Bu sözler Putin'i kızdıracak...
Türk-Rus Kültür Derneği Başkanı İrina Balcı, Antalya'da olmaktan mutlu olduklarını ve Antalya'yı sevdiklerini açıkladı.
Uçak kriziyle gerilen Türk-Rus ilişkileri Antalyalı Rusları biraz endişelendirse de onlar sorunun kısa sürede çözüleceğine inanıyor. Türk-Rus Kültür Derneği Başkanı İrina Balcı, ‘Bu işi Lavrov ile Çavuşoğlu çözer’ diyor
Kimi tatilde, kimi işyerinde, kimi ise internette tanıştı.
Antalya iki binli yıllardan sonra başlayan göç dalgasıyla Rusların ikinci vatanı haline geldi.
Rusya Federasyonu Antalya Başkonsolosu Aleksey Şivanov, Antalya’da 38 bin Rus’un yaşadığını, bunlardan 13 bininin Türk vatandaşlığına geçtiğini, 25 bininin de oturma hakkına sahip olduğunu söyledi. Kesin sayı olmamakla birlikte 12 bin dolayında Rus vatandaşının da Türklerle evlilik yaptığı sanılıyor.
Özellikle son beş yılda Ruslar emlak satın almada da öncülük yaptılar. Yuva kurdular, binlerce çocuk doğdu. Türkçe öğrendiler, okullarını açtılar ve yetenekli oldukları sanat dallarını geliştiriyorlar.
Ağırlık turizm sektörü
Evlilik yapan kadınların bir kısmı ağırlıklı olarak turizm sektöründe çalışıyor. Bir bölümü ev kadını, bir bölümü de iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlıyor. Rusçaeğitim veren bir okul açtılar. Antalya’yı tercih etmeleri ve evlilik yapmalarının nedenlerini “Türk erkeklerini mert” bulmaya bağlıyorlar. Aralarında yüksek diplomalara sahip bayanlar da var. Bunlardan biri İrina Balcı. Rus Sanat ve Kültür Derneği’nin başkanlığı yapıyor. 2009’da Türk vatandaşlığına geçti. Sorbonne Üniversitesi’nden hukuk ve sosyoloji diplomalarına sahip. Türk’le evlendi, dört çocuğu var. Babası uzay profesörü annesi ise Putin’in partisinden bir önceki dönemden milletvekili.
Antalya’da yaşayan Ruslar en çok güneşi seviyorlar. Kendi ülkelerindeki uzun ve sert geçen iklim koşullarından şikâyet ediyorlar. Türklerle evlenen Rus kadınların her şeye rağmen yine de kocalarıyla anlaşamadıkları bazı sorunlar var. Kültürler farklı olduğu için bunların başında çocukların dini kimlikleri gündeme geliyor.
HEM RUSLAR HEM TÜRKLER DUYGUSAL
Milliyet, son uçak gerginliğinin ardından Antalya’daki Ruslarla görüştü. Rus-Türk Kültür Derneği’nin Başkanı İrina Balcı, yaşanan gelişmeleri rahatsız bulduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Hem Ruslar hem Türkler duygusal ırklar. Aralarında büyük dostluklar oluştu. Aile bağlantıları var. Şimdi ilişkiler kesilecek diye stres ve panik yaşanıyor. Oysa sadece Rus vatandaşları değil yaklaşık 70 bin kişi Antalya’da Rusça konuşabiliyor. Bu sorunun çözülmesi için önümüzde bazı olumlu gelişmeler olmasını bekliyoruz. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ve Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu insan olarak mükemmeller. Bu işi onların çözebileceklerini sanıyorum. Çünkü insan olarak da dostluk için her şeyi yapacaklarını biliyorum.”
Balcı, evlilikler nedeniyle artık iki ülke halkının akraba ve aile haline geldiğini ifade ederek, “Kanlarımız birbirine karışmış durumda. Yeni jenerasyon çocuklarımız var binlerce. Bunlara neyi anlatacağız. Barışı anlatmak zorundayız” dedi.
Antalya’da Deepo Outlet Alışveriş Merkezi’nin altı yıldır düzenlemekte olduğu bir festivalde farklı Rus kadınlarıyla da konuştum. Çoğunluk el sanatlarıyla ilgileniyor ve Antalya Büyükşehir Belediye tarafından düzenlenen kurslara gitmişler. Birinin yanına yaklaşarak, ne düşündüğünü sordum. “Biz” dedi, “Bu ülkede yaşayan ama kökü Rus olan insanlarız. Bizim ortak özelliğimiz insan olmak. Antalya’yı seviyoruz ve burada bulunmaktan mutluyuz. Ama Rus medyası özellikle Türklere dönük tehlikeli karalama kampanyası yapıyor. Bundan hiç kimsenin çıkarı olamaz. Orada yaşayan Türklerin de stres altında olduğunu biliyoruz.”
Bir başka Rus kadınla konuşuyorum. Türk’le evli ve üç çocukları var: “Çocuklarımın adları Türkçe. Ben Türk vatandaşlığına henüz geçmedim. Ailem Moskova’da… Zaman zaman onların yanına gidiyorum. Burada herhangi bir sıkıntı yaşamıyorum ve mutluyum. Ancak bu gerginlik nedeniyle huzurum kaçtı. Kendimi tabi ki Rus hissediyorum ama çocuklarım bu toprakların bir parçası. Ne yapacağız yani? Terk mi edeceğiz burayı? Böyle saçma bir şey olabilir mi?”