Burhan Kuzu: ''Evet hakimi aradım!''
Cinayete azmettirmekten tutukluyken tahliye edilen İranlı uyuşturucu kaçakçısı Naci Şerifi Zindaşti'nin bırakılmasında rolü olduğu iddia edilen Burhan Kuzu "Hakimi aradım ama tahliyesi için baskı yapmadım." dedi.
Hakkında ‘uyuşturucu ticareti, adam öldürmek, cinayete azmettirmek ve FETÖ üyeliği’ suçlamaları bulunan İranlı Naci Şerifi Zindaşti ve adamları yakalandıktan 6 ay sonra 11 Eylül 2018’de tahliye edilmişti. Zindaşti’yi tahliye eden hakim ile aynı dönem adliyede görev yapan 3 hakim ve bir savcı, ifadelerinde Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyesi Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun kendilerini arayarak Zindaşti’yi serbest bırakmaları için telkinde bulunduğunu ileri sürmüştü. Hakimlerin ifadeleri üzerine Burhan Kuzu hakkında soruşturma başlatılmıştı. Zindaşti’yi hiç tanımadığını söyledikten sonra Zindaşti’yle yemek yerken fotoğrafı çıkan Burhan Kuzu ise iddiaları yalanlamıştı.
Karar Gazetesi yazarı Akif Beki dün (12 Mart) ‘Burhan Kuzu kendisine karşı’ başlıklı bir yazı yazmıştı. Akif Beki, bugünkü yazısında ise kendisini arayan Burhan Kuzu’nun açıklamalarına yer verdi. Yazının ilgili bölümü şöyle:
“Dünkü yazım üzerine aradı Hoca.
‘Yargıya baskı yapabileceğimi nasıl düşünürsün’ diye teessüflerini bildirdikten sonra…Zindaşti’yi ‘uyuşturucu taciri’ olarak tanımadığına, gerçek kimliğini serbest bırakılıp kaçtığıyla ilgili haberleri okurken ilk fark ettiğine beni yeminle temin etti.
“İnan ki bilmiyordum, yurtdışındaki bir cinayete azmettirmekten yargılanıyordu, siyasetçi olarak fotoğraf çektirdiğim herkesten sabıka kaydı soramam, öğrencim de olan bir avukat beni bulaştırdı, aradım ama tahliyesi için hakime baskı yapmadım. Zaten Cumhurbaşkanlığı Hukuk Kurulu üyeliğinden başka sıfatım yok, ne gücüm ve forsum olur ki. Ayrıca salan hakim yüklü rüşvetten yargılanıyor. 8 aydır iddianamesi yazılamadıysa nasıl tutayım gerekçesiyle bıraktı, ama okka altına ben gidiyorum medyada, anlıyorum ki bilmeden tezhahlarına alet edilmişim. Şu bu bahaneyle telefonla birkaç konuşturulmam da böyle. Dahlim varmış gibi gösterilebilecek bir kurguyla tongaya düşürülmüşüm. Hem şahsın vatandaşlık başvurusu da kabul edilmedi. Savcılığa da bu yönde ifademi verdim. Göreceksiniz suçlamalardan aklanacağım, masumum” dedi.
Kendisi için talep ettiği hukuka saygı, yargılama sonucunu bekleme, yalan ve iftirayla lekelenmeme, yargısız infazdan korunma ve soruşturmanın gizliliğine riayet hakkını başkalarına çok gördüğü örnekleri hatırlattım.
Üç yıla yakındır o iddianame yazıldı, bu yazılacak derken tutukluluğu sündürülen Osman Kavala için, içeriği belirsiz baz istasyonu sinyallerini telefonda yüzlerce saatlik şüpheli, esrarengiz casusluk görüşmesiymiş gibi sunduğu ‘yargısız infaz’ tivitlerini…Ve görüşme içeriği belli kendi HTS kayıtları ortaya çıktıktan sonra özeleştiri yapıp yapmadığını sordum.
Özeleştiri yaptığını, empati kurduğunu söyledi. Kendisi için istediği haklardan herkesin yararlanması gerektiğini kabul etti. Her zaman prensipte tutuksuz ve adil yargılamadan yana olduğunu da ısrarla ekledi.
Konuşmamızı özetle, mealen aktardım. Üstümde kalmasın, mahsus selamlarını iletti.
Takdiri sizin…
Dilerim, gerçekler en kısa zamanda aydınlatılsın ve hak neyse yerini bulsun.
Yine dilerim ki başkalarının hakkına, hukukuna hoyratça, önüne arkasına bakmadan palas pandıras girenler, başlarına bir musibet gelmeden, kafalarını duvara çarpmadan uyansın. Hak ve hukuk duyarlılığını, bir gün kendilerine de lazım olacağını yaşayarak öğrenmeden önce kazansınlar. Vesselam…”