BM Özel Raportörü Yasin Aktay ile görüştü
Cemal Kaşıkçı cinayetini araştırmak için Türkiye'ye gelen BM Özel Raportörü, Yasin Aktay ile görüştü.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katlini soruşturan Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, Ankara'daki temaslarında AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay ile görüştü. Aktay, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, raportör ve heyetinin, cinayetin ses kayıtlarını dinleyeceği bilgisini paylaşarak ''BM heyeti, Kaşıkçı cinayetinin baş sorumlusu olarak veliaht prensi görüyor'' dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay ile bir araya geldi.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti soruşturması kapsamında hazırlayacağı rapor için Türkiye'ye gelen Callamard ve beraberindeki heyet, İstanbul'daki temaslarının ardından Ankara'da AK Parti Genel Merkezi'nde, AK Parti Genel Başkan Danışmanı Aktay ile görüştü. Callamard-Aktay görüşmesi yaklaşık 1,5 saat sürdü.
YASİN AKTAY'DAN AÇIKLAMA
Görüşmenin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Aktay, BM bünyesindeki heyetin, kendi inisiyatifiyle Türkiye'ye geldiğini, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili bütün bilgileri, verileri birinci elden toplayarak, uluslararası kamuoyunun vicdanına daha güçlü şekilde hissettirmeyi amaçladığını kendilerine ilettiğini söyledi.
Aktay, çeşitli temaslarda bulunan heyetin birinci elden topladığı verilerle bir rapor hazırlayacağını söyledi.
"DÜNYANIN VİCDANINI YARALAYAN BİR VAKADIR"
Hem Cemal Kaşıkçı'nın hem yakın arkadaşı olması hem de olayı ilk duyan ve Türkiye'deki yetkililere, dünyaya duyurma konusunda aldığı rolden dolayı bir şahit olarak görüşüne başvurulduğunu anlatan Aktay, "Dünyaya mal olan cinayet. Dünyada yankılanan son 20-30 yıldır bu kadar çok fazla konuşulan bu şekilde bir vaka olmamıştır. Bu vaka, dünyanın vicdanını yaralayan bir vakadır. Bir devletin bütün imkanlarıyla organize olup, devletin özel uçakları, özel yetkilileriyle son derece özel yetkilendirilmiş görevlilerin gelip İstanbul gibi bir yerde Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik alanında bir başkonsolosluk içerisinde bir cinayeti gerçekleştirmiş olmaları sıradan bir vaka değil" değerlendirmesinde bulundu.
"CUMHURBAŞKANIMIZIN İNSANİ YAKLAŞIMI HEYET TARAFINDAN DA İFADE EDİLDİ"
Konsolosluk alanının suistimal edilmesinin başka bir cinayet olduğunu vurgulayan Aktay, devlet imkanlarıyla yapılmasının farklı bir cinayet olduğunu söyledi.
Aktay, bu vakanın örtbas edilmeyeceğini, Türkiye'ye karşı yapılmış bir hareket, insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlı ve dünya tarafından hayranlıkla izlenen süreci yönetme tarzının bugünkü heyet tarafından da defalarca ifade edildiğini aktaran Aktay, "Sayın Cumhurbaşkanımızın, dünyada büyük bir takdirle ve hayranlıkla izlenen bu insani yaklaşımı raportörler tarafından defalarca ifade edildi" diye konuştu.
"BU SUÇA KARŞI ULUSLARARASI BİR DAYANIŞMANIN OLMASI GEREKİYOR"
Bu mevzunun artık Türkiye ile Suudi Arabistan arasında bir mevzu olmadığı dünyaya mal olduğuna dikkati çeken Aktay şöyle devam etti:
"Bu suça karşı uluslararası bir dayanışmanın olması gerekiyor. Kendileri, bu dayanışma adına bu Türkiye'de olduklarını söylediler ve Türkiye'den bu işin uluslararasılaştırılması noktasında biraz daha adım beklediklerini ifade ettiler. Türkiye'nin bu bu süreci şu ana kadar idare etme biçiminde en ufak bir ihmal kimse tarafından söz konusu edilmiyor. En ufak bir ihmal söz konusu değil. Hem Türkiye'nin kendi iç hukuk yolları hem de Suudi Arabistan'la Türkiye arasındaki ilişkilerin içerdiği hukuk yolları tüketilmeden daha üst bir aşamaya taşımama noktasında bir şey var tabii bir işin doğasında olan bir durum söz konusu. Ama şu anda öyle görünüyor ki, o nokta tüketilmek üzere. Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yürütmekte olduğu bir soruşturma aşamasında henüz. Bu soruşturmanın nereye varacağını tabii ki yakın zamanda öğreneceğimizi umuyoruz biz de."
''SUUDİ ARABİSTAN'IN ŞU ANA KADAR SERGİLEDİĞİ TUTUMDAN UMUT YOK"
Heyetin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile görüştüğüne işaret eden Aktay, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir başsavcılık olarak verebileceği şeyler sınırlı tabii ki... Neticede bu bir soruşturma komisyonu değil bir araştırma komisyonudur. Kendi inisiyatifi ile hareket eden... Bu bir Birleşmiş Milletler inisiyatifi veya müdahalesi değil tabii ki... Yani o bambaşka bir hukuki anlama geliyor. Birleşmiş Milletler'in bu işin içerisine girmesi öyle zannediyorum ki Türkiye'nin vereceği bir kararla söz konusu olacaktır. Suudi Arabistan'ın bu konuda şu ana kadar sergilemiş olduğu tutumdan bir umut yok. Şu ana kadar Suudi Arabistan bu konuda gerçekten adaletin tahakkuk etmesi noktasında pek de yardımcı olmuyor. Birilerini korumaktan başka bir şey yaptıklarını şu ana kadar söylemek mümkün değil. Baş şüpheli, şu anda bütün soruşturma komisyonu veya mahkeme sürecini kontrol edebilecek durumda. Böyle bir mahkemeden adaletin tecelli etmesini kimsenin beklemesi mümkün değil" yorumunu yaptı.
Baş şüphelinin Veliaht Prens Muhammed bin Selman mı olduğunun sorulması üzerine Aktay, "Şüpheli diyoruz çünkü netice itibarıyla birçok uluslararası çevre de buna karar verdi" dedi.
Raportörlerin de bu şüpheye sahip olduğunu ifade eden Aktay, "Raportörler objektif karar vermek durumundalar. Objektif karar vermek istedikleri için zaten buraya kadar geliyorlar olayın bütün taraflarıyla, ilgilileriyle sadece tarafları ya da ilgilileri ile bir şekilde bu olaya ulaşmış insanları birinci elden dinlemek ve topladıkları verilerle olabilecek en nesnel, en objektif raporu yazmaya çalışıyorlar. Bunun için yardım bekliyorlar. Türkiye'nin bu konuda gereken bütün kapıları açmış olduğunu kendilerine ifade ettik" şeklinde konuştu.
Cemal Kaşıkçı'nın yakın arkadaşı olarak, heyete teşekkür ettiğini aktaran Aktay, "Tamamen vicdanla hareket ettiklerini söylediler. 'Bizim vicdanımız, bu olayın bu şekilde örtülmesine razı değil' gibi bir açıklamayla, böyle bir motivasyonla hareket etmiş olduklarını söylemeleri, olayın boyutlarını çok net bir biçimde ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.
"CESET YOK AMA CESETLE İLGİLİ HER ŞEY VAR"
Heyetin hazırlayacağı raporun, BM inisiyatifi haline gelmesini sağlayacak bir rapor olduğunu kaydeden Aktay, "Aynı zamanda Türkiye'ye tavsiyede bulunabilir ki bulunuyor zaten. Gelmek suretiyle Türkiye'nin bu işi uluslararasılaştırma noktasında, giderek bir uluslararası baskının da oluşabileceği izlenimini veriyor" yorumunu yaptı.
Türkiye'nin nihai amacının adaletin gerçekleştirilmesi olduğuna işaret eden Aktay, "Türkiye şu ana kadar eksik bir şey yapmış değil. Bu uluslararası kamuoyu nezdinde, Türkiye'nin bu konuda ciddi bir devlet olma noktasındaki kalitesini ve kalibresini ortaya koymuş olduğu herkes tarafından ciddi bir şekilde takdir ediliyor" dedi.
Kaşıkçı cinayetinin örtbas edilmesine dair bütün çabaların kayda geçtiğine dikkati çeken Aktay, "BM'den gelen böyle bir heyetin Konsolosluğa sokulmaması da kaydedilmiş bir durumda. Cinayetin olduğuna dair, ortaya çıkan bütün bu olayı doğrulayan bir veri olarak kaydedilmiş durumda. Onlar da bu şekilde kaydediyorlar. Onların kafalarında oluşturdukları hikayeyi tamamlayan bir olay haline gelmiş durumda. Ceset yok ama cesetle ilgili her şey var. Ortada cinayetin var olduğuna dair bütün her şey söz konusu" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin BM'ye başvurma ihtimalinin sorulması üzerine Aktay, "Siyasi bir karar. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu durumu en iyi şekilde değerlendirip gerekeni yapacağına inanıyorum" cevabını verdi.
"BEN SES KAYITLARINI DİNLEYECEKLERİNİ DUYDUM, BİLİYORUM"
Heyetin ses kayıtlarını dinlemek istediğinin hatırlatılması üzerine Aktay, "Ben ses kayıtlarını dinleyeceklerini duydum, biliyorum. Onlar dinletilecek kendilerine ama verilmeyecek. Çünkü bu bir soruşturma komisyonu değil. Türkiye, bir soruşturma komisyonu olduğu takdirde her çeşit yardımı yapacağı vaadini tekrarladı. Ama bu, henüz bu soruşturma değil araştırma komisyonu olduğu için verilerin paylaşılmasıyla ilgili belli bir sınır olması doğal" bilgisini verdi.
Bu heyetin soruşturma yetkisi bulunmadığına dikkati çeken Aktay, "Bir soruşturma komisyonu olduğu takdirde Türkiye'nin bütün verileri paylaşacağına dair izlenimleri olması bekleniyor" dedi. Aktay, heyetin İstanbul'a geçeceği bilgisini verdi.
BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Callamard, 2 Şubat'a kadar Türkiye'de olacak.
Agnes Callamard'ın Türkiye'ye ziyaretine, İngiliz avukat Helena Kennedy ile eski Dünya Adli Tıp Akademisi Başkanı ve Coimbra Üniversitesi Tıp Fakültesi Müdürü Prof. Dr. Duarte Nuno Vieira da eşlik ediyor.
Callamard, soruşturma sürecinde elde ettiği bilgileri ve soruşturmaya ilişkin tavsiyelerini, BM İnsan Hakları Konseyi'nin haziran ayındaki oturumunda rapor olarak sunacak.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Kaşıkçı cinayetine ilişkin uluslararası soruşturmanın Callamard'ın yetkisi altında yürütüleceğini, Callamard'ın talebi üzerine "Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle ilgili koşulların" insan hakları açısından gözden geçirileceğini ve değerlendirileceğini açıklamıştı.
BM raportörünün, Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin hükümetlerin attığı adımlar ve tepkilerin yanı sıra devletlerin ve bireylerin, gazetecinin öldürülmesi konusundaki sorumluluklarının niteliği ve kapsamını da değerlendireceği vurgulanmıştı.
BM heyeti, dün Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nun etrafında inceleme yapmış, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ile görüşmüştü.
CESET HALA BULUNAMADI
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de girdiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda katledilmişti. Ortadoğu'nun en etkin gazetecilerinden, Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı'nın, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesi ve sonrasında yaşananlar, Türkiye ve dünya kamuoyunun gündemindeki yerini koruyor.
Cinayetin üzerinden geçen sürede Kaşıkçı'nın ne zaman, nerede ve nasıl öldürüldüğüyle ilgili bilgiler ortaya çıktı ancak cesedinin nerede olduğu konusu hala netlik kazanmadı.