak katıldı. Kılıçdaroğlu "Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye’nin geleceğine ancak Suriye halkının karar verebileceğini hiç unutmamalıyız." dedi. İmamoğlu da "Nihai hedefimiz Suriye’nin istikrara kavuşturulması ve Suriyelilerin oradaki hayatlarına en özgür biçimde dönebilmesinin sağlanmasıdır." dedi.
CHP tarafından Suriye sorununun çözümü için uluslararası düzeyde sürdürülen çalışmalara katkı sağlamak amacıyla düzenlediği “Suriye'de Barışa Açılan Kapı – Uluslararası Suriye Konferansı” başladı. Açılış konuşmasını CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba'nın yaptığı konferansta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da birer konuşma yaptı.
VELİ AĞBABA: PARTİ AYIRIMI YAPMADIK
Programın açılış konuşmasını yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, AKP hükümetlerinin dış politikasını eleştirdi. “CHP'nin önerileri dinlenseydi, Suriye'deki yapılar yıkılmasaydı şu anda bu durumda olmazdık.” diyen Ağbaba “İzledikleri yanlış politikalarla milyonlarca insanı yerlerinden yurtlarından ettiler” diye konuştu.
Suriye yönetimiyle diyalogun en kısa sürede başlaması gerektiğini savunan Ağbaba, konferansa parti ayrımı yapmaksızın en çok Suriyeli’ye ev sahipliği yapan belediyelerin yönetimlerinin, konuyla ilgili devlet kurumlarının ve bölgedeki siyasi odakların çağrıldığını hatırlattı.
Ağbaba; “İzlenen yanlış politikaların yarattığı yıkım, ne bizim Suriye’yle barış içinde yaşama isteğimiz azaltabilir ne de bu yönde attığımız adımları zayıflatabilir. Biz, Suriye’nin geleceğine ve Suriye’yi kimin yöneteceğine sadece Suriye halkının karar verebileceğini savunuyoruz. Suriye-Türkiye ilişkilerinin doğrudan temaslar yoluyla normalleşmesinin sadece bu iki ülkenin değil, tüm bölgenin huzur ve güvenliği için önemli olduğunu düşünüyoruz.”dedi.
İMAMOĞLU: SURİYELİLERİ KADERİNE TERK ETMEYECEĞİZ
Uluslararası Suriye Konferansı açılışında konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bugün Suriye’de yaşanan çok taraflı savaşta deyim neredeyse az iti it izine karışmış durumdadır. Kim kiminle savaşmaktadır bilinmektedirler. Bazı karar vericiler ne yazık ki yangına körükle gitmeyi tercih etmektedir. Yanı başımızdaki bu dost ülkeden göç edenleri ülkemize almakla kalmadık ne yazık ki bir çoğunu kendi haline bıraktık. Suriyeli göçmenlerin çoğu ülkelerinde inanmadıkları bir savaşa katılmak yerine kendilerine bir gelecek kurmak için ülkemize sığındıklarının farkındayız. Onları suçlamak doğru olmaz. Bu insanlar savaşı kabullenmedikleri için bugün bizimle beraber yaşıyorlar. Önce güney illerimize yerleştiler sonra tüm şehirlere yayıldılar” dedi.
İBB Başkanı “Nihai hedefimizi Suriye’nin istikrara kavuşturulması ve Suriyelilerin oradaki hayatlarına en özgür biçimde dönebilmesinin sağlanmasıdır. Bu çözümde yolumuzu aydınlatacak en değerli ışık toplumsal vicdanımızdır. Özetle Suriyeliler elbette ve asla kendi kaderlerine terk etmeyeceği. Onların daha insani koşullarda yaşamları için uluslararası arenayı harekete geçirmek için her türlü uygulamayı yapacağız’ diye konuştu
KILIÇDAROĞLU: YENİDEN BARIŞÇIL TEMELLERE DÖNÜLMELİ
Konuşmasına “En uzun sınırımız olan Suriye ile dostluk bağlarını kurmak isteyen bir partinin genel başkanı olarak konuşuyorum” şeklinde başlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Mart 2011'de Suriye'de iç karışıklıklarla başlayan daha sonra ülke geneline yayılan, dış müdahalelerin etkisiyle derinleşen iç savaş kısa sürede küresel ölçekte insanlık felaketine dönüştü. Türkiye bu yangını söndürecek kapasiteye sahip. Güçlü ve itibarlı bir bölge ülkesiyken, uygulanan yanlış politikalar sebebiyle komşularımızdaki yangının büyümesine neden oldu. Hiç tereddütsüz bu yangın Türkiye'yi de etkiledi. İşte bu konferans bölgemizdeki yangını söndürme istek ve niyetimizi Türkiye ve Suriye Halkları arasındaki tarihsel bağları ve kardeşliğe verdiğimiz önemi, Türkiye'nin dış politikasının yeniden barışçıl temeller üzerinde yükselmesine yönelik özlemimizin bir çabasıdır” dedi.
Suriye'de iç karışıklığın başlamasının ardından partisinin attığı adımları sıralayan Kılıçdaroğlu, “2011 yılından bu yana Suriye'de akan kan dursun, bölgemizde barış rüzgarları essin diye;
1- Suriye yönetimi ile Eylül 2011'de, Suriye muhalefetiyle ise Aralık 2012'de temas ederek diyalog ortamı kurmaya çalıştık.
2- Nisan 2012'de TBMM'de bir genel görüşme önerisi vererek Suriye Sorunu için bütün siyasi partilerin barıştan yana tutum almaları için çaba gösterdik.
3-Yine Nisan 2012'de İstanbul'da Arap Baharı Konferansı düzenleyerek bölgemizin barışa olan özlemini dile getirdik.
4-Ağustos 2012'de Suriye'deki savaşa son vermesi için Türkiye öncülüğünde bir konferans toplanmasını istedik. İktidar tarafından reddedilen önerimiz şimdi Cenevre Süreci olarak işletilmektedir.
5- Şubat 2013'te Sosyalist Enternasyonel bünyesinde bir Suriye Çalışma Grubu kurulmasını sağladık.
6- Mart 2013'te dönemin BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'a Suriye konusunda çözüm önerilerimizi içeren mektup gönderdik.
7- Haziran 2016'da ülkemizdeki sığınmacı Suriyeliler sorununa sosyal demokrat perspektifle çözüm önerileri içeren kitap yayınladık. Aynı konuda Mart 2019'da da iki adet rapor yayınladık.
8- Mayıs 2018'de açıkladığımız seçim bildirgemizde Ortadoğu Barış İşbirliği Teşkilatı'nın kurulmasını istedik. İlk etapta Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin katılımıyla kurulmasını öngördüğümüz Ortadoğu Barış İşbirliği Teşkilatı'nın dünyaya yayılacak barışın öncüsü olacağına inanıyoruz.
9- Eylül 2018'de İdlib konusunda 6 maddelik çağrı yaparak yaklaşan tehlikeye karşı bütün sorumluları uyardık.
Bu çabalarımızın tek bir amacı vardı. Doğunun ve batının buluştuğu coğrafyamızda akan kanı durdurmak ve bölge halklarının geleceğe eşitlik ve kardeşlik içinde umutla bakmalarını sağlamaktı. Bizlere dış politikanın Türkiye'nin çıkarlarına endekslenmiş bir dış politika olmadığını, 90 yıllık dış politikamızın perişan edildiğini ve bütün birikimlerimizin çöp sepetine atıldığını ve Ortadoğu'ya mezhep eksenli bakılmasının Türkiye'nin tarihinde olmadığını hep vurguladık” ifadelerini kullandı.
“ANKARA VE ŞAM’IN ÖNÜNDE YANIT BEKLEYEN SORULAR VAR”
Suriye Anayasa komitesine de değinen Kılıçdaroğlu,”Suriye'deki savaşın sona ermekte olduğuna ilişkin kanaat her geçen gün güçlenirken, Ankara ve Şam'ın önünde yanıt bekleyen sorular bulunduğunu ve barışa doğru atılması gereken adımlar olduğunu unutmamamız gerekir. Öncelikle Suriye Anayasası'nı yazacak komitenin oluşmasını not ediyor, yeni anayasanın Suriye Halkının geleceğini aydınlatmasını diliyoruz. Anayasa komitesi Suriye yönetiminin, muhalefet temsilcilerinin ve STK temsilcilerinin belirledikleri 50 isimden oluşan 150 kişilik bir listedir. Bu komitenin Suriye halkının ortak çıkarları için çalışması beklenir. Biz Suriye halkının Suriye'nin geleceğine karar vermesini hep savunduk” dedi.
İdlib'deki gelişmeleri tehlikeli bulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “İdlib'de El Kaide ve türevi örgütlere mensup on binlerce teröristin Türkiye'ye sızma olasılıkları, ülkemizde güven ve istikrar için ciddi bir tehlikedir. İdlib'de gözetleme kulelerindeki askerlerimizin güvenliği hepimizin ortak kaygısıdır. Öte yandan iktidarın izlediği savaş politikalarının mağduru olarak ülkemize sığınan milyonlarca Suriyelinin durumu sadece bizim değil bütün demokratik dünyayı düşündürmelidir. Türkiye çok uzun süredir terör örgütlerinin hedefleri arasındadır. Ülkemiz içinde teröre karşı yürütülen mücadelenin sınırlarımızın ötesinde sürmesi ise uluslararası anlaşmaların ve angajmanların sağladığı haktır. Bu bağlamda Türkiye'nin güvenliğini sağlamak amacıyla Suriye topraklarında sürdürdüğü terör mücadelenin meşruluğuna inanıyoruz. Ancak terörle mücadelenin Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilerek ve doğrudan Şam yönetimiyle ilişki kurularak sürdürülmesini en doğru yol olarak görüyoruz. ” diye konuştu.
Suriye barışı için önerilerini sıralayan Kılıçdaroğlu, “Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden em kestirme yol olduğunu ve Suriye'nin geleceğine ancak Suriye halkının karar vereceğini hiç unutmamalıyız. ABD ve Rusya'nın çıkarları arasında savrulmamak için uyumlu bir Suriye politikası benimsemeliyiz. Suriye yönetimi başta olmak üzere uluslararası hukuka uygun olarak bütün aktörlerle konuşarak diplomasiyi etkin kılmalıyız. Bugüne kadar uluslararası hukuka aykırı bütün hamlelerimizi gözden geçirmeliyiz. Suriye yeniden güvenli ülke olduktan sonra ülkemizdeki sığınmacıların geri dönüşlerini teşvik etmeliyiz” dedi.